Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Çekiçaltı Ne Demek?  (Okunma sayısı 7473 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 27, 2010, 09:05:12 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Kendi kendime bir soru sordum: «Masonlukta ara sıra “çekiçaltı” diye bir terim geçiyor. Bu ne demektir?» diye. Araştırdım; öğrendim. Böyle bir soruyu başkalarının da sorabileceğini düşünerek kısaca yazmaya karar verdim.



Bu konuyu anlatmaya başlamadan önce, bilmeyenlerin olabileceğini düşünerek, Masonluktaki “çekiç” üzerine kısa bir açıklama yapmakta yarar olacağını sanıyorum.

Masonlukta bir locanın standart olarak 10-15 görevlisi vardır ama bunlardan sadece üçü yönetici niteliği taşır: Üstad-ı muhterem ile yardımcıları birinci nazır ve ikinci nazır. Bu üç yönetici locanın toplantısı sırasında birer kürsü ardında oturur. Yöneticilikleri de bir çekiç ile simgelenir. Bu çekiç, simgesel olmanın ötesinde toplantı sırasında gerek ritüelik gerekse ritüel dışı olmak üzere çeşitli amaçlarla, çeşitli anlamlara gelmek üzere kullanılır. Nasıl bir çekiçtir bu?... Öyle çivi çakmak için kullanılan bir çekiç tarzında değil, genellikle ahşaptan yapılma, bildiğimiz bir çekiçten çok bir tokmağı andıran, hani kimi Batı ülkelerindeki mahkemelerde hâkimin kullandığı, ayrıca başka birçok kurumda da oturumlarda başkanın kürsüsü üzerinde bulunan çekiç gibi hatta tıpkısı.

Her locada üstad-ı muhteremin birtakım üstün yetkileri vardır. Bunlardan biri de konuşma yapmakta olan bir masonun sözünü kesmek ya da istemesine karşın ona söz vermemektir. Böyle bir durum ortaya çıktığında, üstad-ı muhterem çekiciyle sert bir vuruş yapar. Bunun üzerine herkes dikkatle ona bakar. Üstad-ı muhterem de diyeceğini der; «Sözünüzü kesiyorum. Konuşmanız bitmiştir.» ya da «Bu konuda size söz vermiyorum.» gibi… Daha birçok türde diyeceği olabilir. Birinci ve ikinci nazır ise, üstad-ı muhtereme benzer bir şekilde söz kesmek ve öncelikli olarak kendi diyeceklerini söylemek amacıyla çekiç vuruşu yapabilirler. (Buradaki fark, şayet bir nazır çekiç vuruşunu söz kesmek amacıyla yapmışsa, gerekçesini üstad-ı muhtereme bildirip, kararı ona bırakmasıdır.)

Üstad-ı muhteremin bu yetkisinin bir uzantısı da, gündeme alınmış ve üzerinde görüşme yapılmakta olan bir konunun herhangi bir nedenle sona erdirilmesi, bundan böyle bu konu üzerinde hiç kimseye söz verilmemesi ve konunun gündemden tümüyle çıkarılmasıdır. İşte “çekiçaltı” denilen uygulama budur. Üstad-ı muhterem çekiciyle bir vuruş yapar ve o konu simgesel olarak çekicin altında ezilip kalır.

Peki bu işe niçin “çekiçaltı” deniyor?

Masonluktaki en yaygın benimseyişe göre yetke (otorite) kavramını yansıtıyor da ondan. Bir işlemin çekiç altı edilmesi, yetke ya da otoritenin o işlemin üzerine çıktığı anlamındadır.

«Üstad-ı muhteremin öyle demesine karşılık locadaki masonlardan kimileri söz almakta ve o konu üzerinde konuşmakta diretir, üstad-ı muhteremin bu davranışının yanlış olduğunu tartışmaya yönelirlerse ne olur?»

Yok öyle bir şey… Masonluk bir düzen ve disiplin kurumudur. Her mason böyle bir şey yapamayacağını, böyle bir şeyin yapılamayacağını çok iyi bilir.


