Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Arcadia Çobanları  (Okunma sayısı 31039 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 21, 2012, 09:40:30 ös
Yanıtla #40
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 89
  • Cinsiyet: Bay

Ayasofya , 866 Numaralı Kehanet ve Çoban Anıtı'nın Rölyefi Arasındaki Bağlantılar



Enrico Dandolo (1107? – 1205) , 1192 yılından ölümüne kadar Venedik Dükası olarak görev yapmıştır. 4. Haçlı Savaşı sırasında İstanbul'un ele geçirilmesi ve yağmalanmasında büyük bir rol oynamıştır. Öldüğü zaman Ayasofya'da üst galerinin Vestibül bölümünde ünlü Deesis mozaiğinin karşısında yer alan bölüme gömülmüştür. Mezar taşı günümüzde bile bu bölümde görülebilmektedir.


 

Ayasofya'nın yapımı 537 yılında tamamlanmıştır. Enrico Dandolo'nun ölüm tarihi ise 1205 dir.

1205 ile 537 sayısının farkını bulalım :

1205 - 537 = 668

Enrico Dandolo , Ayasofya'nın yapımı tamamlandıktan 668 yıl sonra ölmüştür. Burada yine 668 yada 668 in tersi olan 866 rakamı karşımıza çıkar.

Vestibül kelimesi , Latince vestibulum kelimesinden kaynaklanan 17. yüzyıl Fransızca'sı kaynaklı bir kelimedir. Latince vestibulum ‘giriş avlusu’ anlamına gelir.

Vestibül kelimesinin mimaride kullanılan anlamları aşağıda sıralanmıştır :

Geniş giriş,
Lobi,
Giriş Holü,
Dış kapı ve binanın iç kısmı arasında kalan pasaj,
Tören alanı,
Giriş odası

Enrico Dandolo bir Düka idi. Düka (Dük) kelimesi (İngilizce "Duke" , İtalyanca "Duce") Latince "Dux" kelimesinden gelmektedir. özellikle askeri bağlamda Lider anlamına gelir.

Ayasofya'nın giriş bölümünde (exonarthex) bir İmparatoriçe lahdi bulunmaktadır. Bu lahit daha önceleri İstanbul'un 4. tepesinde yer alan Pantocrator Kilisesinde bulunuyordu. İmparator John II Comnenus'un (1118-1143) eşi olan İmparatoriçe Eirene'nin lahdi olduğu söylenmektedir.

“İmparatoriçe” ünvanı İmparatorun (Kral) eşini temsil eder. Bir anlamda "Kraliçe" ünvanına eşittir.

Kilisenin nartex bölümü geniş bir giriş alanıdır.

Netice olarak Ayasofya'da iki adet mezar bulunmaktadır :

1. Düka Enrico Dandolo'nun mezarı : 866 numaralı kehanette bahsi geçen Dük
2. İmparatoriçe Eirene'nin mezarı : 866 numaralı kehanette bahsi geçen Kraliçe


866 numaralı kehanet , bir kraliçe ile bir dük'ün galeride (vestibül , nartex) korunmasına değinmektedir !!!
 

Enrico Dandolo'nun mezarının olduğu bölümde yaptığım incelemede , mezara bakan pencere tarafındaki ikinci sütun üzerine iki adet yazının kazındığını belirledim :

“CAX” ve “ILO”

Eski Yunanca'da “ILO” harfleri , “ILO” Latin harflerine denk düşmektedir.



“CAX” ve “ILO” kelimelerinin anagramı Latince “O CALIX” (Kutsal Kase) kelimesini verir.

Bunun yanısıra “ILO” kelimesinin anagramı "LOI" dir. "LOI" kelimesi 866 numaralı kehanetin üçüncü satırında yer almaktadır. Fransızca kanun anlamına gelir. İlave olarak "LOI" kelimesinin İbrani Numeroloji sistemindeki değeri 110 sayısını verir. Bu sayı Roma rakamları ile "CX" olarak yazılır. "CX" harfleri de kase, kadeh anlamına gelen Latince “CALIX” kelimesine işaret etmektedir.

“CAX” yazısı simetrik olarak Deesis mozaiğine bakan pencere tarafındaki ikinci sütun üzerine de kazınmıştır.



