3. Bölüm:
GİRİŞ: Günümüzden yaklaşık olarak 5 milyon yıl önce (Messinien) Cebelitarık boğazının kapanması sonucu Akdeniz'de büyük bir kuraklık yaşandı. Şiddetli buharlaşma ile birlikte tüm Akdeniz kurudu. Bunun göstergesi olarak deniz tabanında yüzlerce metreyi bulan kalınlıkta evaporit tuz yatakları oluştu. Yaklaşık 2.6 milyon yıl öncesinde küresel ölçekte bir soğuma ile birlikte buzul çağları yaşandı. Ard arda buzul dönemleri ve daha sıcak buzul arası dönemler birbirini izledi. 2.6 milyon yıl- 12 bin yıl aralığında dört büyük buzul dönemi ( Günz, Mindel, Riss, Würm) yaşandı.(Bazılarına göre ise küçüklü büyüklü 20 civarı) Son buzul çağı yaklaşık olarak 12 bin yıl önce sona erince, küresel sıcaklık artışına bağlı olarak Asya ve Amerika'nın kuzey kesimlerini kaplayan buzullar eriyerek büyük göller oluşturdu, akarsular aracılığıyla deniz seviyesini yükselttiler. İşte bu dönemde yaklaşık olarak 7500 yıl önce Akdeniz'in tuzlu suları, tatlı bir su gölü olan Karadeniz'e boşaldı. Bizim Tufan hikayemizde buradan başlayacak.
MODERN BİR TUFAN HİKAYESİGünümüzde piyasada kolayca bulunabilecek bir kitap var. Walter Pitman ve William Ryan adında iki yerbilimcinin yazdığı "NUH TUFANI, Tarihi değiştiren olaya ilişkin yeni bilimsel kanıtlar" adında. Bu kitap bizlere yerbilimsel araştırmalar sonucunda modern bir tufan hikayesi anlatıyor. Ne dediklerini bir cümle ile özetlersek: 7500 YIL ÖNCE BOĞAZLARIN AÇILMASI İLE BİRLİKTE AKDENİZ'İN TUZLU SULARI KARADENİZ'E AKMIŞ VE BU ANİ OLAYI YAŞAYAN TOPLULUKLAR KARADENİZ HAVZASI BOYUNCA DEĞİŞİK YERLERE GÖÇ EDEREK ORADA TUFAN OLAYINI ANLATMIŞLARDIR.
Teorilerini ilginç kılan şey aslında yerbilimi okuyan herkesin bildiği bir olay,ı tufan ile bağlantı kurmalarıdır. Konuya uzak olanlar için şöyle bir özet yapalı. 5 milyon yıl önce Anadolu'da sıkışmaya bağlı sıradağlar oluşmuştu ancak Anadolu'nun iç kesimlerinde sığ göller vardı. Güneyde Arap levhasının sıkıştırması ile birlikte Anadolu'da toptan bir yükselme yaşanmıştı. Bu olaya "Epirojenez" denir. Bu yükselme sırasında çevresindeki denizlerde ise çanaklaşma görülmüştür. Bugün Ege denizinin yerinde bulunan "Egeid" karasıda çökerek Ege Denizi'ni oluşturmuştur. Karadeniz ve Akdeniz ise iki akarsu vadisi ayırıyordu. Anlaşılacağı üzere Çanakkale ve İstanbul boğazları geçmişte birer akarsu vadisiydi. Bu nedenle boğazlar gnümüzde ""Ria Kıyı" olarak tanımlanır.
Karadenizde 1960'lı yıllarda başlayan deniz tabanı incelemeleri ve karot alımı ile birlikte tatlı suda yaşayan bitki ve hayvan kalıntıları ile birlikte tuzlu su flora ve faunasınada rastlanmıştır. Bu şu anlama geliyordu tatlı su flora ve faunası hızlı bir şekilde tuzlu su baskınına uğramıştı. Peki neden Akdeniz taşmıştı. Buzul çağlarında Kuzey Asya'da geniş alanlarda buzullar vardı. Bu buzulların erimesi ile birlikte deniz seviyesi hızlı bir şekilde yükseldi.
