Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kadın’ın Bitmeyen Çilesi - 20  (Okunma sayısı 2189 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 26, 2012, 01:36:28 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Az önce bir başka başlık altında Sayın Yalçın Kaya'dan söz edince, birden bu kitabın aktarımını unutmuş olduğumun farkına vardım. Bu yazıları izleyenler ve sonrasını bekleyenler olduğunu düşünerek hemen bir bölüm daha vereyim istedim.




Antik Helenlerde Yüz Kızartıcı İşler

-   Antik Helen uygarlıklarına hayran çoğu Batılı, bu uygarlığı “yeni yıkanmış bir para kadar bakir ve kusursuz olup, saf akıl ve saf güzellik ile yoğrulmuş” sayar. Yüzyılların, Parthenon’un frizlerindeki boyayı silip götürmesi gibi, kuşaklar boyunca birçok bilgin de Atina imgesinde fiziksel olan her şeyi soldurmayı denemiştir. Oysa Helenler, felsefeye ve ılımlılığa tümden saplanıp kalmış değildi. Öyle olsalardı, 20. yüzyıl sözlüklerinde yer alan “androjeni”, “afrodizyak”, “erotizm”, “narsisizm” “hermafrodit”, “zoofili”, “nemfomani”, “pederasti”, “satiriasis”,“homoseksüellik” gibi sözcükler olmazdı.
-   Bunların tümü Helence’den türemiş ve çoğu Homeros’un sayfalarındaki eylemlerle bağlantılı olan sözcüklerdir. Homeros, Hesiodos, Plutarkhos ve Pausanias gibi profesyonel efsane koruyucu ve geliştiricileri, tanrıların ve kahramanların yatakta da kahramanlık görevlerine ayırdıkları kadar zaman geçirdikleri ve olağan ile saklının ayrılmaz bir şekilde birbirine karıştığı, canlı, serüvenci, ahlâk dışı bir dünya yarattılar.
-   Bunlar, Antik dünyanın çocuklarına ilk okuma kitaplarını sunmuş yazarlardı.
-   Çocuklar onlardan yalnızca harfleri değil, ahlâk dışı konuları da öğrendi.
-   Örneğin Afrodit, eş deyişle güzellik ve cinsel birleşme tanrıçası gerçi köpükten doğmuştu ama bu bir Boticelli dalgasını masumca örten bir köpük değildi. Hesiodos’un “Tanrıların Doğuşu” adlı yapıtında, yerle göğün oğlu Kronos babasını bir tırpanla hadım edip testislerini denize savurur. Testisler kendi döllerinin köpüğünde sürüklenir. Afrodit bu köpükten doğar. Sonraları o da Hermes ile birleşerek, aynı anda çift cinsiyetin fiziksel özelliklerini taşıyan Hermafroditos’u, Dionisos ile birleşerek de fiziksel özellikleri su götürmez bir şekilde eril olan ve sürekli bir ereksiyon durumunda bulunan Priapos’u doğurur.
-   Kahramanlar da tanrılar kadar şehvetlidir. Gücüne, cesaret ve azmine tüm Helen halklarının hayran olduğu Herakles, tek bir gecede elli bakirenin ırzına geçer. Her iki cinsle de ilişki kuran Herakles, aynı zamanda yeğeni İolaos ile de bir ilişki yaşar ve kıvırcık saçlı, tatlı Hylas’a âşık olur.
-   Oğlancılık yalnızca mitolojik söylemlerle sınırlı kalmaz, toplumun erkek taifesince de hem onaylanır hem de uygulamaya konulur. Oğlancılık o denli doğal karşılanır ki bu konu ile ilgili birçok yasa çıkartılır.
-   İ.Ö. 6. yüzyıl başlarında, kendisi de oğlancı olan yasa yapıcı Solon, okul binalarına izinsiz olarak giren yetişkin erkeklere ölüm cezası getirmişti. Bir kölenin özgür bir oğlan ile ilişki kurmasını da yasa dışı ilan etmişti.
