Oruç:
Aç kalmak, cinsel ilişkiye girmemek değildir. Nefse hakim olmaktır. İlk cümledeki eylemlere yalan söylememeyi, hırsızlık yapmamayı, haketmediğini istememeyi, kötülüğü aklından dahi geçirmemeyi, vb. ekleyebiliriz. Bunlar bir araya getirildiği zaman "iyi insan" olmayı anlatır. İbadet biçimiyle belli bir süre için öngörülmesi, bence öğretim süresidir. Yahudilikten alınan bir ibadet şeklidir.
Kurban :
Bilinen en eski ibadet şeklidir. Kötü güçleri defetme, atalarının ruhlarını huzura erdirme ya da bereket ve bolluğun sağlaması için her inançta kabul edilen ana ibadetlerden birisidir. Burada asıl sembolizma hayat döngüsünün kesintisiz devam etmesidir. Bir canlının kanı aktığı zaman öldüğü için, eski devirlerde "can" "kan" ile eşdeğer tutulurdu. Çok basit bir örnekle anlatmak gerekirse; bir koyun kurban edildiği zaman, kan akar toprağa karışır, koyun ölür ama kanın aktığı toprakta çimenler çıkar, başka bir koyun bunları yer ve hayat bulur.
Kurban sunma geleneği Hazreti Adem’in oğulları Habil ile Kabil dönemine kadar uzanır. Kabil toprağın mahsulünden, Habil de sürünün ilk doğanlarından ve yağlarından Rablerine birer takdim arz etmişlerdi. Habil’in takdimi kabul edilirken, Kabil’inki kabul edilmedi. Bunun üzerine Kabil Habil’i öldürdü. Nuh Peygamber’in de kurban sunduğu bilinmekte. Tufan’dan sonra Hz. Nuh mezbah üzerinde hayvanların ve kuşların temiz olanını Rabbe takdim olarak sundu. Hz.İbrahim beraber yürüyüp gezecek çağa erişince oğlu İsmail’e: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi. (Bu meselin İslamdan çok önceleri kullanılan Yahudi versiyonunda kurban edilecek oğul İshak’tır.)
Yahudilik’te kurban ilk dönemlerden itibaren, ikinci Mabed’in yıkılışına kadar, İbrani dininin ve Yahve’ye ibadetin en önemli unsuru idi. Hala kutlanmakta olan Fısıh Bayramı, ikinci Mabed’in yıkılışından beri kurban kesilmeksizin kutlanan bir “kurban bayramı”dır. Hz. İsa, bir cüzamlıyı iyi ettikten sonra ondan gidip Musa şeriatında belirtildiği üzere bir kurban takdim etmesini istemiştir (Burada Hz. İsa’nın -eğer gerçekten yaşamışsa - Yahudi bir anneden doğan bir Yahudi olduğunu unutmamak gerekir). Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi inancı, onun insanlığın ezeli günahtan kurtarılışı adına kurban edilişi olarak değerlendirilerek, Hristiyanlık’ta kurban anlayışına farklı bir boyut kazandırılmıştır. İbrahim’den alınan gelenekle, Müslümanlar Hicret’in 2. yılından itibaren kurban kesmektedir.
Kurbana, insanlık tarihinin kaydettiği pek çok dinde rastlanır. Örneğin Mezopotamya tufan hikayesinde, Utnapiştim tufandan sonra kurban sunar. Japonların eski tabiat dini Şintoizm’de öfkelerini yatıştırmak için tabiat tanrılarına ve ölülere kurban ve takdimler sunulurdu. Eski Çin’de en büyük tanrı T’ien veya Şang-ti’ye kurban sunulurdu. Ariler’in etkisiyle Hinduizm’de de tatbik edilmeye başlayan kurban, insanları tanrılarla iyi münasebette bulunduran ve kurtuluşa götüren yollardan birisi idi. İranlılar, en eski zamanlardan beri, ibadetleriyle birlikte tanrılara kurbanlar sunmuşlar. Sabiilik’te, ayin yemeklerinin bir parçası olarak kabul edilen kurbanın ışık elçisi Hibil Ziva tarafından emredildiğine ve ilk defa onun tarafından uygulandığına inanılır.
Masonlukta ritüellerden bahsederken, her ezoterik örgütte benzeşen ritüeller olduğunu söylüyoruz sürekli. Dinlerin de bıkıp usanmadan aynı ibadetleri kendilerine uyarlamaları ilgi çekici değil mi?
Saygılarımla.