Haklısınız düz bakarsan aynı sizin dediğiniz anlam çıkıyor.Ama aslı öyle değil.
o ayet tarihlerinde yaşanmış farklı bir olaya istinaden vardır.Hani hep deriz ya tarihi anlamak için o devir ve şartlarını bilmek gerek diye bu ayetinde inme sebebi vardır.
MESCİD-İ Aksâ'nın tarihinde altın devirleri olmuştur.
Tespit edebildiğim kadarıyla; huzurla, dopdolu üç altın devri vardır:
Altın devri
Milattan önce binli yıllarda, Hz. Dâvud (A.S) tarafından temelleri atılıp, duvarları bir adam boyu yükseldikten ve O'nun vefatından sonra yerine geçen oğlu Süleyman (A.S) tarafından, binbir mücevheratla, cinlerin de istihdamıyla Mescid-i Aksâ yapılmıştır.
Musa (A.S)'dan beri devam eden “Tabut-u Sek-ine” yi, yani Ahit sandığını o mescide koydular.
O dönem, hem Mescid-i Aksâ'nın, hem Kudüs'ün ve hem de İsrail oğullarının altın devri ve altın çağı olarak tarihe geçmiştir. Cenab-ı Hak Kuran-ı Kerim'de iki ayrı ayette ve iki yerde, bu devri metheder:
“Ey İsrailoğulları, size verdiğim nimetimi ve vaktiyle sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.” (2;47)
Ey İsrailoğulları, size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zaman) âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.
Ey İsrailoğulları, ey Yahudi topluluğu, ey Yakubun torunları, geçmişlerinize, ecdadınıza verdiğim nimetlerimi ve sizi bir zaman âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.
Allah Teâlâ, İsrailoğullarını, Firavunun zulmünden kurtarmış, denizi yarıp onları karşıya geçirmiş, çöllerde onlar için taşlardan sular fışkırtmış, gökten yemekler indirmiş, soylarından birçok Peygamberler getirmiş ve böylece onları, kendi zamanlarında yaşayan insanlardan üstün kılmıştır. Yoksa bu ifadede, onların, gelmiş geçmiş bütün insanlardan üstün oldukları kastedilmemektedir.
Resulullah (SAV) İsrailoğulları'nın bütün âlemlerden üstün olmadıklarını, bu şerefe ancak Ümmet-i Muhammed'in nail çokluğunu beyan eden bir hadis-i şerifinde buyuruyor ki:
"Sizler, yetmiş ümmeti tamamlıyorsunuz. Sizler, Allah katında o ümmetlerin en hayırlısı ve en üstünüsünüz.”
Ayrıca, burada İsrailoğulları'nın Allah'tan gelen Hakk'ı sahiplenen tek kavim oldukları, bu nedenle diğer insanlara önder olmakla ve bütün milletleri O'na boyun eğmeye ve Doğru yola çağırmakla görevlendirildikleri dönem kastedilir.
“Ey İsrailoğulları, sizlere ihsan ettiğim bunca nimetimi ve vaktiyle alemlerin üzerine çıkardığımı hatırlayın.” (2;122)
Ey İsrailoğulları! Size, her şeyden önce Âdem soyu içinde kitap ve nübüvvete aşina olmanız, ilâhî ahdin sorumluluğunu yüklenmiş büyük bir ümmet olmanız ve bir de Musa kavminden bulunmanız dolayısıyla hitap edildi, lakin dinleyenleriniz çok az oldu. Şimdi onları destekler mahiyette bir de İbrahim soyundan gelmeniz dolayısıyla bazı ihtar ve uyarılara muhatap tutulacaksınız. Kitap ehli ne demekmiş, nasıl olurmuş, gördünüz ya! Artık insafa gelerek aklınızı başınıza alarak vaktiyle size ihsan ettiğim nimetlerimi, nübüvvet nimetimi ve bilhassa ahir zaman nebisinin gönderileceğini bildiren vaadimi ve onun bir mukaddimesini teşkil eden geçmişteki devleti ve o zaman sizi bütün akıl sahiplerine üstün tuttuğumu hatırlayınız.
Buradan itibaren yeni bir hitap başlıyor. Bu hitabı anlayabilmek için aşağıdaki noktalar göz önünde bulundurulmalıdır:
* Hz. İbrahim (A.S) Hz. Nuh'tan (A.S) sonra Allah tarafından İslâm'ın evrensel mesajını yaymakla görevlendirilen ilk peygamberdi. Davetine kendi ülkesi olan Irak'ta başladı ve insanları İslâm'a (Allah'a teslim olmaya) çağırdı. Daha sonra aynı görevle Suriye, Filistin, Mısır ve Arabistan'a gitti. Bunu takiben, çeşitli yerlere elçilerini gönderdi. Yeğeni Lut'u eski Ürdün'e; oğlu İshak'ı Suriye ve Filistin'e; büyük oğlu İsmail'i de Arabistan'a gön-derdi. Daha sonra Allah O'na, Mekke'de, Kâbe adı verilen bir ibadetgâh yapmasını ve orayı davetinin merkezi olarak belirlemesini emretti.
* Hz. İbrahim'in (A.S) iki oğlundan iki kavim meydana geldi; İsmailoğulları ve İsrailoğulları. Birincisi Arabistan'a yerleşen Hz. İsmail'in (A.S) torunlarıydı. Kureyş ve diğer bazı Arap kabileleri O'nun doğrudan torunları oluyorlardı. Fakat ger-çekte Hz. İsmail'in (a.s.) torunları olmayan Arap kabileleri de, O'nun davetinden az çok etkilendikleri için O'nun torunları olduklarını iddia ediyorlardı.
İkincisi, yani İsrailoğulları, İshak'ın oğlu Yakub'un torunlarıydılar. Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Davud, Hz. Süleyman, Hz. Yahya, Hz. İsa (Allah'ın selâmı hepsinin üzerine olsun) ve birçok peygamber bunların arasından çıkmıştır. Bunlar Hz. İsrail'den (Yakup'un ikinci ismi) sonra İsrailoğulları adını almışlardı. Onların dinini kabul eden başka gruplar da bu kavme katılmışlardır. Hz. İsa (A.S) dahil bütün İsrail peygamberleri İslâm'ı, Allah'a teslimiyeti yaymaya çalışmışlardır. Fakat İsrailoğulları bozulup dinlerini (İslâm) kaybedince, Yahudiliği, daha sonra da Hıristiyanlığı icat etmişlerdir. Mescid-i Aksâ'nın altın devri en büyük ümidimizdir.