-   Helen erkekleri, karılarını eve kapatarak zamanlarını agora ya da gymnasion da oğlanlarıyla birlikte geçirmekle yetinmezdi. Atina ve diğer büyük Helen kentlerinin hemen hepsinde oldukça güzel vakit geçirecek başka evler de vardı. Bu evlerde, bedeli karşılığında kendilerini erkeklerin kucağına bırakan, “Afrodit’in hizmetlileri” adıyla da anılan “hetairalar” servis yapardı.
-   Afrodit’in kızlarıyla ilişki kurmak, Helen erkeği için hiç de ayıp ve utanç verici bir olay değildi. Tersine övünç nedeni bile olurdu.
-   Demosthenes, “In Neaeram” adlı yapıtında şu satırlara özenle yer vermiştir:
-   “Günlük gereksinmelerimiz için cariyelerimiz ve bize meşru çocuklar verip ev işleriyle ilgilenmek için karılarımız,  zevk için de hetairalarımız var.”
-   İ.Ö. 4. yüzyılın sonları ve daha da çok, 3. yüzyılda Atinalı erkekler, yeniden eşleri dışındaki kadınlara ilgi duymaya başladı. Aile erkeği olma konusunda hâlâ isteksizdiler. Kadınlara karşı daha dirençsiz bir tutum benimsenmesinin nedeni kısmen Büyük İskender’in denizaşırı fetihleri sayesinde ufuklarının genişlemesi, kısmen de harcayacakları daha fazla zaman ve daha fazla para sahibi olmalarından kaynaklanmış olabilir.
-   Bu durum sanata da yansıdı. Eskiden erkek heykelleri çoğunlukla çıplak, kadın heykelleri ise örtülüydü. Ancak şimdi kadın figürlerindeki peçeler düşmeye başlamıştı. Değişim kendini sahnede de gösteriyordu.
-   Eski komediler ağırlıklı olarak politik nitelikli iken, yeni komedide kadınla erkek arasındaki romantik aşk kabul edilebilir olmuştu...
-   Değişim, her şeyden çok fuhuş kârlarında hissedildi. Hetairalar öylesine meşguldü ki; en ünlülerinden biri olan Metiche adlı bir kadın, müşterilerinin ziyaret uzunluğunu bir su saati -ya da kum saati- kullanarak hesapladığından, o anlama gelen Klepsidra takma adıyla anılır oldu.
-   Çağın üst düzey kibar fahişeleri olan hetairalar, güzel, yetenekli ve akıllı kadınlardı. Bu özelliklerinin yanı sıra, klâsik edebiyat konusundaki bilgileri de çoğunlukla kâr-zarar hesabı bilgilerinden hiç de aşağı değildi. Gerçek bir kibar fahişenin çekiciliğinin kaynağı asla fiziksel görüntüsü olmamıştır. Sonraki tarihten alınabilecek klâsik bir örnek olarak, Fransa Kralı 15. Louis’nin yalnızca beş yıl metresi olan ama bundan sonra da on beş yıl boyunca dehşetli bir siyasî nüfuz sergileyen Madam de Pompadour gösterilebilir.
-   Atinalı erkeklerin hetairalarda en çok sevdikleri şey, kendi karılarının öğrenmesini engelledikleri alanlardaki bilgileriydi.
-   Bu durumun eşlerini fazlasıyla incitmekte olduğunu söyleyebiliriz. Hetairaların aksine, Helen ev kadınlarının sofrada erkeklere katılıp, kültürel ve kamusal konularda akıllıca konuşabilmelerini sağlayacak şeyleri öğrenmelerine izin verilmiyordu. Onlar, bir tek çocuk bakımı, mutfak işleri, evin yönetimi ve tapınım alanlarında yetiştiriliyordu. Buna karşılık, alt sınıftan gelme olan hetairalar, -neredeyse çocukluktan başlayarak- kültürel ve toplumsal konularda eğitim görüyordu. Oysa eşlerin büyük çoğunluğu, aşk konusunda, işçi doyu-mundan çok imalatçının sonuç ürünüyle, eş deyişle oğullar ile ilgileniyor, kocalarının öğrettiklerinden başka pek bir şey bilmiyordu. Rekabet etmeyi asla umamazlardı. Tarihin hayli büyük bir bölümü boyunca bu kibar fahişeler, eşlerden çok daha iyi zaman geçirmiştir.
