Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Parapsikoloji => Konuyu başlatan: MYSTICPROVOCATEUR - Haziran 09, 2007, 08:42:43 öö

Başlık: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Haziran 09, 2007, 08:42:43 öö
Neden hayatta bizlerin başına bazen  kötü ve istenmeyen olaylar gelir?(yaklaşanlar ve uzaklaşanlar)

Bu soru genellikle başımıza kötü bir olay geldiği zaman üzüntü içinde mutlaka ama mutlaka kendi kendimize sorduğumuz bir sorudur.Eminim aranızda başına kötü bir olay geldikten sonra kendine bu soruyu sormayan yoktur.İşte insanın kötü bir olayla karşı karşıya gelmesinin birinci amacı kendisine bu soruyu sordurmaktır.Kendisine bu soruyu soran kişi 2 türlü yol izler.

1.)Soruyu sorar ve üzüntüsünü arttırarak kendine acımaya başlar ve bir süre buna devam eder,içine kapanır,kederlenir.(çoğunluk bunu yapar)
2.)Soruyu sorar ve cevabı aramaya başlar(Bu tip davranış çok ender görülür ve cevabın aranmaya başlanması gelişmiş bir algıya sahip olunduğunu işaret eder)

Maddesel hayat içerisinde karşılaşılan kötü olaylara spritüel dilde Epröv adı verilir.Bunlar bir çeşit sınavdır.Öğrenim hayatımız boyunca hepimiz bir sınıftan diğer sınıfa geçmek için sayısız sınavlara girmişizdir ve ancak sınavı geçersek sınıfıda geçeriz.Spritüel dünyadada işler bu şekilde yürür.Karşilaşılan zorluğun üstesinden gelindiğinde bu insana belirli bir tecrübe kazandırır ve bu olayın başına neden geldiğinin tam olarak anlaşılması insanı o sınıftan mezun eder.Yani artık o olay bir daha insanın başına gelmez.Olayın üstesinden gelip amacını anlayamayan insan sınavı veremediği için sınıfı geçemeyecektir ve sınava yeni baştan girmek zorunda kalacaktır.Peki neden böyle bir uygulama vardır? Öğrenmenin en iyi yolu ne yazıkki budurda ondan.Yenilikçi öğretim sisteminde öğretilmek istenen bilgi kişiye sadece bir kağıda yazılıp verilmez.Öğrencinin öğrenilmesi istenen konu üzerinde konuyu çok iyi bilenler tarafından manipule edilerek yanlış yapması sağlanır ve yapılan bu hatalar o kişinin o konuyu birdaha unutmamak üzere öğrenmesini sağlar. Sonuç olarak algı düzeyimiz arttıkça kötü olaylardan uzaklaşırız.Algı düzeyimiz nekadar aşağıda ise verilmesi gereken okadar fazla sınav vardır ve yaklaşanlar çok iyi öğretmenlerdir. ;)
Başlık: Re: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Haziran 28, 2007, 04:53:21 ös
Çok doğru Saygıdeğer Mystic, bunu bizzat kendim yaşadığım için yaşamımın bir sınavdan ibaret olduğunu anladım, zaman zaman yaşanılan testler, sınavlar ve onun ardından gelen finaller, belki inanmayacaksınız ama yaşadıklarım bir gerçek yani kendi yaşamım_
Öncelikle şunu öğrendim;
İnsanoğlunun her türlü denenmesinde ve sınanmasında karşılaştığı ve zarar gördüğü olaylar karşısında verdiği tepkilerin ölçüldüğüdür_
Gerçek olansa neden sınandığımızdır!
Ki bu dünyaya gelen herkesin bu şekilde bir sınava tabi tutuldukları haliyle de sınıfı geçemedikleri için yeniden bedenlenerek bu dünyaya gönderilmemişler midir!
Sınıfı geçenlere ne mutlu!Onlara Tanrı'nın Huzur'unda olma hakkı sağlanacaktır!
Sınıfta kalanlar ise sürekli olarak bu dünyaya farklı bedenlenme olarak gelmeye mahkumdurlar!
   
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Temmuz 31, 2008, 02:07:34 ös
Bir musibet bin nasihatten iyidir gibi olmus,
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: martı - Ağustos 01, 2008, 03:20:38 öö
Sayın Mystic'ten açıklamasını istediğim birşey var bazen başımıza gelen kötü şeyleri bir sınav olarak algılamamız gerekir peki o kötü şeyler bazen değil de sürekli oluyor ve peşini bırakmıyorsa ve belki de bu hayatı boyunca devam ediyorsa bunu nasıl açıklamak gerekir?
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 03, 2008, 11:49:08 öö
Sayın Mystic'ten açıklamasını istediğim birşey var bazen başımıza gelen kötü şeyleri bir sınav olarak algılamamız gerekir peki o kötü şeyler bazen değil de sürekli oluyor ve peşini bırakmıyorsa ve belki de bu hayatı boyunca devam ediyorsa bunu nasıl açıklamak gerekir?

Sevgili Marti; Sana istersen kendi yasamimdan orneklem sunarak olayin biraz daha acikliga kavusmasina / kavusturulmasina yardimci olmak isterim. Gerci Konunun hakimi Sayin Mystic'in olmasi  ve bundan dolayi da araya girmemin bir curettkarlik olarak algilanmasini istemem.

Daha dogrusu sormus oldugun soru benim yasamimi da yakindan ilgilendirdiginden boyle bir paylasimda bulunmak istedim. İzninizle,

Eger ki yasadigin olay olumsuz ve senin icin buyuk bir tehdit olusturuyorsa, ustelik devam eden bir surekliligi arzediyorsa yapman gereken ilk is olaya hakim olman ve uzerinde yogunlasmandir. Bunun Sana birden fazla yasatilmasi olayin icinde Sana verilmek istenilen mesajin daha dogrusu Saygideger Mystic'in deyimiyle ''Eprov''lerin anlasilamamasindan kaynaklaniyordur.

Ben de bunun benzerlerini kendi yasamimda yasadim ve gordum. Megerki fazlaliklarimiz, eksikliklerimiz, zayifliklarimiz ve kusurlarimiz telafi ediliyormus.

Yasamda ''Ben'' anlayisinin hakim oldugu Kisilerde Bilinc farkliliklari onemli derecede rol oynamaktadir. ''Biz'' Bilincine varan İnsanlarda bir Butunluk hakim oldugundan Benlik duygusunun da bu sayede eritildigi saptanmistir.

Sunu unutma ki, basimiza gelen hersey kendi iyiligimiz ve ilerleme kaydetmemiz icindir. Ama bir noktaya takilirsak ve bizden istenilen davranisi sergilemedigimiz / sergileyemedigimiz surece bu surup gidecektir ve asla bir ust noktaya gecisin soz konusu olmayacaktir.

Suanda oyle bir durum yasiyorsan '' Senden İstenilen Davranisi Sergile '' ve Kurtul ;)

--> Haksizlik Nehirlerinin Asilarak Hakkin Kazanildigini da unutma :)

Sevgiler...
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ağustos 03, 2008, 12:30:42 ös
Sayın Mystic'ten açıklamasını istediğim birşey var bazen başımıza gelen kötü şeyleri bir sınav olarak algılamamız gerekir peki o kötü şeyler bazen değil de sürekli oluyor ve peşini bırakmıyorsa ve belki de bu hayatı boyunca devam ediyorsa bunu nasıl açıklamak gerekir?

Sayın martı,

Sorunuza spiritüel bakış açısı ile yanıt vereceğim;

Öncelikle evrende hiç birşey sonsuza kadar aynı kalamaz.Sürekli bir devinim vardır ve bu evrensel yasaların en önemlisidir.Yani basitçe evrende sürekli değişmeyen hiç bir şey yoktur.Bunu netleştirdikten sonra şimdi gelelim ömrü boyunca başından bela eksik olmayan ve sürekli olarak eprövler yaşayan insanlara;

Spiritualizm de ruhun ölmezliği ve reenkarnasyon olgusu vardır.Bu bağlamda ruh ölümsüzdür ancak tekamülü için bir çok bedenler kullanarak dünya zamanı içerisinde farkli zamanlarda bedenlenir.Bu tekamül gerek negatif gerekse pozitif deneyimlemelerle,sınavlarla (epröv) gerçekleşir.Burada devreye Etki Tepki (karma yasası)yasası
girer.Yani insan dünya hayatı içerisinde yaptığı her türlü negatif veya pozitif eylemden sorumludur ve karma yasası gereği bu eylemler ileriki zaman içerisinde mutlaka pozitif veya negatif olarak geri döner.(basitçe kültürümüzdeki deyişleri hatırlatayaım- negatif  eylemler için;Ettiğni buldu,Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste /// Pozitif eylemler için ; verilmiş sadakamız varmış.)Buradaki nüas (ileri düzey spiritüel bilgiye sahip olmayan bir çok kişi haklı olarak bu şekilde mantık yürütür) insanların bu yasanın anında işleyeceğini düşünmesidir.Ancak yasa herzaman anında işlemez hatta çoğu zaman anında işlemez.Bunun da bir sebebi vardır.Sebebi şudur:Her insan aslında bir bütünün parçasıdır (bunun net olarak anlamını sadece aydınlanmış kişiler dediğimiz insanlar kavrayabilirler , kavrayabilmek için belli bir bilinç seviyesine ulaşmak lazımdır ki bu kavrandığında dünya okulu bitmiştir -tabii bu ayrı bir konu) tekamül tek başına olmaz her varlık bir diğerinin tekamülüne bilinçli olarak veya bilinçsiz olarak yardımcı olur.Yani en kaba manası ile (sorunuzdan yola çıkarak bu örneği veriyorum) sokakta gördüğünüz eli,ayağı olmayan hatta kör olan ve ölene kadar hayatını bu şekilde sokakta geçirmiş olan bir insan hem kendine hemde (anlayabilen diğerlerine )yardımcı olmaktadır.