«Çekiçaltı edilmiş bir işlem, daha sonra locanın gündemine yine getirilemez mi?»

Getirilebilir... Ama bu sadece üstad-ı muhterimin uygun görüşüyle olanaklıdır.

«Üstad-ı muhterem seçimle göreve geldiğine göre; değiştiği zaman ne olur?»

O zaman da ilgili konu, ancak yeni üstad-ı muhteremin uygun görüşüyle yeniden gündeme getirilebilir.

«Bu durum önceki üstad-ı muhterem ile yenisinin o konuda görüşmüş olmalarına bağlı değil midir?»

Elbette!... Görevi sona eren her üstad-ı muhterem, birçok konuda olduğu gibi o konuda da yeni üstad-ı muhteremi bilgilendirir.

«Nazırlar da çekiçaltı yetkisi kullanabilir mi?»

Hayır!... Ancak üstad-ı muhtereme bu bağlamda öneride bulunabilirler.

«Böyle bir öneriyi toplantıdaki diğer masonlardan herhangi bir diğeri yapamaz mı?»

Yapabilir… Bunu engelleyecek bir kural ya da gelenek yoktur. Ancak abes kaçabilir. Bu yüzden de söz alarak böyle bir öneride bulunacak bir mason çok özenli davranır. Örneğin açıkça «Bu konu çekiçaltı edilsin.» demez. Bunun yerine «Bu konu bizi çok yoracak gibi görünüyor. Acaba ertelense daha iyi olabilir mi?» gibi bir söz söylemeyi yeğler.

«Locada bir zamanlar çekiçaltı edilmiş olan bir işlem, aradan yıllar geçmiş olmasına karşın hep çekiçaltında mı kalır? Bunun bir çıkar yolu yok mu?.»

Evet, hep çekiçaltı durumunda kalır ama çıkar yolu vardır. Bu da üstad-ı muhteremin konuyu unutmuş ya da ona aktarılmamış olabileceğini göz önünde tutarak anımsatmaktır. Ancak böyle bir anımsatma loca toplantısının dışında, özel olarak yapılır.




Başka soru var mı?



« Son Düzenleme: Aralık 14, 2010, 12:24:47 öö Gönderen: dogudan »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Nisan 06, 2010, 07:05:26 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Sayın Adam,size öncelikle teşekkür ediyorum ve ekliyorum.Bu  şekilde masonluğun  öğretileri  çok yakından ve samimi bir şekilde açıklamanız  çok yayarlı oldu özellikle benim için devamını diliyorum.

Saygılarımla


Nisan 18, 2010, 05:07:26 ös
Yanıtla #2

Gerçekten güzel bir bilgilendirme. Teşekkür ediyorum.
Bahsedilen çekiç vb. diğer materyaller www.freemasonstore.com  internet sitesinde loca için (for the lodge) bağlantısı altında bulunmaktadır. İncelemek isteyenlerin bakmasını öneririm.
Küçük bir hakikat, büyük bir yalandan iyidir.


Mayıs 02, 2010, 03:07:18 öö
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Güzel bilgiler, teşekkürler.


Temmuz 09, 2015, 03:19:27 ös
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 285
  • Cinsiyet: Bay

Eski bir konu ancak ben yeni okudum ve aklıma takılan şeyler oldu...

Biz masonlara (yani gerçekten mason olanlara) hep sözcük hazinemizde ki iyi sıfatları kullandık. Toleranslı masonlar, araştırmacı masonlar, sorgulayıcı masonlar, dogmatiğe karşı masonlar, hoşgörülü masonlar ahlaklı masonlar...v.b

Bu sıfat veya yakıştırmaların arasından bazıları bu verdiğiniz bilgilere uymuyor.

Yani ahlak bakımından önemli olan ''karşındakini sözü bitene kadar dinle'' düşüncesi bir çekicin altında hemde bir mason tarafından çiğneniyor öyle mi?

Üstelik bu düşünceyi ifade etme özgürlüğüne ters düşüyor.

Ben bu meseleyi pek sindiremedim.


Saygılarımla.

Olaylara,İnsanlara ve Bilgilere Ön Yargılı Davranıp Aranızda Bir ''Berlin Duvarı'' İnşa Etmeyin.

