Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?  (Okunma sayısı 20246 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 06, 2007, 09:45:10 ös
  • Ziyaretçi

sayın  Şemuel forumu gezerken Yahudi olduğunuzu Ben kendim aslın Mardin`liyim Duyduğuma göre çok eskiden Mardin Yahudi şehriymiş.
Şu anda orda yaşayan yahudiler var  şuşanların ismini taşıyan bir çok yer var.
Ayrıca bizim kürt geleneklerinin yahudi kültürüne yakınlığı neden geliyor?


Mart 06, 2007, 11:00:56 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

sayın  Şemuel forumu gezerken Yahudi olduğunuzu Ben kendim aslın Mardin`liyim Duyduğuma göre çok eskiden Mardin Yahudi şehriymiş.
Şu anda orda yaşayan yahudiler var  şuşanların ismini taşıyan bir çok yer var.
Ayrıca bizim kürt geleneklerinin yahudi kültürüne yakınlığı neden geliyor?
Semuel yahudi degil. Ibrani irkindan bir ateist (kendi soyledigine gore)


Mart 06, 2007, 11:12:54 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Ne guzel.. surada konusulanlara bakin bu zengin kulturumuzun bir kucuk ornegi.


Mart 06, 2007, 11:22:16 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Sayin tamtam... Soylediginiz cok dogru. Ulkemiz dunyanin dort bir yanindan gelmis olan kulturlerin odak noktasi olmus. Keske bu kulturu daha cok osterebilsek.


Mart 06, 2007, 11:31:16 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

su sira cnn de sk sk turkiyenin reklamini goruyorum. ama cok kotu hazirlanmis. efesi gostermisler, ayasofyadaki isa goruntusu falan var ama cok cok yetersiz ve bence kalitesiz. daha profesyonelce ve daha tanitici birsey olmasi gerekirdi.

cnn de gosterilen turkiyenin reklami bu...



bence cok daha yerleri gosterip daha tanitici birsey yapabilirlerdi. ben sahsen begenmedim. ama muzik cok hos.



Mart 06, 2007, 11:45:34 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

o zaman ben size İbrani olarak cavap vereyim.
ilk önce şunu söyliyeyimki samaritlerle şuşanlar arasında herhangi bir bağ yoktur sevgili dicle
Yaşadığınız yerde yahudi olabilir bende aslen Urfalıyım.
Samarit, Yahudilerin büyük Babil sürgünü ile bugünkü İran ve Harran bölgeleri civarına gönderilmesiyle, arkalarında bıraktıkları topraklara Asur kralı tarafından özel olarak gönderilip yerleştirilen halk. Yerleştikleri bölgeye Samiriye denir, ve kutsal olarak bilinen Gerizim dağı merkezli civar bölge bu isimle adlandırılır.

Tevrat'taki anlatıma göre sürgüne giden Yahudilerin yerine yerleştirilen bu halk, o bölgede yaşayan aslanların sürekli saldırıları sonucunda iyice bunalırlar ve burayı terkeden insanların dini inanışlarına göre bir tanrı inancı ve tapınma biçimiyle durumun düzeleceğinden şüphelenerek bunu Asur kralına bildirirler. Bunun üzerine kral Yahudi sürgünlerinin arasından bir rahibi geri göndererek yeni yerleşimcilere kendi dinlerini öğretmesini ister. Şahıs geri dönerek onlara Tevrat'a dayalı dini kuralları ve kaideleri öğretir. Samarit - Samaritan ya da Samiriyeli - denilen insanların kökeninin bu olduğu genel kabul görmektedir.

Yüzyıllar boyunca Yahudiler tarafından kendilerinden görülmemişlerdir. Kabul edilen Tevrat'a göre birçok farklılıklar bulunan bir Tevrat'ı kutsal kitap olarak tanırlar. Dini uygulamalarında da birçok fark gözlemlemek mümkündür. Müslümanlardaki abdeste benzer bir abdest alma ve namaza benzer hareketleri olan bir ibadet biçimleri vardır ve ibadethanelerinde oturmak için yer bulunmaz.