Şöyleki;Kendine yardımcı olmaktadır çünkü önceki hayatlarında şu anda bu şekilde doğmuş olmasını gerektirecek ciddi negatif eylemlerde bulunarak temizlenmesi gereken çiddi miktarda tortu (negatif enerji)biriktirmiştir ve varlığın ilerleyebilmesi için bunun temizlenmesi gereklidir.Yoksa tekamül edemez ve yasa gereği varlığın tekamülü zorunludur.Varlık bunun bilincinde olarak bu tortuyu temizleyebilmek için enkarne olur.Kimse ona bu konuda baskı yapamaz.Hür irade yasası vardır.

Aynı zamanda başkasına yardımcı olur ;Onu bu şekilde gören belli bilinç seviyesindeki insanlar hemen durumu kavrarlar ve bir şekilde dünya hayatı gereği maruz kaldıkları negatif etkiler sebebi ile negatif harekette bulunup negatif karma kazanmaktan hemen vaz geçerler.Ancak ne yazıkki çoğu insan bu durumdaki bir kişiden ya iğrenir yada ona acır.

Sonuç olarak varlık bazı ağır karmik borçları sebebi ile tüm hayatını rezil ve korkunç bir halde geçirebilir ancak sonraki hayatı çok farklı olacaktır.Konuyu çok detaylı ve dilim döndüğünce basit olarak anlatmaya çalıştım.Umarım yardımcı olabilmişimdir.

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 03, 2008, 12:39:26 ös
Hazir Konu cok anlamliyken kisisel dusuncelerimi de bu hususta aktarmayi istiyorum Sevgili Marti; normalde soyle bir durum vardir: '' Kendini ve Dunya İslerini On Planda Tutarsan Geride Kalirsin '' bu gibi misallar vererek Sana onemli derecede fazlasiyla yardimci olacagini tahmin ettigim Bilgi Kaynaginda kalmani diledigim icin daha fazla aydinlanmamizi saglayan Tek Kaynagin oldugunu da vurgulamak istiyorum. Cunku Soru'nun Kaynagi Sensin ve Cevaplari da Senin bulman lazim. Neden cunku Yasam hep Sorularla doludur. Belki de Bizler Kendi Ysamlarimiza Cevap bulmak icin gelmisizdir bu Dunyaya.

Hayat Yolu'nda her karsilastigim seyin benim icin cok onemli oldugunu kavradim. Seninle konusurken bana soyleyecegin en kucuk kelime belki de Hayatimin onemli derecede degismesine sebep olabilir. Bunun icin de gerek aci gerekse baska turden yasanilan olaylari dikkate almak ve degerlendirmek onemlidir.

Salt Bilgili İnsanlara yakinlasma da yanlis olur belki de hic okul okumamis bir İnsan'dan bile ummadigin o kadar cok carpici Gercekler olur ki Sevgili Marti; inan bana saskinliktan kucuk dilimizi bile yutabiliriz. Ama Hayatta su Gercegi'n de farkina vardim. Kime nasil yaklasiyorsam ayni karsiligi gordugumu ve en onemlisi de farkli İnancta ya da Dusuncede olan İnsanlardan Bilgi Almanin ne buyuk bir Yasamsal Onem Arzettigini ve Yasamimda reddetmek yerine kabul etmenin buyuk bir Erdem oldugunu da anlamis bulunuyorum.

Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 03, 2008, 12:54:56 ös
Spiritualizm de ruhun ölmezliği ve reenkarnasyon olgusu vardır.Bu bağlamda ruh ölümsüzdür ancak tekamülü için bir çok bedenler kullanarak dünya zamanı içerisinde farkli zamanlarda bedenlenir.Bu tekamül gerek negatif gerekse pozitif deneyimlemelerle,sınavlarla (epröv) gerçekleşir.Burada devreye Etki Tepki (karma yasası)yasası
girer.Yani insan dünya hayatı içerisinde yaptığı her türlü negatif veya pozitif eylemden sorumludur ve karma yasası gereği bu eylemler ileriki zaman içerisinde mutlaka pozitif veya negatif olarak geri döner

Zaten Saygideger Mystic'in butun Dusuncelerine fazlasiyla Onem verdigimi ve Tasvipledigim inkar edilemez. Her zamanki gibi mukemmell ve genis, aciklayici Bilgilerde bulunmuslar, Kendileri.

Bu arada Ruh'un Olumsuzlugu Gercegini kabul ettigimi ve gecmis zamanda bunun tersi bir bilgiyi beyan ettigimi animsadigimi oysaki bu sayede yanlisimin farkina vararak Ruh'un hicbirbicimde olmedigini ve Olumsuzluk arzettigi Gercegine ulastigimi duzeltme yaparak belirtmek istedim. Evrende hicbirseyin yok olmayip devinim halinde bulunmasindan dolayi. Buna ek olarak;

Yani en kaba manası ile (sorunuzdan yola çıkarak bu örneği veriyorum) sokakta gördüğünüz eli,ayağı olmayan hatta kör olan ve ölene kadar hayatını bu şekilde sokakta geçirmiş olan bir insan hem kendine hemde (anlayabilen diğerlerine )yardımcı olmaktadır.

Aynı zamanda başkasına yardımcı olur ; Onu bu şekilde gören belli bilinç seviyesindeki insanlar hemen durumu kavrarlar ve bir şekilde dünya hayatı gereği maruz kaldıkları negatif etkiler sebebi ile negatif harekette bulunup negatif karma kazanmaktan hemen vaz geçerler.Ancak ne yazıkki çoğu insan bu durumdaki bir kişiden ya iğrenir yada ona acır.



Yukarda alintiladigim Orneklemenizden yola cikarak Saygideger Mystic; buna ayni zamanda '' İnsan'dan İnsan'a Yansima '' seklinde birsey dusunmemiz mumkun olabilir mi? Cunku Sozlerinizden anladigim kadariyla boylesi Orneklerin Yasamimizda yeralmasi ve onlardan onemli derecede Kendimize bir pay cikarmak baglaminda belki de soylediginiz gibi İnsanligin Tekamulune birden cok ve farkli yollarla katkida bulunulmasi saglaniyordur.

Saygi ve Sevgilerimle.     
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Ağustos 03, 2008, 01:05:59 ös
Sayin MYSTICPROVOCATEUR bana kalirsa cok guzel anlatmissiniz.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 03, 2008, 01:25:40 ös
Bu arada Sayin Mystic'in sunmus oldugu orneklem uzerinde biraz dusununce soyledigi gibi bazi İnsanlarin ne yazikki sokakta gorulen bu tip Orneklere ( Ornek diyorum cunku Onlarin yerinde Kendimizi de bir anlik dusunmemiz icin ) karsi acimasizca ve zavalli gozuyle bakmalaridir.

Benim yanimda Fiziken kusuru olan İnsanlar'a ozellikle derinden ve yaralayici ifadelerin kullanilmasi bana o kadar cok buyuk bir aci veriyor ki. Yuregimde buyuk derecede uzuntu duyuyorum. Ama bu sekilde alay edenlerin hic mi akillarina gelmiyor ki İnsanoglunun ne olacagi ve dakikasi dakikasina uymazken ozellikle de hicbirimizin ''Garantisi''nin olmadigi Dunyamizda nasil bu sekilde acimasizca davraniyorlar hala aklim almiyor. Bunun icin onceleri vermis oldugum tepkilerden artik vazgectim. Susmayi tercih ediyorum, her zaman icin. Cunku bosuna harcadigim nefesimi bu anlayista olanlar icin degmedini, degmeyecegini dusunuyorum:

 <  Hic unutmam birgun caddede kucuk bir cocugun tepsisindeki butun simitlerin bir anda yere dustugunu gordum ve o anda kendimi tutamadim. Hizla o cocugun simitlerini yerden toplamaya baslarken karsimda duran birinin simitleri ayagiyla ezmesi bana oyle bir tokat gibi geldi ki neye ugradigimi sasirdim ve cocugun da ona bakis seklini gordugum an! Ve o anda topladigim simitleri cocuga verip hizla oradan uzaklasmaya calistim. Cunku bu hareketin cocugu ne derece yaraladigini gormeye fazla tahammul etmemek icin;

- Birincisi, Kazanilan Emege ne olursa olsun Saygi duymama olayi.

- İkincisi, İbret almamiz ve birgun Bizim de o hale dusebilecegimiz mesajinin verilmesine karsin bu durumla alay edilmesi.


Birden bu olay aklima geldi ama suna ictenlikle inaniyorum ki bedenen kusurlu olanlara ve masum cocuklara yapilan her hareketin karsiligi da olacaktir.

