Masonlar.org - Harici Forumu
Mason ve Masonluk Nedir? => Evrensel Masonluk => Konuyu başlatan: shemuel - Temmuz 11, 2007, 10:57:10 ös
-
Tevrat kaynaklı Hiram Efsanesi´nde adı geçen işaretler, isimler ve kelimeler mason sembolizminde önemli rol oynuyor. Bunun da ötesinde, masonluğun kuruluşu şu efsaneye dayanıyor: "Rivayete göre "mabet" (Hazreti Süleyman´ın Sarayı) inşaasında yirmi bin bin kişi çalışmıştı. Baş usta Hiram Usta idi. Bir dul kadının oğlu olan Hiram Usta işçileri çırak, kalfa, usta şeklinde üç dereceye ayırmıştı. Her dereceye mimarlık bilgilerinin bir kısmını öğretmişti ve bunlar birbirlerinin sırlarını bilmezlerdi. kalfalar Hiram Usta´dan ustalık sırlarını öğrenmek istemişler, "çalışarak öğrenilir" cevabını alınca ustaya kinlenerek onu öldürmeye karar vermişlerdi. Hz. Süleyman katilleri cezalandırdı, yeni bir büyük üstad mimar tayin etti. Böylece operatif masonluk Hiram Abif´in ölümü ile başladı."
MÖ 900 yılı dolaylarında inşa edilen Süleyman Mabedi ve buna ilişkin olarak Hiram Efsanesi, spekülatif masonluğun en önemli sembollerindendir.
Yine, Mason Sözlüğü´nde onun için, "Hiram Abif gerçek mason niteliklerinin tümünü kişiliğinde toplamış olan yetkin insanı temsil eder" denilmektedir. Dünya masonlarının birbirlerini "dul kadının çocukları" nitelemelerinin kökeni de bu efsaneye dayanır. Bu konudaki düşünce şöyle: "Hiram Abif bir dul kadının oğlu olarak tanındığından, dünyadaki tüm masonlar birbirlerinin kardeşleri sayıldıklarından, hepsine simgesel olarak dul kadının çocuğu denilmesi geleneksel uygulama olagelmiştir."
-
Yazida anlatilanlarin buyuk bir kismi dogru degil.
-
sevgili mason doğru olmayanları açıklaya bilirmisiniz .Yanlış bilgileri düzeltelim
saygılar.......
-
Bu hikayeye inaniyorum. Ingiltere'de de bir arkadasim temel anlamiyla benzerini anlatmisti. Saygilarimla. AAS ...
-
Bu hikayeye inaniyorum. Ingiltere'de de bir arkadasim temel anlamiyla benzerini anlatmisti. Saygilarimla. AAS ...
sevgili theone AAS... nin anlamı nedir? ???
???
-
Hiram kimdir? Kaç ayrı Hiram vardır?
Süleyman Mâbedi�nin inşa edildiği dönemde Hiram adı çok rastlanan bir ad idi.
Üç ayrı Hiram�ı biliyoruz: Sur Kralı Hiram; Mâbed�in mimarı Üstat Hiram; Üstat Hiram terfii hak etmeyen çıraklar tarafından öldürüldükten sonra yerine yapıyı tamamlayan yardımcısı Hiram Abif.
Masonluk Tek Tanrı�ya adanan Süleyman Mâbedi�nin yapım senaryosu üzerine kurulmasına rağmen, neden Melik Süleyman�ı değil de, adı Tevrat�ta hayal meyal geçen Hiram adlı putperesti pîr olarak kabul etti?
Eğer pîr kelimesi kullanılmak isteniyorsa, pîr, Akıl ve Hikmet�i simgeleyen, inşaatın sahibi Melik Süleyman�dır. Maddî güç Sur Kralı Hiram�dan gelmiştir. Kral Hiram, Melik Süleyman�ın müttefiki komşu ülkenin putperest kralıdır, barış ve dostluk ifâdesi olarak Mâbed�in inşaatı için gerekli sedir ağaçlarını Lübnan dağlarından kestirip yollamıştır. Kral Hiram Kuvvet�i simgeler. Sur kentinde Hiram adı yaygındı. Kral Hiram, sedir ağaçları ile birlikte, tebaasından, �dul kadının oğlu� diye anılan mimar Hiram�ı yolladı. Mâbedin mimarı işte bu Hiram�dır ve Güzelliği simgeler.
Celal Layiktez (Tesviye Dergisi Editörü)
-
hiram efsanesi ile ilgili tek ve en eski dinsel kaynak Tevratın 1. Krallar ve II. Tarihler kitabıdır ki tahminen ilki mabedden 500 ikincisi ise 800 yıl sonra yazılmıştır. bu sebeple iki kitap arasında farklılıklar söz konusudur.
kuranda ise şu ayetler dikkate değer
Neml suresinden 40. ayet;
Kendinde Kitap'tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: "Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm." Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: "Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî'dir, cömerttir.
-
Hiram Abif,süleyman mabedi'nde yapının gizlerini ele geçirmek isteyen üç kişi tarafından öldürülür.Mason ritüellerinde canlandırılan bu olayda,hiram abif'in başından aldığı üç darbe ile öldüğü anlatılır.
önce,en yüksek derecedeki iki rahip öldürülür.sonra,gizini vermemekte direnen Segenenre,başına üçünün birlikte vurduğu darbelerle ölür.jubela yakalanır.Segenenre ve iki rahip öldürüldüğü için,artık ''kral-yapma''gizi yok olmuştur.Yeniden kurulacak ''kral-yapma''ritüelinde kardeş katili Set'in rolünü üstlenecek en uygun aday jubela'dır.Diri diri bandajlanarak tabuta konulur.mumyalanması daha sonra yapılacaktır.
Bugün kahire müzesinde kral Segenenre'nin mumyası 61051katalog numarası ile görülebilir.Başındaki üç darbenin kafatasında bıraktığı izler açıkça bellidir.
Süleyman mabedinin mimarı Hiram Abif,yapının sırlarını vermemek için ölümü yeğleyen, Teb'deki mısır kralı Segenenre Tao'dan başkası değildir.