Günümüzde Gerizim dağı ve çevresinde sayıları birkaç bin civarında küçük bir topluluk halinde yaşadıkları söylenir ama gerçekte sayıları çoktur.geneli kendilerini gizleyerek yaşar kimileride asimile olmuştur.

Şuşanların kökeni ise Pers kıraliçesi Estere dayanır Şuşan yahudileri ismini yaşadıkları kent Şuşandan alırlar. daha sonraları Anadoluya ve dunyanın bilirli yerlerine yayılmişlardır.bunu Esterin kitabından öğrene bilirsin.Purim bayramının tariçesi şuşanlara dayanır.

Purim bayramının tam olarak ne ifade ettiğini anlayabilmek için, bu yazıda, Megilat Ester’i olabildiğince geniş bir açıklamayla birlikte sunacağız. Burada verdiğimiz açıklama, genel olarak, büyük Tora bilgini Vilna’lı Gaon Rabi Eliyau’nun Megila ile ilgili yazdığı arka plan bilgileri baz almaktadır.

Vilna’lı Gaon, Megila açıklamasının başlangıcında, anlatılacak olan olayları nasıl bir bakış açısıyla değerlendirmemiz gerektiğini açıklamak için, benzetme amaçlı şu hikayeyi anlatır:


Bir kralın, akla gelebilecek her şeyden daha çok değer verdiği tek bir oğlu vardır. Kralın oğluna gösterdiği sevgi öylesine büyüktür ki, hayatlarını krala hizmet etmeye adamış olan hizmetkarlar, kumandanlar ve danışmanlar bile, çocuğun kraldan gördüğü bu derin ilgiden rahatsızlık duymaya başlarlar. Diğer yandan prens, büyüdükçe, babasından gördüğü ilgiye aynı derecede karşılık vermekten çok uzaktır. Çeşitli vesilelerle babasına karşı gelmekten çekinmemektedir. Sonunda prens bir gün, babasına karşı öyle kabul edilemez bir hareket yapar ki, kralın, oğlunu saraydan kovarak ormanda yaşamaya zorlamaktan başka çaresi kalmaz. Ormandaki zor hayata alışmaya çalışan prens, her ne kadar babasının kendisini terk ettiğini ve unuttuğunu düşünse de, gerçekte bunun tam tersi doğrudur. Kral, oğlunun ormanda sayısız tehlikeyle karşı karşıya kalacağının bilincinde olduğundan, prensi bunlara karşı koruyacak kesin tedbirler almaya girişir. Bu amaçla, gözleri sürekli prensin üzerinde olacak seçkin bir grubu görevlendirir. Gizli çalışacak olan bu grup, kralın emri üzerine kendilerini hiçbir şekilde açığa çıkarmayacaklardır. Bu şekilde, kralın istediği olacak ve prens neden bu durumda olduğu konusunda özeleştiri yapacak, belki de babasına karşı işlediği suçtan dolayı pişmanlık gösterecektir.