Saygilarimla.     
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: martı - Ağustos 04, 2008, 02:57:26 ös
Sn.Mystic
Açıklamanız için teşekkür ediyorum gerçekten almam gerekeni aldım bu yazı içinden ve Sevil'e de ayrıca teşekkür ediyorum.Tabi o halde şöyle de bir sonuç çıkıyor ben bu olanlar karşısında hakimiyet kuramam çünkü geçmişteki negatif eylemlerin karşılığı bu?
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 04, 2008, 03:04:12 ös
ve Sevil'e de ayrıca teşekkür ediyorum.Tabi o halde şöyle de bir sonuç çıkıyor ben bu olanlar karşısında hakimiyet kuramam çünkü geçmişteki negatif eylemlerin karşılığı bu?

:) Asil ben Tesekkur Ederim Sevgili Marti; bu arada negatif eylemlerin karsiligini gormemiz de onemli derecede rol oynamakta ve bununla birlikte Senin de Bilgi Seviyenin tahminimden yuksek olmasi guzel. Olaya ne acidan bakarsak bakalim sonucta kendi eylemlerimizden 'Sorumlu' tutuldugumuz hep aklimizda olmalidir.

Saygi ve Sevgilerimle.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ağustos 04, 2008, 03:14:51 ös
Alıntı
Tabi o halde şöyle de bir sonuç çıkıyor ben bu olanlar karşısında hakimiyet kuramam çünkü geçmişteki negatif eylemlerin karşılığı bu?

Sayın martı,

Önemli olan hakimiyet kurmak veya kurmaya çalışmak değil uyum sağlayabilecek bilinç seviyesine ulaşmak ki buda anlamakla olur.Ayrıca  olanların sebebinini de tamamen geçmişteki hayat veya hayatlarda yapılan eylemlere bağlamak da doğru değil.Sebebp varlığın belirli bir amaç doğrultusunda seçmiş olduğu bir deneyimleme de olabilir.

Örnek:Önceki hayatlarından bir tanesinde güçlü bir Viking savaşçısı olarak bedenlenen bir varlık 100 küsür yıl sonra ki bedenlenmesinde sakat bir kız olarak yaşamayı (bilinçli olarak) seçmiş olabilir.Sebep 2 bedenle deneyimlenen ve öğrenilen şeylerin birbirinden çok farklı oluşu ve söz konusu varlığın gelişimine pozitif yönde etki edebilecek bir ortam oluşturmasıdır.

Not:Yukarıda verdiğim örnek gerçektir ve bir (*)regresyon terapisi seansında kayıtlara geçirilmiştir.

(*)Regresyon terapisi:Basit anlamı ile özel bir hipnotizma tekniği ile süper bilinç e erişilerek yapılan tedavi.

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: martı - Ağustos 04, 2008, 03:19:21 ös
Tamam şimdi daha iyi oturdu taşlar yerine teşekkürler Sn Mystic
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Ağustos 04, 2008, 03:21:31 ös
   Ilgi cekici bir ornek,sanirim bir keresinde izlemistim,Turkiye de bir cocuk oldurulen baskan Kennedy oldugunu iddia ediyordu ama sadece iddia etmekle kalmiyordu.Gayet duzgun sekilde ingilizce diyolog kurabiliyor,baskan ve karisi arasindaki en ufak konusmalari bile bildiigni soyluyordu,ufak ornekler veriyordu.
   Burada da oldugu gibi bir cok ornek mevcut.Peki yeniden bedenlenen birisi neden onceki beden ile gecirdigi hayati,sirlari disariya vurma ihtiyaci hisseder ?
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ağustos 04, 2008, 03:47:35 ös
Alıntı
Burada da oldugu gibi bir cok ornek mevcut.Peki yeniden bedenlenen birisi neden onceki beden ile gecirdigi hayati,sirlari disariya vurma ihtiyaci hisseder ?

Sayın bilmeliyimgalilei,

Bu olay genelde travma sonucu gerçekleşen beklenmedik ölümler sonrası spatyomda (kur- an a göre ahiret) yeterli zaman (geçirmesi gereken) geçirmeyip tekrar bedenlenen insanlarda rastlanan bir durumdur.Bu insanlarda çok net olarak aşağıdaki emarelerin tamamı veya bir çoğu kesin olarak gözlemlenmiştir.

1.Doğum öncesi  hamile annenin haberci rüya görmesi ve doğacak varlığın kendisine yeni hayatında ki cinsiyetini ve eski hayatındaki adını söylemesi.
2.9-12 yaşlarına kadar eski hayatların çok detaylı olarak hatırlanması hatta  eski hayatında başka bir ülkede yaşıyorsa o ülkenin dilini rahatlıkla konuşabilmesi.Bu hatırlama 9-12 yaşlarından sonra kaybolur kişi normale döner.
3.Önceki hayatta ölüme sebebiyet veren travmanın yeni hayatta etkilerinin görülmesi.Ör:Kafasından vurularak ölen bir kisinin yeni hayatında sürekli baş ağrısı çekmesi ve vurulduğu bölgede tümör oluşumu v.s gibi.Yada  tren kazasında ölen bir kişinin sonraki hayatında trene binmeye korkması ve fobi geliştirmesi.

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: martı - Ağustos 04, 2008, 03:54:18 ös
Evet bir örnek de ben verebilirim benim dayım 8 yaşındayken ananeme biz neden burada yaşıyoruz demiş ve bizim büyük bir malikanemiz vardı demiş ve orada sürekli kar yağardı demiş uzun bir arabamız vardı hizmetçilerimiz vardı falan demiş.Ananem bu konulara yabancı değildi bu yüzden saçmalama demek yerine dinlemiş onu ve düşüncelerine göre bu yer İngiltere'ydi ama 8 yaşından sonra bi daha unutmuş ve bir daha açılmamış konu.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ağustos 04, 2008, 04:06:33 ös
Ülkemizde özellikle Hatay ve çevresinde bu örnekler çok görülüyor.

Yeri gelmişken yazmadan edemeyeceğim.Reenkarnasyon çok sayıda inanmayan olmasına rağmen hem medyomlar aracılığı ile yapılan ruhsal irtibatlarla hemde regresyon tekniğinin geliştirilmesi ile bilimsel olarak hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlanmıştır.

Yani bu durumda dünyada 1 hayat yaşayıp iyilik yaptıysan cennete kötülük yaptıysan cehenneme gidersin gibi bir düşünce günümüzde biraz mantık dışı kalmaktadır.


Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Ağustos 04, 2008, 06:05:16 ös
Aciklamalariniz cok guzel Sn Mysticprovocateur,tesekkur ederim.
Lakin son yorumunuz ile ilgili sunu sormak isterim.Soylediginiz gibi gayet mantikli ve saglam deliller,kanitlar  bahsettiginiz yontemler ile elde edilmistir fakat son cumlenizin uzerinden akla 'Kiyametin var oldugunu dusunursek nereye kadar bu sekilde yeniden bedenlenme devam eder ?' sorusu gelmez mi ? veya 'Hz.Adem ve Hz.Havva'yi yasamin baslangici olarak ele aldigimizda reenkasyon ilk olarak bu iki ruh ile mi baslamistir ? '
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ağustos 04, 2008, 06:29:34 ös
Alıntı
fakat son cumlenizin uzerinden akla 'Kiyametin var oldugunu dusunursek nereye kadar bu sekilde yeniden bedenlenme devam eder ?' sorusu gelmez mi ?

Sn.bilmeliyimgalilei,

Bunu yanlış hatırlamıyorsam forumda bir yazımda açıklamıştım.Kıyamet Uyanış demektir Kıyam etmek yani uyanmak.Dolayısı ile Kitaplarda geçen kıyamet toplu bir yok oluş değildir.İnsanların nereden gelip nereye gittiklerini kim olduklarını öğrenecekleri günün adıdır.Tabii bunu herkes aynı oranda algılayamayacaktır.Bu bir süreçtir.

Toplu yokoluş un adı Tufan dır.Bu kıyametten sonra gerçekleşecek bir olaydır ve dünyamız bir çok kez bu duruma maruz kalmıştır.Kutupların pekte uzak olmayan bir gelecekte yer değiştireceği ve buzulların sürekli olarak erimesi olayını hatırlatırım.Devremiz sona oldukça yaklaşmıştır.

Alıntı
Hz.Adem ve Hz.Havva'yi yasamin baslangici olarak ele aldigimizda reenkasyon ilk olarak bu iki ruh ile mi baslamistir ? '

Hz.Adem ile Havva olayı sembolik bir anlatımdır.Aslında anlatılmak istenilen devremiz içerisindeki dünya hayatının başlangıcıdır.Kainatta herşeyin bir siklusu vardır buna dünya da dahildir.Bir devre biter yeni bir devre başlar.Hayat nasıl başlamıştır konusu ezoterik olarak mevcutsada bilimsel bir dayanağa henüz kavuşturulmadığı için bu konuya detaylıca girmeyi uygun bulmuyorum.

Ancak şunu özellikle eklemeliyim ki fizik üstü bazı kuralları ve organizasyonu fiziksel dünya bilimi ile açıklamak nekadar mümkündür diye düşünmek lazım.