“CAX“ yazısı Kutsal Kase'nin yerini işaret eden ve asıl şifrenin çözümünde gösterildiği belirtilen anahtardır. Bu anahtar Çoban Anıtı'nın rölyefinde yaşlı çobanın sandaletine de kazınmıştır.

 

 

Çoban Anıtı'nın rölyefinde orjinal tablodan farklı olarak mezar üzerine ilave olarak yapılmış bir lahit görünmektedir. Bu lahdin üzerine de defne yapraklarından oluşmuş bir taç süslemesi yapılmıştır. Defne yapraklarından oluşmuş bir taç süslemesini Deesis mozaiğinin hemen yanında yer alan pencerenin alt kısmında görebilirsiniz. Bu süsleme Ayasofya içinde sadece burada vardır.
 

 

Asıl şifrenin çözümü Kutsal Kase'yi koruyan ay'a değinmektedir.

Mimaride , Lunette , yarım ay şeklinde kapı yada pencere üstlerine yapılan süslemeyi temsil eder.

Enrico Dandolo'nun mezarı ile Deesis mozaiğinin tam ortasında kalan bölümde Ayasofya'nın 49 numaralı odasını girişinde yer alan iki sütun üzerinde bir lunette bulunmaktadır.

Not :

1847-49 yıllarında Ayasofya İsviçreli Gaspare ve Giuseppe Fossati kardeşler tarafından restore edilmiştir. Fossati kardeşler , 49 numaralı odayı atölyeleri olarak kullanmışlardır.


KUTSAL KASE'NİN SAKLANDIĞI YER

 LUNETTE ÜZERİNDEKİ ZAMBAK SÜSLEMELERİ

49 sayısı Roma rakamları ile "IL" olarak yazılır.

Çoban Anıtı'nın kitabesinde ve 866 numaralı kehanette yer alan "D" ile "M" Roma rakamlarının sayısal değerlerini alalım :

D - M = 500 - 1000

Bulunan sayıların ilk haneleri :

500 – 1000 = 51

51 sayısı Roma rakamları ile "LI" olarak yazılır. Bunun terside "IL" yani 49 dur.

Unutmayalım ki Çoban Anıtı'nın rölyefinde yer alan yaşlı çobanın diğer sandaletine de "LI" yazısı kazınmıştır.

Eski Latin Alfabesi
ABCDEFGHIKLMNOPQRSTVXYZ

“D” harfi Latin Alfabesinde baştan 4. harftir.
“M” harfi ise "D" harfinden sonra gelen 9. harftir.


“DM” harfleri 49 sayısına (Roma rakamları ile "IL") işaret etmektedir.

Çoban Anıtı'nın rölyefinin resmini baş aşağıya çevirdiğinizde asları "IL" şeklinde olduğunu görebilirsiniz.

Eski Yunanca “IL” harfleri , Latince “IL” ye eşittir.

Sağ elinizin avuç içine bakarsanız ana çizgilerin “IL” şeklinde olduğunu görürsünüz. Bu sembol insanlık devam ettiği sürece var olacaktır ve Kutsal Kaseyi işaret etmesi açısından çok uygundur. Bir kadehi genellikle sağ elimizle tutarız. Ayasofya'da alt galeride bir sütun üzerinde kırmızı bir el izi vardır. Belki de bu el izi bu sembolizmi işaret etmektedir. Latince "CALIX kelimesi 5 harften oluşur. İnsanın bir elinde de 5 adet parmak vardır.

"O.U.O.S.V.A.V.V" anahtarı kitabe üzerinde “D.M.” yazısının (yani “IL” yada 49) üzerine kazınmıştır. Lunette'de 49 (IL) numaralı odanın üzerinde yer almaktadır.

49 numaralı odanın girişinde bir bekçi kulübesi yer alır.