Bir gün prens ormanda dolaşırken arkasından gelen garip bir gürültü duyar. Arkasını döndüğü anda, karşısında kendisine saldırmaya hazırlanmış oldukça büyük bir ayı görür. Hemen kaçmaya başlar. Koşarken, arkasında başka sesler duyar. Kafasını çevirdiğinde, babasının seçme adamlarının ayıyı öldürmeye çalıştıklarını görür. Korumalar ayıyı öldürmeyi başarırlar ve prens kurtulur. Prens korumaların ormanda ne yaptıklarını sorma fırsatı bulamadan ortadan kaybolduklarından, en çok ihtiyaç duyduğu zamanda askerlerin orada bulunmasını bir rastlantı olarak değerlendirir. Bu olay üzerinden çok geçmeden, prensi sevmeyen hizmetkarlar bir araya gelirler ve prensin hakkından gelmek için en uygun zamanın geldiği kararına varırlar. Bu kişilerden bir grup, prensi bulmak amacıyla ormana girer. Bu grup kısa bir süre sonra onu bulur ve saldırıya geçer. Prens her ne kadar karşı koymak isterse de, bariz bir şekilde azınlıktadır. Ancak saldırının başlamasından saniyeler sonra kralın diğer askerleri gelirler ve saldırganlara karşı savaşmaya başlarlar. İkinci grup mücadeleden galip ayrılır ve prens bir kez daha kurtulur. Prens bu noktada babasının askerlerinin tekrar karşısına çıkmış olmasının bir rastlantı olmadığını anlar. Ormanda gezinirken aynı kişiler tarafından iki kez kurtarılmak, artık şans eseri olmaktan çok uzaktır. Babasının, kızgın olmasına ve onu saraydan sürmesine rağmen kendisini uzaktan da olsa koruduğunu anlar. Prens bunun farkına vardığı zaman babasına yapmış olduğu hatalı hareketten büyük bir pişmanlık duyar ve kendisine karşı derin bir sevgi hisseder. Hatasından, olması gerektiği şekilde döner ve yanlış davranışlarını bırakır. Kral, prensteki bu değişikliği haber aldığı zaman onu tekrar saraya davet eder.

Purim olayları, Bene-Yisrael’in, I. Bet-Amikdaş’ın yıkılışından sonra çıktıkları Babil sürgünü sırasında meydana gelmiştir. Yaptıkları günahlar sebebiyle Tanrı Bene-Yisrael’i bir şekilde cezalandıracaktı. Fakat her ne kadar bu önemli bir gereklilik idiyse de, Tanrı Bene-Yisrael’i oldukça derin bir şekilde seviyordu ve yok olmamaları konusunda gerekeni yapacaktı. Bu sebeple Tanrı Bene-Yisrael’i korumak üzere elçiler – Mordehay ve Ester’i – gönderdi ve onlar yoluyla gizli bir takım mucizeler gerçekleştirdi. Tanrı Bene-Yisrael’in Teşuva yapmasını istediğinden, Tanrı’nın gözetleyen gözünü ortaya çıkaracak “olağanüstü” hiçbir mucize gerçekleşmedi. Bene-Yisrael üzerindeki korumasının açıkça görülebilir olmaması gerekiyordu; zira bu şekilde halkın Teşuva yapma ihtimali zayıflayacaktı. Bu sebeple, Purim olayları sırasında mucizeler oldukça gizli bir şekilde gerçekleşmiştir. Ancak Bene-Yisrael’in, kötü Aman’ın elinden kurtulmasına varan olaylar oldukça büyük ve sayıca fazlaydı. Mordehay ve Ester tüm olaylar boyunca, başlarına gelenlerin, Tanrı’nın bir senaryosu olduğunun farkındaydılar. Megila’nın açıklamasında da göreceğimiz gibi, Bene-Yisrael, gerçek kurtarıcılarının – Mordehay, Ester ya da Ahaşveroş değil – bizzat Tanrı olduğunu anladılar ve bu şekilde Teşuva yaparak, Tanrı’nın söz ve emirlerini tam bir kalple kabul ettiler.

Megila’yı derin bir şekilde incelediğimiz zaman, Tanrı’nın işlerini takdir etme konusunda hiç zorluk çekmeyeceğimiz kesindir. Bu broşürde sunacağımız açıklamada, Purim olaylarında her parçanın tam yerine, ihtimal çok düşük bile olsa oturduğunu göreceğiz. Kendimizi, burada hiçbir rastlantı olmadığı konusuna odakladığımız takdirde, olaylar zinciri içindeki mucizeleri görecek ve Megila’nın “çok iyi bir hikaye”den daha fazlasını ifade ettiğini; tüm zamanlar için bir ilham kaynağı olduğunu anlayacağız…