(yaptığım araştırmaları sizlerle paylaşmak istedim,doğrunun hangisi olduğunu bilmiyorum.)
-
isin ilginc yani. herkes bu konuda farkli bisiler soyluyor. benim bildigimde, hiram diye birinin Masonlukta flan olmadigidir. o sadece bir maskedir. sizlerin oyle bilmesini istiyorlar. sizce bu kadar yuzyilalrdir kendisini ve herseyini saklamis bir topluluk en onemli sirrini yada Ustadini aciklarmi? bana hic mantikli gelmiyor. nitekim hicbir Masonun bu konuya birsey yazmamasida, "Bizim boyle dusunmemizi istediklerinden" kaynaklaniyor diye dusunuyorum.
gercekler bu kadar kolay ve yuzeysel olamaz.
-
Hazreti Süleymanın sarayını Hiram Abif insaa etmemiştir..!
Saray cinlerin yardımıyla yapılmıştır..
Buna göre de Hiram Abif bir efsanedir...
3 dinin de kutsal mekanı olan bir mabedin mimarının-ki şayet böyle biri varsa- Masonlukla özdeşleştirilmesi ise Masonluğa sempati kazandırmaktan başka bir amaç taşımamaktadır ( bence )
saygılarımla...
-
Sn. ONE,
ifade ettiğiniz Mabedin / Sarayın cinlerin yardımıyla yapıldığı düşüncenin karşısında bazı görüşler de mevcuttur. Şöyle ki;
"Hz. Süleyman babasının zamanından devam ede gelen bir hükümdarlığın sahibi idi. Bu hükümdarlığı tesis ederlerken çeşitli savaşlar yapmışlar, bu savaşlardan aldıkları ganimetler yanında savaşan düşmanlardan esirler, köleler edinmişlerdi.
“Rabbinin izniyle, yanında iş gören CİNleri onun buyruğu altına verdik.” (Sebe/12)
“Dalgıçlık yapan ve bundan başka işler de gören ŞEYTAN1ardan da onun buyruğu altına verdik.” (Enbiya/82)
“Süleyman'ın CİNlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil ordusu toplandı.” (Nenıl/18)
“...Bina kuran ve dalgıçlık yapan ŞEYTANIarı, demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik.” (Sad/37-38)
Eğer emrinde böyle büyük bir güç mevcut olmasaydı, emeğe dayalı işlerin yoğun olduğu o dönemde Hz. Süleyman'ın yıllar sürecek binalar yapmaya girişmesi mümkün olamaz. Ayrıca ticaret ve diğer el sanatlarının yoğun olarak yapılması mümkün olmazdı.
Tevrat metinlerinde Hz Süleyman'ın insanlar üzerindeki egemenliğini, o dönemin İsrail krallığının, insan popülasyonuna ait demografik yapı şu ifadelerle anlatılmaktadır.
" Babası Davut'un yaptığı sayımdan sonra, Süleyman da İsrail'de yaşayan bütün yabancılar arasında bir sayım yaptı. Yabancıların sayısı yüz elli üç bin altı yüz kişi olarak belirlendi. " (2.Krallar,2/17)
" İsrail halkından olmayan Hititler, Amorlular, Perizliler, Hivliler ve Yevuslular'dan artakalanlara gelince: "
" Süleyman İsrail halkının yok etmediği bu insanların torunlarını angaryaya koştu. Bu durum bugüne kadar sürmektedir. " (2.Krallar,8/7,8)
" Kral Süleyman adına halkı denetleyen iki yüz elli görevli de İsrail halkındandı. " (2.Krallar,8/10)
Hz. Süleyman'ın büyük bir ordusu vardı. Bu ordunun mühim bir bölümü atlılardan, atlı arabalardan oluşan birliklerdi.
" Ancak İsrail halkından hiç kimseye kölelik yaptırmadı. Onlar savaşçı, birlik komutanı, savaş arabalarıyla atlıların komutanı olarak görev yaptılar. " (2.Krallar,8/9)
Bunun yanı sıra iki insan topluluğunun karşı karşıya gelerek çarpışması şeklinde yapılan savaşlarda ele geçirilen Cinler bazı yorumculara göre (esirler veya Tevrat ifadelerindeki deyimle angaryacılar) bu savaşlarda kullanılmış olsaydı, asıl ordu birlikleri daha çok yıpranırdı. Nemi Suresi 18. ayetinde verilen “Süleyman'ın CİNlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil ordusu toplandı.” Cin, insan ve kuş sıralaması, ordunun savaş düzeni hakkında bize, yukarıda serdettiğimiz Cinlerden kastın savaşlarda ele geçirilen esirler olabileceği ile ilgili fikirlerin isabetli olabileceğini ihsas ettirmektedir.
Bütün bu tespitlerden sonra, Süleyman’ın emrindeki cin ve şeytan olarak isimlendirilen kölelerin insan üstü yaratıklar olduğunu ileri sürenlere karşı, şunları da ifade etmekte yarar vardır.
1. “Demir halkalarla bağlı” ifadesi günümüz filmcilerinin tarihi filmlerde köleleri hep boyunları ve ayakları bağlı olarak tipledikleri gibi, boyunları ayakları zincirlerle bağlı “insan” esirleri ifade ediyor olabilir. Yoksa insan üstü varlıkların zincire vurulması gibi garip bir yorum yapmak gerekirdi ki; bu mantıksız bir yorum olurdu.
2. “Dalgıçlık yapan” Şeytanlar ifadesi ise İnci ve Sünger çıkarmak için denizin derinliklerine dalan insanları anlatmaktadır. Dünyanın bir çok bölgesinde halen bu tip insanlar vardır ve geçimlerini bu yolla temin etmektedirler. Kur’an’da denizin derinliklerinden çıkarılan inci ve mercan hakkında şu ayeti kerime geçmektedir. “Bu iki denizden de inci ve mercan çıkar.” (Rahman/22)
3. “Süleyman ‘in Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil olan ordusu toplandı.” ayetinde cinlerin, ordunun en ön safında yer alması onların bir nev’i yem olarak öne sürülerek hem onların bu yolla cezalandırılması sağlanmış ve hem de karşı ordu yıpratılmış oluyordu. Esasen bu Cinler insanüstü varlıklar olsalardı arkadan “insan” birliklerinin sürülmesine gerek kalmazdı. Çünkü kılıç, ok, mızrak işlemeyen bir orduya karşı hiçbir ordu karşı koyamazdı.
