Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Taşın Altında Ne Var? (Ekeir – 9)  (Okunma sayısı 5829 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 29, 2009, 11:47:27 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Burada yazacaklarım sanki gerek bu bölüme koyduğum başlık gerekse kapsam bakımından konudan sapmış, bambaşka yerlere gitmiş gibi gelebilir. Aslında hiç de öyle değil. İmiki yöntem vardı: Birincisi önce asıl konuyu anlatmak fakat bu birtakım acıklamalar gerektireceği için ardından onları da yapmak, ikincisi ise önce gerekli açıklamaları yapmak ve sonra bunları asıl konuya bağlamak. Ben ikinciyi seçtim.

Anlatacaklarımı başka yarlarda okumuş olanlar bulunabilir. Okumamış olanlara ise ilginç geleceğini sanıyorum. Okumuş olanlar ise biraz farklı bir anlatım tarzı görecek.




Fransa’nın güneyinde, Pireneler’in etekleriyle Akdeniz’in oluşturduğu köşeyi tutan bölgesi, bu ülkenin diğer yöreleriyle karşılaştırıldığında hayli farklı bir görünüm sergiler. Buraya “Languedoc” denir. Bir başka çalışmamda Languedoc’un bir haritasını vermiştim. Nereden söz ettiğimin iyi anlaşılması için aynı haritayı buraya da ekliyorum.



Bizi ilgilendiren bölge bu haritanın solunda altttaki bölüm.

Buralardaki dağlık yörelere ulaşılması zorlukludur ama vadiler doğa güzellikleriyle süslüdür. Çoğu tepelerin üzerinde Orta Çağdan kalma bir şato, bir kale ya da bir manastırın yıkıntısı vardır.

Bu bölgenin büyük yerleşim yerlerinden biri olan Carcassone kentinden çıkıp güneydeki dağlara doğru uzanan daracık yollar döne dolaşa izlenecek olursa, 40 km kadar sonra Rennes-la-Châteaux köyüne varılabilir. Günümüzde bu köy, 200 dolayında nüfuslu küçücük bir yerdir.

Bu köyden ve çevresinden de “Coğrafyada Geometrik İlişkiler” başlığı altında söz etmiştim. Orada da başka amaçlarla da olsa gerek köyün günümüzdeki fotoğrafını gerekse tam olarak yerini göstermiştim. Şimdi sizi o konuya taşımak istemem. Onun için gerek köyün fotoğrafını gerekse çevrenin ayrıntılı haritasını buraya taşıyacağım.




Rennes-la-Château adlı köyün birkaç kilometre güneyindeki “Bézu” adlı bir tepe üzerinde 13. yüzyıldan kalma bir Tapınak Şövalyesi karargâhının yıkıntıları bulunur. Doğusunda ise, Tapınak Şövalyelerinin 4. Büyük Üstadı Bertrand de Blanchefort’un şatosunun bugün bile ayakta duran kalıntıları yer almaktadır. Albililerden gelme olan Blanchefort ailesi, günümüzde bile Fransa’nın en köklü ve en varlıklı ailelerinden biridir.

Rennes-la-Château köyünün kilisesi 1059 yılında yapılmıştır. Büyük Fransız Devrimi’nden kısa bir süre önce bu kilisenin rahibi olan Antoine Bigou, Blanchefort ailesinin özel rahipliğini de yapıyordu.

Burada adından epeyce söz edeceğim Bérenger Saunière ise, 1885 yılında bu kiliseye rahip olarak atanmıştı. [Dan Brown, o çok satan “Da Vinci Şifresi” adlı kitabında bu kişiden uzun uzadıya söz etmiştir ama asıl kaynakça Michael Baigent, Richard Leigh ve Henry Lincoln adlı araştırmacı yazarların “The Holy Blood and the Holy Grail” adlı kitabıdır. (Sayın amersach bu noktada karşı çıkacak, biliyorum.) Benim ise yararlandığım başka kaynaklar da olduğu için (listesi çok uzun) anlatacaklarım biraz farklı olacak. Zaten bunları anlatışımın amacı da farklı.]