Saygılarımla,

Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Ağustos 04, 2008, 06:40:05 ös
Evet cok mantikli aciklamalar bunlar Sn.Mysticprovocateur.
Bir de uzucu olan ve sanirim diger insanlarin bu konuya biraz daha kapali ve onyargili bakmasini saglayan sarlatanlarin olmasi da konu acisindan zararlar meydana getirmis.
Hele ki bir donem bir cok magazin programinda ortaya cikip ben Baris Mancoyum suyum buyum diye doldurulan cocuklar daha sonra testlerden gecirildiginde  aileleri tarafindan telkinler ile buna zorlandiklari ortaya cikmisti.Gercek olan durumlar ise sonuclari haber verilmeden  kapatildi...Mesela bahsettigim (Baskan Kennedy olayi) cocuk hakkinda tam bir sonuc aciklanmadi...Gercekten ilgi cekici bir konu.Aciklayici cevaplariniz icin tekrar tesekkur ederim Sn.Mysticprovocateur
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 05, 2008, 08:47:55 öö
   ''' Önceki hayatlarından bir tanesinde güçlü bir Viking savaşçısı olarak bedenlenen bir varlık 100 küsür yıl sonra ki bedenlenmesinde sakat bir kız olarak yaşamayı (bilinçli olarak) seçmiş olabilir. '''

Sayin Mystic; izninizle Yazinizdan alintiladigim kisimdan yola cikarak bu Dunyaya gelmeden once butun yasamsal olaylarin ya da buna kendi anne ve babamiz da dahil herseyin kendi secimimiz mi oldugunu soyluyorsunuz? Cunku burada Varligin gelisimi icin Dunyaya bahsettiginiz orneklemde anlattiginiz Kiz misali bir sonraki gelisinde bunu kasitli olarak sectigini anlamis bulunuyorum.

O halde kendi ortamimizi kendimiz sectigimize gore yasamimizdan da dogal olarak kendimizin sorumlu tutuldugu sonucu da ortaya cikmaktadir. Peki Varligin Gelisimi bu dogrultuda gerceklesiyorsa Yasamlarin onemli derecede Bizlere kanitladigi cok buyuk anlamlar da soz konusudur. Kendi yasamimizdan yola cikarak diger yasamlari da gozonunde bulundurma zorunlulugu bulunmakta.

Bir İnsan'i ornek alalim: Diyelim ki bu Dunyaya her gelisinde farkli Toplumlarda bedenlenmis ve haliyle de mensubu oldugu Toplumlarin cesitli kulturlerini almis sonrasinda da ihtiyaci olan herseyi tamamlamissa bu Kisi hangi konuma gelebilir? Gelmek istedigi nokta nedir? Sonra ne zaman bu İnsan artik Dunyaya gelmeyecek ya da buna ihtiyaci kalmayacak sekilde bu durum sona erecektir?

Bagislayin ama Sayin Mystic; anlattiginiz orneklem uzerinde yogunca dusundum ve bana bircok ipucu beraberinde getirdi. Bundan dolayi kafam biraz karisik oldugundan belki ne anlatmak istedigimi tam olarak ifade edemedim. Yanitlarsaniz Sevinirim.

Sevgi ve Saygilarimla.

Birsey daha aklima geldi. O halde anlattiklariniz uzerinde yogunlasarak bazi dusuncelere kapildim ve misal olarak bir Varlik, Dunyaya gelmeden once Kendi Secimi onplanda oldugundan eksikliklerini tamamlayana dek farkli sekillerde gelebilir. Sonra bir yasaminda cobanken diger yasaminda bir prof. olabilir. Bunun disinda bir bayanken sonraki yasaminda bir erkek olarak gelme olayi da soz konusu.

Bundan anladigim kadariyla Varligin Gelisimini tamamlamak amaciyla Reenkarnasyon olayi mevcut. Bunun yanisira bir İnsan Evrimini tamamlamak amaciyla Dunyaya en 7 kez gelmelidir, ibaresi burada buyuk anlam kazaniyor. Dunyaya nasil ve ne sekilde geliyorsak onemli olan gelmis oldugumuz yasamda en buyuk kazanci saglayabilmekmis.

Vermis oldugunuz Degerli Bilgiler icin cok Tesekkur Ederim, Sayin Mystic; aydinlanmami saglayarak bilmedigim seyleri de Sayenizde acikliga kavusturdum.       
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ağustos 05, 2008, 09:21:55 öö
Alıntı
Bir İnsan'i ornek alalim: Diyelim ki bu Dunyaya her gelisinde farkli Toplumlarda bedenlenmis ve haliyle de mensubu oldugu Toplumlarin cesitli kulturlerini almis sonrasinda da ihtiyaci olan herseyi tamamlamissa bu Kisi hangi konuma gelebilir? Gelmek istedigi nokta nedir? Sonra ne zaman bu İnsan artik Dunyaya gelmeyecek ya da buna ihtiyaci kalmayacak sekilde bu durum sona erecektir?

Sevil hanım,

Sorunuzu yanıtlamak için spiritüel literatürde "ilahi organizasyon şeması" olarak geçen şemayı detaylıca işlevleri ile birlikte açıklamak gerekir ki bu çok iddialı bir anlatım olacaktır ve çoğu kişiye ütopik gelecektir.Bu sebeple sorunuzu soru ile yanıtlamak ve yorumu size bırakmak bana daha doğru geliyor.

İlkokulu bitirdikten sonra ortaokul daha sonra lise sonra üniversite bazen yüksek lisans eğitimi alır ve eğitim faslını tamamlarız.Tüm eğitimini tamamlayan insanlar daha sonra ne yaparlar?

Ayrıca bir hususa daha dikkat çekmek isterim; tek bir eğitim kurumu yoktur.Farklı eğitim kurumlarında farklı eğitimler alırız ve isteyen istediği kadar okula kayıt yaptırıp istediği kadar farklı eğitim alabilir.İlahi planda seçenekler sonsuzdur ve insanda bu sonsuz seçenekler denizinde kendi hür iradesi doğrultusunda seçimler yaparak gideceği yönü belirler.

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 05, 2008, 02:41:29 ös
''' Önceki hayatlarından bir tanesinde güçlü bir Viking savaşçısı olarak bedenlenen bir varlık 100 küsür yıl sonra ki bedenlenmesinde sakat bir kız olarak yaşamayı (bilinçli olarak) seçmiş olabilir. '''


Biliyor musunuz Sayin Mystic; vermis oldugunuz bu orneklem benim Hayata dair bakis acimi inanilmaz derecede degistirdi. Demekki hislerimde yanilmamisim ve karsilacagim en kucuk bir kelimenin hayatimi bir anda degistirecegi hakkinda.

Eger ki sunu anlamis bulunuyorum ve bunu da ozellikle Sizinle paylasmak istedim. Sozumun arkasindayim, her zaman icin ama bir sonraki yasamda Dunyaya gelme durumum soz konusu olmus olsaydi ve Varligim acisindan bana fazlasiyla gelismem yonunde buyuk bir olanagi saglayacagini dusundugum yukardaki Kiz misali olmayi seve seve kabul ederdim. Sonucta Varligimin Gelismesi ve Anlamami saglayan seyler onemlidir. Hayat bu belli olmaz, her an hersey olabilir ve herseye de hazirlikli olmamiz gerekmektedir. Belki bugun boyleysem yarin yatalak da olabilirim. Belki gozlerimi de kaybedebilirim ama sirf bundan dolayi yasamami cehenneme cevireceksem bence hic yasamam daha iyi, hayatin anlami baska ne sekilde anlasilabilinirdi ki.... Bir de su da var her onume gelene bakarsam onlarin sozuyle hareket edersem kendi yasamsal mucadelemde nasil basarili olabilirdim? Ornegin bazi kimseler genelde utandiklarindan rahat davranamiyorlardir Topluluklarda ama benim icin onemli olan yapmam gereken seyleri ya da anlamam gerektigi icin bazi seyleri yasiyorsam ve yasatiliyorsam İnsanlarin benim hakkimda ne dusunduklerini tabiki umursamam :D zaten Akilli ve Bilincli olan İnsanlar beni her zaman icin Kisisel Gelisimim yonunde tabiki destekleyeceklerdir. O yuzden bence en mantiklisi Hayati oldugu gibi ve kimseye aldiris etmeden yasamaktir. Bu arada olayin net bir sekilde acikliga kavusmasindan dolayi artik bu gibi seylere - geri kalmis bilinclerin Bedensel Ozurlulere olan bakis acilarina - uzulmuyorum. Demekki Hayata ne sekilde gelirsek gelelim onun buyuk bir nedeni ve anlami vardir.         
 
Sunu soyluyorum sorun Bedensel Ozurlu İnsanlarimiz icin degil, asil sorun Zihinsel Ozurluler icin yani bunu su baglamda soyluyorum = Yozlasmis Bilincler!....

Hatta buna sunu da ekleyebilirim ki, Dunyamizda onemli derecede soz konusu olan baska seyler vardir. Herkes hastalaniyor, yaslaniyor ve oluyor... Bundan da anlasilacagi gibi en onemli sey fiziksel mukemmellik [ ki Dunyamizda da boyle bir durum asla soz konusu degil ( herseyin gencligin de dahil gelip gecici olmasindan dolayi ) :D ] degil de İrade Guclulugudur.
 
