Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Hakikat Aramakla Bulunmaz Ancak Bulanlar Hep Arayanlardir  (Okunma sayısı 9464 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 14, 2008, 01:11:14 öö
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 574
  • Cinsiyet: Bay



Arayanlardan ol "dedi... yoksa aramayı bırakanlardan yada denememişlerden biri olacaksın sen de sonunda...  Onlardan biri olduğundaysa; kaybolanlardansındır... yoktur olacağın bundan başka adı...

Kaybolduğunu bilmeyen en büyük kayıpta olandır oysa; aradığının ne olduğunu bilmeyen bulduğunda da onu anlayamayacak olsa da...Zaman zaman hakkikat yolunda; bir sola bazen de sağa...bir amaç uğrunda savrulacak olsan da o cüzzi aklının oyunlarıyla; yılma...   Çünkü: Yürümeyi deneyenelerden olmak dahi, marifet olacaktır bu yolda...   

Ne de büyük erdemdir "denemek" oysa...  "Cesaret" ise, örtülü olan gizdir onda...  Zahirden bakana; apaçık görünecek olansa, sadece "gayret " olacaktır. Ki sen bunu da asla, azımsama...   
Kimi der ki : "Sen mi, bu ne cüret?..."  Kimisiyse gülümseyerek diyecektir: "Ha gayret"...   
Sen hem ona, hem de diğerine kal hep aynı mesafede... ve tüm yüreğinle herikisine de içtenlikle gülümse...  Ancak unutma; asıl olansa "sevdan" olmalıdır sadece...    Sen sen ol, kapama asla gözlerini yüreğine...ancak tıkama kulaklarını yine de dışardaki seslere...   
Münzevinin yolculuğu da, Rabbinedir elbette...ama bilmelisin ki; kalabalıklar içinde kalarak ve kalabalıklara rağmen verilebiliyorsan emek, ancak o zaman samimi olacaktır içinde bulunduğun bu gayret.   
Öğretiyorsa sana eğer; gün be gün de olsa, yolunda kalarak, rüzgara karşı ayakta durabilmeyi sarıldığın gerçek...    Ve artık bunu başarabiliyorsan daha az düşerek... söylenmek yerine, hayatındaki tüm o,  "düş kırıklıkları ve engeller" dediklerine gel sen, bir şükretmeyi dene..   
*Ve unutma aramakla bulunamıyor olsa da, bulanlar sadece arayanlardır bu oyunda; ancak; sabır, gayret ve istikrarla...   

 Sevgi ve ışıkla,

Ayna



* " Hakikat aramakla bulunmaz ancak bulanlar hep arayanlardır " /Bayezid i Bistami   
* Konu için kullanılan fotoğraf 2006 yılında bir Sema töreni sırasında Binbirdirek sarnıcı'nda Fatoş Şenoğlu tarafından çekilmiştir. 

http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=543063&rn=P9
« Son Düzenleme: Temmuz 14, 2008, 01:17:25 öö Gönderen: poyraz06 »