 

 

 


Özet olarak , Çoban Anıtı'nın rölyefinin Kutsal Kase'nin saklandığı yerin kompozisyonu olduğunu söyleyebiliriz :

1.     mezar
2.     “CAX” ve “IL” yazıları
3.     Defne dallarından yapılmış taç
4.     Deesis mozaiği (Rölyef'te 3 adet insan ayakta olarak görünmektedir. Deesis mozaiği de 3 figür içerir)
5.     Rölyefte diz çöker olarak görünen yaşlı çoban ise Enrico Dandolo'yu temsil etmektedir


Alıntıdır
Omnia in numeris sita sunt/her şey sayılarda gizlidir


Şubat 21, 2012, 09:45:25 ös
Yanıtla #41
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 89
  • Cinsiyet: Bay

Ayasofya Bağlantısını Doğrulayan Diğer Kanıtlar

668 numaralı kehanette yer alan boşlukları silelim :

LORSQUESOULDARTSFUREURSEDITIEUSE.
CONTRELEURCHEFFERONTDENUICTFERLUIRE:
ENNEMYDALBESOIRPARMAINFURIEUSE,
LORSVEXERROME&PRINCIPAULXSEDUIRE.

“D” ve “M” harflerinin dikey olarak yerleştirildiğini görebiliriz.
“D” ve “M” harflerinin arasında “H” ve “S” harfleri yer almaktadır.

Ayasofya'nın Bizans dönemindeki ismi "Hagia Sophia" dır.

“H” , “Hagia” kelimesinin ilk harfidir.
“S” , “Sophia” kelimesinin ilk harfidir.

 

Çoban Anıtı "Shugborough Hall" ın bahçesinde da yer almaktadır.

“S” , “Shugborough” kelimesinin ilk harfidir.
“H” , “Hall” kelimesinin ilk harfidir.

1300 lü yıllarda Tapınak Şövalyeleri'nin yargılanmaları sırasında "Baphomet" isimli bir puta taptıkları iddia edilmiştir.

"Baphomet" kelimesinin İbrani Atbash şifresi karşılığı "Sophia" yani bilgeliktir.


“Hagia Sophia” ismi “Kutsal Bilgelik” anlamına gelmektedir.

"OUOSVAVV" anahtar dizgesinde yer alan ve Roma rakamı değeri taşıyan harfler "VVV" dir :

"V” , “V” ve “V" nin sayısal değerleri :

V - V - V = 5 - 5 - 5 = 555

olarak bulunur.

555 sayısı , Roma rakamları ile "DLV" olarak yazılır.

"OUOSVAVV" anahtar dizgesinde yer alan "VVV" harf dizgesinin yerine "DLV" harf dizgesini yerleştirirsek :

"OUOSDALV"

harf dizgesini buluruz. Bu dizgenin İbrani Numeroloji sistemindeki değer 481 dir.


"AGIA SOPHIA” isminin İbrani Numeroloji sistemindeki değeri de 481 dir.

Ayasofya 481 yıl cami olarak hizmet vermiştir.


58 Sayısı

58 sayısı hakkında belirlediklerim :

1.

Nostradamus 1566 yılında ölmüştür.

58 sayısı 1566 sayısının çarpanıdır :

1566 = 27 * 58

Bunun yanı sıra 27 ve 58 sayılarının toplarsak :

27 + 58 = 85

85 ,  58 in tersidir.

 

2.

Nostradamus'un mezar kitabesinde ünlü kahinin 62 (LXII) yıl, 6 (VI) ay, 17 (XVII) gün yaşadığı belirtilmektedir.



62 , 6 ve 17 sayılarını toplarsak :

62 + 6 +17 = 85

85 ,  58 in tersidir.
 


3.

Hz. İsa ve havarilerinin sayısı :

1 + 12 = 13

5 + 8 = 13
 


4.

Ayasofya'nın kubbesinde 40 adet pencere vardır. 40 sayısının çarpanları :

5 * 8 = 40
 


5.

866 ve bu sayının tersi olan 668 in toplamı :

866 + 668 = 1534

Bulunan 1534 sayısını ortadan ikiye bölelim :

15 ve 34 sayılarını buluruz.

15 ve 34 sayılarının toplamı :

15 + 34 = 49 (IL)

15 sayısı ile 43 sayısının (34 ün tersi) :

15 + 43 = 58

6.

Nostradamus'un kitabının(Benoist Rigaud 1568 Lyon Basımı) kapağında 5 adet yıldız ve küre üzerinde 8 rakamı yer almaktadır.


7.