Bütün bu esirlere Cin ve Şeytan denilmesi, onların ele geçirilen yabancı kavimlerden olmalarından ileri gelmektedir. Aynı zamanda bu köleler Hz. Süleyman’a karşı çıkan kafirler olmalarından dolayı bu sıfatlarla isimlendirilmiş olsalar gerektir.
“Cin kelimesi insanlar arasında bir sınıf için de kullanılmaktadır. Hatta Şeytan kelimesi bile Kur’an’da bir çok defalar insanlar için kullanılmıştır. Fena insanlardan bir çok yerlerde Şeytanlar adı ile bahsedilmiştir (2/14; 3/175; 21/82 vs. olduğu gibi). Fakat Arap edebiyatında cin kelimesinin insan için kullanılması İslamiyetten evveldir. Musa Ibn Cabir’in, Cinlerim de kaçıp gitmedi, mısraı (Cin gibi olan arkadaşlarım da kaçıp gitmediler) şeklinde tefsir edilmektedir. Burada cin kelimesinin insan manasına geldiği açıkça görülmektedir. Tirmizi de (Araplar, işinde çabuk ve zeki olan kimseleri Cinlere veya Şeytanlara benzetirler) der. İslamiyet'ten önceki şiirlerde Cin kelimesinin, büyük ve cesur insanlar için kullanıldığını gösteren misaller vardır. Sonra Arap dilcileri cin kelimesini “mu’zam al-nas” yani insanların ekseriyeti, yahut da beşeriyetin kısmı küllisi olarak izah ediyorlar.” [Mevlana Muhammed Ali, İslam Dini,s. 128,İstanbul, 1946]
Mantıken bir resulün emrine ŞEYTAN’ın verilmesi Kur’an esprisine uygun düşmez. Çünkü Rasul ve Şeytan iki zıt kutuptur. İkisinin yan yana gelmesi Vahy’e gölge düşürür.
" Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. " (Enam-112)
Dolayısıyla Süleyman @’ın emrindeki şeytanları ele geçirilen esirler olarak yorumlanması bizce de en tutarlı yorumdur. Doğrusunu Allah bilir."
yukarıdaki yazının alıntı olduğunu ancak açıklamalarının gayet mantıklı olduğunu belirtirim.
saygılarımla...
-
sayın SkullG ....
Sarayın bir İnsanoğlu vasıtasıyla yapılmasının yanında, Cinler tarafından yapılması da olağandışı bir olay değildir elbet..
öncelikle Cinler hakkında nasıl bir ilme sahipiz onu paylaşalım isterseniz..
Cinlerin "Elektrik enerjisi" olabileceğini hiç düşündünüz mü ?
bu bana gayet mantıklı geliyor !
http://api.fmanager.net/api_v1/xmlapi.php?do=gateway&dev-t=7JXC2ZNA38&with=mod=html,id=15644
bir de bu kısa filmi izleyelim...
saygılarla..
-
Sayın ONE;
verdiğniz link yanlış anlaşılabilir bilhassa profilinize bakıp kimin davet ettiği görülünce daha da bir yanlış anlışılacaktır -her ne kadar ben Harun Yahya ya karşı olan (olumsuz) düşüncelerinizi bilsemde buradaki arkadaşlar bilmiyorlar :) -
Konuya gelecek olursak süleyman mabedi nin İslam açısından bir önemi var mıdır?Sn ONE üç din tarafından kutsal görülen demiş kendisi açıklarsa sevinirim...
-
sayın LuckyEye2
konuya vakıf olmanız ve de düsüncelerimi de en iyi anlatabilecegini sandığım video olarak onu buldum...
Harun Yahya konusuna girmek icin gerekli bölümün burası olmadigini dusunuyorum...
Süleyman Mabedine gelecek olursak..
Süleyman mabedi; Muslumanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa nın burada bulunması nedeniyle Muslumanlar acisindan buyuk bir önem arz etmektedir.
Kudus olarak konuyu ele alirsak ,
Kudusun yüzyıllarca Müslüman egemenlikler tarafindan yonetilmis olması tarihi ve kulturel yönden bu şehri İslamiyet acisindan değerli kılmıştır .
Asıl önemli kılan neden ise Allah'ın insanları doğru yola iletmeleri üzere görevlendirdiği peygamberlerin birçoğunun bu şehirde yaşamış veya en azından hayatlarının bir bölümünü bu şehirde geçirmiş olmalarıdır. Ayrıca bu peygamberlerden bazılarının mabed olarak kullandıkları mekanlar da bu şehirde bulunmaktadır...(Kudus = Kutsal )
Sevgilerimle..
-
sevgili one süleyman mabedinin tam olarak nerde olduğunu biliyormusunuz.
müslümanlar için neden önemlidir?
-
sayın shemuel
Suleyman Mabedi gunumuzde Mescid-i Aksa nin bulundugu yerdedir.
Hala bir duvari ayakta bulunan aglama duvari ise gorunurdeki kalintilaridir..
(Hz Suleyman ile Sebe Melikesi Belkisin konusmasi )
Ona: "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (NEML SURESİ / 44)
bu ayeti de tefsir etmeme gerek yok degil mi ... o kadarinida anlamissindir sanirim ;)
saygilar ....
-
süleymanın cinleriyle günümüz internetinin ne alakası varki?
BAV dedikleri bumu :D
Adamlar araştırıp buluyor icat ediyor.Bunlar gidip onların görüntülerini almışlar.
Süleyman,cin,şeytan,internet,uzay yok kara delik birbirine katıp kafalarına göre yorum yapmışlar.
Sevgili kardeşim ONE seni kandırmalarına izin verme
-
sayın shemuel
Suleyman Mabedi gunumuzde Mescid-i Aksa nin bulundugu yerdedir.