Karadeniz'e tuzlu su dolunca bu alan bataklık haline geldi. Karadenizde yoğun olarak bulunan Hidrojen sülfürün bir nedeni de budur. Bu bölgede 1990'lı yıllarada araştırma yapan W.Ryan ve W. Pitman deniz tabanından altıkları karot örneklerinin 50 yıllık hata payı ile 7500,7580,7510,7470 yaşlarını verdilerini gördüler. Ayrıca Pitman şunu hesaplamıştı:Taşkın öncesinde karadeniz seviyesi -120 metre daha aşağıdaydı.
Koyu mavi renk taşkın olmadan önceki seviyeyi göstermektedir.
Ayrıca Celal Şengör Pitman'a Paleontolog Mehmet Sakınç ve Naci Görür'ü tanıştırmıştı. Sakınç 1985-1986 yıllarında boğazda yaptığı sondajlarda çökellerin yaşının 7500 yıldan daha yeni olduğunu bulduğunu Pitman'a söylemişti. Görür ise çanakkale boğazında sondaj ile deniz tabanı çalışmaları yapmıştı. Pitman ve Görür Deniz Kuvvetleri'nin izni ile yapılmış çalışmaları incelediler. Şu sonuca ulaşıldı boşalma çok hızlı olmuştu. Deniz seviyesi günde 15-20 cm yükselmişti. Yatayda 400-500 metre düzlükte ise 1.5-2 km hızındaydı.
TUFANI KİM YAŞADI NEREYE GİTTİLER?Karadeniz havzasında yaşayan topluluklar muhtamelen bu olaydan etkilendi. Karadeniz çanağı boyunca çevreye yayılmış olmalılar. Olayların akışında toplulukların göç yolları, tarımın ilk nerede başlamış olabileceği konusunda resmi tarihin dışınca birçok spekülatif görüş var. Ama ben bilimsel geçerliliği henüz genel kabul görmemiş bu konulara girmek istemiyorum.
Tufan olayını Sümerlilerle başlamıştık ve tekrar onlarla bitirelim.
Karadenizde bu taşkın meydana geldiğinde henüz sümerlilerin yaşadığı yerde Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki Bsra körfezi civarında yerleşim yoktu. Bu alanlar yıllık ortalama yağışın 250 mm civarında olduğu kurak yerlerdi. Anadolu'da ise yerleşik hayat ve tarım başlamıştı. Çatalhöyük'ün bulunmasıyla bu kanıtlanmıştır. Tarımsal kültür bu alanda kuzeyden güneye doğru bir yayılım göstermiştir. Sümerler işte bu nedenle kuzeyden gelmiş bir halk olarak düşünülmüştür. Kökenleri konusunda dilbilimsel açıdan, Özgür zamir kullanımının Moğol, Türk, Mançu, Macar dillerine yakın olduğu düşünülmüştür.
Sümerler kendi geçmişleriyle ilgili görüşü "Bilgenin Şiiri"nde açıklanmaktadır. Şiire göre Büyük Tufan ile birlikte zamanın bittiği ve tarihin başladığı söylenir. İlk günlerde balık derisine bürünmüş insan görünümlü yedi bilge denizden çıkarak sümerlere medeniyeti öğretmiştir.
Belki de "Balık Adam" Karadeniz'den çıktı. Kimbilir...
Kuşkusuz bu anlattıklarım üzerinde daha çok tartışma ve spekülasyon yapılabilir. Bilim her zaman bizim sorularımıza yanıt aramaya çalışır. Bilgi sürekli değişir ve yenilenir. En başta sümerler ile başladığımız için konu hep Mezopotamya çevresinde döndü. Kuşkusuz başka coğrafyalarda da tufan hikayeleri vardır. Ama bu başka bir yazının konusu...
Saygılarımla.
KAYNAKÇA:
Willima Ryan, Walter Pitman, "
Nuh Tufanı" Arkadaş Yayınevi, 2003, Ankara
Jan Bottero(Derleyen), "
Eski Yakındoğu", Dost Kitabevi,2005, Ankara
Muazzez İlmiye Çığ, "
Sümerlilerde Tufan Tufan'da Türkler",Kaynak Yayınları,2009, İstanbul
http://en.wikipedia.org/wiki/Black_Sea_deluge_hypothesishttp://mail.colonial.net/~hkaiter/Glaciers_Ice_Ages.html