Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Kavramlar => Konuyu başlatan: ADAM - Mart 30, 2012, 06:23:50 ös

Başlık: Susmak … 1
Gönderen: ADAM - Mart 30, 2012, 06:23:50 ös



Susmak gerekli mi, değil mi?

Bu, susmak denilince bundan ne anlaşıldığına bağlıdır, kuşkusuz.

Siz başka bir şey anlamakta olabilirsiniz, ben başka.

Ancak bu yazıyı ben yazmakta olduğuma göre, çaresiz, önce benim öngördüğüm anlama bakmamız gerekecek. Siz isterseniz farklı bir anlamdaki değerlendirmenizi de bu başlık altındaki olası paylaşım ve tartışma ortamına getirebilirsiniz.

Peki, susmak derken ben bunu hangi ya da nasıl bir anlamda düşünüyorum?

Aslında bunu baştan belirtmeye gerek yok. Kendiliğinden ortaya çıkacak. Ancak şunu anımsatmakta yarar var: Bu başlık durup dururken ortaya çıkmış değil. Forumda "Bilgelik" konusunu işliyorduk; buna bur başka açıdan bakıyor ve bir bilgenin nitelikleri üzerinde düşünce üretirken söz bizi buraya getirdi.

Böyle olunca, susmayı bir bilgenin ya da bilgeliğe özenen bir kişinin niteliklerinden biri olarak ele almak gerekiyor. En azından ben öyle yapmaya çalışacağım ama siz katkılarınızla bu başlığa katılırsanız, bana uymak zorunda değilsiniz elbette.(Bu arada benim olasıya ciddiyetle yazacağım bu yazıyı matrağa alanlar da olabilir. Kürsü serbest…)

Şöyle başlamak istiyorum: Susmak, her şeyden önce bir baygı gereğidir.

Hoppala!... Hem bir bilgeden söz ediyoruz, hem saygıdan. Asıl bilge değil midir saygı gösterilmesi gereken?

Ne den öyle diyorsunuz ki?.. Bilge kişi saygısız mıdır? Başkalarına saygı göstermeyi bilmeyen, öyle davranmayan bir kimse bilge sayılabilir mi? Sadece kafasının içine doldurduğu bilgilerle mi bilge olur bir kişi? Nerede kaldı erdemler?... O erdemlerin bir yönü kişinin başkalarına saygılı olmasını da gerektirmez mi?

Retorik sorularım bu kadar. Şimdi neden böyle dediğime geleyim.

Bu saygı, insanın kendisi için istediği özgürlüğü başkasına da tanımasının, düşünceye ve söze gösterilecek toleransın kaçınılmaz bir gereğidir.

Susmak, ayrıca, bilgi yetersizliğini ve noksanlığını bilmenin de bir ürünüdür. Nitekim bilgi yetersizliğini bilemeyen bir bilgisiz, gerekli gereksiz, yerli yersiz, zamanlı zamansız, kendine göre doğru olanı iyice irdelemeksizin konuşur ve yazar.

Çok konuşarak bilgiçlik taslayan saygısızlardan olmamak için de susmayı bilmek, susmak gereklidir. İşte bu da bilgeliktir.

Sustum.

Şimdilik… Buraya kadar yazmış olduklarımdan ötürü… Belki biraz daha söylerim sonra bu başlığın ikinci bölümünde.



Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: ceycet - Mart 30, 2012, 06:40:41 ös

Bilgenin özellikleriden olması gereken susma erdeminin karşıtı küstahlık olsa gerek.Sayın ADAM,sağolsun bizleri kırmadı ve yine çok önemli bir konu başlattı.Bana göre susmak,bilmekten daha önemlli bir erdem;zira,susmayı becerebilmek için bireyin öncelikle tevazu erdemini kazanması gerek.

Alçak gönüllü olamayan bir kimsenin,kendisini susmaya ikna edebilmesi neredeyse imkansız.Bana göre,tekamülün olmazsa olmazı olan alçak gönüllüğü yeteri kadar önemseyen bir bireyin susabilmesi,tölerans yetisi kazanabilmesi doğal olarak gerçekleşecektir.