Vayi Bime Ahaşveroş -
Ve Ahaşveroş'un Günlerinde Oldu...
Purim olaylarındaki en merkezi karakterlerden biri olan Pers İmparatoru Ahaşveroş, oldukça ilginç bir geçmişe sahiptir. Ahaşveroş, kraliyet ailesine mensup değildir. Hatta gerçekte, bunun tersine daha yakındır. Kraliyetle olan ilk bağlantısı, Babil Kralı Nevukadnetsar’ın oğlu Kötü Merodah’ın seyisliğini yaptığı zamana rastlar. Politik çıkmazları iyi değerlendirerek, pozisyonunu, krallığı bir anlamda satın alabilecek bir konuma getirmeyi başarır. Fakat kral olduktan sonra önemli bir problemi olduğunu fark eder. Asil kabul edilen kandan gelmemektedir; bu sebeple tebaaının kendisine gerçek bir kral gibi davranmasını sağlayabilmek amacıyla, kendi onur ve ihtişamını yaratmaya büyük önem vermeye başlar.

Ahaşveroş’un onur için duyduğu tutku, ileride de göreceğimiz gibi, Purim olaylarında büyük öneme sahiptir. (Daha önce de söylemiş olduğumuz gibi, hiçbir şey rastlantı değildir. Bene-Yisrael’in zor durumda olduğu böyle bir zamanda, bulunduğu makamı satın almış ve güce aç bir kişi olan Ahaşveroş’un iktidarda olması da bir rastlantı değildi. Bu sebeple, olayların sonuca gitmesinde Ahaşveroş’un, kişiliğinden kaynaklanan hareketlerde bulunması, gerçekte Tanrı’nın gizlenmiş elinin bir sonucudur.)

Ahaşveroş, asaletini artırmak (!) amacıyla, kendisi için, Kral Şelomo’nunkini örnek alan muhteşem bir taht ister. Fakat bu denli sanat isteyen bir işi gerçekleştirebilecek ustalar, sadece Şuşan şehrinde yaşamaktadır. Tahtın inşası bittikten sonra, oldukça büyük ve ağır olan tahtın başka bir yere taşınmasının mümkün olmadığı anlaşılır; taht Şuşan’da kalacaktır. Diğer yandan onuruna çok düşkün olan Ahaşveroş’un bu tahta ihtiyacı vardır. Bu sebeple, imparatorluğunun başkentini Şuşan’a taşır. Bu şekilde muhteşem tahtına her zaman oturabilecektir. Normalde, bir kral, hoşuna giden bir taht için başkentini değiştirmez. Fakat Ahaşveroş’un onuruna olan düşkünlüğü, onu bu tipte bir davranışa itmiştir. Daha sonra karşılaşacağımız Mordehay’ın Şuşan şehrinde yaşaması da elbette bir rastlantı değildir.

İlk Parti



Mart 06, 2007, 11:46:35 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

İlk Parti 
Nedir?
 Megilat Ester: Ester'in Kitabı
 VAYİ BİME AHAŞVEROŞ… - VE AHAŞVEROŞ’UN GÜNLERİNDE OLDU…
 İlk Parti
 Suç Ve Ceza
 Yalnız Kral
 Esas Oğlan - Esas Kız
 Miss Persia
 Sarayda Entrika
 Yeni Bir Başbakan
 Loto
 Kurtuluşa Doğru
 Parti
 Aman’ın Son Günü
 Sürpriz !
 Son Tango
 Aman’dan Sonra
 Savaş
 Ve Kutlama
 
Nasıl Kutlanır?
 Purim ve Mitsvalar
 
Nasıl Kutlanır?
 Saklı Kral
 Bir Soykırım Girişimi Olarak Purim'in Çağrıştırdıkları
 Purim ve Kipur
 