Bu arada yapmis oldugunuz detayli Bilgiler icin cok Tesekkur Ediyorum.

Saygi ve Sevgilerimle.       
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Mabool - Ağustos 05, 2008, 05:07:10 ös
Cevaplanması gereken sorular var

Öncelikle insanların cektigi acılar sonucu ileriki hayatlarında daha iyi bir yaşam sürecekleri üzerine düşünecek olursak , şu an Çin'in nüfusu 1,5 milyar ve nüfusun %80 gibi kısmı oldukca zor şartlarda yaşıyor , büyük çoğunluk 50 dolar gibi paralara çalışıyor ordan 1 milyar alalım

Afrika ülkeleri sefalet içinde ekmek bulmakta bile zorlanıyorlar , milyonlarca insan her yıl açlıktan ölüyor yüzmilyonlarca nüfus açlık sınırı altında yaşıyor. Türkiye Bulgaristan Yunanistan Romanya Rusya gibi ülkelerde on milyonlarca aç insan var , bunların nufusunu topladıgımızda sanırım 3 milyar gibi bir rakam elde edebiliriz

Bir dahaki doğuşlarında 3 milyar insanın hangisini iyi şartlarda yaşatacaksınız ? Böyle birşey mantıken mümkün gözükmüyor.

Tercih kısmına gelecek olursak : önceki hayatında insanlar nasıl olur da afrikada açlıktan ölmeyi , yedi yaşında lösemi olup tüm ömrünü kanser tedavisiyle geçirmeyi seçebilir. Bir insanın bunu seçmesi için kaba tabirle deli olması lazım

Reenkarnasyon inancının insanın doyumsuzluk duygusundan ötürü icad edildiğini düşünüyorum. Zengin bu hayat hiç bitmesin istiyor fakir ise şu an elde edemedigini bir dahaki gelişinde elde edecegine inanıyor. Yani illaki bir telafi etme isteği söz konusu , yada doyamama bitmesini istememe.

Her ruhun kendisine özgü yapısı ve dna'sı vardır , bunlar ise insanın ait oldugu bedende butunleşir , o sebeple ruhun bedenden ayrılıp başka bir bedende farklı dna'yla varolabilecegine inanmıyorum

Bu konudaki şahsi görüşlerim ise, ya dinlerin iddia ettigi gibi ölüm ötesinde hesaba cekilip yollanacagınız mekanlar var , yada insan öldükten sonra topraga karışıp gidecek , bana ikincisi daha mantıklı geliyor ne reenkarnasyona inanırım ne de ahirete, kendinizi yokuluşa hazırlayın derim

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Ağustos 05, 2008, 05:33:39 ös
Sayin Mabool
Hizli bir "ilk mesaj" olmus :)
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ağustos 05, 2008, 06:18:21 ös
Sn. Mabool,

Öncelikle düşüncenize saygı duyduğumu ve değiştirmeye uğraşmak gibi bir niyetim olmadığını bilmenizi isterim.Sorularınıza gelince;

Alıntı
Öncelikle insanların cektigi acılar sonucu ileriki hayatlarında daha iyi bir yaşam sürecekleri üzerine düşünecek olursak , şu an Çin'in nüfusu 1,5 milyar ve nüfusun %80 gibi kısmı oldukca zor şartlarda yaşıyor , büyük çoğunluk 50 dolar gibi paralara çalışıyor ordan 1 milyar alalım
Afrika ülkeleri sefalet içinde ekmek bulmakta bile zorlanıyorlar , milyonlarca insan her yıl açlıktan ölüyor yüzmilyonlarca nüfus açlık sınırı altında yaşıyor. Türkiye Bulgaristan Yunanistan Romanya Rusya gibi ülkelerde on milyonlarca aç insan var , bunların nufusunu topladıgımızda sanırım 3 milyar gibi bir rakam elde edebiliriz
Bir dahaki doğuşlarında 3 milyar insanın hangisini iyi şartlarda yaşatacaksınız

Yazıdıklarım arasında önceki hayatı kötü olan daha sonraki hayatında rahat yaşar şeklinde bir ibare olduğunu zannetmiyorum.Buradaki  kıstas ve amaçlananda zaten  ne yapıp edip bir sonraki hayatta vur patlasın çal oynasın tarzı hayat yaşamak değildir.Bedenlenmenin amacı deneyimlemek ve bu  vasıta ile tekamül etmektir.Materyalist bir bakış açısı(önceki hayat zor sonraki hayat rahat) ile sorgulama bu sebeple eşyanın tabiatına terstir zira konu maddesel değil spiritüeldir.3 milyar hususuna gelince sizce dünya nüfusunun kaçta kaçı örnek insan olarak yaşamakta diye bir soruyuda ben size sormak isterim.Örnek insandan kasıt çevreye ve kendine saygılı ,ne çevreye nede kendine bilerek veya bilmeden zarar veren.

Alıntı
Tercih kısmına gelecek olursak : önceki hayatında insanlar nasıl olur da afrikada açlıktan ölmeyi , yedi yaşında lösemi olup tüm ömrünü kanser tedavisiyle geçirmeyi seçebilir. Bir insanın bunu seçmesi için kaba tabirle deli olması lazım

Bu soru ise ego bazlı bir mantıkla sorulmuş bir sorudur ki tekamül de amaçlanan ego nun insanı değil insanın egosunu yönetebilecek tekamülü gösterebilecek seviyeye ulaşabilmesidir.İnsanların bu tercihleri nasıl yapyığına gelince;

Önceki hayatta yapılan negatif davranışlar sebebi ile biriken tortu anacak yapılan hareketlerin yanlış olduğunu algı olarak yani tamamı ile anlamakla mümkündür.Yani ilerleyecek olan varlık yaptığı negatif hareketi ya aynısını yaşayarak ,ya benzerini yaşayarak yada başka bir pozitif hareketle temizlemek zorundadır.Bu hareketlerin sergileneceği mekan da burasıdır.Öldükten sonra süper bilince ulaşan insan fiziki hayatında yaptıklarının nekadar yanliş olduğunu daha iyi algılar ve büyük vicdan azabı duyar.Spatyom madesi gereği düşünceler şekillendiği için azap duyan bir insan orada sürekli olarak kötü ve korkunç imgelemelerle boğuşmak durumunda kalır.Bundan kurtulmak veya buna devam etmek kendi kararıdır.Cehennemden de esas kasıt zaten budur.

Alıntı
Reenkarnasyon inancının insanın doyumsuzluk duygusundan ötürü icad edildiğini düşünüyorum. Zengin bu hayat hiç bitmesin istiyor fakir ise şu an elde edemedigini bir dahaki gelişinde elde edecegine inanıyor. Yani illaki bir telafi etme isteği söz konusu , yada doyamama bitmesini istememe.

Reenkarnasyon icad edilmemiştir.Bu bilgi  önce medyomlar aracılığı ile yapılan ruhsal celselerde tebliğ edilmiş daha sonra regresyon tekniği ile bilimsel olarakta kanıtlanmıştır.

Alıntı
Her ruhun kendisine özgü yapısı ve dna'sı vardır , bunlar ise insanın ait oldugu bedende butunleşir , o sebeple ruhun bedenden ayrılıp başka bir bedende farklı dna'yla varolabilecegine inanmıyorum

Ruh enerjisi tamamı ile insan bedeninde kendisini göstermez zira bu enerji insan bedeninin taşıyabilecağinden çok fazladır.Ruh bedenlendiğinde enerjisinin o hayatta doğmasını gerektiren görevi yapabileceği kadar miktarını bedene yönlendirir.Ruhun esasen bulunduğu boyut fiziksel boyut değildir.Bütünleşme konusunda ise haklısınız ruh kullandığı her bedenle bütünleşir hatta o kadar bütünleşir ki  diğer hayata doğmadan rehabilite edilmesi gerekir.Bu rehabilitasyon  yaklaşık olarak  dünya zamanı ile 100 ile 150 dir.Bu süre ruh olgunlaştıkça ve bilinç düzeyi yükseldilçe düşer.

Alıntı
yada insan öldükten sonra topraga karışıp gidecek , bana ikincisi daha mantıklı geliyor ne reenkarnasyona inanırım ne de ahirete, kendinizi yokuluşa hazırlayın derim

Tekrar düşüncenize saygı duyduğumu belirtiyor ve öldükten sonra yok olmadığınızı gördüğünüzde  şaşırmamanızı diliyorum.

Saygılarımla,



Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Mabool - Ağustos 05, 2008, 08:00:34 ös
önceki hayatta yapılan negatif davranışlar sebebi ile biriken tortu anacak yapılan hareketlerin yanlış olduğunu algı olarak yani tamamı ile anlamakla mümkündür.Yani ilerleyecek olan varlık yaptığı negatif hareketi ya aynısını yaşayarak ,ya benzerini yaşayarak yada başka bir pozitif hareketle temizlemek zorundadır.Bu hareketlerin sergileneceği mekan da burasıdır. demişsiniz

işte bunlar hep insan sayısına çıkıyor, milyarlarca aç susuz bir deri bir kemik kalmış insan önceki hayatında ne yaptı ki bu kadar insan açlığa mahkum oldu? Önceki hayat dedigimiz kaç yıl önce mesela 100 yıl önce mi? Eğer öyleyse 100 yıl önce toplasanız 3-4 milyar nüfus vardı şimdi ise bu rakama yakın nufus sefaletle bogusuyor, iyilik kötülük haketme haketmeme isteme istememe vs..  allak bullak ve tatmin etmiyor.. Ayrıca bildigim kadarıyla reenkarnasyon ruh sayısının sabit oldugunu soyler, peki zaman icinde artan ruh sayılarının sebebi nedir?

