Bu konu üzerinde, hele bu başlık altında bir kez daha yazmak gerekmeyebilirdi.
Ancak Sayın Bulgaria'nın son deyişi üzerine, bu işin gerçeğini bilmeden görüş üretmeye kalkışan hatta ile geri laflar eden kişilerin çokluğunu göz önünde tutarak, Forumun olasıdır ki başka başlıkları altında yer almış olan bu konuyu bir kez daha ortaya sermekte, bu bağlamdaki bilgileri yenilemekte yarar olabileceğini düşündüm.
Dünyanın birçok ülkesinde, aynı anda birden çok sayıda mason örgütü, büyük localar, kimilerinde ayrıca büyük doğular, kimilerinde ayrıca federasyonlar vardır. (büyük loca, büyük doğu ve federasyon adlı örgütlerin farklarını bilmeyenler varsa, araştırıp öğrenmeleri önerilir. Bu Forumda da bulunabilir.)
Bu bağlamda ABD gibi eyaletlerinde ayrı ayrı büyük localar bulunan ülkelerde bile aynı eyalette birden çok büyük loca olduğu görülebiliyor.
Doğal olarak bu örgütlerin her birinin Masonluktaki tutum ve anlayışının farklı oluşu nedeniyle birbirlerinden ayrı oldukları düşünülebilir; üstelik bu doğrudur da; ancak yer yer aralarında tutum ya da görüş farkı olmaksızın farklı örgütlenmeler de var. (Bunların gerekçeleri girip konuyu uzatmayalım.)
Sözünü ettiğim bu mason örgütleri, öncelikle Masonluğun simgesel derecelerinde çalışan kuruluşlardır. Bazıları, uygulamakta oldukları ritin gereği, hem simgesel hem yüksek derecelerde çalışıyor. İngiltere Birleşik Büyük Locası gibi Masonlukta “yüksek derece” diye bir kavramın varlığını kabul etmeyen örgütlerin bile, kendi yönetimleri altında “ileri” ya da “felsefi” ya da ona benzer nitelikli birtakım derecelerde çalışan atölyeler ya da kollar var. Bunlara bir de Masonluğun simgesel derecelerini bir yana bırakarak, sadece ileri ya da yüksek derecelerde çalışan atölyeleri yöneten örgütleri eklememiz gerekir.
Bu açıdan bakıldığında Türkiye'de de eni konu beş mason derneği var. (Aslında altı tane ama altıncısının esamisi okunmuyor.)
Bu aşamada bir de şunu eklemekte yarar görürüm: Birçok ülkede ezoterik nitelikli örgütlerin ayrıca bir dernek biçiminde de tescil edilmesi gerekmeyebiliyor. Türkiye’de ise yasalarımızın gereği bir dernek oluşumu zorunlu.
Türkiye’deki bu derneklerin ikisi Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nin yüksek derecelerinde çalışmakta olan atölyelerin dernekleri. (Bu arada kadın masonların da yüksek derece atölyelerinin bulunduğunu eklemek gerekir.) 1968 yılı öncesinde bu bir taneydi; kimi zaman Yüksek Şûra kimi zaman Süprem Konsey olarak anılmıştı ama dernek Türkiye Mason Derneği adını taşıyordu. Şimdi birine masonik açıdan Yüksek Şûra, diğerine Süprem Konsey deniyor; resmi derneklerinin adı ise Fikir ve Kültür Derneği ile Mason Derneği. (Adlarının başında Türkiye sözcüğü kullanılamıyor.)
Diğer üç dermek, her biri ulusal ve bağımsız üç büyük locanın dernekleri... Türkiye’de büyük doğu ya da federasyon biçiminde bir örgütlenme yok. (1935 yılı öncesinde Büyük maşrık adını taşıyan örgüt bile çalışma tarzı nedeniyle aslında bir büyük locaydı.) Biri Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın derneği, biri Kadın Mason Büyük Locası'nın derneği, biri de Özgür Masonlar Büyük Locası'nın derneği ama bu sonuncusunun resmi adı ötekiler gibi değil de Büyük Mason Mahfili Derneği.
