Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Atatürk "Büyük Zafer"i böyle anlattı... 30 Ağustos saltanatı yıktı  (Okunma sayısı 3816 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 30, 2019, 04:43:30 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Atatürk "Büyük Zafer"i böyle anlattı... 30 Ağustos saltanatı yıktı
Kerem Çalışkan yazdı...

30.08.2019
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı. Türk milleti 97 yıl önce Büyük Komutan Atatürk’ün kurmay planı, cesareti ve yönetimi ile Yunan ordusunu İzmir’den denize dökmesini ve vatanı düşmandan temizlemesini kutluyor. Doya doya iftiharla kutlanacak emsalsiz bir zafer… Bağımsız ve hür Türkiye’nin kurtuluş ve kuruluş belgesi…

Bugün Osmanlı’yı, saray ve saltanat rejimini, yeniden milli egemenliğin, Atatürk Cumhuriyeti’nin karşısına dikmek isteyenler 30 Ağustos’tan hoşlanmıyorlar… Neden?

Bunun cevabını Atatürk 1924’te Dumlupınar’da 30 Ağustos’ta yaptığı konuşmada veriyor. Büyük Zafer'e giden askeri harekatı ana çizgileriyle anlattıktan sonra, 30 Ağustos’un asıl öneminin Türk milletinin başına yıllardır musallat olan saltanat ve hilafet makamının yıkılması olduğunu vurguluyor.

Atatürk bu konuşmada "Türklüğün karşısında yürüyen çürümüş gölge adamlarının Türk vatanından sürülmeleri, düşmanların denize dökülmesinden daha kurtarıcı bir harekettir" diyor.

TARİHİ KONUŞMA

Atatürk’ün 30 Ağustos 1924’te yaptığı bu tarihi konuşmanın milli egemenlik ve saltanatın yıkılmasını vurguladığı sözleri şöyle:

"Efendiler, bu büyük zaferin çeşitli unsurları üstünde en önemlisi ve büyüğü, Türk milletinin kayıtsız şartsız egemenliğini eline almış olmasıdır. Bu olayın tarihimizde ve bütün dünyada ne büyük, ne verimli bir inkılâp olduğunu anlatmaya gerek görmem.

Milletimizin uzun yüzyıllardan beri hanlar, hakanlar, sultanlar, halifeler elinde, onların yönetim ve baskısı altında ne kadar ezildiğini, onların hırslarını sağlama yolunda ne kadar büyük felâketlere ve zararlara uğradığını düşünürsek, milletimizin egemenliğini eline almış olması olayının, bütün büyüklüğü ve önemi gözleriniz önünde canlanır.

Gerçi büyük zaferin ertesi gününe kadar İstanbul’da halife ve sultan adı altında bir şahıs ve onun işgâl ettiği hilâfet ve saltanat ünvanı ile bir makam vardı. Fakat bu zaferden sonra millet o makamları ve o makam sahiplerini hak ettikleri sona ulaştırdı.

Efendiler, millî egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş olan kurumlar, her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar. Avrupa’nın ortasından, ta doğunun diğer ucundaki binlerce senelik memleketlere bakacak olursak, Osmanlı İmparatorluğu’nun hak ettiği sonu daha güzel anlayabiliriz.

Arkadaşlar, saraylarının içinde Türk’ten başka unsurlara dayanarak, düşmanlarla birleşerek Anadolu’nun, Türklüğün karşısında yürüyen çürümüş gölge adamlarının Türk vatanından sürülmeleri, düşmanların denize dökülmesinden daha kurtarıcı bir harekettir. Türk milletinin atalarının kutlu emâneti olan bu topraklarda tam anlamıyla efendi olarak yaşaması; ancak o lüzumsuz ve manasız olmaktan başka, varlıkları tam zarar ve felâket olan makamların yok edilmesiyle mümkün olabilirdi.

Efendiler, onlar yüzünden Türk vatanının ve Türk milletinin geçirdiği acıları, üzüntüleri hissetmemiş bir ferdimiz yoktur. Bu kadar üzüntüler ve kötülükler geçirdikten sonra elbette Türk öğrenmiştir ki, vatanı yeniden yapmak ve orada mutlu ve hür yaşayabilmek için mutlaka egemenliğine sahip kalmak ve Cumhuriyet bayrağı altında bütün çocuklarını toplu ve dikkatli bulundurmak gereklidir.(…)

Efendiler! Yüzyıllardan beri Türkiye’yi yönetenler çok şeyler düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye’yi. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir şekilde giderebiliriz: O da artık Türkiye’de Türkiye’den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu düşünceyle hareket ederek her türlü kurtuluş ve mutluluk hedeflerine ulaşabiliriz. (…)

Efendiler! Son sözlerimi özellikle memleketimizin gençliğine yöneltmek istiyorum:

Gençler! Cesaretimizi destekleyen ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve anlayış ile, insanlık yüksek karakterinin, vatan sevgisinin, düşünce hürriyetinin en kıymetli örneği olacaksınız.

Ey yükselen nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.

Arkadaşlar, bu gazilik ve şehitlik diyarını terk ederken “Şehit Asker”i hep beraber saygıyla selâmlayalım.’’

Kerem Çalışkan

Odatv.com



Yaşa varol Paşam , sayende bugün Bağımsız ve hürüz .
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Eylül 01, 2019, 01:52:17 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Çok garip bir gün bizim için,kimileri zafer bayramı der kimileri kurtuluş savaşı.

Sonuçta bir zafer kazandığımız için ikiside doğrudur.
Kurtuluş savaşını azda olsa irdelemek lazım değilmi?
Kurtuluş 'ta neyden kurulduk biz,Atatürk ve silah arkadaşları o dönemin kahramanları bizi neden kurtarmış olabilir?
Emperyalist bir işgaldenmi?
Batının ırkçı bir soykırımındanmı?

Bu zafer öyle okadar anlaıldığı kadar kolay anlaşılacak bir şey değil.Atatürk bence Türk ırkı ve milletini açık bir soykırımından kurtarmıştır.Bu benim fikrim bunu düşünmek ve tartışmak isteyen varmı?
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo