Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Diger Konular => Konuyu başlatan: Hacamat - Temmuz 09, 2011, 12:19:05 öö

Başlık: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: Hacamat - Temmuz 09, 2011, 12:19:05 öö
  Saygılar
   Suç olmayan suçlar toplumda giderek yaygınlaşmakta. Eskiden benim bildiğim otobüste yaşlılara yer vermemek suç olmayan suç kategorisindeydi. Günümüzde ise bu durumu gölgede bırakacak suçlar işlenmekte. Bunun adına işlenen suça göre kimi zaman ''özgürlük'' denilmekte kimi zaman ''serbes piyasa'', yerine göre de ''kanmasaydın'' denilmekte. Halbuki işlenen ortada ''suç'' var. Bizim gözümüzden kaçırmak için sanki,suçların adları değişti. Bu durum en başta aile yapısını zedelemekte. Mevzuya, iştirak edenler olursa bunları ( özgürlük,serbest piyasa,kanmasaydın vs ) örneklerle açıklarım. İştirak eden olmazsada canımız sağolsun... :)
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: Alşah - Temmuz 09, 2011, 01:32:24 öö
       Sayın Hacamat, suç ve ceza  kavramları toplumun yapısına göre zaman zaman değişiklik gösterebilir. Günümüzde suç olan bir hareket veya eylem , ilerleyen yıllar içinde toplumun gelişmesiyle suç olmaktan çıkabileceği gibi  aksi durumlarda daha ağır yaptırımları gerektiren  cezaları kapsayabilir. Eski ceza yasamızda yazılı bazı suçlar bu gün için suç olmaktan çıkmış,  teknolojinin ilerlemesi sonucu bir çok  yeni suç oluşmuştur.
        Katılanlar oldukça konunun renkleneceğini düşünüyorum.
        Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: M1TO - Temmuz 09, 2011, 02:02:19 öö
Sayın Hacamat,

Suç kavramı derin olarak irdelenmesi gereken bir konudur. Suç, devlet tarafından kanun ile ceza ile müeyyidelendirilmiş bir olgudur. Bıu bağlamda irdelersek tabirde bulunduğunuz kavramlar suç değil ahlaka aykırı davranıştır. Ahlaka aykırı her davranış  suç olarak kabul edilmez!!!
Suçların adı kanun maddesi değişebilir ama suçun yapısı ve tabiri sadece değişir ve güncellenir ceza normu toplumda uygulanabilir hale getirilir.

Unutmayın suçların kimsenin gözünden kaçıralamaz:

" Ceza kanununu bilmemek hiç bir zaman bahane olarak kabul göremez!"

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: Hacamat - Temmuz 09, 2011, 02:58:07 öö
Örneğin  eşinin aldatması  yeni yasa çerçevesinde suç olarak sayılmıyor ( zina ). Bunun adı  ,özgürlük oldu.
Örneğin susuz kalsak suyun bedeli 100 katı olur.  Bunun adı serbest piyasa oldu
Kaza yaptın, yerde can çekişiyosun, ambulans hemşiresi sana yerde can çekişirken''sigortalımısın, bağkurlumusun'' diye soruyor.
Bunun adı, profosyonellik oldu.
Hastalandığında ilaç  yazdırmak için sigortalı gözükmen gerekecek, sigortalı değilsen (öl). Bunun adı, ''sistemde kayıtlı değilsiniz'' oldu.

benim aklıma bukadar geldi şimdi... :)
 

Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: Alşah - Temmuz 10, 2011, 12:37:21 öö
      Sayın Hacamat,  bir insan olarak aslında doğru söylüyorsunuz . Yasalarımızda bu eylemlerde bulunanlara karşı uygulanacak yaptırımlar var ama yaşamda uygulanmamaları veya yanlış uygulanmaları örnek teşkil etmemeli. Anlattıklarınız tamamen toplumun yapısı ve oluşan karekteri ile ilgilidir. Bu oluşumun içinde siyasi ideolojiler olduğu gibi ekonomik nedenler de etkendir. En önemlisi de eğitimin dejerasyonu, yargının yargı özelliğini kaybetmesidir. Sizi anlıyor ve bir ölçüde de hak veriyorum.
       Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: Hacamat - Temmuz 10, 2011, 03:52:05 ös
         Bu başlıkta genel olarak, insanlık suçları suçtan sayılmıyor diyebiliriz. Kurumlara işlenmiş suçlar ise en ağar şekilde cezalandırılıyor. İnsanı dolandır, kandır,ittir,kaktır,hiç bir karşılığı yok. Hadi bankayı dolandır bakalım ne oluyor. Benim gördüğüm, banka tahsilatçılığını artık polis yapıyor. Desem ki ''adamın teki benim para mı aldı vermiyor,bak senedine'' desem, 4 yıl mahkeme sürer. Sen bir kart borcu ödemiyorsun adamlar 4 ayda işini bitiriyor,hemen evindeki buzdolabını götürmeye geliyor...   ...    Demek istediğim ''tek bir insansan, baştan suçlusun''. bu da, suç sayılmaması gereken suç :)
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: Alşah - Temmuz 10, 2011, 11:51:22 ös
       Sayın Hacamat, hak vermemek mümkün mü söyledikleinize. Ama sistem böyle.Kapitalizmin en acımasız yönlerinden biride bu işte. Şimdi bazıları çıkıp kapitalizm ile diğer izimleri karşılaştırmaya çalışacaklar. Ben bu polimiğe girmekten çok, sade bir vatandaş olarak en basit mantıkla ve her gün yaşadıklarımızı sizin dile getirmenizi takdirle karşılıyorum.
        Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: M1TO - Temmuz 22, 2011, 04:20:43 öö
Sayın üyeler,
Diyaloğun biraz gerisinde kalsam da af buyrun!

İnsanlık tarihinin en eski suçlarından biri olan zina, birçok kültürde, ölüm de dahil olmak üzere farklı yöntemlerle cezalandırılmıştır. 20. YY ortalarından itibaren ise yavaş yavaş ceza kanunlarından çıkarılmaya başlanmıştır. Ancak günümüzde de zinayı suç kabul eden devletler bulunmaktadır.

 Türk hukukunda da zina yakın bir geçmişe kadar suç olarak kabul edilmiştir. Türk hukukunun kronolojik evrelerine bakıldığında, gerek İslamiyet’in kabulünden önceki ve sonraki dönemde, gerek Batı hukukunun benimsediği Türkiye Cumhuriyeti döneminde zinanın cezalandırıldığı görülmektedir. Bugün ise zina ülkemizde artık suç değildir.
Yani hapse attırma olanagı yoktur.Yani zina sadece boşanma sebebbidir.


Türk Hukuk Tarihi'ni incelersek uzun süre zina yapan eşe ceza ve yaptırımlar uygulanmıştır. Hatta recm cezasına varacak kadar. Zİna günümüzde her ne kadar suç sayılmasa da bir boşanma sebebidir.Eşler bu hakkı ileri sürebilir. Zamanla kanunkoyucu suçu ve konusunu yeniden yorumlayabilir Suçun unsurları kanuna aykırılık teşkil etmiyorsa yani suçun hukuki konusu oluşmuyorsa bu suç değildir ancak ANTİSOSYAl ya da AHLAK DIŞI davranış olarak nitelendirilebilir.

Kanunlar toplumun yapısı,refah düzeyi ve demokrasi kültürü dikkate alınarak yapılabilir! Sizin istediğiniz ceza normu uygulayıcılığı İngiltere de mevcutttur. İngiltere öze ilişkin biçimsel kanunilik ilkesi kurumunu kullandığı için kanuni tanımı olmayan suçlar da hakim tarafından cezalandırılabilmektedir.Ama biz o seviyeye daha gelemedik!

         Bu başlıkta genel olarak, insanlık suçları suçtan sayılmıyor diyebiliriz. Kurumlara işlenmiş suçlar ise en ağar şekilde cezalandırılıyor. İnsanı dolandır, kandır,ittir,kaktır,hiç bir karşılığı yok. Hadi bankayı dolandır bakalım ne oluyor.
Bahsi geçen tabiriniz insan haklarının ihlalini teşkil eder. İnsanlık suçları tabirini yanlış kullandığınızı düşünüyorum. Sırp kasabı bir insanlık suçu işlemiştir. Ama siz iş arkadışınızı dolandırırsanız bu insanlık suçu değil insana karşı işlenmiş suçtur.