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın, Türkiye'deki diğer iki büyük loca ile masonik düzeyde bir iletişimi yok; burası doğru. Hatta bu büyük locanın üyelerinden ve onların doğrultusunda bulunanlardan birçoğunun diğer iki mason örgütünün üyelerini masondan saymayışları gibi bir tutumları da var. Burası da doğru. Zaten Sayın Bulgaria’nın işaret etmiş olduğu da o…
Fakat bu tutum bir bakıma neye benzer bilir misiniz?... Kısa bir süre öncesine kadar Amerika Birleşik Devletleri'ndeki beyaz tenli masonların siyah ya da kızıl tenli masonları masondan saymayışlarına hatta onları aşağılayışlarına…
Bunun ne denir bilir misiniz?... Bilirsiniz ama ben gene de belirteyim: AYIRIMCILIK.
Böyle bir tutum, tüm insanların ve tüm toplumların bir barış ve ortak mutluluk şemsiyesi altında toplanması için çalışmayı evrensel amaç edinmiş olan Masonluğun üyelerine yani masonlara yakışır mı?... Böyle bir tutum benimseyen masonlar, kendi kurumlarının, daha bu kuruma girerken uğruna çalışmaya ant içmiş / yemin etmiş oldukları ülküsüne aykırı davranmış olmazlar mı?... Böylece antlarını / yeminlerini çiğnemiş duruma düşmezler mi?... Böylece aslında masonik düzenlerini yitirmiş olmazlar mı?...
Geçmiş yıllar içinde böyle yanlışlar belki dünyanın birçok ülkesinde görülmüş olduğu üzere Türkiye’de de görülmüştü. Fakat artık bazı değişimler, ister istemez evrimsel doğrultuda ilerlemeler söz konusu. Biz de bu gelişmeleri sevinerek izliyoruz. (Buna sevinmek için mason olmak gerekmiyor; Masonluğu anlamak yeter.)
Masonluğun en gelenekçi örgütü sayılabilen İngiltere Birleşik Büyük Locası bile ara sıra kongreler düzenleyip, bir zamanlar düzensiz saymış olduğu diğer mason örgütlerini bu kongrelerde görüş alış verişine çağırıyor. (İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın bu girişiminin perde arkasında bir başka niyet yatıyor, o ayrı ama hiç olmazsa görünüşte birleştirici bir tutum sergiliyor. Nitekim bu eğilime karşı çıkan daha tutucu İngiliz masonlar da İngiltere’de bir başka büyük loca daha kurdu.)
Türkiye’de epey zamandan beri büyük locaların üst düzey yönetimi arasında olumlu, masonların terimiyle kardeşçe ilişkiler olduğunu biliyoruz. Bunun ara sıra koptuğunu ama sonra yine toplandığını görüyoruz. Geçmiş yıllarda bunların ürünlerinden biri olan Yüzotuzaltı adlı bir oluşuma tanık olmuştuk; şimdilerde Sinerji adlı bir diğer oluşumun varlığını biliyoruz.
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası En Muhterem Büyük Üstadı’nın yakın geçmişimizdeki demeçleri ve yayınlara girmiş, böylece kalıcı belge niteliği kazanmış yazıları, Türkiye’deki Masonluğun, birbirinden ayrı çatılar altında çalışmayı sürdürürken ortak ülkü doğrultusundaki birlik ve dayanışma eğilimini ortaya koyuyor.
Beri yanda Süprem Konsey ile Yüksek Şûra arasında da son yıllarda sıcak ilişkilerin kurulmasına başlandığına ilişkin duyumlar alıyoruz.
Durum böyle olunca, bütün bunları bilmeyen ya da bilmezden gelerek, tüm konulara sadece Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın 21. yüzyıl öncesindeki yaklaşımının o dar açılı penceresinden bakarak günümüzün bu iyi ve güzel gelişimlerine aykırı tutumlarını sürdürmekte olan masonlar ile onlara bilir bilmez yardakçılık edenlerin yaygaralarına ne demeli?...
Sormalı:
Bu, Masonluğa, Masonluğun amaç ve ilkelerine aykırı olan, töresine hiç yakışmayan, çağımızın gerisinde kalmış hatta bağnazca denilebilecek tutumun, birlik ve bütünlüğe karşı durup ötekileştirme çabalarının ardında acaba nasıl bir başka niyet ya da ne gibi bir yararlanma yani çıkar beklentisi var?...
Şayet öyle bir şey yoksa; bu tarz bir tutumun kimlerin işine yarayacağının farkında değil misiniz? Ancak zaten siz de onlardan yana iseniz, söylenecek söz kalmaz.