II. Abdülhamit Padişahlık sırası :34
Saltanat süresi : 31 Ağustos 1876 – 27 Nisan 1909
Önce gelen : V. Murat
Sonra gelen : V. Mehmet
Doğumu : 21 Eylül 1842
Ölümü : 10 Şubat 1918
Annesi : Tirimüjgan Sultan
Manevî annesi:
Perestü Kadın Efendi
Babası : Abdülmecit
II. Abdülhamit (Osmanlı Türkçesi: عبد الحميد ثانی `Abdü’l-Hamīd-i sânî)(d. 21 Eylül 1842 – ö. 10 Şubat 1918). 34. Osmanlı padişahıdır.
Sultan Abdülmecit'in oğluydu. Henüz 10 yaşındayken annesi Tirimüjgan Sultan ölünce, bakımını Abdülmecit'in diğer çocuksuz eşi Perestü Kadın Efendi üstlendi. Perestü Hanım Abdülhamit'i kendi çocuğu gibi büyüttü. Babasının ölümünden sonra yerine geçen amcası Abdülaziz diğer şehzadelerle birlikte Abdülhamit'in eğitimiyle de yakından ilgilendi. Abdülaziz 1867 yılında çıktığı Avrupa gezisine Abdülhamit'i de beraberinde götürdü.
Amcası Abdülaziz'in 1876'da tahttan indirilmesi ve katledilmesi(veya intihâr etmesi), üvey kardeşi V. Murat'ın tahta geçirilmesi gibi olaylara tanık oldu. V. Murat birkaç ay sonra ruhsal çöküntü geçirince Abdülhamit tahta çıkarıldı; Abdülaziz’in tahttan indirilmesine önderlik eden Mithat Paşa da sadrazam oldu.
33 yıl padişahlık yaptıktan sonra 27 Nisan 1909’da tahttan indirildi, 3 yıl Selanik'te tutulduktan sonra, Balkan Savaşları başlayınca 1912'de İstanbul'a getirildi. 10 Şubat 1918’de de İstanbul’da öldü.Büyükbabası 2.Sultan Mahmud' un Divanyolunda ki türbesinde yatmaktadır.
Saltanatı dönemindeki önemli olaylar II. Abdülhamit (1890)Abdülhamit tahta çıktığında Osmanlı Devleti büyük bir bunalım içindeydi. Dış borçların faizi bile ödenemiyordu. Milliyetçi akımların etkisiyle Balkanlar’da ayaklanmalar birbirini izliyordu. Yurt içinde meşrutiyet yanlısı görüşler güçleniyordu.
Abdülhamit, Mithat Paşa'ya verdiği sözü tutarak 23 Aralık 1876'da, ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-ı Esasi'yi ilan etti. Meclis-i Mebusan ve Âyan Meclisi üyelerinden oluşan ilk meclis 19 Mart 1877'de açıldı. Böylece I. Meşrutiyet dönemi başladı. Padişah ile meclisin ülkeyi birlikte yönetmesi ilkesine dayanan anayasayla yargı bağımsızlığı ve temel haklar güvence altına alınmıştı. Ama egemenliğin tek kaynağı gene padişahtı. Abdülhamit, Kanun-i Esasi’nin 113. maddesiyle kendisine tanınan “istediği kişiyi sürgüne gönderme yetkisi”ni kullanarak, daha meclis toplanmadan Mithat Paşa'yı sürgüne yolladı.
Ruslar 24 Nisan 1877’de Eflak ve Boğdan’a girerek Osmanlılara savaş açtı. Osmanlı ordusu art arda yenilgiye uğradı. Rus kuvvetleri doğuda Erzurum'a, batıda da İstanbul'da Yeşilköy'e kadar ilerlediler. Milletvekillerinin eleştirilerinden rahatsız olan Abdülhamit, yenilgilerin sorumlusu olarak gördüğü meclisi
18 Şubat 1878’de süresiz olarak kapattı. I. Meşrutiyet dönemine son vererek, yönetime tek başına egemen oldu.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlıların barış istemesiyle sona erdi. 3 Mart 1878'de
Ayastefanos Antlaşması imzalandı. Osmanlılar için çok ağır koşullar içeren bu antlaşmaya öbür Avrupa devletleri karşı çıkarak, koşulların birlikte belirlenmesini istediler. Ayastefanos Antlaşması’nın yerine geçen Berlin Antlaşması 13 Temmuz 1878’de imzalandı. Yeni antlaşmayla Rusya'nın toprak kazanımları azaldıysa da, Romanya, Sırbistan ve Karadağ’ın bağımsızlığı onaylandı. Bulgaristan’da bağımsız bir prenslik oluşturuldu.
1886 yılında Ermeniler, dış mihrak olarak nitelendirilen devrin büyük devletlerinden Rusya ve İngiltere'nin kışkırtması ve boş vaadiyle Müslüman köylerini basarak insanları öldürmeye başladı.. Bu durum üzerine II. Abdülhamit, merkezi Erzincan'da bulunan IV. Ordu Komutanı Müşir Zeki Paşa'yı, Ermeni terörünü durdurmak üzere görevlendirdi. Katliam yapan Ermenilere aman vermeyen Paşa'nın bu hareketi, Avrupa basınının Abdülhamit aleyhine kampanya başlatmasına sebep oldu. Fransız Akademisi üyesi tarihçi Kont Albert Vandal, ilk defa Abdülhamit hakkında Le Sultân Rouge lakabını kullandı. Bu tanım Türkçeye Kızıl Sultan olarak çevrildi.