          Benim gördüğüm, banka tahsilatçılığını artık polis yapıyor. Desem ki ''adamın teki benim para mı aldı vermiyor,bak senedine'' desem, 4 yıl mahkeme sürer. Sen bir kart borcu ödemiyorsun adamlar 4 ayda işini bitiriyor,hemen evindeki buzdolabını götürmeye geliyor...   ...    Demek istediğim ''tek bir insansan, baştan suçlusun''. bu da, suç sayılmaması gereken suç :)

Nasıl baktığınızı bilmemekle beraber yanlış gördüğünüzü söyleyeyim. Polisin hiçbir yargı yetkisi yoktur! Tahsilat yapmak bir yana idari işlemler de bile çok büyük sorumluluklar yükleyen vesayet ilişkisine tabidir. Sizin daha önce bir senet tahsil etmediğiniz ya da bu hususta bilginiz olmadığı aşikar. Usul sizin anlatımınız gibi değildir. Sizin kart borcunuz bankayla olan sözleşmeden doğan bir borçtur. Aynı şekilde normal bir insanla olan borcunuz da aynı hüküm ve sonuçlara tabidir. Yani cebri icra her ikisinde de gerçekleşecektir.


Son olarak ekleyeceğim dünyanın hiçbir yerinde yargı sizin anlattığınız gibi işlemiyor!Adalet ve nihayetinde yargı insanların toplumsal düzen içinde yaşaması için ve bu düzeni sürdürmesi için var. Türkiye'nin demokrasi kültürü ve pratiğini göz önüne alın ve ona göre bir daha düşünün!Siz adalete kendinizi teslim ederken o adalete güvenmiyorsanız; toplumsal yapının bütünü de bunu kaldıramaz. Bu sebeple adalete ve yargıya güven gerekmektedir!
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: Alşah - Temmuz 23, 2011, 12:04:03 öö
         Sayın Nomen est omen,  anlatınız hukuk mantığı açısından tamamen doğru, ne varki sade vatandaşın bakış açısından konuya baktığınız  zaman sayın Hacamat  her gün binlerce örneği yaşanan bir durumu  dile getiriyor. Bankaların hazıtrladıkları sözleşmeler gibi sözleşme hazırlamadan bahsediyorsunuz  , acaba günlük yaşantıda bu tip sözleşme imzalayan her hangi bir kişiye rastladınız mı? . En nihayet senet veya çek alabilirsiniz. Çekin yaptırım güçü biraz daha fazla ama senedin yaptırım gücü nedir ki ? Sanırım Sayın Hacamat bu kunuya dile getiriyor,  netice itibariyle senetle veren de sözleşmeyle  verende para veriyor ama iş tahsilata geldiğinde ikisi aynı konumda olmuyorlar.
        Saygılar-sevgiler.
         
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: popperist - Temmuz 23, 2011, 12:30:38 öö
Suç sayılmayan suçların (!), ceza sayılmayan cezaları vardır. Onları da görünüz.

Eşin aldatmasının cezası boşanmadır mesela. Veya güven kaybıdır. Aldatan eş, artık eski eş gibi muamele göremeyecektir. Sadece eşinden de değil. (Gerçi evlilik sözleşmesi yaparsanız, aldatma durumunda talep edeceğiniz bazı haklarınız olur. Ama bu ayrı bir konu)

Susuz kalındığında suyun bedeli 100 katı olabilir. Çünkü arz azalır. Talep artar. Suyun bedelini bu derece arttıran, satıcının değil, alıcının (yani sizin) teklifidir. Susuz bir ortamda, o suyu ben mi, yoksa siz mi içeceksiniz? Satıcı 1 liraya satıyor. Fakat alıcılar rekabet ediyor. Bu bir suç değil, temel ekonomi yasasıdır.

Kaza yapılan yerde ambulans hemşiresinin böyle bir soru sorması onu hapse attırır. Bu bariz suçtur. Suç olmayan suç değildir. Cezai yaptırımı vardır.

Hastalandığınızda sosyal devletten yararlanabilmeniz için o sosyal devlete sizin de katkıda bulunmanız gerekir. Bu katkıyı yapmadan, faydalardan yararlanmak istemek, bir adaletsizlik talep etmektir. Bence böyle bir talep suç olmayan suç kategorisine girer. İstediğiniz merhamet veya bir çeşit lütufsa, bunu sivil toplumdan fazlasıyla bulabilirsiniz. Ama bunu bir hak olarak talep edemez, ve bu durumu bir suç olarak göremezsiniz.