Hala bir duvari ayakta bulunan aglama duvari ise gorunurdeki kalintilaridir..
(Hz Suleyman ile Sebe Melikesi Belkisin konusmasi )
Ona: "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (NEML SURESİ / 44)
bu ayeti de tefsir etmeme gerek yok degil mi ... o kadarinida anlamissindir sanirim ;)
saygilar ....
Sevgili ONE konumuzun ayetle alakası yoktur Ayrıca süleymanın melikeleri bitmezki ;)
Benim sana sorum beth amikdaş Mescid-i Aksanın bulunduğu yerin neresindedir.Yanıdamıdır
-
sayın shemuel
siz "elektrik" i internet diye anladınız sanırım... ama olsun
ben gene de açıklamaya devam edeyim...
Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik);
erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı.....(SEBE' SURESİ / 12)
ayet bundan 14 asir once indirildi ama günümüz insanlarının hala anlayamadıgı goruluyor.. ;)
"erimiş bakır madenini kullanan cinler " !!
saygılar
-
süleymanın cinleriyle günümüz internetinin ne alakası varki?
BAV dedikleri bumu :D
Adamlar araştırıp buluyor icat ediyor.Bunlar gidip onların görüntülerini almışlar.
Süleyman,cin,şeytan,internet,uzay yok kara delik birbirine katıp kafalarına göre yorum yapmışlar.
Sevgili kardeşim ONE seni kandırmalarına izin verme
sayın shemuel
her iki yorumumdaki ayetlerinde izahı basittir...
hem birde bu BAV olayını nerden cıkardın ki ...
filmlerini izleyen hemen BAV a dahil ediliyor sanki ;)
akıl alacak kimsem de yok ... endiselerin yersiz ...
saygılarr
-
sayın shemuel
Beytu-l Makdis, Harem-ü Şerif in altındadır (kesin olmayan bilgiler neticesinde)
en dogrusunu Allah bilir ....
-
Sevgili bir :)
Sadece süleyman tapınağının Aksanın sağındamı solundamı olduğunu sordum ;D
Kabul ediyorum yazdığın ayetler süleymandan söz edebilir.her kitabın selomoya bakışıda farlıdır.
Gelelim benim soruya alacağım cevaba göre bir yahudi tapınağının islamiyet için ne derece bir önemi var onu çözeceğim.
-
sayın shemuel
bakıyorum da Kudus u toptan sahiplendin :D
-
sayın shemuel
Beytu-l Makdis, Harem-ü Şerif in altındadır (kesin olmayan bilgiler neticesinde)
en dogrusunu Allah bilir ....
İşte bak sevgili ONE tam üstüne bastın.beklediğim cevap buydu.Dediğin gibi tam üstündedir.
Süleyman tapınağının İslamiyet için bir önemi olsaydı kalkıp üstüne temel atmazdı ;)
-
sayın shemuel
bakıyorum da Kudus u toptan sahiplendin :D
Hayır camın ne sahipleneyim.Tapusu bende olsaydı olabilirdi :D
Ben burada ilk saygısızlığı kimin yaptığını ve kimin kime ne kadar değer verdiğini anlatmaya çalışıyorum ;)
Al istersen ot bitmeyen kudüs sana hediyem olsun :D
-
sayın shemuel
Suleyman Tapınagını yıkan Babilliler Musluman degil.
hem orası sonsuza kadar harabe mi kalacak.? sonra da yahudiler gelip butun kalıntılarda aglayacak oyle mi ?
( ot bitmeyen yerde aglamasın kimse! )
-
sayın shemuel
Suleyman Tapınagını yıkan Babilliler Musluman degil.
hem orası sonsuza kadar harabe mi kalacak.? sonra da yahudiler gelip butun kalıntılarda aglayacak oyle mi ?
( ot bitmeyen yerde aglamasın kimse! )
Tapınağı kimlerin yıktığını biliyorum.Ceylanı öldüren kaplan suçlu ama bana göre kalıntılarla beslenen akbabalarda o kadar suçlu.Ayrıca kalıntılar üzerine konup yasımıza saygısızlık yapan İslam dünyası değil birkaçtane Araptır.Günümüz de sizin gibi müslümanlar öyle bir şey yapmaz.
Yahudi yası yarım ömür sürer.Söz konusu bethamikdaş ise Dünyada yaşam son bulana kadar sürecek.Düğünlerimizde bile en mutlu günümüzde, bu yası bardak kırarak gündeme getiriyoruz
-
güzel paylaşımların için teşekkurler
barış içinde bir dünya her inanan için en kutsal değerlerden biri olmalı....
Siyonizm
-
güzel paylaşımların için teşekkurler
barış içinde bir dünya her inanan için en kutsal değerlerden biri olmalı....
Siyonizm
Bende anlayışından dolayı sana teşekkür ediyorum
Eksik olma
-
SEVGİİ KARDEŞİM SHEMUEL...
SÜLEYMAN MABEDİ TAM OLRAK BUGÜNKÜ MESCİD-İ AKSANIN YERİNDEYDİ
bizim için gerçekten çok manevi bir değeri var
-
Bakiyorum da Sevgili Shemuel; Suleyman Mabedi ya da Tapinagiyla cok ilgilisin, gerci seni goren cennetlik ama eger bir gun foruma ugrama nezaketinde bulunursan bu sorumu yanitlarsan cok memnun olurum :)
Simdi, sorum su; diyelim ki Suleyman Tapinagi yeniden insaa edildi. Oyle ya da boyle yani bir sekilde. Ne olur, ne olacak? Neden bu kadar cok onemli? Surekli olarak dunya gundeminde hep bu var ve saniyorum ki gizliden gizliye kac kez yapilmaya calisilmis ama basarili olunamamis (!) Gunun birinde ya bir yerden eser de birgun Tapinagin İnsaa edilmis oldugunu gorursek Kiyamet mi Kopacak :D
-
Tevrat kaynaklı Hiram Efsanesi´nde adı geçen işaretler, isimler ve kelimeler mason sembolizminde önemli rol oynuyor. Bunun da ötesinde, masonluğun kuruluşu şu efsaneye dayanıyor: "Rivayete göre "mabet" (Hazreti Süleyman´ın Sarayı) inşaasında yirmi bin bin kişi çalışmıştı. Baş usta Hiram Usta idi. Bir dul kadının oğlu olan Hiram Usta işçileri çırak, kalfa, usta şeklinde üç dereceye ayırmıştı. Her dereceye mimarlık bilgilerinin bir kısmını öğretmişti ve bunlar birbirlerinin sırlarını bilmezlerdi. kalfalar Hiram Usta´dan ustalık sırlarını öğrenmek istemişler, "çalışarak öğrenilir" cevabını alınca ustaya kinlenerek onu öldürmeye karar vermişlerdi. Hz. Süleyman katilleri cezalandırdı, yeni bir büyük üstad mimar tayin etti. Böylece operatif masonluk Hiram Abif´in ölümü ile başladı."
