Bu noktada derin konulara giriyoruz. Sayın ADAM'ın sorguladığı gibi kusurun kimde olduğu, kime ne kadar ceza verileceği gibi konular tartışılmaya açılabilmekle beraber, ortada bir 'kusur'un varlığı yokluğu bile tartışılabilir. Normalde o konulara girmeyelim derdim ama madem Regius ile günümüz mason törelerini karşılaştırıyoruz, hakkını vermek lazım.
Cooke El Yazması'nda, Regius'a ek olarak mason kızları için "evlenmeden olmaz" demeye getiren bir madde var mesela. Kimi "O zaman Cooke'u yazan kişi daha ahlaklıymış" diyebilir, ama kimi de "Cooke'u yazan daha yobazmış" der. Burada işimiz bireylerin ne düşündüğü değil, herkesin ahlakı kendine. Önemli olan spekülatif masonluğun eski törelere ne derece bağlı kaldığı.
Bir başka bakış açısıyla soruya yaklaşırsak, yedinci noktada anlatılan durumu yaşayanların kendi arasında sorunu çözmesi gerekmez mi? Olaya şahit olmayan, sadece birilerinden duyan bir masonun olaya karışıp masona yaptırım uygulaması doğru olur mu? Bugün bu gücü kendinde gören mason, yarın masonların ne giydiğine, ne yiyip içtiğine, ne okuyup izlediğinde karışıp yaptırım uygulama hakkını kendinde görmez mi?
Masonluğu diğer yaşam/anlayış biçimlerinden ayıran (bence üstün kılan) iki özellik var. Biri, dogmatik düşüncelere sığmak istememesi, diğeri de bireyi ceza/yaptırım uygulamasıyla değil, öğretileriyle, kendi iradesiyle iyi insan olmaya giden yolu göstermesidir. Dolayısıyla iyi, dürüst, etik olamayan bir insan, zaten mason olamaz. Spekülatif masonluğun görevleri arasında namus bekçiliği olduğunu düşünmüyorum. Bu bağlamda Regius'un bu noktasının günümüzde geçerliliğini yitirdiğini düşünüyorum.
Ha bu yazdıklarımdan "demek ki masonlar birbirinin karısıyla kızıyla yatabiliyormuş" sonucu çıkaran olursa, onu yukarıdakine havale ediyorum.
Hem masonluğa göre kadınlar "hür doğmuş" değil miydi? Nasıl olur da bir kadın 'cariye' olabilir? Bu kısmı da anlamlandıramadım. Kadınların hür doğmuş olması spekülatif masonluğa ait bir olgu mu sadece? Operatif dönemde de buna inanılıyorsa, ya bu 'cariye' kelimesi yanlış çevirilmiş (veya başka bir anlamda kullanılmış) ya da Regius'un bu maddesi günümüzde geçerliliğini yitirmiş.
Gelelim 'uzun yaşam' konusuna. Orta Çağ'da insanların uzun yaşadıklarını düşündüklerini sanmıyorum. O yüzden muhtemelen bunu yazan kişi görece yaşlanmış olabilir. Zaten yazarın din adamı olduğunu daha önce konuşmuştuk. Belki de din adamı, Adem, Seth, Nuh gibi 1000 yıl civarı yaşayan atalarını kastediyordur.
İyisiyle kötüsüyle içerik eleştirimi yaptım, yapısal eleştirimi de yapayım.
Regius'un 15 noktasında da ilk 2-3 dize konu başlığı gibidir dikkat ederseniz. Bu kısmı okuduğunuzda aşağı yukarı ne öğüt vereceğini anlarsınız. Fakat burada tanrı'nın verdiği uzun yaşamın anlam kazanması zina yapmamaya bağlanır gibi olmuş. Bu bana diğer noktalara göre çok alakasız bir bağlantı gibi geldi. Diğer noktaların ilk satırlarını, noktanın tamamıyla karşılaştırırsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Bence ya bir ekleme/çıkarma, ya da bir kopukluk var.
Yine konudan saptım değil mi? Bağışlayın.