Ahaşveroş’un tahtının inşasının tamamlanması ve başkentin Şuşan’a zorunlu (!) bir şekilde taşınması, Ahaşveroş’un krallığının üçüncü yılına rastlar. Bu olaylar onuruna Ahaşveroş büyük bir kutlama şöleni düzenlenmesini ister. Bu parti gerçekte, Ahaşveroş’un bir “halkla ilişkiler” manevrasıdır. İmparatorun ilk amacı, yeni taşındığı Şuşan şehrinin halkına kendini sevdirmektir. Halktan hiç kimseyi mensup olduğu aile ile etkileyemeyeceğinin bilincindedir. Bu sebeple, elindeki en iyi silahları, servet, ihtişam ve bonkörlüğü kullanmaya karar verir. İşte bu parti, asıl amaca ulaşmak için bu silahları kullanabileceği bir fırsattır. Parti iki aşamalı gerçekleşir. İlk parti, ülkenin Şuşan’dan uzak bölgelerinin yerel yöneticileri için verilir. Bu kişilerin her şeyden memnun kalmaları büyük önem taşımaktadır; çünkü merkezi yönetimden uzakta olduklarından, Ahaşveroş onların üzerindeki hakimiyetini, ancak kendisine saygı gösterdikleri takdirde kurabilecektir. Bu şölenin ardından, imparator bu kez tüm Şuşan sakinleri için bir parti düzenler. Bu ikinci parti, sosyal sınıf ya da zenginlik gözetilmeksizin, tüm Şuşan yaşayanları içindir. Ahaşveroş halkına, herkesin isteğini yerine getirmeye çalışan nazik ve cömert bir kral olduğunu göstermek istemektedir. Partinin en önemli özelliği, herkese istediği her şeyin verilmesidir. Yemekler en iyi altın ve gümüş kapkacakta sunulmakta, kaplar bir kezden fazla kullanılmamaktadır. Ahaşveroş herkesi, istediği her şeyin yapılmasını sağlayarak mutlu etmeye gayret etmektedir. Partinin amacı bu iken, yakında tanışacağımız Kraliçe Vaşti’nin, istediği şekilde davranmak istemesinin sonucu olarak öldürülmesi de ilginç bir tezattır.

Ahaşveroş’la aynı sırada, eşi Kraliçe Vaşti de kadınlar için bir parti vermektedir. Vaşti’nin geçmişi, Ahaşveroş’unkinden önemli bir yönden farklıdır: Vaşti kraliyet kanına sahiptir ve Babil İmparatoru Nevukadnetsar’ın ailesinden gelmektedir. Ahaşveroş’un tahtla ilgili iddiasının tek dayanağı da zaten budur; ve hem Ahaşveroş hem de Vaşti bunu bilmektedir. Parti sırasında, Vaşti, Ahaşveroş’un, sahip olduğu mevki sebebiyle etrafına hava basma amacında olduğunu ve başkalarının kendisine saygı göstermelerini sağlamayı da başardığını görür. Bunun yanında, kocasının egosunun da gittikçe güçlendiğini ve kendisine verilen onuru gerçekte hak ettiğini düşünmeye başladığını da fark eder. Kocasının gittikçe şişen egosunu gören Vaşti, artık buna dayanamaz ve imparatorluğu yöneten çiftten hangisinin gerçekten asil olduğunu Ahaşveroş’a hatırlatmaya karar verir. Normal şartlarda bir kraliçe, gururunun doruğundayken kocasını küçük düşürmeye cesaret edemez. Zira bir kralı böylesi bir anda sinirlendirmek kesin ölüm demektir. Ancak Tanrı bu düşünceleri Vaşti’nin aklına sokarak, bu yönde davranmasını sağlamıştır.