İnsana hakettigini veren tercihlerini yaşatan sistemin ruh ve bilinç sahibi bir varlık tarafından yönetilmesi gerekir.. Bu kararları ve dönüşümleri gerçekleştiren kimdir , tanrı mı? eğer tanrıysa bu kutsal kitaplar kimin ? Tanrı degilse önceki hayatımdaki tercihimi bu dünyada bana yaşatan güç ne nasıl bir oluşum nasıl bir bilinç ? Eğer enerji diyecekseniz enerjinin tanımı ne? Enerjinin bilinci var mı?

Medyumlar dediginiz insanlar ne kadar ciddiye alınmayı hakediyor ki? medyum deyince akla sahtekarlık ve şarlatanlık gelir , ölülerle görüştüğünü söyleyen cin çıkaran büyü yapan şarlatanların genel adı medyumdur , Bu bilgi  önce medyomlar aracılığı ile yapılan ruhsal celselerde tebliğ edilmiş demeniz bile reenkarnasyonun ciddiyetini süpürür çöpe atar
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ağustos 05, 2008, 08:04:11 ös
Alıntı
Bu bilgi  önce medyomlar aracılığı ile yapılan ruhsal celselerde tebliğ edilmiş demeniz bile reenkarnasyonun ciddiyetini süpürür çöpe atar

Anlıyorum sizi.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Ağustos 05, 2008, 08:10:16 ös
Medyumlar dediginiz insanlar ne kadar ciddiye alınmayı hakediyor ki? medyum deyince akla sahtekarlık ve şarlatanlık gelir , ölülerle görüştüğünü söyleyen cin çıkaran büyü yapan şarlatanların genel adı medyumdur , Bu bilgi  önce medyomlar aracılığı ile yapılan ruhsal celselerde tebliğ edilmiş demeniz bile reenkarnasyonun ciddiyetini süpürür çöpe atar
Bence siz 'medyum'larin sarlatan kismina denk gelmissiniz Sayin Mabool.Halbu ki biraz daha arastirirsiniz bazi seylerin bilimsel kanitlari oldugunu da goreceginizden eminim.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 05, 2008, 09:00:46 ös

Önceki hayatta yapılan negatif davranışlar sebebi ile biriken tortu anacak yapılan hareketlerin yanlış olduğunu algı olarak yani tamamı ile anlamakla mümkündür.Yani ilerleyecek olan varlık yaptığı negatif hareketi ya aynısını yaşayarak ,ya benzerini yaşayarak yada başka bir pozitif hareketle temizlemek zorundadır.Bu hareketlerin sergileneceği mekan da burasıdır.Öldükten sonra süper bilince ulaşan insan fiziki hayatında yaptıklarının nekadar yanliş olduğunu daha iyi algılar ve büyük vicdan azabı duyar.Spatyom madesi gereği düşünceler şekillendiği için azap duyan bir insan orada sürekli olarak kötü ve korkunç imgelemelerle boğuşmak durumunda kalır.Bundan kurtulmak veya buna devam etmek kendi kararıdır.Cehennemden de esas kasıt zaten budur.


''Olduktan sonra 'Super Bilince sahip olmak' '' bence en guzel sey budur :) Tesekkurler Sayin Mystic; cok guzel ve anlamli aciklamalar.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Maledictum - Ağustos 15, 2009, 05:07:44 ös
başımıza gelenlerden kendimiz sorumluyuz bu yüzden kimseyi yargılamadan yola devam etmek lazım. Ayrıca kendini de sorgulaman + sayılmaz. İleriye bakmak lazım eğer ki bu olay sadece kendini incittiyse yani başkalarına zarar vermemişse
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 15, 2009, 08:09:29 ös
başımıza gelenlerden kendimiz sorumluyuz bu yüzden kimseyi yargılamadan yola devam etmek lazım. Ayrıca kendini de sorgulaman + sayılmaz. İleriye bakmak lazım eğer ki bu olay sadece kendini incittiyse yani başkalarına zarar vermemişse

Aynen, katılmaktayım ancak kişi aynı zamanda kendisini de sorgulamalı Sevgili Neo; yoksa herhangi bir gelişim gösteremeyeceği için ki, bunun mahiyetinde özleştiri yapabilenlerin hangi taraflardan yoksun kaldıklarını, eksikliklerinin-fazlalaıklarının neler olduklarını görmelerini sağladığı için bence faydalı bir yöntem olarak görüyorum. Acaba kendimize yönelerek yaşamın neresinde olduğumuzu bir an düşünebildik mi? Bu şekilde hareket ettiğimizde görülecek ki yaşamın temel anlamı kendi ve yaptıklarımız olduğudur. Bu sayede de eksik ya da geri kaldığımız durumları farkederek ileryeci bir şekilde geliştirme metoduna başvurabiliriz. Artı kazanmak da bence en güzel ödüldür ki zaten yaşamında göstermiş olduğun bazı davranışlar sonucunda anında sana puan kaybettirip ya da kazandırdığını anlayabiliyorsun. Unutmaki bunlar bizim karne notlarımızdır ve sınıfı geçmemizde bunlar esas alınmaktadır. Yoksa kendimizi başkalarına melek gibi göstermek için mi bu dünyada yeraldığımızı sanıyorsun? Yeri geldiğinde ödüllendirilecek tabi yaptıklarımızdan ötürü ( negatif ve pozitif bağlamda )yeri gelecek cezalandırılacağız da.. Ceza almak bence aşağılık ya da kişiyi küçlütcü anlamda düşünülmemelidir. Bazan yaşamında aldığın bir tokat seni kendine getirebiliyor işte bundan da anlaşılacağı üzere hep olumluları yaşadığımız sürece yaşamın mahiyetini öğrenemeyecek ve bir türlü gelişimi kaydedemeyeceğiz. Bunun içinse olumsuzları da yaşayarak karşılaşılan çok zorlu durumlarda bile içersinde bulunan çok önemli mesajları alabilme şansımız da doğabilir. Aslında bazıları buna 'Ters Üçgen Evrimi' adını vermektedir. Gerçi bu çok detaylı bir Konu ama bence yaşam alanında her bireyin olgunlaşabilmesi ve belirli bir seviyeye gelebilmesi için bunun şart olduğunu düşünüyorum.

 Sadece yaptıklarımız negatif davranışlar sonrasında aldığımız cevaplardır, kısacası kendi yaptığımızın diyetini ne olursa olsun bir şekilde ödüyoruz:)

Saygılar,
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Maledictum - Ağustos 16, 2009, 01:48:00 ös
Fikirlerinize saygı duyarım ama alınan notlar ve verilen cezalar konusunda çelişkiler var. İnsan iyi not alıcağı için iyilik yapmamalı. Sadece kendinden başka insanları , çevresini , doğayı düşünerek iyilikler yapmalı. Kötülüğe gelince sırf cezalandırılıcağım diye korkarak kötülükten kaçınmamalı insan. Mantıkla düşünmeli ve yaptığı kötülüğün çevresine , diğer insanlara , doğaya vericeği zararı düşünerek geri adım atmalı.  Eğer insan dünyadaki hayatını diğer dünyaya göre ayarlıyorsa demek ki o insan birçok şeyi anlamış değil ve gözleri kapalı şekilde ilerlemektedir.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 16, 2009, 01:58:08 ös
Fikirlerinize saygı duyarım ama alınan notlar ve verilen cezalar konusunda çelişkiler var. İnsan iyi not alıcağı için iyilik yapmamalı. Sadece kendinden başka insanları , çevresini , doğayı düşünerek iyilikler yapmalı. Kötülüğe gelince sırf cezalandırılıcağım diye korkarak kötülükten kaçınmamalı insan. Mantıkla düşünmeli ve yaptığı kötülüğün çevresine , diğer insanlara , doğaya vericeği zararı düşünerek geri adım atmalı.  Eğer insan dünyadaki hayatını diğer dünyaya göre ayarlıyorsa demek ki o insan birçok şeyi anlamış değil ve gözleri kapalı şekilde ilerlemektedir.

Elbette. Zaten korku olduğu müddetçe kişi gelişimini rahatlıkla sağlayamaz ki.. Bulunduğun yaşamı etraflıca yaşayarak kendi dünyandaki ortamı ve koşulları gözönünde bulundurarak yaşamını irdeleyeceksin. Aksi halde biz şuanki boyutta, bu boyutun gereksinim duyduğu ve ihtiyacımız olan evrimi yapmayıp da başka boyutlara kayarsak zaten hiçbir şekilde başarılı olamayız artı bu şuna benzer; bulunduğun sınıfın derslerini almayıp da bir üst sınıfa geçmek için kendi sınırlarını zorlamak ve büyük işe kalkışmak gibi..

