Bu başlık altındaki anlatımlarımı bir locanın sona kalan üç görevlisinden de kısa kısa söz ederek bitireyim.
Sancaktar
Türkiye’deki Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası gibi sadece bazı büyük localarda görülen bu görevlinin görevi, locanın toplantısına başlanmadan önce çalışma yöntemi (ritüel) uyarınca ulusal bayrağı törenle getirip doğudaki yerine yerleştirmek, toplantı sona erdikten sonra da getirdiği gibi götürmektir.
Bazı büyük localarda böyle bir görevli yoktur çünkü ulusal bayrak ya mabette hep yerinde durur ya da bir mabet öğesi olarak kullanılmaz.
Kutsal Kitap Emini
Gene Türkiye’deki Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası gibi sadece bazı büyük localarda görülen bu görevlinin görevi ise, locanın toplantısına başlanmadan önce çalışma yöntemi (ritüel) uyarınca kutsal kitapların özenle mabede getirilmesi, yemin kürsüsü üzerine yerleştirilmesi, ritüelin gerektirdiği şekilde açılmasıdır.
Toplantı sona erdikten sonra kitapları kapatır ve götürür.
Bazı büyük localarda, bir lokalde aynı anda kaç loca birden toplantı yapıyorsa o kadar “kutsal kitap seti” vardır. Bunlar genellikle locanın değil, büyük locanın malıdır. Bu durumda kutsal kitaplar, büyük locanın ilgili görevlilerinden toplantı için emanet olarak alınır ve toplantıdan sonra geri verilir. Bazı büyük localarda ise, nasıl her locanın görevlilerinin önlük ve kordonları ile diğer avadanlıkları locanın malı ise, kutsal kitaplar da locanın malıdır. Bu durumda kutsal kitap emini bunların korunmasından da sorumludur.
Şölen Görevlisi (Sofra Görevlisi)
Bu görevlinin görev unvanı yanıltıcı olmasın… Sadece bir şölen (agap) düzenlendiği zaman ortaya çıkmaz. Locanın her ne zaman ve her nerede olursa olsun “kardeş sofrası” olarak anılan bir yemeğini düzenlemek öncelikle onun işi ve görevidir.
Eskiden, bu görevlinin kardeş sofrası ile her bakımdan ilgilenmesi gerekirdi. Alış verişin yapılması, sofranın kurulması, servis verilmesi, sonunda da sofranın toplanması gibi işler hep bu görevlinin sorumluluğundaydı. Tek başına bunların tümüyle başa çıkamayacağı için diğer masonlar da ona yardımcı olurdu. Özellikle sofrada servis yapma işiyle ise çırak derecesindeki masonlar ilgilenirdi. Bu geleneksel yöntemi günümüzde de uygulamayı sürdüren localar vardır. Ancak çoğu büyük localarda olanakların değerlendirilmesi, sofradaki servis için hizmetli kullanılması yeğlenmektedir. Kuşkusuz bu durumda şölen görevlisine yalnızca hizmetlilere gerekli yönergeleri vermek kalır.
Olanakların çok geniş olması durumunda bile şölen görevlisinin yapması gereken şeyler vardır. Herşeyden önce, sofraya aşağı yukarı kaç kardeşin katılacağının saptanması, hazırlıkların buna göre yapılmasının sağlanması gerekir. Gerçi kardeşler, sofrada her ne varsa alçak gönüllülükle onu paylaşacaklardır; nitekim kardeş sofrası için “tuz ve ekmeğin paylaşılması” simgesel teriminin kullanılışı buradan kaynaklanır. Sofranın aşırı olarak nitelenebilecek boyutta çok zengin düzenlenmesi savurganlıktan başka bir şey olmaz. Çünkü kardeş sofrasının öncelikli işlevi karın doyurmak ya da yiyip içmek değil, Masonlar arasındaki kardeşçe birlik ve beraberliği pekiştirmektir.
Son söz olarak şunu söylemeliyim: Bu görev sanıldığı denli kolay olmadığı, hayli özveri gerektirdiği için, bir locadaki en önemli görevlerden biri hatta bir “kutsal görev” sayılmıştır. Üstelik birçok büyük locada günümüzde bile korunmakta olan bir eski gelenek uyarınca, bir masonun locasında alacağı ilk görev budur. Önce bu görevi gerektiğince yerine getirir; ancak bundan sonra locada bir başka görev alabilir.
Her neresinden bakarsak bakalım, bir locada üstad-ı muhteremden başlayarak tüm görevlerin her birinin önemi ve değeri vardır. Görevler bunu ne kadar başarıyla yerine getirirse, o locanın çalışmalarındaki verim de o ölçüde artar.
BİTTİ.