Nicolas Poussin 1640 yılında son akşam yemeğini tema olarak alan "The Institution of the Eucharist"  isimli tablosunu yapmıştır. Tablo incelendiğinde Hz. İsa'nın elinde bulunan Kutsal Kase'nin sol tarafında 8 , sağ tarafında ise 5 kişinin yer aldığını görürsünüz. Bu tablo Saint-Germaine-en-Laye de bulunan Sainte-Chapelle için yapılmış , 1792 yılında ise Louvre Sarayına yerleştirilmiştir.


Alıntıdır
Omnia in numeris sita sunt/her şey sayılarda gizlidir


Şubat 22, 2012, 10:35:16 öö
Yanıtla #42
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Sayın hailstorm’un bu başlık altına iki aktarım ile yapmış olduğu katkı gerçekten pek güzel ve teşekküre değer. Ayrıca bu alıntı her kiminse, alıntı sahibinin konunun yerleştirilmiş olduğu özgün web sitesinden yapmış olduğu çevirileri de, verimleş emek nedeniyle ayrıca kutlanmaya değer.

Burada kuşkusuz böylesine spekülatif bir değerlendirmenin ne denli yerinde olup olmadığı tartışılabilir. Ben bunu tartışmaya girişmeyeceğim. Bu gibi konulara pek meraklı olanlar var bu işi birçok alanda buna benzer bir tarzda yapan…

Bu açıklama ya da yorumların kapsamında bir de Nostradamus’un ardı geçiyor ki, işte o kehanetleri bakımından değil ama bir başka açıdan bu başlık altında önemli bir yere oturtulabilir. Ayrıntısına girmeden şu kadarını belirteyim: Neresinden bakarsanız bakın, Nicolas Poussin’in bu tablosunun Priéure de Sion adlı gizli örgüt ile bağlantısı vardır. Kısaca Nostradamus olarak andığımız Michel de Nostredame’ın da Priéure de Sion ile çok önemli bir bağlantısı vardı. (Bir dönem bu örgütün büyük üstatlığını üstlenmiş olduğu bile söylenir. Nitekim o kehanet denilen sözlerinin birçoğu bu örgütün ülküsünü yansıtır.) Üstelik bir de Languedoc’a komşu, Provenceliydi.

Yorumlarda işin içine Aya Sofya’nın katılması da ne kadar ilginç. Yapılmış olan birçok spekülatif değerlendirmenin bir başkası. Daha önce rastlamamıştım. Bu nedenle Sayın hailstorm’a kendi adıma da teşekkür ederim.

Ancak bir de eleştiri… Sayın hailstorm’a değil, bu değerlendirmeyi özgün olarak her kim yapmışsa ona… O da şöyle: Bu konuya o İngiltere’de Shugsborough Hall denilen yapının üzerindeki freskte yer alan yazıyı karıştırdık mı, çok yanlış yönlere gidebiliyoruz.

Evet, sanatçı Peter Scheemakers bu freski yaratırken Poussin’in tablosundaki ana temayı âdeta kopyalamış. (Aslında o tablonun ana temasının buraya kopyalanan olup olmadığı da tartışılabilir.) Ancak orada yazılı olan o harflerin arkasında bir şifre aramanın yanlışlığı da kanıtlandı ve onların Anna Seward adlı bir İngiliz şairin bir şiirinin baş harfleri olduğu ve bu baş harflerin niçin buraya konduğu da açıklandı. İşin içinde sır, şifre, gizli mesaj falan gibi şeyler yok.

İlle de böyle şeyler arasam istiyorsak ve ille de kurgu oluşturacaksak, bu freskin altındaki imzaya bakabiliriz: P.S. yani….


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 22, 2012, 04:53:58 ös
Yanıtla #43
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Çoban Anıtındaki Harflerin Sırrı

İngiltere'nin Stafforshire bölgesindeki Shugborough Hall'de bulunan tarihi "Çobanın Anıtı" üzerindeki 10 harfli ‘D OUOSVAVV M' şifresi, 250 yıldan beri çözülemiyor. Şimdiye kadar şifrenin ne olduğuna dair çeşitli iddialar ortaya atıldı. Ancak İngiltere'de yaşayan Amerikalı bir savunma uzmanı, şifrenin Kutsal Kase'yle alakalı bir şifre olduğunu öne sürdü. Anıtta ünlü ressam Nicholas Poussin'in 17'nci yüzyılda yaptığı ‘les Bergers d'Arcadie II' (Arkadya Çobanları) adlı tablonun mermer bir rölyefi bulunuyor. Tabloda "Et in Arcadia Ego!" ifadesine işaret eden bir kadın dikkat çekiyor. Hemen altında ise "D OUOSVAVV M" harfleri yer alıyor.



