Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Efendi-Köle Diyalektiği  (Okunma sayısı 3250 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 16, 2008, 08:23:09 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Bilincin oluşumunda kendini bir obje olarak ele alma kapasitesi önemli bir noktadır. Genetik bir
perspektifte, Wallon'un (1959) işaret ettiği üzere, benlik bilincinin oluşumunda ben-diğeri ilişkisi önem
taşımakta ve bu ilişki ben ve diğeri arası farklılaşma sürecinde katedilen gelişim evrelerine göre
değişmektedir.

Wallon'dan sonra Lacan, ayna aşamasını (miror stage), 'kimlik arayışını oluşturan' en önemli an olarak
nitelemiştir; O'na göre çocuk, aynadaki görüntüsünü, çoğu kez, bir tür hayranlıkla ve zevkle
seyretmektedir; bu görüntü, "ben'in (Je, I) diğeriyle Özdeşleşmenin diyalektiğinde objeleşmeden önce
temel bir biçime girdiği sembolik bir matristir". Çocuk, bu biçim vasıtasıyla, bireyselliğini ve bedensel
birliğini keşfeder ve yavaş yavaş kendini tanımayı ve dolayısıyla özdeşleşmeyi öğrenir.

Ayna aşaması, çocuğun psişik gelişiminde önemli bir evredir. 'Ben' (ego), imajiner temsil değerini
diğeri sayesinde ve diğerinin bakışında bulur. Ayna aşaması, bu diyalektiği başlatan süreçtir. Çocuğun
görüntüsel imgesiyle özdeşleşmesi, diğerinin (Anne) bunu tanımasıyla/kabulüyle desteklendiği ölçüde
mümkündür; çocuk kendi öz imgesinde, diğeri onu böyle tanıdığı için kendini tanır, yani diğerinin
gözünde, bu imgenin kendine ait olduğunun tasdikini bulur.

Ayna aşamasında gerçekleşen bu temel özdeşleşme, Hegel'in bilincin diyalektiği kavramına gönderir.
Bu düşüncelerin kaynağı, Kojev'in ve daha sonra Lacan'ın vurguladığı üzere Hegel'e kadar
uzanmaktadır.

Söz konusu diyalektiği ve yorumunu Kojev'den aktaralım: Hegel, Efendi ve Köle Diyalektiği adlı
eserinde, karşılıklı tanımanın bütünsel bir analizini yapar. Başlangıçta, insan, ancak yaşayan hayvan
statüsünde insandır. Bu haliyle ancak bir ihtiyaç varlığıdır. Kimliğim kazanması için, arzunun varlığı,
yani arzulayan bilinç ya da kendilik/benlik bilinci haline gelmesi gerekir.

Yaşayan hayvan kendilik bilincine ulaşmak için, yaşayan hayvan olarak diğerini yok etme
mecburiyetindedir, zira kendilik bilincinin ortaya çıkışı, diğerinde kendini tanıyabilmeyi gerektirir. Fakat
tersine, bunu yapabilmesi için, diğerinin de onda (kendilik bilinci) kendini tanıyabilmesi gerekir...
Zorunlu olarak birinin diğerinde arzulayan bir başka bilinç bulması gereklidir.

Burada kaçınılmaz olarak ölümüne bir mücadele başlar ve bu kavgada her biri, diğerinde arzulayan bir
bilinç bulabilmek için, yaşayan hayvan olarak diğerini yok etmeyi arzular. Kojev'in (1991)
yorumuyla "insanın gerçekten insan olması için, hayvandan özsel olarak ayrılması için, onda, insani
Arzunun, hayvani Arzuyu yenmesi gereklidir. Oysa her Arzu, bir delerin arzusudur. Hayvanın bütün
arzuları, son çözümlemede onun hayatını koruma isteğinin sonuçlarıdır.

O halde insani arzu, bu korunma Arzusunu yenmek durumundadır. Başka bir deyişle, insan hayvani
yaşamını insani Arzusunun sonucu olarak tehlikeye atarsa, insan olarak 'kendini ortaya koyar'. Bu
tehlikede ve bu tehlike aracılığıyladır ki, insan gerçekliği, gerçeklik olarak kendini yaratır ve açımlar".