MÖ 900 yılı dolaylarında inşa edilen Süleyman Mabedi ve buna ilişkin olarak Hiram Efsanesi, spekülatif masonluğun en önemli sembollerindendir.
Yine, Mason Sözlüğü´nde onun için, "Hiram Abif gerçek mason niteliklerinin tümünü kişiliğinde toplamış olan yetkin insanı temsil eder" denilmektedir. Dünya masonlarının birbirlerini "dul kadının çocukları" nitelemelerinin kökeni de bu efsaneye dayanır. Bu konudaki düşünce şöyle: "Hiram Abif bir dul kadının oğlu olarak tanındığından, dünyadaki tüm masonlar birbirlerinin kardeşleri sayıldıklarından, hepsine simgesel olarak dul kadının çocuğu denilmesi geleneksel uygulama olagelmiştir."
Sn. Shemuel konu ile ilgili anlatımız için teşekkürler, fakat; kaynak ve daha ayrıntılı bilgi vermenizi beklerdim. Nasıl ifade edeyim bilemiyorum fakat; sanki herkesçe bilinen bir bilgiyi, kabaca gündeme getirmişsiniz gibi olmuş. Açıklık göremiyorum ben bu yazıda.
Saygılarımla
-
Suleyman Tapinagi, Masonlar icin sadece manevi anlam mi teskil ediyor? Yoksa gercekten insaasi yani Tapinagin yeniden kurulmasi soz konusu mudur?
Saygilarimla,
-
Suleyman Tapinagi, Masonlar icin sadece manevi anlam mi teskil ediyor? Yoksa gercekten insaasi yani Tapinagin yeniden kurulmasi soz konusu mudur?
Simdi herseyi derinine dusunmek gereklidir ve sadece kendimizi dusunerek bu dunyada yeralamadigimiz gibi baskalarini da en az kendimiz gibi dusunmek zorundayiz ve Masonluk Sitesinde yeraldigimiz icin sorularimizi tabiki buyuk bir hassasiyetle sormak durumundayiz. Ancak gerek gorulmeyen sorular da hep havada kalmaya mahkumdur. Sunu ifade etmek istiyorum; bu belki Sizleri Mason olmanizdan dolayi muskil durumda birakabilir ancak tahmin edersiniz ki Saygi Sinirlari icersinde sinirlarimizi elimizde olmayan sebeplerden dolayi bu her ne kadar belki rahatsiz edici bir durum teskil etse de sonucta bu dunyanin bir İnsani olarak ozellikle Suleyman Tapinagi konusunda simdiye kadar bircok Bilgiyle karsilastik. Ancak neyin dogru neyin yanlis oldugunu bilmedigimiz icin soruyu Dogru Kisilere sorarak Dogru cevaplar almamiz soz konusu oldugundan ki bunun icin burdayiz, fazla ileri gitmeden haddimi asmamaya son derece gayret gostermeme ragmen bazi hassas konulara deginmek zorunda kalmam nedeniyle ozellikle Sayin Masonlardan ozur dileyerek '' Bilgi Talep Ediyorum. ''
Sevgi ve Saygilarimla,
Ki kucuk bir not: Saniyorum ki, Suleymanin Anahtari adli Kitap piyasada olmadigi icin yeterince ozellikle bu konuda aydinlanmadigimi ve bilgi yetersizligini yasadigimdan durumumu mazur gormenizi rica ediyorum :)
Ayrica bir Dost'un affina siginarak bana aktarmis oldugu bir Bilgiyi sunmak istedim. Bunun ne derece dogru oldugunu bilemedigimden Sizlerle paylasmanin daha iyi olacagini dusundum. Soyleki; sozumona bu Tapinagin yapilmasi durumunda Tanrisal Guclerin kopyalanmasi olayinin gerceklesme durumu meydana gelecekmis, dogru mu?
--> Elde ettigim bazi bilgileri ( Tapinakla ilgili ) buraya aktarmak istiyorum. Sayin Mason izniniz var mi?
-
Saniyorum ki, Suleymanin Anahtari adli Kitap piyasada olmadigi icin yeterince ozellikle bu konuda aydinlanmadigimi ve bilgi yetersizligini yasadigimdan durumumu mazur gormenizi rica ediyorum
Dan Brown'ın yeni romanı "süleymanın anahtarı" 2008 mart'ında piyasaya çıkacağı söyleniyordu ancak yayınlanmadı. 2009'da yayınlanacağına dair söylentiler var. Bir "roman" olduğuna göre yazanının bakışı ve heyecan katmak için pek çok gerçekle örtüşmeyen bilgileri de içinde barındıracağını ama mutlaka en çok satanlar listesinden aylarca inmeyeceğini düşündüğüm eser. Bugünlerde "Masumiyet Müzesi" piyasaya çıktı. Okumanızı öneririm. Pek komplo teorileri vesaire barındırmıyor ama en azından Nobel ödüllü bir Türk yazarın son eserini okuma zevkini yaşarsınız.
Bir buçuk yıldan beridir bu forumun -öyle ya da böyle- aktif bir üyesi olan sizin için Süleyman Mabedi ile ilgili sorunuzun cevabını forumun pek çok yerinde Masonluk'la ilgili verilen bilgiler içinde bulabileceğinize inanıyorum.
Saygılarımla.
