Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Türkiye Cumhuriyeti'nin zamanında SSCB'ye katılmaması sizce nasıl açıklanabilir?  (Okunma sayısı 18325 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 29, 2010, 08:21:44 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Ülkemizin  hala öyle temel noktalarda sorunları var ki... Eğitim oranı düşük, altyapısı yetersiz, feodal değerler hala egemen...vb  Böyle bir ülkenin AB üyesi olması inanın oraları da gören biri olarak bana oldukça imkansız geliyor. İmkansıza kürek çekmek bizimkisi. Ben şöyle düşünüyorum: Türkiye zamanında antiemperyalist laflar üretip Batı'nın dostu olacağına neden sosyalist olmayı tercih etmemiştir?Bizi bundan alıkoyanın ne olduğunu bugün bir TC vatandaşı olarak öğrenmek istiyorum açıkçası.SSCB yıkıldı diyebilirsiniz ancak yıkılsaydı bile eğer katılmış olsaydık bu birliğe,
bugün sadece   ekonomi sorunu olan bir ülke olacaktık. Aynı şekilde bu talihsiz durum, Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk'ün egosuna kurban gittiği şeklinde de yorumlanabilir mi? Buyrun...
Çöl Bilgesi


Temmuz 29, 2010, 08:34:47 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Yazdıklarımın altını da biraz doldurmak istiyorum. Neden SSCB?

1- Aramızda Slavlarla kan bağı olduğu için,
2- Sanayii Devrimi'ni ıskaladığımız için,
3- Ekonomik olarak zamanında (aslında biraz şu an da) yetersiz olduğumuz/kalkınacak düzeyde olmadığımız için,
4- Kültürümüze, sosyalizmin -dine ne kadar mesafeli baksa da-, kapitalizmden daha yakın oluşu (komşusu açken, tok yatan bizden değildir bakış açısı..vb),
5- Başka Türklerin de SSCB içinde yer alıyor oluşu (kazaklar..vs).
« Son Düzenleme: Temmuz 29, 2010, 08:41:43 ös Gönderen: Texan »
Çöl Bilgesi


Temmuz 29, 2010, 11:52:36 ös
Yanıtla #2

Komunizmin kültür kodlarını iyi tahlil etmek lazım. Olay bir paylaşımdan ziyade, politik bir birliktelikti. Ortaasya Türkleri diyorsunuz, fakat o Türkler, o Ruslarla yüzyıllardır yaşıyorlardı. Biz, Oğuz boyu ise, o Türkler gibi hiçbir milletle yaşamadık. Oradaki Türkler, zaten Sscb olmadan önce de Rusya'nın boyunduruğundaydı. Kısaca, oradaki Türklerin bu işte bir iradesi yoktu.

Bir başka büyük neden, Sanayi devrimini ıskalamamızdır.

Bizzat bu nedenden dolayı zaten, Türkiye'de dört başı mamur bir devrim, bir değişiklik yaşamamışızdır. Buna cumhuriyet devrimi de dahildir. Nerede kaldı ki anlamak için bile temellerini okumamız gereken Komunizme o yıllarda bir destek çıksın.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Temmuz 30, 2010, 02:15:18 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Atatürkçü bir kaynaktan alıntı ile devam etmek istiyorum:

"...Prof. Dr. Hikmet Özdemir, Atatürk Araştırma Merkezi'nden yayımlanan Atatürk ve ingiltere adlı eserinde (Ankara, 2004), Bir Barışmanın Diplomatik Tarihi ni tüm ayrıntılarıyla yazmıştır.

O kitaptan edindiğimiz bilgilere göre bu yakınlaşma 17 Haziran 1934 gecesi bir poker masasında başladı. Ankaradaki ingiliz Büyükelçisi Sir Percy Loraine, Londraya yolladığı gizli telgrafta, iran Şahının Ankarayı ziyaret etmekte olduğu 17 Haziran akşamından 18 Haziran sabahına kadar Çankayada Atatürkle poker oynadıklarını belirtiyor ve şöyle diyordu:

"Diğer oyuncular Şah, Başvekil ve Adalet Vekili idi. Poker, sabah 4.30 a kadar sürdü. Bir ara Gazi ile ben elimizde güzel kağıtlarla -ama onunki daha güzeldi- oyunda tek başımıza kaldığımız bir elde Gazi, büyük bir izleyici topluluğu önünde masaya eğildi ve anlamlı bir şekilde "Birbirimize karşı oynadığımızda ne kadar güçlü olduğumuzu görüyorsun; birleşirsek nasıl olacağını bir düşünsene" dedi..."