Saygılar
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: sahasrara - Mart 30, 2012, 07:40:30 ös
Belki de bilmemiz gereken herşey aslında insanoğlu doğduğunda en saf haliyle beynimizde varolmakta ama biz bunu sonradan öğrendiğimizi zannettiğimiz dil ve dilin sınırlamaları ile gereksiz fazladan bilgi ile doldurup ilerleme kaydettiğimizi zannediyoruz. Ne de olsa ünlü felsefecilerin bile bazısı felsefeyi dilbilimsel karmaşaları uzatıp kendi içinde döngüye sokarak çözmeye çalışmaktan ibaret olduğunu söylerler. Nasıl farkına varabiliriz ki doğru yolda gelişip gelişmediğimizi ve yanlışlıkla kaçınılmaz bi döngüde kendimizi tekrarladığımızı?

Ortada oturmamış ve amacından sapmış o kadar kelime ve gereksiz olgu varki, o saf, ve egonun oluşmadığı (tabula rasa) düşünce setimize dönemiyoruz çünkü insanlar artık o kadar değişime uğradılar ki sessizlikten korkuyorlar. Donanımımız içerdiği yazılımlara adapte olsa da, gerçeklikten kopmaya başlıyor. İki değere sahip transistörlerimiz ihtiyacımız olacak her türlü yeni deneyimi, zaten keşfedilmiş bişeyi keşfedebilmek için harcayacak algoritmalara satılıyorlar.

Zihin-beden felsefesine girip Bruno Marchal'ın ortaya attığı Universal Dovetailer argümanını tartışmak sessizlik içersinde birbirimize bakıp içinizden "Biliyorum, biliyorsun" düşüncelerini geçirip aydınlanma yaşaması ve bu yaşanılan saniyelerin bir tanesinin aslında binlerce kelimeden daha yerinde, daha amacına ulaşan ve düşünce kapsayıcı oluşu bana göre üstünlüğe sahip bir olgu. Sırf bu yüzden dengemi ve etrafımdaki dengeyi sorgulayıp analiz edemezsem bütün gerçekliğin benimle beraber aşağı indiği hissine kapılırım. Sessizlik ve bilinç birbiriyle çok iyi uyuşan iki temel kavram. Ben kelimelerle sadece 1 adım yakınına gelebilirim, siz sessizlikle bu kürenin içinde gerçeklerle dansedersiniz.
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: enelsır - Mart 30, 2012, 08:27:19 ös
 Susmanın bilgece, bilgelere has bir tutum olduğunu mu düşünmeli, yoksa kişiyi bilgeliğe erdirecek bir yol olarak mı görmeli?

 "Susmayı bilmek" varılmak dilenen yerde elde edilebilecek bir özellik midir? Yoksa varılmak istenen yere  yani kişiyi bilgeliğe götürecek bir araç mı?

 Susmak neresinden bakarsanız bakın  doğası itibarıyla bir araç, belki bir strateji olarak önümüzde duruyor. Çünkü susmak için gereken ve susarken oluşan bazı olgular var.

 Bir kere susmak aynı zamanda dinlemeyi istiyor olmak, etrafı duymayı arzuluyor olmak anlamına gelir. Bu tarafıyla bir niyeti, iyi bir niyeti ortaya koyar. Bu bizim  dışımızda gelişen olayları algılamamımızı sağlar.

 Sustuktan sonra, yani duyularımızı karşı tarafa açtıktan sonra elde edeceğimiz bazı artılar da var. Bu da  karşımızdakinin söylediklerini anlamamızı ve yapıp etmelerimize ona göre bir yön çizmemizi sağlamasıdır. Bu yönüyle susmak bir strateji olarak bile ele alınabilir.

 Çoğu zaman kendi sesimizden başkalarının sesini duyma olanağını yitirebiliriz. Öyleki bu sesler bir daha duyma fırsatının elimize geçmeyeceği sesler, deyişler de olabilir. Bu tarafıyle ele alındığında susmak bir erdemdir.

 Susmak beraberinde bilgelik yolunda yürüyen bir kişinin sahip olmazsa olmayacak  kadar önemli bir durumu yaratır: Dinlemek.

 Fakat kelimenin taşıdığı anlam yükü itibarıyla susmayı sadece ağızla, yani konuşmayı keserek yapılabilecek bir şey olarak görmek de yanlış bir bakış açısı olur. Susmak geniş anlamıyla, sesin susması olduğu kadar, gözlerin susması, ellerin susması, kimbilir belki de zihnin susarak "an" a odaklanması gibi bir şeyi de ifade ediyor olabilir.

