“Evrensel Masonluk” genel başlığı altında bir başka konuya geçmek istediğim için, bugün ikinci kez buna dönüp, bitirmek istedim.
İngiltere’deki Masonlar Ne Yapıyor?
Fransa başta olmak üzere Kıta Avrupası’nda anlatmış olduğum gibi bir karmakarışıklık sürerken, İngiltere’de neler olduğuna da bakalım.
Olan şu: Önce 18. yüzyıl ortasında bir bölünme oluşuyor. Yaklaşık 60 yıl bu böyle sürüyor... Sonra İngiltere’deki Masonluk yeniden tek bir obediyans çatısı altında birleştiriliyor.
Bölünmüşlük sürerken yani 18. yüzyılın ikinci yarısında her iki İngiliz büyük locasının uyuşabildiği tek bir nokta var: “Masonlukta yüksek dereceler ile bunları yöneten bir yüksek otorite ve rit diye bir şey yoktur; olamaz. Tek bir Masonluk vardır; o da bizim uygulamakta olduğumuzdur.” Aslında bu bakımdan bu iki büyük loca birbirlerine de aynı lâfları ediyor.
Şimdi bu, Kıta Avrupası’nda geliştirilmiş ya da icat edilmiş olan yüksek derecelerin İngiltere’de uygulanamadığı mı demek oluyor?
Hayır! Uygulanıyor ama büyük localar bunları tanımıyor, örgütsel bakımdan benimsemiyor ve onaylamıyor. Hatta İngiltere’de, -isterseniz buna İskoçya’yı da katalım- Kıta Avrupası’nda olmayan başka sistemler de oluşturuluyor ama büyük localar onları Masonluktan saymıyor.
Bunların arasında en önemlisi “Royal Arş Masonluğu” (Royal Arch Masonry) olarak anılan sistemdir. Zaten bunun öğretisinin bir bölümü, daha önce üstat localarında uygulanmış üçüncü derece ritüelinde yer alırken, sonradan bir kısmı korunmuş, ötesi bırakılmıştır. (Burada ritüelik ayrıntılara girmemiz olanaklı değil ama bunun öyle olduğunu bilelim.)
1813 yılında İngiltere Birleşik Büyük Locası (United Grand Lodge of England) kurulurken, bu Royal Arş uygulaması, üçüncü derecenin bir uzantısı olarak benimseniyor. O tarihte şöyle bir deyiş var ki, bu İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın anayasasında da belirtilir: “Masonluk, Royal Arş da dahil olmak üzere üç dereceden oluşur.” (Kimi yerde bir de bu Royal Arş’ın başına “kutsal anlamına gelen bir sıfat da eklenir. Bunun amacı, başka ritlerde de yer almakta olan Royal Arş derecesinden farklı oluşu vurgulamaktır.)
Peki ya öteki ritler?...
1813 yılında kurulmuş olan İngiltere Birleşik Büyük Locası, 19. yüzyıla çok güçlü bir masonik örgüt olarak girmişti. Onun yanında başka obediyansların hatta Kıta Avrupası’ndaki Masonluğu âdeta egemenliği altına almış olan Fransa Büyük Doğusu’nun bile esamisi okunmazdı. «Bu gücü nereden alıyordu?» diye sorarsanız, o tarihte İngiltere kralının aynı zamanda büyük üstat olduğunu anımsatmalıyım. Dolayısıyla, İngiltere’de Masonluk artık doğrudan krallık tarafından yönetiliyordu. (Bir yanılgıya düşülmemesi için eklemeliyim: Bu durum o tarihte öyleydi. Hep öyle sürmedi. Gerçi İngiltere kralının büyük üstat olduğu bir dönem daha vardır ama her zaman değil.)
Durum böyle olunca, İngiltere Birleşik Büyük Locası, kendi ülkesinde başıbozukluğa katlanamazdı. Ritleri ortadan kaldıramıyordu; çünkü ileri gelen masonlardan birçoğu öteden beri bunlardan birine ya da diğerine kimileri birkaçına birden katılmaktaydı. Bu masonların arasında hayli üst düzey aristokratlar da vardı.
