Bu konuyla bağlantılı bir not almışım yine bu başlığa dönmek gerekecek diye...
Aradan günler geçmiş; nedenini unutmuşum.
Sayın asimov hatırlatacak olursa döneriz elbette.
Aslında şöyle demek belki daha toparlayıcı olacak ama kimileri de bunu anlayamayabilir:
Masonluğun kendine özgü sırları yoktur ama masonların sırları vardır.
Bir kere loca toplantısında görüşülmüş öyle şeyler, yapılmış öyle işler vardır ki, bunlar bırakın mason olmayanları, o locanın üylesi olmayanları bile ilgilendirmez. Masonların mason olmayanlara söylememesi gereken şeyler vardır. Bir kişinin ailesiyle bağlantılı olup başkalarına söylememesi gereken şeyler gibi. Masonluktaki bir sırdan söz edilince bunlar ise konu, elbette, sır vardır.
Fakat genellikle bundan değil bir başka sırdan söz edilmektedir. Denilmesine çalışılan şey, o sır, bir bilgidir. Mason olmayanların kesinlikle öğrenmemesi gereken bir bilgi... İşte öyle bir bilgi yoktur Masonlukta başkalyarından gizlenen, saklanan, sadece seçilmişlere gösterilip öğretilen özel bir şey...
Yoktur.
Kimileri derecelerin sözcüklerinden falan söz eder.
Onlar ise bilinmektedir zaten. Üstelik bir de onlarla bağlantılı birtakım yanlış yorumlar üzerine masonların bile yanıltılmış olması durumu ile karşılaşılmıştır tarihte. (İlki 1730: Samuel Prichard)
Ha, bakın, bir başka sır daha vardır. O da şu TİYATRO konusuyla bağlantılı. Dram ya da trajedinin metni açık seçik bir şekilde ortalıktadır. Çünkü basılmıştır. Kimileri yayınlanmıştır, kimileri sahaflarda bulunur, kimilerine internette sıkı bir araştırma yaparsanız ulaşırsınız. Fakat sadece yazılı metni okuyabilirsiniz. Bunun sahneye konulmuş halini izleyemezsiniz. Üstelik bunun tarzı dramatik değil, epiktirma siz orada bulunamadığınız için paylaşamazsınız. İşte bu sırdır. Ancak bu sır tam ve tek değildir çünkü bu oyunun her oynanışı, bir diğeri ile tıpatıp ayrnı değildir. Acaba hiç aynı tiyatro oyununa ya da aynı konsere iki kez üst üste gittiniz mi? Gittiyseniz şuna dikkat etteniz mi: Yer ve sanatçılar aynı olsa bile, her bir performans bir diğerinden biraz farklıdır. Bu nedenle de Masonluktaki bir sır de bu ise eğer, bunun statik olmadığını, bir dinamikliğinin bulunduğunu söyleyebiliriz.
Başka ne diyebilirim ki!...
Yukarıdakilere yazdıktan bir süre sonra fark ettim ki aslında buradaıki başlık bambaşkaydı da konu saptı da saptı. Oysa ben hep bu konu saptırmalarına tepkiliyimdir. Bu nedenle bir an düşündüm şu yukarıda yazdıklarımı sileyim diye... Sonra caydım, bir kere yazmış oldum, varsın kalsın diye... Ancak ricam şu olacak: Eğer masonluktaki sırlar (vardı yoktu şöyleydi böyleydi) konusunu tartışmaya devam edeceksek, bunu bir başka başlık altında yapalım.