 Konu ilerledikçe bunların hepsini irdeleyebiliriz.
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: Alşah - Mart 30, 2012, 11:56:51 ös
      Sayın ADAM her zaman olduğu gibi yine çok önemli bir konuyu gündeme getirmiş. "Susmak"!
      Aslında bu konu hakkında epey bir yazı yazmıştım ama yine bilgisayarın azizliğine uğradım. Nereye dokundum ise birden bire yazdıklarım yok oluverdi. Ara da bul. Bulamadım tabii. Onun için yeni baştan yazıyorum.
      Ben konunun  bir kaç bölümde ele alınmasında yarar görüyorum.
      - Bilmediği konuda susup bir şeyler anlamak/öğrenmek yerine abuk sabuk konuşma yapmayı tasvip etmiyorum.
      - Aksi,çok iyi bildiği bir konuda başkası veya başkalarının aslı astarı olmayan, doğruluğu ve bilimselliği bulunmayan konularda konuşanlara karşı suskun kalmayı da tasvip etmiyorum. Böyle durumlarda susmak , insanları yanlış bilgilendirmek yerine bilgisini paylaşmasını yani susmaması gerektiğine,
       -Birde, hiç yeri ve zamanı olmamasına, konu ile ilgisi bulunmamasına rağmen konuşma yerine suskunluğun tercih edilmesine,
       -En önemlisi de ; öyle dururmlar vardır ki ; işte o zaman susulmasına yani  "Susma, sustukça sıra sana gelecek" durumunda susulmaması gerektiğine inanıyorum.
        Saygılar-sevgiler.
     
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: Hacamat - Mart 31, 2012, 02:01:56 öö
İmam bildiğini okur

Herkez konuşsun, hiç bir zararı yok. Alan, alacağını alır.
Cahil konuşsun yerli,yersiz problem yok. Burada hüner, susmak değil. Bilgisini doğru zamanda, doğru yerde kullana bilmesidir asıl hüner.
Susmakta nereden çıktı sayın Alşah. Doğru yalnıştan gocunmaz, yalnış doğrudan gocunur.Benim cahillerden öğrenecek çok şeyim var. Herkez konuşsun.
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: Alşah - Mart 31, 2012, 02:12:33 öö
       Her halde ben ne demek istediğimi iyi anlatamıyorum. Sayın Hacamat her nasılsa benim anlatımımdan "suskunluğu" tasvip ettiğim şeklinde bir yorum çıkarmış. Halbuki  ben, bilakis  yeri ve zamanı geldiğinde "susulmaması" gerektiğini belirtiyorum. Dediğim gibi ya ben iyi anlatamamışım, yada sayın Hacamat yanlış anlamış. Ama ne yapabilirim. Bu kadar anlatabildim meramımı.
      Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: Hacamat - Mart 31, 2012, 02:25:15 öö
Susmanın temelinde bencillik vardır.
doğruyu saklamak, bencilliktir
yada
bana dokunmayan yılan yaşasın mantığı vardır susmakta.
Ben konuşan adamı severim. Susan kişi sinsidir. Bir kişi susuyorsa, içinden konuşuyor demektir. İçindeen konuşanları sevmem.
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: ADAM - Mart 31, 2012, 10:13:05 öö

Bu başlık altındaki katkılara, özellikle Sayın Alşah ve Sayın Enelsır'ın paylamışmlarına kendi adıma çok teşekkür ederim. Diğer okuyucuların da yararlanmış oldukları kuşkusuz.

Başlık altında olmaz üzere zihnimde tasarımlarımın ikinci bölümüne geçişte, belki yapılmış katkıların yinelemeleri söz konusu olacaktır ama buradaki paylaşımın bir forum alanında oluşu nedeniyle öylesinin hoş görüleceği umudundayım.

Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: Hacamat - Mart 31, 2012, 12:08:36 ös
Evet
Susmakla ilgili yeterince katkı yapıldı. Bende, susmakla ilgili daha ne paylaşılacağını dikkatle bekliyorum.
susmak... 2, susmak...3, susmak... 4 serisini takip edicem.
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: smyrnali - Mart 31, 2012, 12:58:39 ös
Bilgelik dedik ,susmak dedik.
susmayı bilgelikten ayırdıgımızda,neden susulur?
korkudan,bilgizlikten,menfaatten,sinsilikten,vs ...bu suskunluklar bir erdem degildir  malesef.
Bİlgeliğin suskunlugu ise duruma göredir.
ya verecegi yanıt anlaşılmayacak,boşa nefes tüketmemek için susar.
o ortamda konuşması birilerine gereksiz zarar verecek  ise  susar...
söylenmesi gereken gerçekler bir kavgayayada karmaşaya neden olacaksa buna sebep vermemek için susar....
Bir şeylerin anlaşılmasını beklemek için susar......
susarda susar bu suskunluk  bekleme  evresidir....( sabırın getirdigi sakin bir bekleyiştir bu)
Bazen sesizlikte buyuk yanıttır.
Bazen o sesizliği bir bakışıyla dillendirir,bin cevaba bedel bir bakış atar.
 Bilgenin suskunlugu , kabul ediş degildir ,tepkisizlikte degildir, yeri  ve zamanını bekleyiştir  ,o an gelince konuşur. .noktayı koyar. o nokta çok önemlidir.Ya kılıç olur keser,gidenin hesabı sorulmaz,ya merhem olup derde devadır.
Bilgenin suskunluğu boşa degildir arkasından her an bir fırtına gelebilir dikkatli olmak lazım :))



Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: ADAM - Mart 31, 2012, 03:04:29 ös

Bazen bu forumda şevkim artıyor... Ne güzel düşünen ve yazanlar oluyor işte bu başlıkta Sayın Smyrnali'nin yapmış odlduğu ve beğeniyi gerçekten de hak ettiği üzere.

Ancak eleştirebiliriz de değil mi?... Eleştirmek yermek değildir; bunu biliyoruz artık.

Eleştide tek bsir noktada o "nokta" konusunda.

Bilge noktayı koyar mı?

Noktayı koymak demek, bu iş bu kadardır, bitti, böyledir ve başka türlüsü yoktur gibi deyişler anlamına gelir.

Bilge öyle mi yapar?

Yoksa nokta yerine noktalı virgülü mü yeğler?

Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: smyrnali - Mart 31, 2012, 03:14:29 ös
Duruma göre , bazen virgül.bazen nokta .
virgül orada bir nefes aldırır ama degişimi getirmez.
Noktadan sonra yeni cümleler ,yeni başlangıçlar vardır.:))
.
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: smyrnali - Mart 31, 2012, 03:18:47 ös
Şunuda eklemek isterim ,eleştiriyi severim kendimi sorgulama fırsatı verdigi gibi karşımdakini tanıma fırsatıda verir .....degişik bakış açılarını görmemide saglar.
gönlünüzce elestirebilirsiniz ,kabulumdür.
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: ceycet - Mart 31, 2012, 03:31:21 ös

Sayın ADAM'ın vurgu yaptığı nokta,kanımca düşünceyi dogma ya çevirir.Gerçek bilge,bildiğinin heran değişebilir olduğuna inandığı için ucunu açık bırakır.

Saygılar
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: smyrnali - Mart 31, 2012, 03:40:58 ös
Bilge ileriyi görendir ayni zamanda.sadece bilgi ile konuşmaz sezgileri de devrededir.
Orada bir nokta koymuşsa ezeli ebedi kapatmaz .

Burada hayat anlık yasanıyor. bunun farkında olalım yada olmayalım.Anda aldıgımız o kararlar belki bir ömür  boyu bizi etkileyebilir.
bagzı yerde bagzı şeylere nokta koymasını bilmemiz gerekir.
 misal,kan davası olan yerde buna bir çözüm getirip nokta koymak gerekmezmi?
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: ceycet - Mart 31, 2012, 03:50:36 ös

Sayın smyrnali'nin kan davası örneğine kuşkusuz kimsenin diyecek bir şeyi olamaz.Ancak,benim anladığım kadarıyla bu başlık altında bahsedilen susmak,bir düşünce,görü,kanı veya inançla ilintili...

Ucu açık bırakılan bir görüşün,mutlaka değişmesi gerektiği de söylenemez;sadece değişebilirliğinin öngörülmesi,bireyin gelişimine doğrudan katkı sağlar.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: gnothi - Mart 31, 2012, 03:51:34 ös
Diyaloglar'ı okuduğumuzda görürüz ki Platon'un Sokrates'i hiçbir zaman söylemek istediğini "Bu böyledir" diye söylemiyor. Her zaman soru soruyor, meselenin muhatap tarafından keşfedilmesine yardımcı oluyor.

Hiçbir zaman konuşmaz, anlatmazdı, sadece sorular sorardı.

Sorulduğunda "Doğruları bilen ben değilim" derdi, "ben sadece ebeyim, fikir sizin içinizdedir, ben onun doğmasına yardımcı oluyorum sadece"...
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: ADAM - Mart 31, 2012, 04:02:26 ös

Hani susmak dedik ya...

