Bir ya da birkaç masonun, bir yabancı obediyansa ya da bu obediyansın localarından birine, salt bireysel olarak değil de üyesi oldukları obediyansı temsil ederek gitmeleri durumunda, bu bir “resmi konukluk” (resmi ziyaret) niteliği taşır. Böyle bir konuklanmada, ilgili obediyansa mutlaka yeterince önceden bilgi verilip, bir sakıncasının olup olmadığının sorulur.
Bir büyük locaya yazılı ya da sözlü olarak böyle bir konuklanma dileği gelecek olursa, üst yönetimdeki ilgili büyük görevli, gereğinde büyük üstada ya da yardımcısına da danışarak, bu dileği olabildiğince kısa süre içinde yanıtlar. (Bazı büyük localarda bu işi doğrudan büyük sekreter yürütür. Bazı büyük localarda ise bu işi yapacak ve büyük dış ilişkiler sekreteri ya da büyük şansölye unvanını taşıyan bir diğer büyük görevli vardır.)
Eğer konuklar doğrudan büyük locaya geliyorsa, gerekli hazırlıkların yapılması öncelikle “büyük tören üstadı” olarak anılan kişinin görevidir. Eğer konukları ağırlamak üzere bir de şölen düzenlenecekse, “büyük şölen üstadı” ya da “büyük ziyafet memuru” olarak anılan görevli de kendisine düşen hazırlıklara girişir.
«Neden bunca hazırlık?» diye sormayın sakın. Bu gibi ilişkiler Masonlukta çok önemsenir. Önemlidir de…
Bir loca, kendi başına yabancı bir obediyansa ya da bu obediyansın bir locasına resmi konuklar gönderemez. Bir yabancı obediyansa bağlı bir locaya gönderebilirse de, bunun için önceden kendi bağlı olduğu büyük locanın yetkililerine başvurup izin ve onay alır. Yoksa “obediyans” kavramının bir anlamı kalmaz.
Bir büyük locanın temsilcileri bir locaya resmi konuk olarak gelebilir ama bir locanın temsilcileri bir büyük locada konuklanamaz.
Bir loca da yabancı bir obediyansın resmi konuklarını kendi kendine ve kendi kararıyla kabul edemez. Eğer böyle bir girişimde bulunmak istiyorsa, önce bağlı olduğu büyük locanın bu konudaki görüş ve onayını almak zorundadır. Ancak o resmi konuklar, bireysel konuklar gibi habersiz ve apansız gelecek olursa elbette gerektiğince karşılanıp ağırlanır ama bu bir resmi konuklanma değil, bireysel bir girişim gibi tutulur.
Eğer resmi konuklar bir locanın toplantısına katılacaksa; başta üstad-ı muhterem olmak üzere o locanın tüm ilgili görevlileri, konukların gereğince ağırlanmaları ve locanın toplantısına katılmış olmakla gerçekten kıvanç ve mutluluk duyabilmeleri bakımından ellerinden geleni yapar. Böyle bir durumda, locanın üyesi olan tüm kardeşlere de, o günkü toplantıya katılırken her zamankinden çok daha duyarlı ve özenli davranır.
Aynı anda çok sayıda resmi konuk gelmekteyse, yapılacak işlerin paylaşılması, diğer bazı masonların da görevlendirilmesi gerekebilir. Böyle bir durumda her mason, kendisine düşecek görevleri özenle ve bunun için gerekli özveriyi göstermekten kaçınmaksızın yerine getirir.
Konuya bir de öteki tarafından bakalım.
Bir mason, bir başka büyük locaya resmi bir nitelik taşıyarak yani kendi büyük locasından aldığı bir görevle gittiğinde; mabette yapılacak olan oturumda bir konuşma yapması gerekeceğini bilir; bunun için hazırlanır. Bu amaçla yapılacak olan konuşmanın önceden hazırlanması gerekir ama yazılı bir metnin kağıttan okunması şeklinde değil, bellekten yapılması çok daha uygun olur. Bu konuşmanın kapsamının, büyük locanın yetkili görevlilerince önceden görülmüş ve onanmış olması da istenebilir; böylece ilgili mason, sonradan eleştirilebilecek türde bir yanlışlık yapmamış olur.
Tek bir masonun bir yabancı locanın ya da büyük locanın toplantısına “resmi konuk” niteliğiyle katılması durumunda, büyük olasılıkla mabede alındığında kendisine bir özel yer gösterilecektir. Öylesine ki, sırf bu nedenle bile olsa bir başka obediyansın toplantısına resmi konuk niteliğiyle katılacak bir mason, o andaki büyük görevlilerden biri değilse, hiç olmazsa daha önce üstad-ı muhteremlik yapmış ya da yapmakta olması, toplantısına konuk olunacak obediyansa gösterilecek saygının bir gereği olarak gözetilir.
En az iki masonun bir yabancı locanın ya da büyük locanın toplantısına “resmi konuk” olarak katılması durumunda, içlerinden yalnızca protokol bakımından en üst düzeyde olanı “yetkili temsilci” niteliğini taşır. Ancak zaman zaman karşılaşılan bazı durumlarda -örneğin protokol bakımından en üst düzeyde bulunan mason orada konuşulması gereken yabancı dili yeterince iyi bilmediğinden görüşmeleri kendisinin yerine o dili çok daha iyi bilen bir başkasının yürütmesini ve gerekli konuşmaları da öncelikle onun yapmasını daha uygun bulacak olursa-, yetkili temsilciliği öteki üstlenir. Aslında daha üst düzeyde olan mason, bu değişikliği, anlayışla karşılar. Fakat resmi konuklar arasında büyük üstat da bulunuyorsa, yabancı dil bilgisi düzeyi her ne olursa olsun, başka bir mason onun yerine yetkili temsilci olamaz.
Resmi konuklar arasındaki yetkili temsilci, katıldıkları o toplantıda mutlaka söz alarak bir konuşma yapar. Eğer bu toplantının özel olarak bir uluslararası niteliği ya da farklılığı varsa, dolayısıyla toplantıya aynı anda birkaç büyük locanın yetkili temsilcileri katılmaktaysa; kimlerin ne zaman ve hangi sırayla konuşma yapacakları önceden belirlenir. Tüm resmi konuklara da, toplantı başlamadan önce kimlerin hangi sırayla konuşacağına ilişkin bir program verilir. Yetkili temsilci, bu programa uyar ama eğer böyle bir program verilmemişse, uygun zamanda söz alarak konuşmasını yapar. Bu uygun zamanı da, toplantının yapıldığı mabede giriş esnasında uygulanmış olan “protokol sırası” belirler.
Bunlar, Masonluğun evrensel düzeyde belirlenmiş kurallarıdır. Uluslar arası diplomaside geçerli yöntemlere pek benzer yöntemler uygulanır ama bir farkla: ÖNCELİKLİ OLAN KARDEŞLİKTİR.