Güzel bir çözüm bulundu: Tüm ritler İngiltere Birleşik Büyük Locası’na bağlanacak. Ancak öyle herhangi bir yüksek dereceler otoritesi diye bir şey de olmayacak. Zaten Masonlukta “yüksek dereceler” (high degrees) diye bir şey yoktur; olamaz. Ancak felsefi nitelikli çalışmaların yapıldığı birtakım “ileri dereceler” (advanced degrees) olabilir. Bunlar da birbirinden ayrı ve bağımsız çalışır. Hepsinin kendine özgü bir yönetim organı olabilir, olacaktır da, ancak bu organ İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın asal yönetim organına bağlıdır.
Bu bir bakıma Fransa Büyük Doğusu’nun yapmış olduğu gibi bir iş ama ondan ileri. Çünkü Fransa Büyük Doğusu ve ona benzer tarzda diğer ülkelerde örgütlenmiş büyük doğular gerek bir kavram olarak “yüksek dereceler”i benimsiyor gerekse o dereceleri yöneten bir otoriter organın geçerliğini kabul ediyordu.
Böylece ortaya bir sürü ileri dereceden oluşan bir organizasyon çıktı. İşte bu daha önce “Olmaz!” denilenin oluşu… Kimileri buna “İngiliz Riti” der ama kendileri bunu benimsemez.
İskoçya’da ise kimisi Kıta Avrupası’ndakilere benzer, kimisi bambaşka birçok rit oluşturuldu. Her ne kadar ülke “Birleşik Krallık” ise de, İskoçya’nın bir kendine özgülüğü ve özerkliği vardır. Nitekim her ne kadar İskoçya Büyük Locası İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın üstünlüğünü tanıyorsa da onu her bakımdan kesin ve tam egemen olarak görmez. Nitekim bu bakımdan İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın borusu İskoçya’da yeterince ötemedi.
Federasyon
Son olarak yine Kıta Avrupası’na dönelim.
19. yüzyılda kimi Avrupa ülkelerinde bir obediyans türü daha doğdu. Bunun en önemli özelliği, tüm ritlere ayırımsız olarak tolerans göstermesiydi. Büyük doğudan farkı, bir riti bünyesine kabul edebilmek için öyle ince eleyip sık dokumaması, ritlerin yüksek dereceleriyle hiç ilgilenmeyip, sadece birbirinden farklı ritüeller uygulayan simgesel derece localarını sinesine kabul etmesiydi.
Masonluğun evrensel amaçları göz önüne alınacak olursa, bu bir bakıma çok elverişli bir örgütsel yöntem gibi görünüyor. Herkes kendi locasında istediği ritüeli uygulasın. Bu ritüel hangi ritin etkisi altında olursa olsun; bir şey değişmez. Ancak o ritlerin yüksek dereceleri burada sökmez. Egemen otoritelerinin de herhangi bir hükmü yoktur. Onlarla iletişim bile kurulmaz. İsteyen gider, istediği yerde istediği yüksek derece çalışmasını yapar. Federasyon bununla ilgilenmez.
Masonluğun simgesel dereceleri bakımından İlk bakışta akıllıca gibi görünüyorsa da pek tutmadı.
Zaten akıllıca gibi görünen birçok şey Masonlukta pek tutmamıştır. Birtakım özel eğilimler almıştır önceliği... Birtakım egemen güçlerin istedikleri olmuştur.
Ancak bir obediyans “büyük doğu” adını taşıyorsa, bu onun sinesinde mutlaka yüksek derece atölyelerini barındırdığı anlamına da gelmez. Bugün dünya yüzündeki çoğu büyük doğular, çeşitli ritlerin sadece simgesel derecelerinde çalışıyor. Demek onlar kuramsal bakımdan aslında birer federasyon. Demek ki tutmamış olan federasyon sistemi değil, sadece bu terim. Kimi masonlar şu “büyük doğu” teriminden niçin bu kadar çok hoşlanıyor, bunu anlamak olanaklı değil. Anlayan varsa, bana da anlatsın lütfen.
Bu yazı dizisi burada sona erdi.
Sevgilerle.