Söylemek istediğini anlıyorum ama insanoğlu önce ne olduğunu bilecek, ihtiyacı olanları tamamlayacak, gereksinimlerini giderecek, yaşamak zorunda olduğu acı dahi olsa yaşayıp kendince bir mana çıkartıp ancak ondan sonra deyim yerindeyse geçiş biletini alır ve diğer boyutlarda evrimine devam eder. Ama biliyor musun en zor boyut, şuanki dünya planında olan yaşanılan boyuttur. Inan bana daha ileri boyutlarda evrimin yaşanılması gayet kolay ve güzeldir. Daha fazla gelişiyor ve kapasiten artıyor, bir üst boyuta göre bedenlenip, şuanki yaşadığımız boyutta karşılaştığımız zorlukların hiçbiri yok ve en güzeli de sürekli olarak genç kalıp, hastalıkların olmadığı beraberinde acıların hiç yaşanmadığı bir boyutta rahatlıkla kendi evriminle meşgul olabiliyorsun. O yüzden ben, şahsım adına ne yapıp edip, bu boyuttaki yaşamak zorunda olduğum bütün zorluklara gerçi çoğu zaman çok zor olsa da bunu yapmak zorundayım, göğüs gererek kendi kendimi çoğu zaman teselli de ediyorum:)

İşte bu bilince vardıktan sonra yaşamıma daha fazla odaklanıp kendime bir hayli önem verdiğimi anladım. Bu, beni tamamiyle biraz olsun daha ılımlı ve başkalarına karşı bunu başarmak biraz zor ama kendim için :D hoşgörülü davranmayı ve değerini anladım.

Saygılar,   
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Maledictum - Ağustos 16, 2009, 02:10:22 ös
Diğer boyutlardan söz etmişken söylemem lazım ki ... Diğer boyutlarda hastalık ve açlık gibi durumlar olmadığı doğru. Ama bu anlayış diğer boyutlarda da var.

Mesela. Bir hastalığı olan Ruhani insanın diğer boyuta geçmesi sonucunda geçtiği boyuttan aldığı şifalı su. Demek ki diğer boyutlarda da bu anlayış mevcut. Sadece bu anlayış bu boyutta yaşayanlar için değil zamandan sıyrılan ve boyut değiştirmiş bir insan için kullanılan bir anlayıştır.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 16, 2009, 02:13:50 ös
Diğer boyutlardan söz etmişken söylemem lazım ki ... Diğer boyutlarda hastalık ve açlık gibi durumlar olmadığı doğru. Ama bu anlayış diğer boyutlarda da var.

Mesela. Bir hastalığı olan Ruhani insanın diğer boyuta geçmesi sonucunda geçtiği boyuttan aldığı şifalı su. Demek ki diğer boyutlarda da bu anlayış mevcut. Sadece bu anlayış bu boyutta yaşayanlar için değil zamandan sıyrılan ve boyut değiştirmiş bir insan için kullanılan bir anlayıştır.

Bunu biraz açabilmen mümkün mü?
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Maledictum - Ağustos 16, 2009, 02:17:59 ös
Bildiğiniz gibi bir ruhani insan boyut değiştiriyordur. Diğer boyutlarda hastalık denilen anlayış vardır. Bu o demek değil ki o boyuttaki insanlar hastalana bilirler. Hyr asla diğer boyutta yer alan canlılar hastalıklı olmazlar ama onlarda bizler için hastalığımıza şifa olucak iksirler mevcuttur. Çünki onlar da bir zaman bizler gibi bu boyuttan geçiş yapmışlar
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 16, 2009, 02:19:10 ös
Bildiğiniz gibi bir ruhani insan boyut değiştiriyordur. Diğer boyutlarda hastalık denilen anlayış vardır. Bu o demek değil ki o boyuttaki insanlar hastalana bilirler. Hyr asla diğer boyutta yer alan canlılar hastalıklı olmazlar ama onlarda bizler için hastalığımıza şifa olucak iksirler mevcuttur. Çünki onlar da bir zaman bizler gibi bu boyuttan geçiş yapmışlar

Hıı :) anladım. Çok Teşekkür ederim.  
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Maledictum - Ağustos 16, 2009, 02:21:40 ös
rica ederim...
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 16, 2009, 02:27:26 ös
Peki Sana bir sorum olacak Sevgili Neo; anlaşılıyor ki, Ruhsal Bilgi seviyen yüksek..

Bu yüzden bilmiyorum ama sorma ihtiyacını hissettim. Dünyamız, Senin de bildiğin üzere birçok boyutlardan geçmiş-geçirilmiş ( sırayla-1,2 ve 3. boyut ) önümüzde de 4. boyut bulunmakta.. Zamanı önemli değil ama bir üst boyuta geçiş yolunu biliyor musun? Eğer biliyor ve açıklamak istemiyorsan anlarım ama bilmiyor ve durum hakkında bir önsezin yoksa gene de anlarım:)

Umarım basitçe bi soru olmamıştır :( 
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Maledictum - Ağustos 16, 2009, 02:41:14 ös
Sayın İsabell sende biliyorsun ki bu tür konular gizli kalır (occulte)

Bu gizlilik aziz kardeşlerimizden değil sadece istenmeyen yerlere bilginin sızmamasından dolayıdır.
Diğer boyuta geçtiğinde zaman kavramını kaybedersin zaten.

Boyut değiştirmek senin inisiye durumuna ve majikal çalışmalarına bağlı.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 16, 2009, 02:57:01 ös
Sayın İsabell sende biliyorsun ki bu tür konular gizli kalır (occulte)

Bu gizlilik aziz kardeşlerimizden değil sadece istenmeyen yerlere bilginin sızmamasından dolayıdır.
Diğer boyuta geçtiğinde zaman kavramını kaybedersin zaten.

Boyut değiştirmek senin inisiye durumuna ve majikal çalışmalarına bağlı.

Anladım. Gene de açıklama yaptığınız için Teşekkürler. O halde anlamam gereken başka bir yön ise demekki zamanı geldiğinde zaten bir üst boyuta hazır isek haliyle geçişin de yapılabileceğidir.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Maledictum - Ağustos 16, 2009, 03:00:17 ös
çok doğru ve bu hazırlık tamamen kendine bağlı. Her geçen saniyede kendini geliştirmeli insan. Ve ileride görüceğin boyutlar senin çalışmalarına bağlı.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ağustos 16, 2009, 03:02:49 ös
çok doğru ve bu hazırlık tamamen kendine bağlı. Her geçen saniyede kendini geliştirmeli insan. Ve ileride görüceğin boyutlar senin çalışmalarına bağlı.

O halde geçeceğimiz üst boyutların evrimine hazır hale gelmek için bir evrim aşamasından geçiriliyoruz Sevgili Neo; buna gerçekten sevinmedim desem yalan olur:) çünkü her zaman söylenilen şu sözün anlamını şimdi çok daha iyi biliyorum;

'' Her şer gibi gözüken olayın içinde bir hayır, her hayır gibi gözüken şeylerinde içersinde ise bir şer olduğu unutulmamalı ''  .
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: popperist - Ekim 03, 2009, 03:11:48 ös
Konu başlığı olarak ilk yazılan mesajı anlamlı buldum. Tabi ben de bir dine inandığım için anlamlı geldi :)

Bir takım sorularım var;

1. Şimdi subjektif değer kuramlarımı bir yere koyup, bir şey sormak istiyorum;

Maddesel sorulara maddesel yanıtlar verilebiliyorsa, spritüel cevapların açıklamadaki yeri ne olmalıdır?

Yani bir insan, başına gelen kötü bir olaydan sonra kendine "bu neden başıma geldi" diye soruyor ve buna spritüel olmayan, maddi cevaplar veriyorsa, neden sonuç ilişkilerini açıklayabiliyorsa spritüel cevapların yeri ne olmalıdır? Yani eğer bu spritüel cevap değilse, peki spritüel cevap nedir? Ben, bir işi öğrenemedim diyelim, öğrenememem nedeniyle işimi kötü yaptım, ve başıma kötü olaylar geldi. Bunun nedeni "işi öğrenememe" sürecimdeki olaylardır; örneğin fazla ilgi göstermemişimdir, o zamanı başka şeylere harcamışımdır, veya zekam yeterli değildir, veya zekam yeterli olsa bile fiziksel yetilerim buna el vermez. Bunlar iyileştirince sorun da çözülecekse, spritüelite bunun neresinde?

Batı şu anda böyle inanıyor. Orada çıkan çoğu "kişisel gelişim" kitabı, evvela "sorunu iyi tanımla, ve o soruna neyin neden olduğunu iyice araştır, sonra da o sorunu çözmeye çabala" diyor. Sizce spritüel açıklamaları olmayan, tamamen seküler bu anlatımda eksik olan şey nedir?

2. Bu öğreti nereden alındı? Kaynağı nerededir?

3. Reenkarnasyon öğretisi nereden alındı? Hataları sorgulayıp, çözüm yollarını keşfetmek gibi bir metodun anlatıldığı bu başlıkta reenkarnasyonun yeri nerede?

Şimdi gelelim kendi inançlarıma;

İslamda Kader inancı vardır, ve bunun yanında hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğine inanılır.