Eylül 16, 2008, 10:49:16 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Sn.poyraz06
     Paylaşımınız çok güzel.Bende şimdi okuduğum bir yayını paylaşmak istiyorum.
Sıkıntı, meşakkat ve zorlukları aşma, bunun yanında hedefeulaşmak için gidilen yolda kahramanın karşısına çıkan devleriöldürme (monster slaying) mitleri “aşama”nın bir bölümünüyansıtmaktadır. Psikolojik olarak her tür zorlukla (şeytanlar,ejderhalar, devler vs.) karşılaşma ve onların yenilgiye uğratılması,benliğin kendisine baskı yapan ve ilerlemesini engelleyen güçlerinüstesinden gelmesi figürüne karşılık gelmektedir.
Kahramanın gittiği uzak ülke ile onun iç dünyası arasında birilişki olduğu görüşü, öyle görünüyor ki, günlük yaşantımızdagözlemleyebileceğimiz bazı olaylara da aykırı düşmemektedir. Meselayurdundan ayrılıp uzak ülkelere giden kişilerin birçoğu, maddigelişmenin yanı sıra psikolojik açıdan da gelişme kaydedebilmektedir.Bugün dünyanın süper gücü durumundaki ABD,göçmenlerden oluşmuş bir toplum olarak bunun bir örneğinioluşturmaktadır. Aynı şekilde şehirlerimizde (mesela Bursa’da) vergirekortmeni durumundaki büyük iş adamlarının çoğunun göçmenolmaları bu görüşü desteklemektedir. Köyden kente göç konusundayapılan araştırmalarda, köyden ayrılanların soyo-ekonomik vepsikolojik açıdan güçlendikleri, ziyaret amacıyla dahi olsa, köyedöndüklerinde kendine güven kazandıkları ve bunun yanındaZenginledikleri için memleketlerine yardım ettikleri gözlenmiştir.
     Ailesinden ayrılıp bir müddet sonra değişmiş ve gelişmiş olarakgeri dönen insan örnekleri pek çoktur. İslam Tarihi’nde bunun en
güzel örneklerinden biri de Hz. Peygamberdir. O, çoğu zamanMekke’den ayrılıp Hıra Mağarası’nda inzivaya çekilmiş; orada Cebrail
ile karşılaşıp güçlenerek (vahye muhatap olarak) ve bir ödül(nübüvvet-Kur’an) ile geri dönmüştür. Hz.Muhammedvearkadaşlarınınasıl ayrılışları ise 622 yılında hicret ile olmuş; Medine’ye göçettiklerinde orada zorluk, sıkıntı ve çileyi yaşamışlar, maddi-manevî(sosyo-ekonomik-psikolojik) açıdan aşama kaydetmişler ve geridöndüklerinde ödülleri Mekke’yi fethetmek olmuşturhttp. Bu hadiseninbirey ve toplum hayatına olağanüstü katkısının büyüklüğünü hicretintarihin başlangıcı sayılmasından anlayabiliriz. Tarihin başlangıcıne Peygamber’in doğumu, ne bi’set, ne Mekke’nin fethi ne dePeygamber’in ölümü olmuştur. O’nun Mekke’den ayrılışı (hicret)takvimin başı kabul edilmiştir.Aşama kaydetmek için ayrılma(hicret), sadece Hz. Muhammed’inhayatında değil, hemen hemen bütün peygamberlerinhayatında esaslı değişiklikler meydana getiren önemli bir dönümnoktasıdır. Hz. İbrahim, Hz. Lût, Hz. Hûd, Hz. Salih, Hz. Şuayb, Hz.Musa (bu hicret o zamana kadar bir peygamberin ümmeti ile birliktegerçekleştirdiği ilk hicret olması bakımından diğerlerinden farklılaşmış
bir hicrettir) ve Hz İsa bilgisi bize ulaşmış hicret edenpeygamberlerin belli başlılarıdır. Onların hicretleri tefessüh, çürüme
ve kendi kendini yok etme şeklinde cereyan eden sosyal dejenerasyonunönlenmesi ve insanlığın hayatının devam ettirilmesi için
gerçekleştirilmiştir. Peygamberler hicret ederek hem bireyselyaşantılarında hem de sosyal hayatta mana ve mefhumlar dünyasınıkontrol ve ıslah ederek, düzelterek, yeni değerler katarak, yeni dirençnoktaları oluşturarak onu ruhsal-sosyal hastalıklardan korumayaçalışırlar24. Bu açıdan bakıldığında hicretin, peygamberleri psikofizikve psiko-sosyal açıdan aşama kaydettirmek için ilahî bir terbiyeyöntemi olarak bizzat Allah tarafından murad edildiğini söyleyebiliriz.
   Museviler göçmen bir ırk olarak kabul edilmektedir. Hz.İbrahim’den itibaren göç etmeye başlamışlar ve Filistin’e gelip
yerleştikten sonra İsrail medeniyetinin temellerini atmışlardır.Yeryüzüne yayılıp, 1948’de tekrar devlet kurmuşlar ve yerleşik
düzene geçmişlerdir. Bu yerleşik yapı durağanlığı ve de sonundasosyal çözülme ve çürümeyi getirecek midir bunu tarih kaydedecektir.Ancak tarih boyunca hicretin bu topluma büyük bir güç vedinamizm kazandırdığı muhakkaktır. Bunun yanında Museviler gibiArya medeniyeti de hicret ettikten sonra Hint, İran, ve Batımedeniyetlerini kurmuşlardır. Yerliler sürekli yerlerinde kaldıklarıiçin medeniyet kuramamışlardır. Tarih hicret eden kavimlerin başarıöyküleri ile doludur. Yerinde kalanlar ise hep yerinde saymış,ilerleyememiş ve hatta yok olup gitmişlerdir.http://kutuphane.uludag.edu.tr/Univder/PDF/ilh/2007-16(1)/m-5.pdf


Temmuz 29, 2010, 05:02:35 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 574
  • Cinsiyet: Bay



Mayıs 15, 2015, 11:40:57 ös
Yanıtla #3
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 24

         Sayın Poyraz6;
         Hakikatler arayarak bulunmazsa, arayanların bulduğu nedir?


Eylül 07, 2015, 10:49:25 ös
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 321
  • Cinsiyet: Bay

Sn. poyraz06 paylaşım için teşekkür ederim. Çok etkileyici gerçekten.

Kaynak gösterdiğiniz ''Ayna'' nedir ?

Bilgilendirirseniz ve bu tür paylaşımların devamı varsa iletebilirseniz sevinirim.
İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil prensipleri ve inançlarıdır.   A. Einstein


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3675 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 05, 2009, 12:00:03 öö
Gönderen: arte
4 Yanıt
6711 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2009, 05:46:49 ös
Gönderen: cardiffmonster
1 Yanıt
4677 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 12, 2011, 06:09:30 ös
Gönderen: ceycet
10 Yanıt
5225 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2015, 12:56:30 ös
Gönderen: egeran
26 Yanıt
9813 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 06, 2016, 09:47:24 öö
Gönderen: kurt