http://www.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=545556&AuthorID=75

Şimdi bu, nasıl açıklanabilir? Hem antiemperyalizm laga luga yapılıyor, hem de Kapitalizm'in babası İngiltere'ye işbirliği öneriliyor? Bu, nasıl bir kafa karışıklığıdır?!  Bence Atatürk'ün Türkiye'ye katkısı olduğu kadar, ondan götürdüğü de çok şey vardır, artık bu görülmelidir. Bir ülkenin/milletin kaderi ile oynamıştır, Atatürk (SSCB'ye katılmamak); ancak bu durumun -genelde- hala anlaşılamıyor olması üzücüdür. Bunun dışında, Atatürk'ün kendisi, tıpkı yarattığı Türkiye Cumhuriyeti  gibi, birçok çelişkiyle doludur. Mesela, halka karşı yerli malı kullanmanın önemine değinir ancak kendi kıyafetlerini yurtdışından alır..vs bunun gibi daha birçok çelişki (http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=109582&YZR_KOD=133).

Geçmişe dönük konuşmak basittir, denilebilir. Çünkü olan olmuştur, doğrudur. Geleceğe dair konuşacak olursam eğer, ben şu anki gidişatın sonunu  'üçüncü dünya savaşı' olarak görüyorum: http://www.reuters.com/article/idUSTRE66Q26X20100727?feedType=RSS&feedName=topNews veya http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=9183.0 )

Umarım bu savaş sonunda (eğer sağ salamet ayakta kalırsak) kemalizm bizim için iyi bir ders olur ve (ülkemizde) yeni kurulacak düzen de; dünyaya entegre olmuş, çelişki(ler)den arınmış halka/insana değer veren bir düzen olur. İnşallah. Amin.
« Son Düzenleme: Temmuz 30, 2010, 02:28:59 ös Gönderen: Texan »
Çöl Bilgesi


Eylül 01, 2010, 09:53:18 öö
Yanıtla #4

Sayın Texan,

Benim de konu üzerine söylemek istediğim birkaç şey var ancak, öncelikle şunu belirtmek isterim;

Aldığım tüm stratejik analiz derslerinin başında Tarih eleştiriye açık değildir der. Yapıcağınız eleştiriler günümüzü ve geleceği etkilemeyeceği gibi geçmişide değiştiremez, yalnızca vaka incelemeleri üzerinden gelecek durumlar üzerine olasılıklar üretebilirsiniz.

Şimdi geçmişle ilgili birkaç ekleme;

Kurtuluş savaşı sırasında kullanılan silah ve mühimmatlar, gerçekten anadolu kadını tarafından atölyelerde mi üretildi, yoksa emperyalist ülkelere karşı savaşan Türkiye'ye başka bir antiemperyalist ülke tarafından mı temin edildi?

Kendimce ve birçok siyaset tarihçiye göre bunun cevabı silahlar SSCB tarafından verilmişti, tabi bu konuda Atatürk ya da bir başkası SSCB'ye ne vaat etmişti bu hiçbirimiz bilemeyiz.

Atatürk'ün egosuna değinmişsiniz, şüphesiz ki çok az insan egodan azadedir, inanıyorum ki Atatürk o dönemde verilebilecek en doğru kararlar olduğuna inandığı için kararlarını vermiştir.

Yazdığımla kendim çelişicem ancak bu durumda da akıllara şu soru gelmektedir; Neden Mustafa Kemal, Enver Paşa'nın ordusu 10.000 kişilik ordusuyla ülkeye gelip, savaşa destek vermesini engellemiştir? (Enver Paşa'nında bir cumhuriyetçi olduğu unutulmamalıdır)

Bu orduyla bugün hala konuşulan Musul, Kerkük belkide alınabilirdi, alınamayadabilirdi. Biraz iddalı olucak ancak şu konuda eminim Enver Paşa'nın prestiji ile bir çok Türki cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyetine katılmak isteyecekti.

Tabi bu durumda SSCB ile aramızın bozulmasına neden olacaktı.

Türkiye Cumhiriyeti SSCB ideolojik ve sosyolojik açılardan katılması, inanışlarını benimsemesi hayli uzak bir ihtimaldir sayın Texan ancak bir kaç vaka çalışması incelendiğinde, SSCB ve T.C'nin birtakım konularda (hayati konularda) iş birliği içerisinde olduğunu görebilirsiniz...

Saygılarımla...
Ben, ben olanım


Eylül 01, 2010, 09:57:50 öö
Yanıtla #5

Sayın Texan,

Yazınızın son kısmında stratejik analiz boyutunda bir takım değerlendirmelerde bulunmuşsunuz. Konunun başlık altında incelenmesini hatta forumada pek uygun olduğunu düşünmediğim için ben kendi yorumlarımı eklemeyeceğim.

