Yerküre'nin sahip olduğu manyetik alan, kendi ekseni etrafında dönüşünün ve yer kabuğunun Ay'ın çekimi ile etkileşmesinin bir ürünüdür. Buna göre Yerküre, coğrafi kutuplarının yanında ayrıca, manyetik kuzey kutup ve manyetik güney kutup noktalarına da sahiptir. Manyetik kutup noktaları, coğrafi kutuplardan 1600 km. uzaktadır.
Yeryüzü'nün manyetik alanı, manyetik kutupları birbirine bağlayan kuvvet çizgileriyle Dünya'yı sarıp sarmalamıştır. Bu manyetik alan, dış uzaydan gelen kozmik ışın parçacıklarına enerji kaybettirir ve böylece bir kalkan görevi görür.
Dünya'nın değişik yerlerinde yapılan jeolojik çalışmalar, manyetik kutupların belirli bir düzende sürekli yer değiştirdiğini ortaya koymuştur. Jeolojik geçmiş boyunca meydana gelmiş bulunan volkanizma olayları sonucunda, içinde demir minerali bulunan mıknatıslanabilir volkanik kayaçlar oluşmuştur. Yüzeye çıkarak katılaşmaya başlayan akıcı lavlar içindeki demir molekülleri, dizilimlerini ve manyetik yönlenmelerini, Yerküre'nin o andaki manyetik alanının etkisi altında gerçekleştirerek manyetik kuzey-güney yönünde düzenlenirler.
Faaliyetini 100 milyon yıl eksiksiz sürdüren bir yanardağdan dikine alınan bir sondaj kesitinde, değişik yaşlardaki lav katmanlarının içindeki demirli minerallerin manyetik dizilim yönünü tespit etmek suretiyle, örneğin, 100 milyon yıl içerisinde manyetik kutuplarda meydana gelmiş bulunan değişiklikler saptanabilir.
Geçerliliği kesin olarak ispatlanan bu yöntem sayesinde, son 76 milyon yıldan bu yana 170 manyetik kutup değişmesi (terselmesi) saptanmıştır. Yapılan araştırmalara göre, manyetik kuzey kutup ile manyetik güney kutbun yer değiştirmesi hareketi 1000 ile 10.000 yıl arasındaki bir zaman dilimini kapsamakta ve kutupların yer değiştirdiği bu dönemde Yerküre'nin manyetik şemsiyesinde yırtılmalar meydana gelmektedir.
Manyetik alanın yön değiştirdiği dönemlerde, manyetik alanın koruyucu bir kalkan görevi görmesi sekteye uğramaktadır. Bu şekilde Yeryüzü'nün manyetik alanının şiddeti azaldığında, kozmik ışınlara karşı korunması da zayıflamaktadır. Bu durum, gerek iklimler üzerinde gerekse canlı yaşamı üzerinde önemli etkilere sebep olmaktadır.
Her manyetik kutup terselmesinden sonra 100 bin ile 1 milyon yıl arasında değişen dönemler boyunca manyetik kalkanın tekrar etkin olarak kurulduğu bir evre yaşanmaktadır. Dolayısıyla atmosfer, iklim ve canlı yaşamı yeni bir doğal dengeye kavuşmaktadır.
Günümüzdeki manyetik kuzey kutbu, bugünkü yerine bundan yaklaşık 700 bin yıl önce gelmiştir. Ondan önceki 300 bin yıllık bir dönemde bugünkü manyetik kuzey kutbu Antarktika'daydı, yani bir pusula o dönemde kullanılmış olsaydı, ibrenin kuzeyi gösteren kolu, coğrafi kuzey kutbuna değil, Antarktika'ya yönelik olacaktı. Ondan önceki dönemde manyetik kuzey kutbu yine bugünkü yerindeydi ve bu durum 100 bin yıl sürmüştü. Daha önceki dönemde ise manyetik kuzey kutbu yine Antarktika'ya kaymıştı ve bu durum 1 milyon yıl sürmüştü. Daha eskilere doğru inildikçe manyetik kutup terselmesinin ritmik olarak devam ettiği görülmektedir.
Ritmik olarak gerçekleşen bu manyetik ters dönme olaylarının sebebi ise bilimsel bir mantıkla henüz açıklanamamaktadır. Nedeni bilinmediği ve ani olarak ortaya çıktığı için de, önceden hesaplanması şimdilik olanaksız görünmektedir. Ancak yapılan istatistiki hesaplara göre, manyetik kutup terselmesinin arasındaki zaman aralığı gittikçe azalmaktadır. Örneğin; 500 milyon yıl önceki iki manyetik kutup değişiminin arasındaki zaman aralığı 10-20 milyon yıl iken, 200 milyon yıl önce bu süre bir milyon yıla düşmüştür. Son 20 milyon yılda bu değişim arasındaki süre ortalama 250 bin yıla, hatta bazı ekstrem durumlarda 10 bin yıla kadar düşmüştür.
Yapılan bilimsel ölçümlere göre, günümüzde Yeryüzü'nün manyetik alan şiddetinin azalmakta olduğu saptanmıştır. Nitekim, 1670 yılına oranla manyetik alanın şiddetindeki azalma %15 oranındadır. Bilimsel tahminler, yeni bir manyetik kutup terselmesi sürecinin her an başlayabileceği yönündedir !..
Manyetik alanı zayıflamaya başlayan gezegenimiz, kaçınılmaz bir şekilde Güneş'ten ve dış uzaydan gelen kozmik ışınlara karşı daha korunaksız bir hale gelmektedir. Diğer koruyucu kalkanımız olan atmosfer örtüsü ise beşeri kaynaklı aşırı kirlilik baskısı altında doğal dengesini yitirmektedir. Ozon tabakasındaki seyrelme oranı ciddi boyutlara ulaşmıştır.
Gezegenimizin her iki kalkanındaki eş zamanlı zayıflama, beklenmedik bir kozmik ışın bombardımanının etkilerini ciddi boyutlara taşıyacaktır. Özellikle Güneş'in zaman zaman "lekeleriyle" ilgili olduğu saptanan beklenmedik faaliyetleri olmaktadır. Güneş'in morötesi ışınlarının şiddetinde olabilecek artışlar, Dünya iklimlerini ve canlı yaşamını doğrudan etkileyecektir.
Yerküre'nin doğasında; taş küresi, hava küresi, su küresi ve canlı küresi karşılıklı etkileşimiyle sürekli yeni küresel dengelerin kurulması özelliği bulunur. Bu husus; Kozmos'da bir yer işgal eden gezegenimizin varlık icabıdır.
Içinde bulunduğumuz Yeni Çağ'da küresel boyutta yeni bir doğal dengenin kurulmakta olduğu anlaşılıyor!.. Tuttuğumuz medeniyet yolu ile gezegeni tahrip eden bir çıkmaz yola girdik. Beşeriyet olarak bu Yeni Çağ dengesinde yerimizi alacak mıyız? Tarihimiz boyunca ilk defa topyekün karar vereceğimiz bir çağdayız...
IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......