Vaşti kendi partisini verirken, saraydaki herhangi bir salonu değil, sırf (187 gündür parti veren ve karşılığında durmadan methiye alan) Ahaşveroş’a nispet olması için, Kralın özel salonunu, yani normalde yetkili olmayan hiç kimsenin giremeyeceği bir yeri seçmiştir. Vaşti, bu şekilde Ahaşveroş’a bir şekilde üstünlüğünü gösterme amacındadır. Bu salonun başka bir özelliği de, Ahaşveroş’un verdiği partinin gerçekleştiği salonun hemen yanında olmasıdır. Ahaşveroş’un partisine katılan erkekler, yan taraftan kadınların sesini duyunca en güzel kadınların hangi milletten çıktığına dair hararetli bir tartışmaya girerler. Bazıları Pers’li kadınların, bazıları ise Maday kadınlarının daha güzel olduğunu iddia ederler. Ahaşveroş ise, kendisinin “en iyi” olduğunu gösterme sevdası ile, Kasdim kökenli olan karısı Vaşti’nin, en güzel kadın olduğunu halka duyurur. Kalabalığın cevabı basittir: “Kanıtla!”

Kanıt için de, partiye katılan herkes, Vaşti’yi, üzerinde sadece kafasındaki taç olmak üzere görmek ister. Normal şartlarda, Ahaşveroş’un böylesi bir isteği yerine getirmesi kesinlikle söz konusu değildir. Ancak İmparator artık gururunun doruğundadır ve şarabın da etkisiyle, bunun bu şekilde devam etmesini istemektedir. Partinin kuralı herkesin, istediği her şeyi almasıdır; Ahaşveroş’un gerçekten cömert bir kral olduğunu ancak bu şekilde anlayacaklardır. Kabul etmemesi durumunda ise, partideki herkes onun bir yalancı olduğunu düşünecek ve davetlileri etkilemek için vermiş olduğu bunca uğraş çöpe gidecektir. Bu sebeple hemen Vaşti’ye haber göndererek, üzerinde sadece tacı olmak üzere erkekler partisine gelmesini emreder.

 


Mart 06, 2007, 11:48:10 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay



Mart 06, 2007, 11:52:22 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

su sira cnn de sk sk turkiyenin reklamini goruyorum. ama cok kotu hazirlanmis. efesi gostermisler, ayasofyadaki isa goruntusu falan var ama cok cok yetersiz ve bence kalitesiz. daha profesyonelce ve daha tanitici birsey olmasi gerekirdi.

cnn de gosterilen turkiyenin reklami bu...

http://youtube.com/watch?v=G0_KtNdduRg

bence cok daha yerleri gosterip daha tanitici birsey yapabilirlerdi. ben sahsen begenmedim. ama muzik cok hos.


Kotu de olmamis. Sonucta gosterdikleri yerler de kulturumuzun bir parcasi.


Mart 06, 2007, 11:54:24 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

devamı başka zaman
Guzel yazi, tam okuyamadim, firsatim oldugu anda okuyacagim. Yazi size mi ait? Degilse kaynaginizi koymanizi rica edecegim. Zira emege saygi onemli bir unsur.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
154 Yanıt
58490 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 30, 2009, 08:41:27 ös
Gönderen: Isis
12 Yanıt
20020 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 31, 2008, 10:11:26 öö
Gönderen: MASON
3 Yanıt
9765 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 10, 2008, 05:18:45 ös
Gönderen: Barbaros
17 Yanıt
10039 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 14, 2008, 09:18:37 ös
Gönderen: dogudanesen
4 Yanıt
7640 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 18, 2015, 11:53:47 ös
Gönderen: akcanmd
15 Yanıt
15571 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 26, 2012, 10:25:11 ös
Gönderen: karahan
1 Yanıt
4035 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2011, 02:09:06 ös
Gönderen: Don Corleone
3 Yanıt
5897 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 31, 2012, 07:20:21 öö
Gönderen: Sirius
3 Yanıt
4044 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2013, 04:20:23 ös
Gönderen: Waldow
16 Yanıt
5515 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 19, 2016, 11:37:30 ös
Gönderen: Waldow