Rennes-la-Château çok küçük bir yer olduğu için, köy rahibinin her gün yapması gereken pek bir iş yoktu. Günlerinin çoğunun boş geçmesinden sıkılan Bérenger Saunière, yararlı bir şeyle oyalanmış olmak için hayli yıpranmış durumda olan kiliseyi onarmaya girişmişti.

Kilisenin sunağını zorlukla yerinden oynattığında, bunun altında bir oyuk bulunduğunu görmüştü. Bu oyukta sunağı ayakta tutan iki sütundan birinde, ahşap tüpler içine yerleştirilmiş dört el yazması rulo bulmuştu. Bunlardan biri 1244, biri 1644 tarihini taşımaktaydı; diğer ikisi 1780’li yıllarda yazılmıştı. Hiçbirini kimin yazmış olduğu belli olmayan bu belgelerden son ikisinin Antoine Bigou tarafından yazılmış olduğu düşünülebilir. Bir diğer olasılık da, ötekilerle birlikte bu daha yeni tarihli belgelerin de ona başkaları (büyük olasılıkla Blanchefort ailesinden biri) tarafından saklanmak üzere emanet edilmiş olmasıdır.

Bérenger Saunière bulduğu belgeleri ne yapmış?... Bu pek bilinmiyor. Herhalde birtakım ellerde dolaşmış. Son durakları Paris’teki Milli Kütüphane (Bibliothèque Nationale) olmuş.

Bérenger Saunière ile ilgili olmak üzere bilinen bir şey varsa, o da bu keşfinden kısa bir süre Paris’e gittiği, orada birtakım kişilerle görüştüğü, sonra sayısız mektuplar yazdığı, bunlara yanıtlar aldığı, derken birdenbire hayli paralı bir adam olup çıktığıdır.

Bu zenginleşmenin kaynağı öğrenilememiştir. Hatta bunu duyarak görüşmek üzere onu Paris’e çağıran kardinalin zorlamasına karşın, bu parayı nasıl elde ettiğini açıklamamakta direnmiştir. Bundan ötürü başına çeşitli dertler açılmıştır.

Paris’te görüşmüş olduğu kişilerin arasında, 20. yüzyılın ünlü yazarlarından Maurice Maeterlinck, ünlü soprano Emma Calvé, ünlü kompozitör Claude Debussy de vardır. Görüşmüş olduğu kişilerin hepsi bilinmemektedir ama bunların çoğunun “sanat” çevresinden olduğu dikkati çekmektedir.

Bérenger Saunière, nereden geldiği bilinmeyen paralarla çevrenin bayındırlık işlerine katkılarda bulunmuştur. Kendisine de büyük bir kütüphane kurmuş, değerli koleksiyonlar satın almıştır. “Villa Bethania” dediği fakat hiç kullanmamış olduğu bir ev yaptırmış, “Tour Magdela” adını verdiği bir kule diktirmiştir. Burada birçok ünlüyü konuk olarak ağırlamıştır.

Yaptırmış olduğu villaya ve kuleye vermiş olduğu adların seçiminin de birer anlamı var. Bunlar Hıristiyanlığın oluşumu sırasındaki birtakım olaylarla bağlantılıdır.

Yakın geçmişimizde Mısır’da bulunmuş olan bazı belgeler, diğerleri ortadan kaldırılmış olduğu için günümüze kadar gelebilmiş olan dört İncil ile hayli çelişkili anlatımlar içermektedir. O zaman “Bethania” ve “Magdela” adları daha da bir anlam kazanmaktadır.

Burada bunları da anlatmaya girişecek olursam bu çalışma çığrından çıkar. Başka bakımlardan aslında çok önemli sayılan bu ayrıntıları kapsamı dışı bırakıyorum.

Birçok iyilik işleri için ölçüsüz para harcayan Bérenger Saunière, Rennes-la-Château köyünün bağlı olduğu Carcassone kentinde görevli piskoposun kendisinden istediği bağışı vermekten kaçınmıştı. Bu da, keşfinden sonra dinsel görüşlerinde hayli değişiklik oluştuğunu gösterir. Nitekim köyün kilisesinin onarımını bitirttikten sonra, giriş kapısının üzerine Lâtince olarak “TERRIBILIS IST LOCUS ISTE” (Burası korkunç bir yer) yazdırmıştı.

