Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: HIRİSTİYANLIK VE ARİSTOTELES - 1  (Okunma sayısı 3217 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 21, 2009, 08:54:32 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Din üzerine görüşlerimi yazdığım sırada, bir ara Aristoteles’ten de söz etmiş, istenirse bu konu üzerinde biraz daha durabileceğimi belirtmiştim.

Sayın Isabell başta olmak üzere isteyenler oldu.

Peki, buyurun size biraz da Aristoteles’in Hıristiyanlığı nasıl etkilemiş olduğuna ilişkin özet görüşler, izlenimler…

Bu arada kaynakça soran da çıkabilir. Peki!

Aslında çoğu şuradan buradan zaman içinde edinilmiş bilgilerden anımsananlar olacak ama belli bir kitaptan çok yararlanmış olduğumu söyleyebilirim: Yalçın Kaya: “Hıristiyanlık 2000 Yaşında (Hıristiyanlık Felsefesi)”.


Önce benim gözümle, bildiğimce Aristoteles…

Antik Çağ Helen felsefesinin ilk gerçek ve büyük bilgini sayılan Aristoteles, kendinden önceki bütün felsefi birikimi toplayıp sistemleştirmiştir. Bundan sonra ortaya “organon” adını verdiği bir doğru düşünme yöntemiyle eleştirme tarzı koymuştur. Sedece kendinden önceki felsefeleri  değil, kendi sistemini de bu yöntemle eleştirerek geliştirmiştir. Bu nedenle de bilinen tarihteki ilk bilimsel yapılı düşünür olarak nitelenir.

Az buz değil… Bundan ötürü Antik Çağ Helen felsefesinden söz edildiğinde ilk akla gelen kişi olmuştur Aristoteles…

Mantık, bir bakıma bir bilim dalı sayılabilir; çünkü akıl yürütmenin ötesinde bir deneysel yönü de vardır. Aristoteles tarihte bunun kurucusu olduğu gibi, politikadan meteorolojiye kadar birçok alanda günümüzde özellikle Batı dillerinde kullanılan birçok terimin etimolojisinin yaratıcısıdır. Hiç kimse onun bir ansiklopedik deha sahibi olduğunu kolay kolay yadsıyamaz. Nitekim bu yüzden insanlığı iki bin yılı aşkın bir süre boyunca olağanüstü düzeyde etkilemiştir.

İşte bu uzun süreli ve güçlü etki, Orta Çağda kendine düşünsel bir temel arayan ve aradığını onun sisteminde bulan Hıristiyanlık, özellikle Katolik mezhebi üzerinde de belirgin bir biçimde kendini gösterir.

Günümüze kadar sürüp gelmiş o iki bin yılı aşkın sürenin, Orta Çağın skolastik dönemini kapsayan hayli uzun bir dönemi Aristoteles'in kesin, tartışılmaz egemenliği altında geçmiştir. Öyle ki, onun en küçük bir sözünü yadsımaya kalkışan bir kişi, bu davranışını çok ağır hatta yaşamını yitirerek ödemiştir. Yüzyıllarca onun yapıtlarının tanıklığı, herhangi bir görüş ya da savın tanıtlanmış sayılması için yeter sayılmıştır. Gerçek demek, onun söylediği ve yazdığı demek olarak benimsenmiştir. Öyle ki, "filozof" denilince önce o, "okul" denilince onun öğretisi, bilimden söz edilince onun sistemi anlaşılmıştır.

Sanmayın ki bu sadece Batı dünyası için geçerliydi. Araplar onu Muallim-i Evvel (birinci öğretmen) saymıştır. İbn-i Sina tam bir Aristotolesçidir. Biruni ise ona karşı çıkmıştır. Şimdi bu yazıyı okuyan herkes eminim ki İbn-i Sina’yı bilir ama içinizde Biruni’nin adını bile duymamış olanlar bulunabilir. Nedeni de budur. Biruni bize özellikle tanıtılmamıştır; düşünce tarzı ve akıl yürütüşü Aristoteles mantığına aykırı düştüğü için.

Bu arada bir parantez açarak şunu da eklemeliyim: Aristoteles’in bu kadar “büyük” oluşu, biraz da daha çocukken eğitimine aldığı Büyük İskender’in onu sürekli koruması altında tutuşudur. Nitekim Büyük İskender ölür ölmez, Atina’da hiç de sürpriz olmayan sonuç onun da başında patlamıştır: Dinsizlikle suçlanma… Ne var ki, Antik Helen’de dinsizlikle suçlanan bu bilgin, sonradan Hıristiyanlığa ayakta durabilmesini sağlamıştır.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 21, 2009, 01:08:13 ös
Yanıtla #1

Yazılarınız gerçekten çok mühim bir özellik taşıyor Sayın Adam; geçmiş özellikle Tarihin işleyen sürecinde bazı bilinmezlikleri- bilin-e-meyenleri- aydınlanmamış - açıklığa kavuşturulamamış bazı açıklanması gerekenlerin açıklanması yani açıklığa kavuşturulması dönem itibariyle artık Gizliliklerin tamamen kaldırıldığı süreçte bulunduğumuzun en önemli göstergesi olduğu için bilinemeyenleri ve dolaysıyla geçmişte kalan bazı gizemlerin günümüzde açığa çıkarılması bazı şeylerin de gerçekleştiğinin kanıtı olması nedeniyle kendi adıma Insanlığın yararına olan bir durum olması sebebiyle çok Mutlu ve Sevinçli olduğumu bilmenizi isterim.   

Bu yüzden de demekki olayın tarihsel boyutu bazı zamanlarda gizli kalması gerektiği için gizlenmiş ve açığa çıkması gerektiği için de uygun bir zamanda geçmişteki bazı şeylerin yeniden gündeme getirilmesi misali derin bir kurcalama yapılması gerekliliğinden kaynaklanıyor, diye düşünüyorum. Demekki bundan da çıkarmamız gereken mana aslında hiçbirşeyin tesadüfi olmadığını ama zamana bağılı olarak bazı yaşanması gereken olayların yaşandığı ve yaşatıldığı , olumsuz gibi gözüken olayların içersinde de kendi bünyesinde barındırdığı çok önemli Tarihsel Gerçekliklerin bulunduğu ve bu sayede ise günümüz sürecinde de hepsini bir bir öğreneceğimiz ve en önemlisi de neyin ne olduğunun farkına varmamız gıyabında birçok şeyi da idrak edebilme şansına böylelikle sahip olabiliyoruz.

Saygı ve Sevgilerle,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 21, 2009, 01:25:55 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Şu halde daha da geciktirmeden bu konunun ikinci bölümüne geçelim.

Sevgiler.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 21, 2009, 01:28:26 ös
Yanıtla #3

Şu halde daha da geciktirmeden bu konunun ikinci bölümüne geçelim.

Sevgiler.

Tabi Efendim:) Menmuniyetle, 
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
2860 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2009, 02:42:40 ös
Gönderen: Prenses Isabella
3 Yanıt
4767 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 22, 2009, 12:54:36 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2310 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 24, 2009, 11:24:44 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2182 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2009, 10:21:58 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
2760 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2009, 06:37:42 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
3974 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2009, 01:51:02 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2746 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 28, 2009, 10:27:09 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
6273 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 02, 2009, 10:13:46 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
3434 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2010, 05:27:21 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
8208 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 21, 2010, 11:58:32 öö
Gönderen: ADAM