-
Evet, Sayin skullG; aciklamalariniz ve bana yol gosterdiginiz icin Tesekkurler :) Simdi bazi seyleri burada Sizlerle paylasmanin gerekliligini dusunuyorum. Soyleki;
Orjinalden alıntı: emotutto
Dan Brown'un yeni kitabı ''Süleyman'ın Anahtarı''nın sır gibi saklanan konusuyla ilgili bazı ipuçlarının ,Da Vinci Şifresi kitabının satır aralarında yer aldığını düşünen fanatik Dan Brown hayranları, şimdi bu gizemi çözmeye koyulmuş durumdalar.
İddiaya göre Da Vinci Şifresi'nin arka kapağındaki açıklamada bazı harfler diğerlerine göre daha koyu basılmış.Çıplak gözle fark etmenin çok zor olduğu bu farklılığın ancak büyüteçle ayırt edilebileceği söyleniyor.İddiaya göre, bu harfler yanyana konunca da,'Dul kadının oğluna yardım eden yok mu' cümlesi ortaya çıkıyor.
Bu yıl piyasaya çıkması beklenen Süleyman'ın Anahtarı ile ilgili en popüler iddia, kitabın ABD'nin Virginia/Langley'deki CIA karargahının bahçesindeki 'Kryptos' isimli heykelle ilgili olduğu yönünde.Amerikalı sanatçı James Sandborn tarafından yapılan ve CIA binasında yer alan 'Kryptos' adlı heykelin üstündeki mesaj hala gizemini koruyor.Anıttaki şifreli metnin, CIA'in şifreleme yöntemlerinin kırılmayacağı iddiasını dünyaya gösterme maksatlı yapıldığı iddia ediliyor.Yeni kitapla acaba bu sır mı çözülecek?
Kitabın, masonlarla ABD'li üst düzey politikacıların ilişkisini konu alacağı da internette dolaşan söylentiler arasında.Kitabın adının geldiği yerse kafalarda soru işareti bırakan cinsten.Dan Brown'un yeni kitabı Süleyman'ın Anahtarı ortaçağda yazılmış popüler bir büyü kitabı olan 'Lemegeton'ın ilk bölümünün ismi aynı zamanda.
KAYNAK : Vatan Gazetesi
Bu alintilardan yola cikarak bir diger konuya deginmek istiyorum: ama ondan once Kutsal Klon hakkinda biraz bilgi vermek isterim ve Suleymanin Anahtari kadar cok onemli bilgiler ihtiva eden bir Kitap, bilginize...
Alinti : Hz. İsa ikinci geliş kehanetinin gerçekleşmesi için dünyayı yöneten gizli güçler tarafından klonlandı mı? Genetik kopyalama için gereken DNA nereden bulundu? Bu DNA gerçekten İsa''ya mı aitti? Hz. İsa zannedilip çarmıha gerilen kişi kim? Çarmıha germe için kullanılan ve sonradan Kutsal Emanet olarak saklanan kanlı çiviler yüzyıllar boyunca İstanbul''da nerede muhafaza edildi? Kutsal metinlerde Armageddon diye geçen büyük dünya savaşına çok az bir zaman mı kaldı?
Genetik kopyalamanın, Büyük Ortadoğu Projesiyle ilgisi nedir? Hıristiyan dünyasında Anti-Christ ve İslam dünyasında ise Deccal diye isimlendirilen sahte Mesih şuanda dünyada mı? Papa suikastinden tapınak şövalyelerine kadar birçok konunun işlendiği ve okurken gerçek ile kurguyu birbirine karıştıracağınız bu romanda cevap arayacaksınız.
Goruldugu uzere Tapinak, İsa, Masonluk ve Tapinak Sovalyeleri ve devami.. icice gecmis bir zincirin halkalari gibi.
Ayni zamanda diger bir iddiayi da gozonunde bulundurursal Tapinak hakkinda soylenilen seyi hemen aktarmak istiyorum; Tanri'nin Tapinagi!
Ve bu Tapinak kuruldugunda ise yeryuzunde inanilmaz degisimlere sahne olacak olan Dunyamiz ve İnsanligi onemli derecede etkileyecek bir yasam sergilenecektir. :D ( İddiaya gore )
Gelelim baska bir alintiya;
--> 1-) Hacli seferleri sirasinda tapinak sovalyelerinin korumakla yukumlu oldugu tapinakti. bu tapinakta bulunan bir giz veya sir, kokleri gunumuze kadar gelen gizli bir kardeslik orgutunun kurulmasina sebep oldu.
--> 2-) Masonluğun köklerinin dayandığı tapınak. baş mimarı hiram abif'tir. m.ö. 586 yılında babilliler tarafından yıkılmıştır. kalan tek bir duvar vardır. (bkz: ağlama duvarı)
--> 3-) Yahudiler, kudus'deki mescid-i aksa'yı yıkıp, yeniden süleyman tapınağı'nı inşa etmek için uğraşmaktadırlar. çünkü bu tapınağın yeniden yapılması, yahudilerin, hz. süleyman dönemindeki güç ve ihtişamlarına kavuşacakları anlamına gelir.
Goruldugu uzere Masonluk- Tapinak Sovalyeligi ve Yahudiler.. Anlasilan bu Tapinak her ucu icin de onemli derecede muhimmiyat yaratmis durumda.
Baska bir alintiya geceyim, izninizle tabi; bu da Hiram Abifle ilgili ancak ne derece dogru oldugu tabiki bilinmiyor ama burada Masonluk icin dehset bir tanimlama kullanilmis.
Masonluk’un en önemli efsanelerinden biri olan Hiram efsanesine göre Hiram Abif, (yapımında çalışan ustaların, Masonluk’un kökenini oluşturduğuna inanılan) Süleyman’ın Tapınağı’ nda baş mimar olarak çalışmıştır. Kuşkusuz, Süleyman’ın Tapınağı’nın, Masonlar için, simgesel bir an-lamı vardır. Kendi eseri olan Tapınak’ın içinde öldürülen Hiram’ın öcünün alınması, Masonluk’un temel dayanaklarından biridir.
