Üstad-ı Muhterem (2)
Bir üstad-ı muhterem, locanın mabetteki oturumunu nasıl yönetir?
Elbette bu konuda hayli farklı tutumlar ve benim burada yazacaklarım üzerine birçok istisna vardır. Ancak, bir mason genellikle bu kurumda en azından 8-10 yıl geçirdikten sonra üstad-ı muhterem olur. Bu süre içinde de görenek yoluyla gerektiğince deneyim elde eder. Dolayısıyla çoğu genele uyar.
Öncelikle, bireysel karakteri farklı olsa bile, o kürsünün arkasına geçtiğinde, o koltuğa oturduğunda, asık suratlı ve sert tavırlı değil, otoritesini elden bırakmaksızın güler yüzlü, ılımlı bir tutum edinir. Locadaki düzen ve disiplini sağlayıp korumak için, ödün vermez sert bir tutum takınmak gerekmez. Loca bir askeri birlik değildir. Öyle bir tutum ancak geçici olarak loca üyelerinin sinmelerine neden olabilir ama üstad-ı muhteremin görmesi gereken gerçek saygıyı sağlayamaz.
Bunun tam tersine, üstad-ı muhteremin aşırı yumuşak tutum takınması, her davranışı hoşgörüyle karşılaması, gevşekliğe, başıbozukluğa, giderek disiplinin yitirilmesine neden olur. Böyle bir durumda da üstad-ı muhterem otoriteyi elinden kaçırır.
Bu nedenle üstad-ı muhterem, locasını yönetirken hem tutarlı ve ölçülü hem de kararlı bir tutum sergiler.
Oturumun ritüele uygun olarak açılış ve kapanışlarında, ayrıca bazı törenlerde, üstad-ı muhtereme uymak, onu izlemek gerekir. Böyle durumlarda üstad-ı muhterem, oturuma katılanlara kendisine uymalarını söyledikten sonra, gerekli hareketlerin hep birlikte ve uyum içinde yapılması için herkese örnek olacak bir biçimde açık ve belirgin, hatta “ritmik” hareketler yapar. Hani topluca aerobik yapılırken önderin grubun karşısında tüm hareketlerini belirgin bir biçimde ve anında koyca izlenip uyulacak biçimde yaptığı gibi. (Böylece ucunda biraz da ritüelik uygulamaya değinmiş oldum; forum kurallarını çiğnemeden. Elbette daha da değineceğim aynı biçimde. Hiç değinmeden olmaz)
Üstad-ı muhterem, locasını yönetmede kendi bildiğini okumaktan genellikle sakınır. Tutumu ve yönetim tarzı bakımından, locasının bağlı olduğu büyük locanın kural ve yetkili organlarına karşı sorumlu olduğunu, aykırı bir durumda açıklama yapmak ve hesap vermek zorunda kalacağını bilir. Bu nedenle, tüm tutum ve kararlarında büyük locanın tüzüklerine uyar, yetkili organların yönergelerini ve Masonluğun o büyük locada benimsenmiş geleneklerini gözetir. Loca üyelerinin bu bağlamda hiçbir karşı çıkışı olamaz. Üstelik daha sonra kimi diğer loca görevlilerinden söz ederken belirteceğim üzere, locanın kendi içinde bir tür öz denetimi de vardır. Gerektiğinde üstad-ı muhterem, yöntemine uygun bir biçimde uyarılır; bir yanlış yapacak olursa, bunun giderilmesi sağlanır.
Bu noktada sakın yanlış bir anlama olmasın… Belki zihinlere şöyle bir soru gelir: «Büyük loca, kendisine bağlı locaların çalışmalarını, özellikle üstad-ı muhteremlerin yapıp etmelerini sürekli ya da düzenli bir şekilde denetler mi?»
Elbette denetler. Ancak bu denetimin yürütülmesinde her büyük locanın tutumu, benimseyişi, yöntemi farklıdır. En sıkı yöntem, büyük locanın, locaların oturumlarında bir denetçi bulundurmasıdır. Türkiye’de Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nda bu görevliye “Büyük Müfettiş” deniyor. Ötemi büyük localarda da böyle bir görevli olup olmadığını bilmiyorum. Söz konusu denetçi locanın her toplantısına katılmayabilir ama bir yıl içinde en azından birkaç kez katılır. Ancak onun sorumluluğu büyük locaya karşıdır; dolayısıyla üstad-ı muhteremin herhangi bir hatalı davranışında hiç sesini çıkarmayabilir. Konuyu gerekirse büyük locanın yetkili organlarına bildirir. Benim yukarıda sözünü etmiş olduğum ise, locanın kendi içindeki denetimi; nitekim bu nedenle “öz denetim” dedim.
Şimdi bu noktada durayım. İzleyecek bölümde devam ederim.