Kutsal Kase'nin Sırları

İngiliz şifre uzmanları, Kutsal Kase'nin sırlarını çözdüklerini ilan ede dursunlar; biz de onun görünenin andındaki görünmeyen yönünü ele alalım.

Dan Brown'un "Da Vinci Şifresi" adını taşıyan romanında ana fikir zaten Kutsal Kase, onun sırlı geçmişi, bu kase çevresinde kurulan gizli örgütler ve neyi sembolize ettiği… Kitaba dönecek olursak; şu satırlara rastlarız:

Romanın ele aldığı en ilginç sembollerden biri de Sangreal - Kutsal Kase sembolü. Kutsal Kase, "Son Akşam Yemeği"nde İsa'nın içmek için kullandığı ve Aramatyalı Yusuf'un çarmıha gerilen İsa'nın kanını doldurduğu kadeh olarak geçer. Kutsal Kase, İsa'nın kadehi olarak kabul ediliyor. Ama tarihte "Sangreal Belgeleri" adıyla anılan belgeler de inanışa göre Kutsal Kase ile birlikte gömülü. Belgelerin bin yıllardır Tapınak Şövalyeleri adı verilen gizli bir örgüt tarafından korunduğuna inanılıyor.Belgelerin Tapınak Şövalyeleri'ne bunca güç vermesinin nedeni sayfalarda Kase'nin gerçek tabiatının açıklanması.

Tapınak Şövalyeleri'ne göre Kutsal Kase, bir kase değil. Kase efsanesinin yani ayinde kullanılan kadehin dahice düşünülmüş bir alegori olduğunu iddia ediyorlar. Kase efsanesindeki ayinde kullanılan kadeh başka bir şeyin çok daha güçlü bir şeyin mecazi hali. Kutsal Kase insanlık tarihinde en çok aranan hazine olmuş. Kase efsanelere savaşlara ve bitmek tükenmek bilmeyen sorulara neden oldu.Dikenli Taç Çarmıhta kullanılan Gerçek Haç Titulus hepsi bin yıllarca arandı ama tarih boyunca aralarında en özeli Kutsal Kase olmuş.

Prieure de Sion tarikatında(Tapınak Şövalyelerinin diğer adı) gül sembolü kase için kullanılmış bir sembol. Gülü Kase sembolü olarak kullanmalarının nedeni ise gizlilik. En eski gül türlerinden biri olan Rosa Rugosa'nın aynı Venüs yıldızı gibi beş yaprağa ve beşgen bir simetriye sahip olması güle kadınlıkla güçlü ikonografik bağlar sağlıyordu. Bununla birlikte gülün ‘doğru Yön' ve yol bulmak kavramlarıyla çok yakın bağları vardı. Pusula gülü aynı Gül Çizgisi gibi seferilere haritalardaki boylamlara bakarak yön bulmakta yardımcı oluyordu. Bu yüzden dişi kadeh ve gizli gerçeğe götüren yıldız anlamındaki gül, pek çok açıdan gizlilik, kadınlık ve yön tayini olarak Kase'yi tanımlayan bir sembol olarak kabul edilmişti.

Kase aslında eski bir kadınlık sembolüdür. Kutsal Kase dişiyi ve elbette şimdi tamamen yok edilmiş olan tanrıçayı temsil eder. Kadının gücü ve onun hayat verebilme yetisi bir zamanlar kutsaldı ama erkek egemen bir toplumda tehdit oluşturuyordu. Bu yüzden kutsal dişi şeytanlaştırıldı ve ona günahkar dendi. Havva'nın elmayı yiyerek insan ırkını çöküşe uğrattığı ‘ilk günah' kavramı alegorik bir anlatımdı. Bir zamanlar hayat veren kutsal kadın artık düşman olmuştu.