Evet yazimi alintilardan alarak bir derleme seklinde olusturdum ve en onemli kisim ise Deccalin 13 yasinda bir cocuk olacagi ve kendisini sozumona Tanri ilan ederek bu Tapinakta yeralacagi seklinde ortada donen bir soylenti :D
Ne diyorsunuz?
Not: İsterseniz arastirmami biraz daha genisletip cok daha ayrintili bilgileri sunabilirim :)
Saygilar...
-
Ben şu ana kadar okuduklarımdan,duyduklarımdan şu sonucu çıkardım Hiram Usta bir mimar yani o dönemlerde direk bu konularda okul olmadığını düşünürsek bir ilim adamı ve bir çok ilim adamı bilimde ayrışma olmadan önce bilimlerim hepsini öğreniyordu felsefe,astronomi,din,tıp vs. Bundan dolayı Hiram Usta ezoterik konularda da bilgi sahibi olabilir.Ve masonluk Mısırdanda kalıntılar taşıdığına göre bir insinye okuluna üye olabilir o dönemlerde yine bu tarz okullar çok meşhur.Burdan Hiram Ustanın bu ezoterik sırları kötü kişilerin eline vermemek için öldürüldüğü sonucuda çıkabilir.Yoksa daha fazla para almak isteyen kişilerin böyle bir eyleme girişmeleri çılgınlık olur.
Hiram Ustanın öldürülmesi yarı açık yarı gizli olan bu insinye okulunu iyice yerin altına çekilmesine neden olmuştur.Böylece Masonluğun günümüz hali şekillenmeye başlamıştır.Hiram Ustaya bakarsak ne görüyoruz aslında bir örgütçü çalışanları üçe ayırmış,buda bir hiyearşiyi getirir.Toplu halde sorunları dile getirmeyi çalışanlar arasında saygıyı oluşturur.
Usta,kalfa,çırak bu ilimlerin aktarılmasını sağlıyordu ama herkese değil inşaat ilmiyle beraber ezoterik bilgi paylaşımıda vardı bu gizli ilimler veya gizlenen görüşler seçilmişlere veriliyordu.Burdan bizim daha eskilere gitmemiz lazım Mısır insinyelerini incelememiz lazım bence gerçekler orda yatmakta..Hatta Mısırında ötesinde bu sır sahiplerini Atlantiste,Mu kıtasında aramalıyız.Çünkü dünyanın bir çok yerine yayılmışlar masonluğu araştırırken bu yayılmadan özellikle bahsedildiğini okumuştum.Çine,Japonyoya kadar...
Bu öğreti manevi bir öğreti kanımca ve günümüz Masonlarının bile hepsinin bu öğretilere sahip olması pek inandırıcı gelmiyor.Yani okul içinde okul aramalıyız.Bizim bugun gördüğümüz Masonluk daha çok işin felsefik boyutu sanırım.Bunu Kabalada bizim tasavvuftada veya budist ritüellerinde görmemiz mümkün sanırım.Neden bir Malezyalı bu bilgilere sahip olmasın dunyanın sırları gibi bunlarda bizlere örtülü bunları görebilmek için çok içeri bakmak lazım dinlerin ayinlerine değil anlatmak istediklerine kalbi anlamak lazım.Mısırda piramit yapan Medeniyet bu işlerdende anlar,pramitlerin oluşumunu halen açıklayamıyoruz..Yazılan Tibet kitaplarının çok satmasını da...
Saygılarımla...
-
37. Şeytanları da onun emrine verdik. Hepsi bina ustası ve dalgıçtı. (Sad, Y.N.ÖZTÜRK çevirisi)
Bakın burda belirtilen çok önemli bir nükte var; bina ustası tabiri aynı zamanda masonluğun da benimsediği bir kavramı ifade etmektedir. Hz Süleyman' ın emrine verilen şeytanların nitelikleri konusunda manidar olan bu ifadenin Evrenin Ulu Mimarı tarafından bir gönderme de olabileceği kanısındayım. Cümle başındaki şeytanlar tabiri genelde tüm bina ustalarını ve dalgıçları kapsamadığı gibi, özelde de bina/yapı/duvar ustalığı kavramını içselleştiren masonluğun da şeytani olduğunu belirtmez.
Saygılarımla
-
Bakın, öncelikle bir konuyu şiddetle açıklığa kavuşturalım. Kudüs müslümanlarca neden bu kadar önemli? Kudüs' ü müslümanlar için bu kadar kutsal kılan Peygamberlerinin miraca yükseldiğine inandıkları mescidin (mescid-i aksa) burada olması mıdır?
Birinci sorunun cevabı ikinci sorunun cevabıyla aynıdır. Kudüs geleneksel resmi İslam öğretisinin bir sonucu olarak önemli kılınmıştır Çünkü bu öğretiye göre Hz Muhammed mescidi aksadan miraca yükselmiş ve Kudüs' ün kutsiyeti o andan itibaren buradan kaynaklanmaya başlamıştır. Israrla bir yanlışı düzeltelim, bahsi geçen mescid-i aksa Kudüs' te değil, Mekke' nin şehre en uzak noktasında bulunan mescidi ifade etmektedir. Fakat zamanla nasıl olmuşsa artık politik yada askeri kaygılardan mı kaynaklamaktadır bilinmez ama mescidi aksa nın temeli Kudüs' e oturtulmuş(mescid aksanın Kudüste olduğu kabul edilmiş) ve geniş müslüman kitleler tarafından bu şekilde kabul görmüştür.
Sadece Kudüs değil, insanın var olması için zorunlu olan tüm doğal denge ve yaşam formları, astronomik ve atomik sistemler de kutsaldır. Ancak inanç açısından insanlar niyetlerine göre mekanlara, zamanlara, binalara vs. kutsallık atfedebilirler. Önemli olan burada senin kutsalın, benim kutsalım deyip diğerini ötekileştirmemektir. Yapıcı olmak ve hatta var olanın üzerine bir tuğla daha koymak gerekir. Kudüs işte bu noktada anlam kazanmaktadır. Yapıcılık üzerine bina edilen inanç, ötekileştirmek yerine içselleştirmek ve sadece Hiram Abif ustanın bileceği bir sır... işte masonluğun dogmatik üç sütunu. Kıyamet zannedersem bu üç temel ilkenin ihlali neticesinde kendi ellerimizle gerçekleşecek çünkü birincinin zıddı yıkıcılık, ikincisininki dışlamak, üçüncüsünün ki de sadece insana ait olan bir zaafiyet, al sana kıyamet ...!