Hani saygı gereğidir dedik ya...

Kimilerimiz başkalarından da söz etti ya...

Hani neden söz edilmekte olduğunu iyice bilmeden konuşmamak da bir erdem, bir susma sayılır ya...

Süadece yazmakla kalmayıp bir de kendimize uygulasak hemen buracıkta, ne iyi edeceğiz.

Sayın ceycet ve Sayın gnothi ne demek istediğimi çok iyi anladılar. Şayet diğerlerindean kimileri  ne demek istediğimi anlayamadıysa, kusur onlarda değil bendedir; onların anlayabileceği gibi anlatamadım.  Belki bu başlığın ikinci bölümünde bu noksanımı gideririm biraz çaba gösterirsem.



Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: karahan - Mart 31, 2012, 06:17:50 ös
Söz ağızdan çıkana kadar ben onun efendisiyim çıktığında ise o sözün kölesiyim.Susmak boş konuşmama isteğinin göstergesi tefekkürün bir başka boyutu.
Mevlananın o meşhur sözü,Herlafa verecek cevabım vardır elbet lakin bir söze bakarım sözmü bir diyene bakarım adammı diye,Boş konuşmamak belkide bilgeliğin omurgası.Çok konuşmak çok hata yaptırıyor çok konuşmak bilgisizliğin çaresiliğin belkide en açık dışa vurumudur.Pıt pıt devamlı herşeye her konuya cevap ver konuş insanın tamemen iç dünyasındaki acizliklerini örtme kaygısından başka bir şey değil.

Keşke becerebilsekte hep sussak ama sadece çok bağıran ve yüksek sesi olanların hakim olduğu bir sdüzen oluyor ozamanda.Sn.Adam yine ilginç bir konu ilginç bir anlatım yapmış kendisini tebrik ediyorum.

saygılar
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: enelsır - Nisan 01, 2012, 02:31:53 ös
Sayın ADAM'ın  açtığı bu başlık ve bana göre kısmen benzer şeyleri  anlatma kaygısı taşıyan Sayın Tij'in açmış olduğu " Konuşmak" başlıklı konu bana bir zaman önce çok sevdiğim bir büyüğümün anlattığı bir anısını hatırlattı. Daha önceden forumumuzda benzer bir konuyla alakalı olarak aktarmıştım sanırım. Yinelemenin bir zararı olmaz:

 Bir gün mesleklerinde bu sözünü ettiğim büyüğümden daha deneyimli bir meslektaşı  bir konuyla alakalı büyüğümü epey bir azarlamış. Büyüğüm haklı olduğunu biliyormuş oysa. Fakat hiç ses çıkarmamış. Etrafındakiler neden bir karşılık vermediğini sormuşlar, O'da " Verdim ya" demiş.

 Yani anlatmak istediğim şudur: Yerinde ve bilinçli olarak gerçekleştirilen bir suskunluk bazen etkili bir konuşmadan daha da etkili olabilir. Susmanın kendisi bazen etkili bir konuşma olabilir.

 Konuların ilerleyişi gereği susmayı pasif bir eylem olarak görmek yanlış olur. Tabii bu söylediklerim yeterli bilinç düzeyine ulaşabilmiş zihinler için böyledir. Kendini bilen kişi susarken de konuşabilir.

 Buna fiziki bir örnek olabilir mi bilemem. Çok zaman önce izlediğim bir filmdeki bir sahneyi hatırlıyorum. Ayrılma kararı vermiş bir erkek birlikte olduğu kadının yanına gidiyor. Karşılıklı oturuyorlar. Erkek dakikalarca hiçbir şey söylemeden kadının yüzüne bakıyor. Sonunda kadın onun gözlerine bakarak " Ne demek istediğini anladım" diyor.

 Yani susmak kimi zaman kelimelerden daha etkili olabiliyor.
Başlık: Ynt: Susmak … 1
Gönderen: karahan - Nisan 01, 2012, 08:35:30 ös
Susarak Konuşmak ;

Sözsüz konuşabilmek güzel şey olsa gerektir.
Susmak ve anlamak, susarak anlatmak güzel şey.
Kelimeler elbette konuşabilmemiz için var.
Ama sükûtun bir ihtişamı yok mu

Hani iki talebesi bir ALLAH dostunu ziyarete giderler.
Ahir ömründe bize bir sohbet, bir nasihat eder ümidiyle.
Otururlar saatlerce, ne bir tek söz, ne bir sohbet
" Canı sıkılır iki arkadaşın. Müsaade isteyip kalkarlar.
Kapıya geldiklerinde aralarında konuşmaktadırlar,
üstadımız niye sohbet etmedi, diyerek.
Fısıldaşmaları duyan evin hanımı seslenir arkalarından;
-Yazık size, hiçbir şey duymadınız öyle mi?
Oysa o neler anlattı size..