Kase kayıp tanrıçanın sembolüdür. Kayıp Kase'yi arayan şövalye efsaneleri aslında kayıp kutsal dişinin arandığını anlatan yasak hikayelerdi. ‘Kadehi aradığını' iddia eden şövalyeler kadınlara boyun eğdiren tanrıçaları dışlayan inanmayanları yakan ve paganların kutsal dişiye saygı göstermesini yasaklayanlardan korunmak için şifreli bir biçimde konuşuyorlardı. Onlara göre taşıdığı sır öyle güçlü ki açıklandığında pek çok şeyi temelinden sarsabilir





Sevgi ile kalın


Şubat 23, 2012, 09:22:12 öö
Yanıtla #44
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Anlaşılan bu konu üzerinde pek de bir diyeceğimiz kalmadı.

Kuşkusuz birçok nesne gibi Poussin'in bu tablosu da olmadık etkiler yaratmıştır. Zaten yapımı bir bakıma o etkilerin yaratılabilmesi için olsa gerektir. Bunda ne denli başarılı olunduğunu bilemeyiz.

Bu konunun sonrasında belki Poussin'in başka tabloları da incelenebilir ama onların bu tablonun yapıımının gerekçesiyle bağlantısı olmasa gerektir. Belki Teniers ve Guercino gibi başka ressamların yapıtları, bu gerekçeye daha yakın düşer.

Kuşkusuz burada söz konusu olan bir deyiş vardır: Et In Arcadia Ego. Bunun üzerinde hayli yorum yapilmıştır. Nitekim, bir ara değinilmiş olduğu üzere bu deyişin bir anagram olması da olasıdır. Oradan hareketle belki bir başka mezar taşına gideriz. O da bizi bundan yüz yıl kadar önceki Rennes-le-Château olaylarına bağlar. Bu pek ilginç konu da ayrıca, bambaşka bir ya da birkaç başlık altında incelenmeye değer.

Bundan sonra benim açımdan burada bir özgün düşünce ya da yorum/değerlendirme üretme olanağımız kalmadı gibi görünüyor. Belki çeşitli kaynaklarda yapılmış olan spekülasyonlar aktarılabilir ama onların da konuya bir katkı sağlayacağı kuşkuludur.

Bu güzel ve düzeyli irdeleme nedeniyle  katılmış olanlara kendi adıma teşekkür ederim. Kuşkusuz asıl teşekkür, bu başlığın açılmasına neden olan Sayın Eureka'ya...
   
 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 23, 2012, 11:14:02 öö
Yanıtla #45
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 301
  • Cinsiyet: Bay

Sn ADAM, oysa biz, en azından ben, resmi incelediğinizde sizi şaşırtan detayı öğrenmek için can atıyorduk.

Sevgi ve saygılarımla.
"Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır."
Ludwig Wittgenstein


Şubat 23, 2012, 05:03:39 ös
Yanıtla #46
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Beni şaşırtan detaya Sayın enelsır değinmişti.

Aslında yorum çok iyi gidiyordu.

O kurgulanmış varsayıma göre, İsa'nın mezarı elbette Langudoc'ta da olabilirdi.

Böyle bir şey gerçek olmasa bile tarihte birçok kişi buna inanmış ya da inanmamış ama bunun gerçekliğini ileri sürerek tarihin yönünün değişebilmesi için çaba göstermişti,. Hâlâ da gösteriyor.

Nitekim işte bu yağlı boya resim de o amaçla yapılmış olabilirdi. Öyle ki arka plana bakılacak olursa bulunduğu yer Languedoc'taki Pech Perdue tepesi ya da Arques Dağı ya da işte oralanrda bir yer olmaktaydı. Tablonun yapılış ya da yaptırılışının amacı bunu vurgulamaktı.

"Et In Arcadia Ego" yazısı ise, Rennes-le-Château yakınlarında Bérenger Saunière'in araya araya sonunda bulmuş olduğu o Blanchefort düşesinin mezar taşı üzerindeki yazı ile özdeşleşmekteydi.  (Onun anagramatik değerlenderilmesi ayrı bir konu.)

Dolayısıyla resme bakınca, «Margdelena oğlunu nasıl da şefkatle okşuyor.» bile demiştim.

Aslında o resimdeki kişileri yine aynı şekilde değerlemeye sokabiliriz. Aradan sıyrılıp çıkan detay, o mezar taşı ya da lahdin Hz. İsa'nın olamayacağı...