Saygılar
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: Hacamat - Kasım 04, 2011, 03:55:16 öö
Sayın M1TO,sanırım eksik anlattım.
İnsana işlenen bir suç (örnekten devam edelim. Alacak, verecek davası) bu şahıslar arasında olduğu zaman,alacaklı örneğin 4 yılda alacağını tahsil ediyorsa.
Mevzu kurumlar olduğunda örneğin   ''Banka'' demiştim. 4 ayda alacağını tahsil ediyorsa burda bir yalnışlık var demektir. bu yapıya  insanlık suçu demiyelim peki ,ne diyelim. Para aynı para. Para benim olunca başka, bankanın olunca başka mı?
Üst geçitlerde polis (sanırım gpt deniyor) tarama yapılıyor. Bu taramada bankaya borcun varsa ekip arabasına bindiriliyorsun. bu taramada hacamata olan borç çıkmıyor. Dolayısıyla bankaya borcu olan kişi geceyarısı bile tutuklanıyor. Bir nevi polise bankaların tahsilatçılığı yaptırılıyor. Birinin birine olan borcu ise o konular hiçe sayılıyor,taramada çıkmıyor. Eee ne diyelim bu duruma, insanlık ayıbı mı diyelim?
Bakın ben adalete güvenen birisiyim,su akar yolunu elbet bulur. Ben ilahi adalete de güvenen birisiyim. Mevzu güvenle alakalı değil, eksikliklerle alakalı

Sayın popperist, siz benim verdiğim örneklerini neden öyle olduğunu izah etmişsiniz. Doğrudur serbest piyasa ekonomisi vs.  İyide bundan banane, serbes piyasa ekonomisi var diye, talep var diye, bu durumdan çıkar elde etme çabası neden? İnsanların bu müşküllüğünden faydalanmak size göre suç değil mi? ''susuz kaldı insanlar, hadi köşeyimi dönelim'' mi diyeceksiniz? Parası olanı yaşatmak, olmayanı ezmek size mi kaldı? Önce çocuklar,sonra yaşlılar bunlara ne oldu peki. Bu değerleri kayıp mı edlim?  kağıt parçası için.

Sosyal devletin öneminden bahsetmişsiniz...

Eee Avrupa ülkelerinde işsizlik maaşı yok mu?
yerde yatan Yaralı hastaya ''sigortalımısın, bağkurlumusun'' diye soruluyormuymuş oradada. Sizin söylediğiniz ''sosyal devlet anlayışı'' bu mu?
Bırakın allahaşkınıza.
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: popperist - Kasım 04, 2011, 08:48:44 ös
Sayın Hacamat, yazdıklarımı dikkatli okuyamadığınızı düşünüyorum.

Kıtlık ortamında, kıt olan malların değeri "satıcı istemese bile" artar. Ki su kıtlığı gibi, kıtlığı hayati sorunlara yol açacak bir örnek vermişsiniz. Böyle bir kıtlıkta su ticari bir mal olmaktan da öte bir değer olur. Yani paha biçilemez. Ben satıcı olsam suyumu satmam, kendi aileme saklarım. Temel ekonomi yasaları masa başında uydurulan şeyler değil; hayatın gerçeklerinden kağıda geçmiş şeyler. Kusura bakmayın, su kıtlığında bir satıcı suyunu satışa çıkarmışsa, ben sizin çocuğunuzu, ailenizi düşünmek yerine önce kendi çocuğumu kendi ailemi düşünürüm ve siz ne veriyorsanız bir fazlasını veririm. İşte o suyun değeri, böyle yükseliyor. Satıcının burada bir fonksiyonu var mı? :)

Sosyal devletin öneminden tabii ki bahsederim. Sosyal devlet demek, sosyal sigorta demektir. Sosyal devlet demek, o devlete katkıda bulunmak demektir. Sigortasız çalışan bir kişi, daha sigortasız çalışmaya başladığı anda, devletin olanaklarından yararlanmamayı tercih etmiş kişidir. Gidecek, sigortalı bir işte çalışacak. Ki darda kaldığında da sosyal devletten yararlanabilsin. Bu adamın sağlık giderlerini, neden sigortası ödenmesi pahasına daha az maaş alan başka bir vatandaş ödesin? Bu mu sizin adalet anlayışınız?