Bérenger Saunière 1917 yılında öldü. Görgü tanıklarının belirttiklerine göre; ölüm döşeğinde yatarken Hıristiyan gelenekleri uyarınca son görevleri yerine getirmek üzere bitişik köylerden birinden çağırılan bir papaz, yanına girip onunla birkaç dakika konuştuktan sonra, âdeta gözleri oyuklarından fırlamış bir biçimde dışarı fırlamıştı. Bu papazın sonradan dilinin tutulduğu söylenir.

Bérenger Saunière ölünce, bir “köy rahibi” için hiç de olmayacak boyutta, günlerce süren bir cenaze töreni düzenlenmişti. Bu törene, birçok tanınmış Fransız ailesinin ileri gelenleri, Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz-Josef’in kuzeni olan Arşidük Johann Salvator von Habsburg da katılmıştı.

Habsburg Arşidükü Johann Salvator, 1889 yılında tüm unvanlarını terk ederek ortalıktan yok olmuştu. Bundan 20 yıl kadar sonra Arjantin’de görülmüş, 1910 ya da 1911 yılında öldüğü duyulmuştu. Şu halde ya ölmüş olduğuna dair bilgi yanlıştı ya da bu cenaze törenine katılmış olan kişi bir başkasıydı. İşin ilginç yanı, Bérenger Saunière’in zenginleşivermesiyle birlikte ortadan yok olup, ölümüyle birlikte gene ortaya çıkmasıydı.

Çok sonraları, bankalarda yapılmış olan araştırmalar sonucunda, Bérenger Saunière adına açılmış hesaplara Habsburg arşidükünün hesaplarından düzenli aralıklara büyük tutarlarda para aktarılmış olduğu saptanmıştır. Böylece, Bérenger Saunière’in birdenbire zenginleşmesinin kaynağı, yıllar sonra öğrenilebilmiştir.

Bérenger Saunière, her şeyini, sağlığında yanında çalışıp ev işlerini yürüten Marie Denarnaud adlı kadına bırakmıştı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra doğan dehşetli enflâsyon ortamında Fransa hükümeti piyasaya yeni banknotlar sürmüş, eskileri yenileriyle değiştirecek olanların ellerindeki paraların kaynağını belgelemelerini zorunlu tutmuştu. Görgü tanığı niteliğindeki komşulara göre, 1946 yılında Marie Denarnaud, kümelerce eski banknotu yakarak yok etmişti. Bundan sonra villayı satmış, 1953 yılına kadar bundan sağladığı gelirle yaşamıştı.

Villayı satın alan Noël Corbu’nun belirttiğine göre, Marie Denarnaud ona ölmeden önce onu hem çok zengin hem de çok güçlü kılacak bir “sır” vereceğini söylemişti. Fakat beklenmedik bir anda ölüvermiş, sözünü yerine getirmeye fırsat bulamamıştı.



Rennes-la-Châteaux köyü ve çevresiyle ilgili olmak üzere anlatılmış, çoğu birer “efsane” ya da “söylence” olarak nitelenebilecek birçok öykü vardır. Bunlardan hepsini burada anlatmanın ne olanağı var ne de gereği. Önemli olan birine değineceğim ama izninizle sonraki bölümde.


« Son Düzenleme: Aralık 09, 2010, 09:46:05 ös Gönderen: dogudan »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
4343 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 19, 2009, 02:43:21 öö
Gönderen: goksel475
2 Yanıt
7701 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 09, 2017, 03:41:44 ös
Gönderen: Etimolog
0 Yanıt
3083 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 15, 2009, 01:33:31 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2638 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2009, 11:23:56 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
8147 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 22, 2009, 11:00:38 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4225 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 26, 2009, 03:08:51 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3939 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 03, 2010, 09:21:33 öö
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
3659 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 26, 2011, 02:04:25 öö
Gönderen: Waldow
10 Yanıt
13580 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 05, 2013, 11:56:01 öö
Gönderen: Masor1976
5 Yanıt
4403 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2014, 02:32:41 ös
Gönderen: yazbenide