Ancak size Mümtaz'ER Türköne'yi (Siyaset Bilimci) ya da Z. Brezinski'yi (Stratejik Analist) okumanızı önerebilirim. Bu iki önemli kişinin Dünya'nın gelecekte ki süper güçleri, Periferler, yaşanabilecek ekonomik ve konvansiyonel savaşlarla ilgili değerli çalışmaları bulunmaktadır.

Saygılarımla...
Ben, ben olanım


Eylül 01, 2010, 02:20:32 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Esenlikler

Benimde bu konuda en azından kendi bilgim dahilinde söyleyeceklerim olacaktır. Öncelikle okuduğum bölümden dolayı gözüme çarpanlardan biri Kapitalizm-Emperyalizm birleştirilmesiydi. Evet Emperyalizm Kapitalizmle doğmuş bir kavramdır ancak direk Kapitalizm demek değildir. Emperyalizmde ücretli köleleştirme, sömürme gibi kavramlar vardır. Bunları Kapitalizmde göremeyiz. Kapitalizm bu devrelerden geçmemiş midir? Evet geçmiştir. O ıskaladığımız Sanayi Devriminin başlangıcını iyi analiz etmemiz lazım, Sanayi Devrimiyle ortaya çıkan Kapitalizm o sıralar evet insanları kullanmıştır, köyden kente göç olağanüstü bir şekilde olmuştur ve fabrikaların önüne yığılmalar yaşanmıştır böyle bir durumda elbette sömürü olacaktır bir patronun söylediği "Sen 19 saat çalışmıyor musun? Senin ücretine bunu yapacak çok kişi var." olmuştur. Tabi o sırada Krallar, Devlet, Yöneticilerde kârlarını arttırmak için böyle olaylara göz yummuşlardır. Bu Kapitalizmin başlangıcı ve sancılı bir dönemdir ancak iyi analiz edilmesi gerekiyor çünkü şuan ki İnsan Haklarının tümü neredeyse o zamanın sömürücülüğünden doğmuştur yada sendikacılık örneğini vereyim. İşçilerin hakları yoktu ve birleşmeye başladılar böylece Sendika kavramı ortaya çıktı. Yani sorun olan yerden ÇÖZÜM çıkar. O zamanın VAHŞİ KAPİTALİZMİ şuan bir çok özgürlüğü ortaya çıkarmıştır. Tüm devrimler gibi sancılı bir dönemdir.

Peki şuan Kapitalizm böyle midir? Böyle mi devam etmesi isteniyor? En DOĞRU KAPİTALİZM bu mudur? Maalesef hayır. Özellikle Sosyal Politika dersi alan biri olarak söylüyorum ki Kapitalizmin vahşiliğini azaltmak isteyen bir çok insan vardır ve ideal Kapitalizmi getirmeye çalışan bir çok kurum vardır. Örneğin asgari ücret; bu devlet müdahalesidir ve kapitalizmin sömürsünü azaltmaya yönelik bir çalışmadır. Ülkemizde her ne kadar doğru uygulanmasada bir çok ülkede doğru şekilde uygulanır ve güzel işler. Sosyal Sigorta aynı şekilde iş kazalarının veya sorunlarının ödemesiyle ilgili harika bir kavramdır. Yani kapitalizm eskisi kadar emperyalist değil diyebiliriz. Özellikle burda incelememiz gereken başka bir konu var ki bana göre en ideal sistemlerdendir; Sosyal Devlet kavramı.

Sosyal Devlet kavramı bana göre gerçekten en uç noktaların tam ortasında ideal sistemdir. Özellikle Çalışma Ekonomisi, Sosyal Politika gibi kavramlarla dahada güçlenip büyümüştür. İLO (Uluslar arası iş örgütü)yla birlikte gerçekten güçlenmiş bir kavramdır. Şimdi bunu açıklama kısmına girmeden başka bir yere değinmek istiyorum, burda bir kaç düşüncemi belirtmiştim konu devam ederse dahada açıklarım tabii.

Türkiye neden sosyalist olmamıştır? Türkiye neden sscbye katılmamıştır? İlk olarak Marx'ın en basit teorisinden yola çıkarsak belli dönemlerden geçmemiz gerekiyor, Kabile, Feodal, Kapitalizm, Sosyalizm, Komünizm. Türkiye ve Anadolu Halkı Osmanlı yüzünden asla Kapitalizm sisteme geçememiştir ve Atatürk devrimlerini hep yukarıdan gelen diye eleştirirken Sosyalizmi getirseydi demek biraz komik oluyor. Sosyalizmde yukarıdan gelen ve Kapitalizmden geçmemiş (oluşmamış işçi sınıfının yönetim sistemi?) bir sistem olacaktı ve bırakın SSCB yi dünyada adımız kalmayacaktı.