Ayrıca İşsizlik maaşı denen şeyi de anlamış değilim. İyi ki Türkiye'de yok. Çalışmayan insana neden ücret ödensin? Böyle saçmalık mı var. Bu çalışmayanı ödüllendirmek değil de ne? Bence toptan tembelliğe teşvik. Türkiye'de olmasını düşünemiyorum bile. (Gerçi bir politikacı ayda 600 lira vaadediyordu bizde de )Çalışan insanın parasından, çalışmayan neden faydalansın? Çalışan insan eğer isterse vakıflara yardım yapar, o çalışmayan adam da o vakıfın finanse ettiği biriyse oradan alır "sadakasını". Ama bir hak olarak bunu talep edemez. Kendisine merhamet edilmesini talep edebilir. Bu bile daha mert bir davranıştır. Ama sanki karşısındaki kendine yardım etmek ZORUNDAYMIŞ gibi, vergi mükelleflerinin parasından devlet kanalıyla cebine bir hak talep edemez.

Biraz matematik.

Saygılar
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: Hacamat - Kasım 04, 2011, 11:44:45 ös
İnsan değeri söz konusu olduğunda, bir değerinin olmadığını düşünmek donduruyor. Sayın popperist, ben üşüyorum ceyran yapıyor.
Sizi anlamakta güçlük çekiyorum. İnsanlar ezilsin,büzülsün bundan yanamısınız. Kolaylaştırmak yerine ,zorlaştırmayı mı seçelim? mantık bu mu?
Suç sayılmayan suç size göre yok mu? size göre medeni toplumlarda işsizlik maaşı verilmesi suç öyle mi?
Bakın belki dikkatinizden kaçıyor ama dünyaya çırıl çıplak geliyoruz. Birşey getirmiyoruz.  Belki dikkatinizden kaçıyordur, medeni toplumlarda doğan çocuğa maaş bağlanır. Bu onu tembelliğe itmez,büyüdüğünde bilinçli birey yapar. Devlet ektiğini biçer ve sorumluluk sahibi bireyler yetişir. Siz sanırım karıştırıyorsunuz yüzeylikle,yüceliği. İnsana ne verirseniz,insandan onu alırsınız.
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: Alşah - Kasım 05, 2011, 12:53:29 öö
          İşsizlik maaşı Türkiye'de  yok mu ?
          Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Suç sayılmayan suçlar.
Gönderen: popperist - Kasım 05, 2011, 12:45:57 ös
Sayın Hacamat, ben sizi anlıyorum. İyi niyetle yola çıkıyorsunuz, kimse açta açıkta kalmasın istiyorsunuz. Bunları istemek elbette güzel şeyler. Benim sizinle anlaşamadığım nokta, sadece iyi niyetle yola çıkmanın yetersiz olduğu noktadır. Ki bunu özellikle "devlet"in yapmasını istiyorsunuz. Devlet, bu gibi işlere el atınca, büyük bir nüfusun bunun gibi taleplerini koordine edemez, denetleyemez hale gelir, ki bu da ileride kaçınılmaz olarak sosyal devletin o çok bilinen yan etkisi olan suistimalleri, yolsuzluğu ve yozlaşmayı ortaya çıkarır.

Ben de sizin istediğiniz şeyleri son tahlilde istiyorum. Ama bunun devlet eliyle olmasını istemiyorum. Burası önemli. Bence sosyal yardımlaşma, sivil toplum eliyle yürümeli. Bir insan işsizse, o insana yardımı kendi inisiyatifi ve kendi kararıyla sivil bireyler yapmalı. Ben komşum işsizse, ailesi açta açıkta kalıyorsa elbette ona yardım ederim. Bir çocuk giyim sıkıntısı çekiyorsa elbette ona yardım ederim. Veya bu gibi yardımları kurumsallaştırmış olan güvendiğim derneklere, vakıflara ve toplum organizasyonlarına bağış yaparım ve onlar bu işi yürütür. Bu sağlıkta da, diğer ihtiyaçlarda da bu şekilde yürüyebilir. Bu gibi kurumlara güvensizlik ortaya çıktığında da, tutar o derneğe bağışımı keser, başka derneğe bağışta bulunurum. Ama buna ben karar veririm. Devlet bu işleri yaptığında, onu denetleyecek bir üst kurum da olmuyor. Ayrıca bir alternatifiniz de olmuyor. O paraların kimlere gittiği araştırılamıyor. Düzgün bir denetleme, şeffaflık ve adaletli dağıtımı sağlayacağına inandığım bir devleti ben henüz göremiyorum. Derdim budur.

Saygılar.