" Susarak anlatmak zor şey galiba, susulanları anlatmak zor şey.

Hazreti Mevlana talebelerine sohbet ederken,
ALLAH'ı tanıyan susar, der.
Talebelerden birisi o günden sonra hiç konuşmaz olur.
Günlerce sükût edip oturur kendi halinde.
Bu durumu fark eden Mevlana,niye sustuğunu sorar genç adama.
Efendim siz demiştiniz ki,
ALLAH'ı tanıyan susar, ben onun için...
Güler Mevlana:
-Öyle değil, der,
ALLAH'ı tanıyan ALLAH'tan gayrısına susar.
Onun konuştuğu ALLAH olur artık,
ondan konuşan ALLAH olur.

Bu meselenin özünü idrak etmek bize uzak belki.
Ama daima susup,
bakışlarıyla insanların halini bir güzel tanıyanlar anlayacaklar ne demek istediğimizi.
Kitaplarda nice içinden çıkılmaz meseleler vardır ki,
sözün anlayamayacağını fark edince bir mısra yazarlar:
"Tatmayan bilmez."
Tatmayan nasıl bilsin ki?Tadanlarda konuşmazlar nedense.

"Âşık susarsa, arif konuşursa helak olur."
denmesi bundan olsa gerektir.
Vaktiyle gül kokulu meclislere aşina bir derviş,
memleketinden uzaklara gitmek zorunda kalmış.
Ruhu beden gurbetinde mahpus olan insan,
bir de bedeni ile giderse siz düşünün halini!
Ne halden anlayan bir dost, ne kapısını çalabileceği bir yaran,
ne aynı dilden konuşabildiği bir yoldaş..
Böyle zamanlarda daha bir özlenir arkada bırakılanlar.

Derviş,
bir gece vakti yalnızlığın ne menem bir şey olduğunu iliklerine kadar duyarak yürürken,
yanından geçmekte olduğu evden gelen bir kokuyla sendelemiş.
Bir muhabbet, bir neşe, bir tanıdık his ...
Eve doğru yürümüş. Bahçe kapısından içeri süzülünce kalbinin atışları hızlanmış,
muhabbet kokusu bir başka yakmış içini,
ayakları bedenini taşıyamaz olmuş, kapının önüne gelip oracıkta boynunu büküp beklemeye koyulmuş.
Kapı aralandığında,
karşısındaki hiç tanımadığı ama ezelden aşina olduğu kişiye sarılmamak için zor tutmuş kendini.
Susmuş ve beklemeye koyulmuş.
Tebessüm ederek içeri dönen ev sahibi, elinde ağzına kadar su dolu bir kâse ile geri gelmiş.
Bu kez yüzünde bir hüzün, gözlerinde mahcubiyet, dudaklarında sükût....
Kapının önünde mahzun bekleyen derviş başını hafifçe kaldırıp kâseyi görünce,
hemen yanı başındaki gülün bir kırmızı yaprağını koparıp, zarafetle bırakmış suyun üstüne..

Ne su taşmış, ne de ağırlaşmış kâse gül yaprağıyla.

Kâsenin oracığa bırakılmasıyla birbirlerine sarılmış iki ebed dostu.
Bu başka bir lisan galiba.
Sadece ehlinin bildiği, ehil olmayanların ise sadece hakkında konuştukları bambaşka bir lisan.

Tevekkeli dememiş
"Bilen söylemez, söyleyen bilmez." diyenler.
Susmak zor iş belli ki.
Alemlerin Efendisi
"Susan kurtulur" buyurmuşlar.
Haydi dilinizi susturmayı başardınız diyelim, ya kalbin susması...
Bir de kalp var. Marifet onu susturmakta.
Peki o nasıl olacak?

Kalbe sizin iradeniz dışında bir tek hissin bile gelmemesi..
"Tatmayan bilmez."




Rasulallah s.a.v. ;

"Susmak huyların efendisidir.."


Sen yöremize gelirsen, göreceksin ey Şems..
"Huyumuz sadece susmak olmuş bizim SUSMAK "

Hz.Pîr