-   Hetairalar, erkekler dünyasında başarılı, kimi zaman son derece başarılı olmuş kadınlardı. İ.Ö. 6. yüzyıl gibi erken bir tarihte adını duyurmuş bir İyonyalı olan Thargelia’nın, Pers Kralı Büyük Kurus (Keyhüsrev) adına gizli ajanlık yaptığı, seçkin âşıklarının bedenleri kadar akılları üzerinde de büyük başarıyla çalıştığı, İyonya’nın barışçı yollarla Pers egemenliğine teslim edilmesini sağladığı söylenir. Atinalı Thais, Büyük İskender’in metresiydi, görünüşe bakılırsa, İ.Ö.333 yılında büyük fatih İskender’in büyüklüğüne gölge düşürecek olan Persepolis’kentinin ve dünyaca ünlü kitaplığının yakılmasından sorumluydu. Sonradan 1. Ptolemaios ile evlenip Mısır kraliçesi oldu.
-   En görkemlilerinden biri olan Aspasia’nın Atina’daki siyasî ve edebî salonu, çağın en güçlü erkeklerince ziyaret edilirdi. Perikles, onun için karısını boşamıştı. Atina’nın Samos’a savaş açmasından da doğrudan onun sorumlu olduğuna inanılır.
-   Hetairaların erkekler üzerindeki etkilerinin aşırı ölçüde arttığı dönemlerde Atinalılar, siyasetteki kadınlar konusunda feryat etmeye başlardı ama çoğu zaman eleştirileri aslında para düşkünlüklerine yönelik olurdu. Hetairalar, çekiciliklerinin kalıcı olmadığını, hedeflenecek tek şeyin birikmiş para olduğunu gayet iyi bilirdi. Belki gerçek, belki sadece hayal ürünü, bir kibar * olan Philumena’nın âşığına yazdığı mektupta sertçe belirttiği gibiydi:
-   “Uzun mektuplar yazmaya ne gerek var? Ben mektup değil, elli altın istiyorum. Beni seviyorsan, öde; paranı daha çok seviyorsan, beni bir daha rahatsız etme. Güle güle!”
-   Parlak dönemlerinde, kimileri hayır işlerine girişebilmelerini sağlayacak kadar para kazanabiliyordu.
-   Atinalı Lamia, Sikyon halkı için, harap haldeki bir resim galerisini yeniden inşa ettirmişti. Sanatını Mısır’da uygulayan Trakyalı Rhodopis’in harcamala-rını kendi başına ödeyerek bir piramit inşa ettirdiği söylenmekteydi.
-   Toplumsal merdivende hetairaların altında, haklarında pek az şey bilinen cariyeler yer alıyordu.
-   Klâsik çağlara gelindiğinde, güzel oğlanların, akıllı hetaira ve genelev kızlarının sert rekabeti karşısında, ikinci eş olarak eve cariye alma alışkanlığı edinilmişti. Cariyenin konumu, hiç de talihli bir yer sayılmazdı. Ne bir hetairanın bağımsızlığına sahipti ne de erkeğin eşinin sahip olduğu sözde yasal korunmaya... Efendisinin ondan sıkılması durumunda onu satmasını önleyecek hiçbir şey yoktu. İsterse, bir geneleve de satabilirdi.
-   Solon, kötü bir zamanlamayla, Atina’nın ilk genelevlerini İ.Ö. 6. yüzyıl başlarında açıp doldurmuştu. Oysa o sırada ticaret yeterli düzeyde değildi. İ.Ö. 4. yüzyıla gelindiğinde ise, ticarî etkinliklerin artmaya başlamasıyla birlikte kızların iş yerlerinin dışında, erkekler kuyruğa girmeye başlamıştı:
-   “..... çıplak göğüsleri ve ince tül elbiseleriyle... İsteyen her erkek kendi hoşuna gideni seçebiliyor. Zayıf, şişman, tombul, sıska, çarpık, genç, yaşlı, orta boylu, olgun. Sizi çarnaçar eve çekiyor, yaşlıysanız ‘babalık’, yahut ‘kardeş’ ya da ‘küçük delikanlı’ diyorlar. Küçük bir miktar karşılığında, hiçbir riske girmeden, aralarından istediğinizi alabiliyorsunuz.”