İşte bu detay, daha canlı görülebilen küçük resimde belli olmuyordu. Fakat resmin çözünülürlüğü yükselince görüldü ki, gerek lahti oluşturan taşların ortasında gerekse yandaki taşın kenarında kırıklar oluşmuş. Üstelik bu kırıklar hemen o günün değil; biraz rüzgârın aşındırmasına da uğramış. Ressam bu detayı orada çok güzel gölgelendirerek vermiş bana göre.

Bu işin uzmanı Sayın Caius Keyes... O söylesin görüşünü.

Böyle olunca, söylenti ve iddia varlığını sürdürse de, bu resmin o söylenti ya da iddiayı kanıtlayamayacağı kanısına vardım.

Ancak bir başka açıdan düşünmek olanağı da var: Poussin bu resmi iki kez yapmış. Bu gördüğümüz fotoğraf acaba hangi resmi yansıtıyor? Birinciyi mi, ikinciyi mi? Şayet bu ikinci ise, birincide beni düş kırıklığna uğratan o detaylar yok, orada taşlar sapasağlam ise, o zaman bu resmin o ileri sürülen tezi doğrulayabilmek amacıyla yapılmış/yaptırılmış olduğunu söyleyebiliriz.

Bu bir özgür düşünce bombardımanıydı. Hiçbir yerden alıntı ya da aktarma değildir.
 

« Son Düzenleme: Şubat 23, 2012, 05:09:57 ös Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 23, 2012, 05:39:20 ös
Yanıtla #47
  • Ziyaretçi

Bence Sayın ADAM, çok güzel görmüş o detayı. Ressamın, kırıkların taze olmadığını göstermek istediği çok belli aslında, bunu ben nasıl kaçırmışım, ilginç. Aslında küçük bir ihtimal daha var, bir yapının taşı kırıldığı zaman, işçiler kırılan kısmı bilerek daha da yontup düzgün hale getirir ki, yama yapmak (yani o kırığı kapatacak oyulmuş başka bir taş koymak) kolay olsun. Yine de, bu küçük ihtimal bence doğru değil. Sayın ADAM'ın yaklaşımının doğru olması çok daha olası. Neden?

Çünkü Guercino'nun "et in Arcadia ego"suna yakından baktığımızda benzer, hatta aynı efektleri görebiliriz:
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/b/b9/Et-in-Arcadia-ego.jpg

Aynı durum Poussin'in diğer resmi (1627) için de geçerli:
http://www.artistsnetwork.com/wp-content/uploads/2011/03/7.__Poussin_ArcadianShepherds.jpg


Şubat 23, 2012, 06:23:12 ös
Yanıtla #48
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Vay canına!... Poissin'in öyle bir tablosu da mı varmış!... İşte ben, (bu çok şey bildiğini ileri süren ben) bunu bilmiyordum.

Çok teşekkürler Sayın Caius Keyes.

Tema aynı tema değil mi? Olay ve olası kişiler aynı ama burada biraz daha karamsar bir hava var sanki. Üstelik lahit de biraz daha kuytuda ve eskiden kalma olduğu açıkçaz belli.

Guercino'nun o tablosina gelince...

Şimdi biz burada, bu konu üzerinde bilgi ve görüş alış verişinde bulunan birkaç kişi bu konuyu biliyoruz. Belki izleyenlerin birkaçı da ibiliyor ama izleyenlerin büyük çoğunluğunun neden söz ettiğimizi anlayamamış olması da bir olasılıktır. Bunun için ise belki de Sayın gnothi'nin dah önce belirtmişolduğu üzere belki de tüm bu konuyu en başından ele alarak anlatmak gerekir. Bunun için ise Rennes-le-Château anlakttımı bile yetersiz kalacak, tarihsel bakımdan çok daha eskileri uzanmak gerekebilecektir.

Tek bir tablo bizi nerelere götürüyor...
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 23, 2012, 09:46:02 ös
Yanıtla #49
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 301
  • Cinsiyet: Bay

Sn ADAM,

Zaten Poussin bu resmi iki kere yaptı derken siz de Caius Keyes'in linkini verdiği bu resimden bahsediyordunuz :)

İlk resim buydu, ikincisi aslında dünyaca meşhur olan. Konunun başlarında verdiğim linklerde de bunun nedenini anlatan bir bölüm hatırlıyorum, gece eve gidince detaylı bakacağım.
"Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır."
Ludwig Wittgenstein