Bu arada Sayın Rigormortis.

Enver Paşa örneği ile ilgili şunu söylemek isterim. Enver Paşa Almanyaya mektup yolladığında Enveristan yazan, Alfabe devriminde Alfabeye Enver-Türk Alfabesi yazan bir insandı. Evet o 10 bin kişi gerçekten işe yarayabilirdi ancak kendi egosu yüzünden bir çok sorunda yaratabilirdi.

Saygılarımla...


Eylül 01, 2010, 08:20:57 ös
Yanıtla #7

Sayın Turgon,

Anladığım kadarıyla benzer dersler almışız, kapitalizm ve emperyalizm üzerine yapmış olduğunuz akademik paylaşımlarınıza aynen katılıyorum.

Yazdıklarımı tekrar okuyunca kendimi ifadelerimle Enver Paşa hayranı olarak tanıtmış olabileceğimi farkettim ve belirtmek isterim ki Enver Paşa fanatiği değilim.

Aslında yazımda belirtmek istediğim Atatürk'ün sosyalist ideolojiyi rejim olarak seçmemiş olması, SSCB'ne karşı olduğunu göstermemektedir. Hatta birtakım politikalarında SSCB ile menfaat birliği yapmış olduğunu farkedebileceğimizdir.

Aynı zamanda yazımın başında belirtmiş olduğum gibi Tarih yargılamaya açık bir bilim dalı değildir. Şöyle olsaydı şöyle olurdulara bir girersek altından kalkamayacağımız gibi hiçbir şeyide değiştiremeyiz.

Saygılarımla...
Ben, ben olanım


Eylül 01, 2010, 08:26:39 ös
Yanıtla #8

İlk görüşlerimi açıkladıktan sonra sizinle teatride bulunmak istediğim bir husus var Sayın Turgon,

Öncelikle hiç bir ideolojinin, ütopyasını yaratan düşünürün öngördüğü şekilde hayat bulmadığı konusunda hem fikirizdir sanırım.

Sosyalist rejimi benimsemiş, bu ideolojiyi hayata geçirdiğini iddia eden ülkeler gözönüne alındığında, bu ilkelerin hiç biri Marx'ın sosyalizmine uymamaktadır.

SSCB ise Marx'ın yanı sıra Lenin'in düşüncelerine daha uygun bir yapıya sahip olmakla birlikte, mevcut sosyolojik ve ekonomik yapı da dönemin Anadolu sosyolojik yapısından çok da farklı değildir.

Türkiyenin demokrosiyi seçmiş olması bana kalırsa abartısız olarak tamamen Atatürk'ün isteği ve seçimidir.

Yoksa uygulanmış sosyalist rejimler incelendiğinde çok da imkansız değildir Anadoluya sosyalist bir rejim getirmek.

Saygılarımla...
Ben, ben olanım


Eylül 01, 2010, 10:04:39 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Sayın Rigormortis

Öncelikle şunu belirtmeliyim asla Enver Paşa fanatiği olduğunuzu düşünmedim sadece o konuyu okuyan kişilerin (sizin bilginizi burdan bilemeyeceğim için) kafasında bir şeyler yaratmak için yazmıştım umarım yanlış anlaşılmam.

İkinci olarak Anadolunun Sosyo-Ekonomik yapısı aslında o kadar benzer değildir. Evet belki dağılmış bir halk yeni bir ihtilal şu bu vardır ancak kabul etmeliyiz ki bizde kadın hakları bile sonradan verilmiş haklardır. İngilterede kadınlar 100 lerce yıl boyunca savaşırken bizde bir anda kadınlar oy kullanmaya başlamıştır ve sonucunda "beyim ne derse o olur" zihniyeti yine devam etmiştir. Evet belki İngiltere gibi olmamıştır Rusya ancak yinede Avrupadan beslenen bir yapısı vardır. Anadolu ise daha karmaşık bir yapı içinde ve daha dini otoritelerle harmanlaşan bir topluluktur. Çok basit bir örnek vermek istiyorum, Sosyoloji Hocam Osman Şimşek'in kitabında (ki kendisini sevdiğimi söyleyemem ancak bu konudaki görüşlerini doğru buluyorum) din-ekonomi ilişkisini şöyle belirtmiştir. Avrupa toplumu özellikle Protestan mezhebi sayesinde Kapitalizme ve MADDEYE önem vermeye başlamıştır. Zaten Hıristiyan Ruhban sınıfının yürüttüğü politikalar tamamen madde üzerinedir gelişim elbet madde üzerine olacaktır. Türk İslam sosyolojisinde ise madde mânâ bir aradadır. Bu yüzden madde tabanlı sistemler bizde tam anlamıyla işlememiştir.