-   Ücret, kızlar için verilen ve evin kalitesine, istenen hizmete bağlı olarak bir obol ile bir stater (200 obol) arasında değişen bir tutardı. Genelev sahipleri devlete vergi öderdi ama taş döşeli yollarda gayet iyi sonuç veren yeni bir baştan çıkarma tekniğini kullanan sokak fahişeleri de vardı. Bir sokak fahişesinin sandaleti, yüzyılları aşarak günümüze ulaşmıştır.
-   Ayakkabı tabanına ters olarak, arkasından gelenin kolayca okuyabileceği şekilde yola damgalanacak bir mesaj yazılıydı: “Beni takip et…”
-   Fuhuş, özellikle transit trafiğin yoğun olduğu yerlerde gelişmişti. Örneğin Korinthos, iki limanı ve gelişmekte olan deniz ticaretiyle, denizcilere kıyıda hizmet vermeye hazır genelev kızları ve sokak fahişeleriyle kaynıyordu. Afrodit tapınağında, tanrıçaya ve ona tapınanlara hizmete adanmış binden fazla hetaira bulunduğu söyleniyordu. Bu adakları yapanlar kızlar değil, tanrılarla takas yapmaya çalışan kişilerdi.
-   “Dindar atlet” Korinthos’lu Ksenophon, olimpiyatta koşu ve pentatlonu kazanırsa Afrodit’e bir * birliği adayacağına ant içmişti. O yarışı, tanrıça da yüz yeni hizmetkâr kazandı.
-   Afrodit kızlarının âşıkane rollerinin yanı sıra dinsel görevleri de vardı. Pers İmparatoru Kserkses’in gücü Helen devletini tehdit eder hale geldiğinde, ulusun dua ve kurbanlarını Korinthos’un tapınak hetairaları sundu.
-   Kocaları tarafından eve hapsedilen Helen kadınlarının, her zaman bu durumdan şikayetçi oldukları söylenemez. Tüm güçlüklere karşın kimileri, kentin hemen her yanını sarmış olan profesyonel kadın pezevenklerden birinin yardımıyla, avunmayı başka yerlerde bulmayı başarmış olabilir.
-   Ancak görünüşe bakılırsa, daha çok mastürbasyon ya da lezbiyenlik gibi çok daha tehlikesiz yollara başvurmuşlardır. Günümüz Batılı toplumlarında nere-deyse doğal karşılanan kadın kadına ilişki eş deyişle lezbiyenlik antik Helen toplumu için doğal karşılanırdı. Lezbiyen ilişkilerin çıkış yeri ise şimdiki adıyla Midilli, o zamanki adıyla Lesbos adası idi. Ünlü eşcinsel kadın ozan Sappho’nun ünlendirdiği bu ada, yıllar sonra adını Lesboslu anlamına gelen lezbiyen sözcüğü ile erotizm sözlüklerine geçirdi. Lezbiyen sözcüğü 1800'lü yıllardan itibaren kadın eşcinsel anlamında kullanılır olmuştur.
-   Antik dünyada kadınların durumunu incelerken Anadolu’da yaşamış uygarlık-larda örneğin Hititler’de, Likya ve Frigyalılar’da kadının durumuna da değinmek gerekiyor.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2762 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 04, 2012, 04:37:42 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
5690 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 12, 2012, 04:38:38 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
3376 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 26, 2012, 08:46:04 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2880 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 15, 2012, 03:30:46 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2321 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 17, 2012, 05:04:47 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3529 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 18, 2012, 01:29:42 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2123 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 23, 2012, 05:43:19 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
2830 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 01, 2012, 10:44:09 öö
Gönderen: enelsır
0 Yanıt
2683 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 13, 2012, 05:23:35 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2934 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2012, 03:13:34 ös
Gönderen: ADAM