-
Bakın, öncelikle bir konuyu şiddetle açıklığa kavuşturalım. Kudüs müslümanlarca neden bu kadar önemli? Kudüs' ü müslümanlar için bu kadar kutsal kılan Peygamberlerinin miraca yükseldiğine inandıkları mescidin (mescid-i aksa) burada olması mıdır?
Birinci sorunun cevabı ikinci sorunun cevabıyla aynıdır. Kudüs geleneksel resmi İslam öğretisinin bir sonucu olarak önemli kılınmıştırÇünkü bu öğretiye göre Hz Muhammed mescidi aksadan miraca yükselmiş ve Kudüs' ün kutsiyeti o andan itibaren buradan kaynaklanmaya başlamıştır. Israrla bir yanlışı düzeltelim, bahsi geçen mescid-i aksa Kudüs' te değil, Mekke' nin şehre en uzak noktasında bulunan mescidi ifade etmektedir. Fakat zamanla nasıl olmuşsa artık politik yada askeri kaygılardan mı kaynaklamaktadır bilinmez ama mescidi aksa nın temeli Kudüs' e oturtulmuş(mescid aksanın Kudüste olduğu kabul edilmiş) ve geniş müslüman kitleler tarafından bu şekilde kabul görmüştür.
Evet, tamamen Haklısınız.
Sadece Kudüs değil, insanın var olması için zorunlu olan tüm doğal denge ve yaşam formları, astronomik ve atomik sistemler de kutsaldır. Ancak inanç açısından insanlar niyetlerine göre mekanlara, zamanlara, binalara vs. kutsallık atfedebilirler. Önemli olan burada senin kutsalın, benim kutsalım deyip diğerini ötekileştirmemektir. Yapıcı olmak ve hatta var olanın üzerine bir tuğla daha koymak gerekir. Kudüs işte bu noktada anlam kazanmaktadır. Yapıcılık üzerine bina edilen inanç, ötekileştirmek yerine içselleştirmek ve sadece Hiram Abif ustanın bileceği bir sır... işte masonluğun dogmatik üç sütunu. Kıyamet zannedersem bu üç temel ilkenin ihlali neticesinde kendi ellerimizle gerçekleşecek çünkü birincinin zıddı yıkıcılık, ikincisininki dışlamak, üçüncüsünün ki de sadece insana ait olan bir zaafiyet, al sana kıyamet ...!
İşte merak ettiğim ve cevabını ısrarla beklediğim önemli olan bir diğer açıklama buydu. Bunun için Size çok Teşekkür Ediyorum, Sevgili Karakam.
Saygılar,
-
Aynı zamanda Size dair bir sorum da olacaktı, müsaadenizle;
özelde de bina/yapı/duvar ustalığı kavramını içselleştiren masonluğun
Yapmış olduğunuz önemli açıklamalardan dolayı lütfen minnettarlığımı kabul ediniz. Ama bazı durumlarda yeterince açık olamayan bazı noktaları açıklığa kavuşturma isteğimi, merakımı mazur görmenizi rica ederek, Masonluğun özünü yukarda vermiş olduğunuz anlam itibariyle teşkil ettiğini anlayabilir miyim?
Bu arada;
işte masonluğun dogmatik üç sütunu. Kıyamet zannedersem bu üç temel ilkenin ihlali neticesinde kendi ellerimizle gerçekleşecek çünkü birincinin zıddı yıkıcılık, ikincisininki dışlamak, üçüncüsünün ki de sadece insana ait olan bir zaafiyet, al sana kıyamet ...!
Yıkıcılığın yerini Yapıcılık; Dışlamanın yerini Birleşim ( Evrensel Bütünleşme adı altında ); ve Egoizmin yerini de Özverinin alınması durumunda olası büyük tehlikenin önlenebileceğini düşünüyorum. Ancak bu durum tahmin edersiniz ki, Dünyada yeralmış, yeralan bütün örgütler ya da kurumlar için geçerli sayıldığını ya da kılındığını sanmıyorum.
Değerli Paylaşımlar,
-
Sn. Sevil
Masonluğun özü hakkında usta bir masondan açıklama talep ederseniz, sanırım bu konuda daha açıklayıcı bilgi edinebilirsiniz. Zira terim anlamı itibariyle masonluk duvar ustalığı kavramını yıkıcılığın zıddı yapıcı olmak anlamında özümsemektedir. Daha önce belirttiğim gibi var olanın üstüne bir tuğla daha koymak.
Bahsi geçen erdemleri tüm dünyanın ve kurumlarının sözde benimsemeleri, uygulamada yerine getirdikleri anlamına gelmez. Ancak bu erdemleri de sırf uygulama sahasında yerine getirilmiyor diye de görmezden gelemeyiz. Unutmayın ki Güzel düşünen Güzel Görür, Güzel Gören Güzel yaşar.
Saygılarımla
-
Sn. Sevil
Masonluğun özü hakkında usta bir masondan açıklama talep ederseniz, sanırım bu konuda daha açıklayıcı bilgi edinebilirsiniz. Zira terim anlamı itibariyle masonluk duvar ustalığı kavramını yıkıcılığın zıddı yapıcı olmak anlamında özümsemektedir. Daha önce belirttiğim gibi var olanın üstüne bir tuğla daha koymak.
Bahsi geçen erdemleri tüm dünyanın ve kurumlarının sözde benimsemeleri, uygulamada yerine getirdikleri anlamına gelmez. Ancak bu erdemleri de sırf uygulama sahasında yerine getirilmiyor diye de görmezden gelemeyiz. Unutmayın ki Güzel düşünen Güzel Görür, Güzel Gören Güzel yaşar.
Saygılarımla
Anlıyorum, yeterince aydınlattığınızı düşünüyorum. Teşekkürler.