Bakın bu çok doğru bir tespittir. Anadolu ne Mevlanalar, ne Hacı Bektaşlar, ne Ahmet Yesevilerle beslenmiştir aynı zamanda Anadolu gerçekten Şeriat kılıcıylada beslenmiştir. Yavuz Sultan Selim'in sırf Alevi diye katlettiği Osmanlı Tebası pek söz edilmez ancak bu doğrudur. Özellikle Babai İsyanı iyi incelenmelidir bu konuda. Bu kadar karşı görüş bir aradadır ama ORTAK PAYDA Ahirettir. Özellikle  bir yanda sevgi, hoşgörü yardımlaşma diğer yanda ise HERŞEY DEVLETİNDİR ve ŞERİAT KURALLARI insanlar üzerinde değişik etkiler bırakmıştır ama Ahiretteki mutluluk ve İslamın özündeki MÜKAFAT asla unutulmamıştır. Bu yüzden Anadolu topraklarında ne Kapitalizm ne Sosyalizm ve onun ilerisi Komünizmin tam anlamıyla uygulanacağını düşünmüyorum. Çünkü iki iktisadi sistemde maddenin etrafında döner, bizim iktisadi-sosyal sistemlerimiz ise toplum ve mana etrafında dönüyor.

Ha birde şunu unutmamak gereklidir ki Sosyalizm aslında bir başkaldırıdır. Yukarıda bahsettiğim gibi Kapitalizm doğuşunda ortaya çıkan VAHŞİLİĞE karşı bir toplumsal harekettir Sosyalizm. Sendikacılık gibi doğmuştur ezilen vardı ve Sosyalizm oluşmuştu. Ancak Osmanlıda zaten bir BURJUVA sınıfını veya ÖZEL MÜLKİYETİ göremediğimiz için insanların yeni bir iktisadi sistemle ayaklanmasını beklemek tamamen mantıksız olur. Ayrıca Anadolu halkı özellikle Molla siyaseti yüzünden bilim, edebiyat, sanat gibi konulardan uzak kalmışken veya bu konular sadece İslam sistemi etrafında dönerken iktisadi sisteminde İslam dışında, Devlet dışında olmasını beklemek veya halkın kendi başına bilinçlenip hareket etmesini beklemek çok yanlış olur.

Bana göre özellikle Anadolu Halkı için en ideal görüş Sosyal Devlettir ki Atatürk'ün yapmaya çalıştığınında bu olduğunu düşünüyorum. Ki o zamanın meclisini veya ülkenin durumununda iyi incelenmesi gerekir. Mesela Atatürk toprak reformu yapmak istemiştir ancak Meclis yüzünden bunu başaramamıştır vs gibi.

Ama konuyu toparlarsak şunuda belirtmek isterim ki Sayın Rigormortis şu lafınıza sonuna kadar katılıyorum ; "Tarih yargılamaya açık bir bilim dalı değildir. Şöyle olsaydı şöyle olurdulara bir girersek altından kalkamayacağımız gibi hiçbir şeyide değiştiremeyiz."


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
13432 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 24, 2011, 12:00:41 öö
Gönderen: Alşah
6 Yanıt
34911 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 13, 2007, 05:49:59 öö
Gönderen: ElmasMehmet
1 Yanıt
4030 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 23, 2007, 03:11:46 ös
Gönderen: ES
Sizce terör nasıl biter?

Başlatan amurdad « 1 2 » Diger Konular

10 Yanıt
9249 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 29, 2011, 05:43:43 öö
Gönderen: sad
13 Yanıt
19718 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 15, 2012, 03:19:44 ös
Gönderen: NOSAM33
8 Yanıt
9236 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 16, 2009, 08:31:36 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
6479 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 16, 2010, 04:59:51 ös
Gönderen: king76
51 Yanıt
46041 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 26, 2014, 01:12:07 ös
Gönderen: ABCDEF
3 Yanıt
2661 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 10, 2014, 01:57:32 ös
Gönderen: Erg32
10 Yanıt
5995 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 26, 2016, 02:59:06 ös
Gönderen: Surgeus