Bu kez iki alt başlığımız ya da konumuz var...
1. Konu: Sevecenlik (Şefkat)
Sevecenlik aslında sevginin bir yan ürünüdür. Şöyle tanımlayabiliriz: “Koruma ve/veya yardımcı olma amacıyla, gönülden ve iyi niyetle gösterilen yakınlık”.
Bu kavramın çoğu kez yanlış değerlendirilmiş olduğunu görürüz: “Yoksullara ve güçsüzlere acıyıp onlara yardım eli uzatmak”… Bu başka şey, sevecenlik değil. Bunun temelinde bireysel doyum (tatmin) sağlama eğilimi yatar. Oysa sevecenliğin asal kaynağı sevgidir. Arada bir fark varsa o da sevecenliğin bir gereksinmesi olana tek yanlı olarak yöneltilmesi, belirgin bir göstergesinin bulunmasıdır. Üstelik söz konusu gereksinme, salt maddi olabildiği salt manevi de olabilir.
Bu bakımdan sevecenliğin sonucunu daha önce sözünü etmiş olduğum “yardımlaşma” ve “dayanışma” kavramlarına bağlamak olanaklıdır. Şöyle ki; sevecenlikle yapılan bir işlem salt maddi ise yardımlaşma kapsamına girer, salt gönül desteği ile veriliyorsa dayanışmanın bi öğesi olur.
Mason töresi uyarınca, sevgi gibi sevecenliğin de mutluluk duymaktan başka hiçbir karşılığı yoktur. Sevecen (müşfik) olan ve bunu gösteren kişi, bu yaptığından ötürü bir olumlu sonuç sağlayabilirse, bundan ötürü ancak sevinç, haz ve mutluluk duyabilir. Nitekim Masonlukta da masonlara yalnızca sevgiyi benimseyip içtenlikle duyumsamaları değil, insanlarla olan tüm ilişkilerinde hem maddi hem manevi bakımdan sevecen olmaları da önerilir.
2. Konu: Saygı (Hürmet)
Saygı, hem bir değer verme duygusu hem bu duygunun tutum ve davranışa yansımasıdır.
Üç tür saygıdan söz edebiliriz:
a) İnsanın kendisine olan saygısı: Buna öz saygı da diyebiliriz. Genelde “saygı” söz konusu olduğunda bu göz ardı edilir ama aslında bu diğer saygıların gerçekleşebilmesinin ön koşuludur. Kendisine saygısı olmayan bir kimsenin başkalarına gerçekten de saygı duyması ve göstermesi beklenemez; saygılı gibi davranmak, ancak bir saygı gösterisi yani bir yapmacık, dolayısıyla bir bakıma iki yüzlülük, yalancılıktır.
b) İnsanın başkalarına saygısı: Saygı sözcüğü genellikle bu anlamı dile getirmek üzere kullanılmaktadır. Bu açıdan Masonlukta her masona, “saygılı kişi” olması önerilir ve öğütlenir. Ancak şunu da unutmayalım ki bu tür saygı baskı ya da zorlamayla gerçekleştirilemez; içtenlikle değer vermeyi hatta sevgiyi gerektirir. Baskı ve zorlamayla elde edilebilecek olan “saygı” değil, ancak “boyun eğme” olabilir. “Babana saygı göster.” Sözü boşunadır; kişi babasını sevmiyorsa, ona ancak saygılıymış gibi davranır. İnsanın topluma karşı saygı göstermesi de, kişilere gösterilen saygının çoğullaşması ya da bütünleşmesidir. Masonlukta gerek bireye gerek topluma saygı gösterilmesi önerilir ve öğütlenir ama gerçek bir saygı, yapmacık ya da öyle görünmek gerektiği için saygılı davranmak değil.
c) İnsanın doğaya olan saygısı: Bu tür saygı, insanın ileri düzeyde bilinçlenmesi, doğanın önem ve değerini kavramasıyla gerçekleşir. Bunun da doğa sevgisiyle pekişmesi gerekir. Nitekim bazı dinlerde Tanrı ya da tanrılara saygı gösterilmesi, saygının bu türünün özelleştirilmiş şeklidir.
Forumda daha çok üzerinde duyulan ve ilgi çeken konulara şöyle bir bakarak diyebilirim ki, şu son tümcem sanırım biraz tartışılacak.