Ç.A


Temmuz 09, 2015, 04:41:26 ös
Yanıtla #5
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Masonlar hata yapmaz diye bir şey yok.

Masonlukta tartışma yapılmaz diye bir şey de yok.

Masonlukta özgürlüğün sonsuz olmayışı gibi bir durum var.

Üstelik Masonlukta kaçılmaz bir "düzen" ve bunun gereği olarak bir "disiplin" olgusu var.

Kimi zaman masonların hatalı bir davranışı ya da loca toplantısının akışını bozucu bir davranışı veya sözü olabilir.

Bu durumda Üstad-ı Muhterem, ilgili masonun gönlünü okşamayı değil, locanın ve Masonluğun genel yararını gözetir. Bu amaçla bir masonun sözünü kesebilir.

Kaldı ki, böyle bir durumda -ender de olsa- ilgili masonun sözünü sürdürmekte diretmesi yani Üstad-ı Muhterem'in otoritesine karşı gelmesi gibi bir durum bile doğabilir.

Öyle bir durumda Üstad-ı Muhterem, ilgili masonun toplantıyı terk etmesini isteyecektir.

Buna karşı durulması ise, ilgili mason hakkında disiplin soruşturması açılmasını gerektirir.

Her mason bir insandır; tam ve yetkin bir kişi değildir. Bireysel amacı o doğrultuda ilerlemektir.

Bu nedenle, tekrarlayalım: ENDER OLMAKLA BİRLİKTE böyle hiç istenmeyen hoşnutsuz durumlarla karşılaşılması da bir olasılıktır.

Zaten böyle bir olasılık olmasa, mason kuruluşlarının tüzük ve yönetmeliklerinde Üstad-ı Muhterem'in yetkilerinin betimlenmesine gerek kalmaz.   Hatta, kim bilir, belki Üstad-ı Muhterem diye bir otoriteri yöneticiye bile gerek kalmaz.

Hep söyleriz ya; Masonluk başka, masonlar başkadır. Masonların tutum ve davranışlarına bakılarak Masonluk yargılanamaz. Nitekim tarihte, bir masona hiç yakışmayan işler yapmış olan masonlar görülmüştür.

Ancak Masonluğun gereklerine tam olarak uyan bir mason, Üstad-ı Muhterem'in elindeki çekicin farkına bile varmaz.

Öyle bir durumda da, Üstad-ı Muhterem'in çekicini kullanmasına, herhangi bir işlem ya da konuyu çekiçaltı etmesine gerek kalmaz.
 




 



 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 09, 2015, 05:11:25 ös
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 285
  • Cinsiyet: Bay

Evet şimdi daya iyi kavradım sanırım.

Öğretmen öğrenci ilişkisi gibi biraz.

Çok teşekkür ederim sayın ADAM.
Olaylara,İnsanlara ve Bilgilere Ön Yargılı Davranıp Aranızda Bir ''Berlin Duvarı'' İnşa Etmeyin.

Ç.A


Temmuz 09, 2015, 05:42:52 ös
Yanıtla #7
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


İlle de bir benzetme yapmak gerekirse, bir izci obasında obabaşı ile acemi izciler arasındaki ilişki gibi demek belki daha yakın olur. Bu durumda toplantının yapıldığı yeri de çadıra benzetmek gerekir.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
16461 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2011, 08:41:47 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
9168 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 04, 2012, 02:05:15 öö
Gönderen: gnothi
60 Yanıt
32565 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 08, 2012, 09:27:52 öö
Gönderen: java
3 Yanıt
6862 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 09, 2010, 09:34:14 ös
Gönderen: Lethe
0 Yanıt
3986 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 20, 2013, 09:05:37 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
3089 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 20, 2013, 09:58:57 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
2495 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 30, 2014, 09:52:22 ös
Gönderen: Kadim
29 Yanıt
10048 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 04, 2015, 01:37:10 öö
Gönderen: mbulut
33 Yanıt
16704 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 24, 2015, 01:15:40 ös
Gönderen: Erbeks