Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: RİTLERİN ÖYKÜSÜ - 2  (Okunma sayısı 3155 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 19, 2009, 08:33:06 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



YÜKSEK DERECELERİN OLUŞUMU


İçerdiği konuların arasında Masonluğun tarihi de bulunan kitaplardan bazılarında, Masonluktaki yüksek derecelerin, Andrew Michael Ramsay tarafından yaratıldığı belirtilir.

Acaba bu ne denli doğru sayılabilir? Bu belirtmede bir ayrıntı yanlışlığı yok mu?

Masonlukta “yüksek dereceler” denilince, önce bunun ne anlam taşıdığı üzerinde durmak gerekir. Kimileri, “yüksek dereceler” kavramının, Masonluktaki geleneksel üç simgesel dereceden sonra çalışması yapılan her türlü dereceyi içeren bir genel kavram olduğunu belirtiyor.

Kimileriyse buradaki “yüksek” teriminin, simgesel derecelerin üzerinde bir üstünlüğü vurguladığını, bunun ise olamayacağını savunarak, Masonlukta “yüksek dereceler” (Fr: Hauts Grades; İng: High Degrees; Alm: Hochgrade) diye bir kavramın varlığını ve geçerliğini yadsıyor. Bunun yerine, zorunlu olarak, “İleri Dereceler” anlamına gelen terimleri (Fr: Grades avanceés; İng: Advanced Degrees; Alm: Beförderungsgrade) kullanıyorlar.

Bu, günümüze gelininceye kadar çözümlenememiş bir kavram uyuşmazlığıdır.

Eğer Çağdaş Masonluk, kimilerinin ileri sürmüş olduğu gibi, salt sonradan “Operatif Masonluk” olarak nitelendirilmiş ve günümüzde de öyle anılan eski inşaatçılık mesleği ve sanatının biçimsel ve içeriksel bir değişime uğratılmış olmakla birlikte devamı ise; bu kurumdaki üstat derecesi bile bir “yüksek” derecedir. Çünkü geleneksel inşaatçılık mesleği ve sanatında, çırak ve kalfa olmak üzere yalnızca iki derece vardı; “üstat” ise bir derece unvanı değil, yalnızca bir locanın başındaki kişinin unvanıydı. Elbette bu olgu geleneksel inşaatçılık mesleği ve sanatının dünyanın her yerindeki sistemi için değil, sadece Avrupa’da geçerliydi; o da ancak Orta Çağ ve sonrası için söz konusuydu.

Çağdaş Masonluğun ilk örgütü olan Londra Büyük Locası’nın 1717 yılındaki kuruluşu sırasında, Masonluktaki bu geleneksel derece sistemi üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştı. Böyle bir değişikliğin daha sonraki birkaç yıl içinde de yapılmamış olduğu, Masonluğun 1723 tarihli özgün anayasasının kapsamından açıkça anlaşılıyor. Locaların kuruluşu ve yönetimine ilişkin bazı yeni kurallar getirilmişti ama derecelere hiç dokunulmamıştı.

Londra Büyük Locası’nın, bir kural olarak değil ama gelenekselleştirilmesine çalışılan bir uygulama olarak şöyle bir yenilik getirdiği görülüyor: Eskiden bir locanın üstadı, kendisi çekilmediği ya da görevini sürdürme yeteneğini yitirmediği sürece, ömür boyu (ad vitam) üstat olarak locasını yönetirdi. Londra Büyük Locası’nda ise loca üstatları bu görevi ancak bir yıl yürütüp, hemen bir başka kardeşe aktarmaya girişmişti.

Bir kez üstat olan kişi, bundan sonra yine kalfalığa dönemeyeceğinden, locanın üstadı ile aynı hak ve yetkilere sahipti. Bu üstatlardan kimileri yeni kurulan localara üstat oldu fakat gene de önceki üstatların sayısı giderek arttı. Öylesine ki; kısa bir süre sonra Londra Büyük Locası’nda bir “üstatlar enflasyonu” başgösterdi. [Bunları daha önce bir başka başlık altında anlatmış olduğumun farkındayım ama bu başlığın gereği olarak yinelemeye gerek gördüm.]

Daha Londra Büyük Locası “İngiltere Büyük Locası” adını bile almadan yani 1725 yılı öncesinde, localardaki bu üstat masonları bir araya toplayacak bir Üstatlar Locası kurulması öngörüldü. Kuruldu da... Başlangıçta bu loca, büyük loca için bir tür danışma kurulu niteliğini taşıdı. Ancak locanın üyelerinin sayısı artış gösterince, üstatlar için ayrı ayrı locaların kurulmasına girişildi. En basitinden çalışma alanlarının tüm bu üstatları alabilecek denli büyük olamadığı için.

Böylelikle bu üstat localarının bir yönetimsel danışma organı olma işlevi ortadan kalktı. Bu durumda, bu locaların çalışmaları için bir ritüel hazırlanması gereksinimi doğdu.

Üstat localarında kullanılmak üzere hazırlanan ritüel, çağımızdaki üstat derecesinden başlayarak “Royal Arş” (Royal Arch) olarak anılan derece ritüelinin sonuna kadar uzanan hatta belki biraz daha fazlasıyla Masonluktaki öğretinin önemli bir bölümünü içermekteydi. Bunun gerekçesi de, doğrudan 1723 tarihli anayasanın tarihsel bölümünden alınmıştı.