Bu ölüm savaşının bir tek çıkış noktası vardır: Madem ki, taraflardan biri boyun eğmek zorundadır,
öyleyse işi prestij savaşına döndürmek gerekir. Bir diğer deyişle ölüm savaşı, bir kölelik ilişkisini
kurmaktan başka bir uç noktaya sahip değildir.

Savaşanlardan biri, yaşayan hayvan olarak ölümden çekindiğini ve kendilik bilinci olarak tanınmaktan
vazgeçtiğini diğerine göstererek savaşı bırakır. Efendi, bu şekilde köle tarafından tanınır ve onun
tarafından tanındığını kendi kendine bilir. Bu andan itibaren, süreç, kölece bilincin diyalektiğine girerek
tersine döner.

Efendinin köle tarafından tanınması tek yönlüdür. Bu nedenle, etkisizdir. Efendi, köle tarafından kendilik
bilinci olarak tanınmıştır, ama kölede kendilik bilinci olarak hiç bulunmaz. Yani Efendi, kendilik bilinci
olmayan bir bilinç tarafından kendilik bilinci olarak tanınmıştır. Benzer fakat tersine nedenlerden ötürü,
köle Efendi'de kendini tanımaz.

Oysa, bilinç olarak, köle de tanınmak ister; korku O'nu bundan vazgeçirir, ama otantik bir kendilik bilinci
olma isteği yok olmaz; demek ki köle kendisinde-kendisi için bir bilinçtir, yani gelişmesi, sahte bilinç
aşamasında durmuş bir bilinçtir. Bu kendinde kendi için bilinç, bu kendinde kendisi içini objektif olarak
kendisi için konumlamamıştır ve bu kendinde kendisi içini sübjektif olarak kendinde ortaya
koymamıştır.

Köle için, tanınma, hizmet etmesiyle gerçekleşir. Gerçekten de Efendi'nin arzusu, arzulayan bilinç
olarak değil, kölece bilinç olarak tanınan bir bilinç vasıtasıyla tatmin olur. Bu nedenle, Efendi'nin
arzusu, kölenin bilincine yabancılaşmıştır. Sadece köle, Efendi tarafından arzulanan objeye insani bir
biçim verebilir. Bu böyleyse, köle objektifliğe sübjektif bir anlam verir ve dolayısıyla, aynı zamanda kendi
öz sübjektifliğine objektif bir anlam verir. Bu koşullarda, kendisi için kendinde ve kendinde kendisi İçin
haline gelir. Oysa, bizzat buradan, otantik olarak kendilik bilincine ulaşır.

Sonuç olarak, her biri, diğeri ona karşıt bilinç olarak var olduğu için kendilik bilinci olarak vardır. Birey,
ancak diğerinin vasıtasıyla kendilik bilinci olarak kendini tanır. Ancak, kendilik bilinci olarak var olmak
için, arzulayan bilinç olarak diğerini inkâr etmek gerekir. Arzulayan öznenin bilinçlenmesi, tanınmak
isteyen bir başka arzulayan bilince karşı olduğu ölçüde anlam taşır.


Mart 16, 2008, 08:43:28 ös
Yanıtla #1

Kölelikten Kurtulmanın Tek Yolu; Özgürleşmektir. Bu da İnsanın tüm Tabuyu oluşturan Duygulardan Tamamen Arınması ile Mümkün Olunabilinir.

Sonuç olarak, her biri, diğeri ona karşıt bilinç olarak var olduğu için kendilik bilinci olarak vardır. Birey,
ancak diğerinin vasıtasıyla kendilik bilinci olarak kendini tanır.

Kendini Kazanması Bireyin, Karşıt Bilinçle Eşdeğerde ancak Aynı Düzeyde Yükselmesiyle Mümkündür. <= Buna Dikkat Etmek Lazım ;)

İyi Paylaşımlar;)
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
4244 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 04, 2007, 10:46:26 ös
Gönderen: SublimePrince
1 Yanıt
4273 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 14, 2008, 11:55:17 öö
Gönderen: Isis
0 Yanıt
5896 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2009, 05:19:27 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
4171 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 05, 2010, 10:18:50 öö
Gönderen: redkit
Dede Efendi

Başlatan Texan Muzik

0 Yanıt
2592 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 17, 2010, 10:32:08 ös
Gönderen: Texan
0 Yanıt
3194 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 27, 2012, 07:11:11 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
1765 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 27, 2015, 03:34:37 öö
Gönderen: MEDUSA