Aktarımını yaptığım kitabın bu bölümü birbiryle bağlantılı sorular içermekte. Bu sebeple bölmeden peşpeşe yayınlıyorum. Göreli uzun fakat aydınlatıcı bir bölüm.
Masonluğun amaçları kamuoyunda bilinir mi?
Masonluğun amaçları gizli değildir; hiçbir zaman da gizlenmemiştir. Üstelik bu amaçlar, nitelikleri gereği, gizli olamaz. Bu yüzden kamuoyunda bilinmelerinin yararı vardır. Fakat genellikle ya noksan bilinmiş ya da yanlış anlaşılmışlardır.
Neden böyle bir yanlışlık yapılmıştır?
Bu yanlışlıklar, öncelikle, çeşitli nedenlerle Masonluğa karşıt olanların, masonlardan hoşlanmayıp onlara ön yargılarla bakanların propagandalarından kaynaklanmıştır. Amaçları hiç de gizli ve saklı olmadığı halde, Masonluğun baştan sona gizemlerle (sırlarla) örtülü olduğu sanılmıştır. Çünkü öyle olduğu söylenmiştir. Bunun bir nedeni de, masonların ezoterik (içrek) yani kuruluşun üyesi olmayanlara kapalı biçimde çalışmalarıdır.
Örgütlerinin çalışmalarına yalnızca masonların katılabilmesi ve sır saklamaya yönelik bazı gelenekler, Masonluğun amaçları hakkında farklı söylentilerin çıkarılmasına da neden olmuştur. Masonluğun, gizli kapaklı tutulan birtakım kötü amaçları bulunduğu ileri sürülmüştür. Bunlar, kamuoyunda “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!” düşünüsü ile kuşkular yaratmıştır. Oysa Masonluğun da yöntemi olan ezoterik çalışma, geçmiş yüzyıllarda birçok kurumun uygulamış olduğu bir özelliktir ve koşulların zorunlu kıldığı korunma gereğinin doğal bir sonucudur.
Amaçların yanlış bilinmesinde masonların da kusuru yok mu?
Masonların, önceleri amaçlarını anlatmakta oldukça tutuk davranmış oldukları doğrudur. Anlatmaya kalkıştıklarında ise, konunun yalnızca amaçlar ile sınırlı kalmadığı, soranların Masonluğa ilişkin daha başka bilgiler istediği görülmüştür. Amaçlar bir yana bırakılarak güncele gelinmiş, masonlar, loca toplantılarında neler yaptıklarını da açıklamak zorunda kalmışlardır. Masonluk üzerine bilgi sahibi olmak isteyenler, üyelerin adlarına varıncaya kadar her konuda didikleme yapmaya girişmiş, işin ilginç yanı şu ki, Masonluğun amaçlarını bir kalem geçtik, Masonluğa ilişkin genel bilgilerden önce kimlerin mason olduğu ile ilgilenmişlerdir.
Bunları açıklamayı örgütün geleceği ve üyelerinin özel yaşamları açısından uygun bulmayan masonlar, toplumlarda genellikle daha baskın durumda olan ön yargılı, bağnaz ve çıkarcı çevrelerden çekinmişlerdir. Soruların birçoğunu yanıtsız bırakmayı, susmayı yeğlemişlerdir. Böyle olunca, Masonluğa saldıran ve masonları suçlayanlar, karşılarında kendini savunan bir taraf bulamamıştır. Tek taraflı iddialarını destekleyebilmek için Masonluğa birtakım sapkın amaçlar yakıştırmış ve suçlamalarını sürdürmüşlerdir.
Masonluğa yakıştırılmış sapkın amaçlar nelerdir?
Dünyanın hemen her yerinde masonlara yöneltilmiş birtakım suçlamalar, kamuoyunda oluşturulmuş çeşitli yanlış kanılar vardır. Bunların arasında “devletleri ve toplumsal düzeni yıkmak”, “bir dünya devleti kurmak”, “Tanrı’ya karşı şeytanla iş birliği yaparak insanları dinsizlik ve inançsızlığa götürmek”, “evrensel bir din oluşturmak”, “masonlara politik ve maddi çıkarlar sağlamak”, “birtakım fanatik ve zümresel ideolojilere hizmet etmek” sayılabilir.
Bu yanlış kanılar nereden kaynaklanır?
Yanlış kanıların oluşumunda öncelikle Masonluğa karşıt olanların art niyetle yaptıkları sistematik olumsuz propagandaların, çıkarttıkları akıl ve mantığa sığmaz söylentilerin etkisi vardır. Bunun dışında, kimi kişi ve çevreler, Masonluğun amaç ve ilkelerini kendi kişisel ya da zümresel çıkarlarına aykırı görmüşlerdir. Gelişim bilinci edinmiş olmak ve gerçeği aramak için her şeyi sorgulama arzusu, oluşmuş düzenin korunarak sürdürülmesinde çıkarı olanlarca hoş görülmemiştir. Sırf kendi çıkarlarını koruyabilmek için Masonluğu kötülemeye girişmişlerdir.