Başta Fransa olmak üzere Kıta Avrupası’ndaki mason locaları da üstat localarında uygulanmakta olan o ritüeli hemen benimsedi. Bir farkla ki, ayrı üstat locaları kurmayarak, üstat derecesini diğer iki dereceye eklediler.

Uygulamanın bu türü bu kez İngiltere’de de olumlu bulundu ve üstat localarının kapatılmasına, buna karşılık üstat derecesinin yerleştirilmesine girişildi.

Başlangıçta üstat derecesi gene yalnızca daha önce loca üstatlığı yapmış bulunan masonlara özgü tutulmaktaydı. Ancak bu sınırlama, üstat derecesinde yapılan çalışmaları güçleştiriyordu. Bunun üzerine, gerek İngiltere  gerekse Kıta Avrupası’nda, bir masona “üstat” unvanı ve niteliğinin verilebilmesi için, daha önce bir locayı yönetmiş olma koşulu aranmaz oldu.

İngiltere’de Masonluğa üçüncü bir derecenin eklenmesi, başlangıçta hayli tepki gördü. Özellikle Kuzey İngiltere, İskoçya ve İrlanda’daki mason locaları, bu tür uygulamaların Masonluğun geleneksel özüne aykırı olduğunu savunuyordu. Bu savunmalarında pek haksız da sayılmazlardı ama onların benimsemekte olduğu tür Masonluk tarihe karışıyor, onun yerine yepyeni bir tür Masonluk doğuyordu; en azından yapılmakta olan iş böyle gösteriliyordu. Bu yeni Masonluğun örgütlenme ve çalışma şeklinde de elbette birtakım belirgin farklar olacaktı.

İngiltere’nin güney ve kısmen orta bölgelerinde yani İngiltere Büyük Locası’nın egemenliğinin etkili olduğu yörelerde, Masonluğun 3. derecesi 1738 yılında benimsendi. Diğer yerlerde ise üstat locaları 1770 yılına kadar birer bağımsız loca kimliğinde çalışmayı sürdürdü.

Kimi yazarlara göre üstat localarının kurulması bir yönetimsel yöntem değişikliğinin sonucu değildir. Bu yazarlar, şöyle bir görüşü savunur: «1717 yılındaki yenileşme eyleminden sonra, çırak ve kalfa derecelerinin ritüelik öğretileri, Masonluğa yeni katılan aydınlar için yetersiz bulundu. Bu öğretiler, ancak düşünü çalışmaları da yapması gereken operatif masonlar için yeterli olabilirdi. Diğerleri, çok daha derin anlamlı öğretilere gereksinme duymaktaydı. Bunu gerçekleştirebilmek için bir formül arandı. Bu amaçla da ilk üstatlar locası kuruldu. Böylece, bir yönetimsel gereksinmenin örtüsü altında bir ritüelik olanak sağlandı. O tarihlerde bunun başka türlü yapılabilmesi olanaksızdı.»

İster localardaki üstatların sayısının artması ister daha derin bir masonik öğretinin ritüele bağlanması amacıyla kurulmuş olsun, üstat locaları, Masonluğun tüm öğretisi kapsamında çok önemli bir yer tutan bazı simgeler ile birlikte alegorik nitelikli töresel öykülerin de masonik öğretim yöntemine girmesini sağladı. Nitekim günümüzde bile Masonluğun ilk iki derecesi ile üçüncü derece arasında bu bakımdan farklı bir yöntem uygulanmaktadır.

1813 yılında İngiltere Birleşik Büyük Locası kurulurken, Masonlukta yüksek derecelerin varlığını ve geçerliğini yadsıyan bu yeni obediyans, kuruluş protokolünde şu tümceye de yer vermişti: “Masonluk, Royal Arş derecesi de dahil olmak üzere üç dereceden oluşur.”

İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın kuruluş protokolünde böyle deniyordu ama ne Kıta Avrupası’nda ne de Büyük Britanya’da Royal Arş derecesi, Masonluğun üçüncü derecesi ile bütünleşmişliğini uzun boylu sürdürebildi. Bu birleşik ritüelin çok uzun oluşu, üstelik bölüm bölüm birbirini izleyen ve bütünleyen öğretisel ayrıntılardan oluşması, zamanla özgün üstat derecesi ritüelinin ayrı ayrı derece ritüellerine bölünmesini gerektirdi. Bununla birlikte, günümüzde bile derecelerinin toplam sayısı az olan ritlerde, bütünleştirilmiş öğretiyi içeren ritüellerin uygulandığı görülür.

İşte Masonluktaki yüksek dereceleri çıkaranın Andrew Michael Ramsay olduğunu ileri sürenlerin yanılgısı bu tarihsel oluşumu görmemelerinden ya da göz ardı etmelerinden kaynaklanıyor. Bununla birlikte Ramsay’ın, ilk üç derecenin üzerine daha başka dereceler de ekleyerek Çağdaş Masonlukta ritlerin kurulmasına yol açmış olduğu da yadsınamaz.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
5871 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 18, 2009, 05:18:17 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3239 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 20, 2009, 01:47:53 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3741 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 21, 2009, 09:18:14 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3778 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 22, 2009, 07:53:39 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3478 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 23, 2009, 08:33:14 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3072 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 09:14:47 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3124 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 25, 2009, 08:57:21 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3066 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 26, 2009, 08:06:56 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3298 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2009, 07:25:05 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2671 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 28, 2009, 07:35:14 öö
Gönderen: ADAM