1897 yılında, Girit'de istediklerini elde edemeyen Yunanistan'ın Teselya sınırında ihlallere girişmesi üzerine Türk-Yunan Savaşı meydana geldi. Yapılan savaşlarda yenilerek geri çekilen Yunanlılar, 15-17 Mayıs tarihinde Dömeke'de yapılan savaşta kesin bir yenilgiye uğradılar. Avrupa devletlerinin ve Rusya'nın müdahalesi ile mütareke yapıldı. Teselya sınırındaki bazı değişiklikler dışında savaştan önceki sınırlara dönüldü. Yunanistan Osmanlı Devleti'ne 4 milyon lira savaş tazminatı ödemeyi kabul etti.
İttihadcılar tarafından Abdülhamit dönemine "İstibdat Dönemi" (devr-i istibdâd) adı verilir. İstibdat dönemi Mart 1877'de açılan Meclis-i Meb'ûsân'ın Şubat 1878'de kapatılması, İstibdat devrine giriş olarak değerlendirilmektedir. Fakat, Mithat Paşa ve ekibi, Osmanlı Devleti'ni 93 Harbi olarak da bilinen felâkete sürüklemiş ve devlet yıkılmaya karşı karşıya kalmıştır. Ayastefanos Antlaşması şartlarında bu durum daha da iyi görülebilir.
Tarihin kanunlarına uyan II. Abdülhamit, Meclis'i kapatıp şahsî idare devrini açmakla, Osmanlı Devleti'nin ömrünü 30-40 yıl daha uzatmış oldu. Meclis'in kapatılmasının isabetli bir karar olduğu şu maddelerden anlaşılabilir.Düvel-i Muazzama, bu meclisin açılmasını Osmanlı Devleti'nin huzura kavuşması için değil, kendi adamları olan milletvekilleri eliyle iç idareye daha rahat karışabilmek için istemiştir.
İcra`yı baskı altında tutan bir meclis vardır.
Azınlık milletvekilleri, her bir grup arkasına bir Avrupa Devletini alarak, üyesi olduğu bağımsız devletler kararı çıkarmak için uğraşmışlardır. Girit, Teselya ve Yanya'nın Yunanistan'a bırakılması gerektiğini ifade eden vekiller çıkmıştır.
240 üyeden sadece 60-70 kadarının Türk asıllı olduğu düşünülürse, durum daha da iyi anlaşılabilir.
Bu meclis ile Berlin Andlaşması imzalansaydı, Balkanlarda kurulan yeni devletler kadar Anadolu'da ve Ortadoğu'da yeni devletler kurulacaktı.
Almanya Şansölyesi Bismark: "Biz, Berlin Andlaşmasını, Osmanlı Devleti'nin lehine olsun diye yapmıyoruz; sadece Ayastefanos Andlaşması Avrupalı Devletlerin aleyhine olduğu için buradayız."II. Abdülhamit, Meclis'in, bağımsız Ermenistan, Pontus ve Kürdistan gibi devletlerin kurulmasını tartıştığını görünce, 13 Şubat 1878'de Meclisi fesh etti. Bu hareketini, Alman Şansölyesi Bismark şu sözüyle tasvip etmiştir:
Bir devlet millet-i vâhideden (
tek bir milletten) mürekkep olmadıkça (
oluşmadıkça), meclis faydadan ziyade zarar verir.
Durumdan rahatsız olan İngiltere, 5. Murat'ı Padişah,
Mithat Paşa 'yı sadrazambaşbakan yapmak için
Genç Osmanlılardan Ali Suavi' yi tahrik ederek tarihe
Çırağan Baskını olarak geçen başarısız darbeyi yaşattı. 23 ihtilâlcinin ölümü ile sonuçlanan bu sonuçsuz darbe, II. Abdülhamit'in hafiyye denilen gizli teşkilâtını kurarak daha sıkı idareyi ele almasına mecbur etti.
Abdülhamit’in baskıcı yönetimine karşı muhalefet de giderek güçlendi.
1889'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu. 1908'de İttihat ve Terakki yanlısı bazı subaylar Manastır ve Selanik kentlerinde ayaklandılar. Bunun üzerine, Abdülhamit 24 Temmuz 1908'de anayasayı yeniden yürürlüğe koymak zorunda kaldı ve
II. Meşrutiyet ilan edildi. Yapılan seçimlerle oluşturulan yeni meclis 17 Aralık 1908’de açıldı.Artan huzursuzluklar ve İttihat ve Terakki karşıtlarının kışkırtmaları sonucunda, 13 Nisan 1909’da İstanbul’da ayaklanma çıktı. Rumi takvimle 31 Mart günü patlak verdiği için bu ayaklanma 31 Mart Olayı olarak bilinir. Selanik’te kurulan Hareket Ordusu 23/24 Nisan gecesi İstanbul'a girerek ayaklanmayı bastırdı.
Meclis'i toplayan Talat Bey, 27 Nisan 1909 tarihinde, Meclisten hâl kararı çıkardı ve içinde hiç Müslüman Türk bulunmayan dört kişilik heyetle hâl' kararını II. Abdülhamit'e tebliğ ettirdi.
Kaynak :
http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Abd%C3%BClhamitBu yazı II. Abdülhamid il ilgili diğer yazıma kaynak göstermek ve II. Abdülhamid dönemini tanıtmak amacıyla yazılmıştır.Saygılarımla.