Ben, kader mefhumunun ancak bilincinde olarak insanın bu dünyada bilgelikle yaşayacağını düşünüyorum. Şöyle ki;

İnsanın başına bir talihsizlik geldi (şer). İnsan bu durumla karşı karşıya kaldığında aşağıdaki tutumlardan birini gerçekleştirebilir; (orada 2 tutum verilmiş ama bunların sayısı bence çok fazladır)

1. Durumu sorgulamayabilir. Kendi kendine sövebilir. Öfke ve nefret duygularını ve antipatik kişiliğini geliştirebilir. Başına gelen durumu bir tesadüf olarak görebilir. Hayattaki hedeflerine saldırgan bir tutum geliştirerek ulaşmayı amaçlar. Bu birçok insanın karakterini etkileyebilir. Özellikle erkeklerde sıkça görülür.

2. Durumu yine sorgulamayabilir. Ancak bu sefer öfke ve nefret yerine üzüntü duyabilir. Arabesk bir tutum geliştirebilir. Kendi kendine acıyabilir. Hedeflerine, kendi mazlumluğunu alenen teşhir ederek ulaşabilmeyi amaçlar. İlgiyi bu yönüyle çeker. Bu tipik bir arabesk tutumdur. Ağlar, sızlanır, karşısındaki merhamet eder ve ona acır. Bu yolla hedeflerine ulaşmayı umar. Bu tutum daha çok kadınlarda gözlenir.

3. Durumu sorgulayabilir. Nedenlerini açıklamaya çalışır. Bu nedenleri göremiyorsa, (analiz yapma becerisi düşükse) dünyanın bir kuralsızlıklar ve tesadüfler dünyası olduğunu düşünebilir. Kaos'a inanmaya başlar. Başarıya pek itimat göstermez. Şansa inanmaya başlar.

4. Durumu sorgulayıp, mantıklı açıklamalar getirebilir. Sorunun nedenini iyi teşhis edebilir. Ve o sorunu çözmeye çalışabilir.  a) sorunu çözerse bu yolla yoluna devam eder. b) sorunun temelini gördüğü halde onu çabalayıp bir türlü çözemezse, sürekli yılmadan o sorunu çözmeyi "denemeye" devam eder. c) denemekten bıkıp, yeteneksizliğine inanmaya başlayabilir. O soruna neden olan yetersizliği kendi beceriksizliğinde görebilir ve o konuyla ilgilenmekten vazgeçebilir. d) O konuyla ilgilenmekten vazgeçmez ve bu duruma isyan edip, hile ve kötülük yoluyla diğer insanlar üzerinden sorununu çözmeyi tutumunu geliştirebilir.

5. Durumu sorgular, mantıklı açıklamalar da getirir. Ama karşısına sürekli farklı sorunlar çıkmaya devam edebilir. Sorunu bir türlü çözemeyebilir.

Ve bence insan daha çok 5. koşulla karşılaşmaktadır. Sorunlar o kadar öngörülemez, ve insan basit bildik sorunlarla karşılaşmaz. Sorunlar çok komplekstir, ve çok değişik formları bulunur. Bunlar çözülemeyince insan bu sorunları süreçlerde bulamaz, davranışlarındaki ahlakiliğe bakar ve aynen bu başlıktaki düşünce yöntemini geliştirebilir.

Ben bir dine inandığım için, ahlaki davranışların, insanın başına gelecek olaylarda belirleyici olabileceğine inanıyorum. Materyalistler buna inanmaz, ve ahlak dışılığı sorun görmezler.

Şimdi iki insan düşünelim; biri kaderin önemini biliyor, diğeri bilmiyor.

Bu iki insan dan birincisi, kaderin önemini bilen biri olarak, başına gelen olayı "tesadüf" olarak nitelemez. Bilinçli bir şekilde Allah'ın onayıyla karşısına gelmiş bir hadise olduğunu bilir, ve hayatını sürekli kendini sorgulayarak, davranmadan evvel düşünerek geçirir ve  Allah da ona o şekilde ceza-mükafat sistemini uygular.

İkinci insan eğer başına gelen olaylarda kendine hiç soru sormuyorsa, kader inancına ne kadar inansa dahi, onu özümseyememiş demektir. Düşünün; sizin bir çocuğunuz var. Çocuğunuzu iyiye sevketmek için ödül ve ceza (hayır ve şer) kuralları ortaya koyuyorsunuz. Çocuğunuz yanlış bir şey yapıyor, siz de onun başına kötü bir şey getirip, onu bir odaya kilitliyorsunuz. Eğer o çocuk bu süreçten bir şey anlamaz, ve olan biteni bir tesadüf görürse, annesinin/babasının ödül-ceza sistemini gözardı etmiş olur. Sanki onu odaya kilitleyen annesi bunu tsadüfen, yanlışlıkla yapmış gibi kendisine gelir. Veya iyi bir şey yaptı, ve annesi ona bisiklet aldı. Eğer bu bisikleti, yaptığı iyi davranışın bir mükafatı olarak görmek yerine yine tesadüfe yorarsa, başarıya odaklanamaz olur.

Ebeveyn'i Tanrı olarak düşünün. Başına gelen olayları sorgulamayan bir tipe Allah ödül ve ceza sisteminde neyi uygun görür? Tabii ki aklı başına gelene kadar başına kötü olaylar getirerek. Veya ona ödül ceza sistemini hiç uygulamayabilir, onu kendi haline gerçekten tesadüflere, doğanın nedensel yasalarına bırakır. (Aslında sonuncusu, kindar olmayan bir yaratıcıya daha uygun düşen bir tutumdur). Kendisini inkar eden insanlara da başaryı nasip etmesi bunu gösteriyor.

Şuna gelicem, kader inancını özümsemek, insanın işini kolaylaştırır. Eğer başınıza gelen iyi kötü hadiselerin nedenlerini analiz edip onları arttırmaya ve azaltmaya başlarsanız, ve bu mekanizmanın Onun ellerinde olduğunun bilincinde olursanız. Yaratıcı da ödül ceza sistemini sürekli geliştirecektir.

Çocuk odaya kilitlenmemek için ne kadar çok çabalar ve "iyi" olur, gelişirse, anne ödüllerini arttırarak oğlunu motive edecektir.

Kadere inanan insanın işleri böylece kolaylaşır. Kadere inanmayan insanın işi ise, neden-sonuç ilişkilerine kalır. O da nedenleri ortaya çıkarırsa bir şeyler başarır (hatta daha çok başarıyorlar) Allah çalışana ödülünü eksik etmez. Ama kader inançlı biri, üstüne çalışmasını etkileyerek, yaptığı işten daha çok verim alır.

Ancak ne yazık ki günümüzde kader statik bir olaymış, "alınyazısıymış" gibi algılanıyor.


Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ekim 04, 2009, 02:04:42 öö
Alıntı
Konu başlığı olarak ilk yazılan mesajı anlamlı buldum. Tabi ben de bir dine inandığım için anlamlı geldi

Sn.poperist,

Bu cümlenizden nekadar mutlu olduğumu anlatamam.Ne yazık ki günümüzde dindar denince akla kendini patlatan teröristler Sipiritualism denince de newage veya dinsiz hatta allahsız insanlar topluluğu gelmekte.

Zira bu topic i açmaktaki amacım inancı ne olursa olsun okuyanda bir sorgulama yapma arzusu uyandırmaktı.Sizde bunu ziyadesi ile yapmışsınız.Bizim meslekte cevabı kimse önünüze pat diye koymaz.Bu bilinçli yapılır.Kafayı gözü vura vura gerçeğin peşinden koşarsınız.Sonuçta herkes kabı kadar su alır.

saygılarımla,

Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ekim 04, 2009, 12:51:21 ös
Kafayı gözü vura vura gerçeğin peşinden koşarsınız.Sonuçta herkes kabı kadar su alır.

Sayın Mystic' in en çok güzelim Düşüncelerine inanılmaz Saygı duyuyorum. Çünkü bazan o kadar önemli noktalara temas ediyorlar ki, bu da bizlere hep sürekli olarak bir tür sinyal gibi bişey söz konusu olmasına yol açıyor. Her ne kadar bi şekilde bireysel olarak birbirimizden farklı bilinçlerde yeralıyorsak sonuçta hepimizin kendi yaşayacağı şeylerle sınırlı olduğundan birimizin diğerine göre Bilgi alması ister istemez farklılaşıyor. Bunun birilikte de hepimizin Gerçeği algılayış pozisyonumuz ve farklı şekillerde kavrayabilmemiz söz konusu olduğu için -tabi bu tamamen bilinç farklılığından ileri gelmektedir- kimimiz kafamızı mı çarpıyor kimimiz gözümüzü mü kaybediyoruz, bilemem ama şahsım adına şunu sölemem gerekiyorsa idrak edene- ettiririnceye kadar kafamın duvarlara şiddetle çarpıldığını biliyorum ( ruhsal manada kastediyorum tabi ) ya anlayacaksın, ya anlayacaksın başka çare yok.. Bu da bizim kendi iyiliğimiz için tabi.. Tembelliği ve kısıtlı kapasiteye sahip olanlar sevilmediği için onlara gerçi ben de dahil farklı uygulamalar gerçekleştirildiği için ne yapalım :) biz de öğrene öğrene bu diyarda bişeyleri de kaybederek yolumuza devam ediyoruz, varsın olsun diyelim artık.. Bölesi güzelliği farkedebilmek için en son canımıza sıra gelince onu da seve seve veririz.

Herkes kabı kadar su alır, deyişinizden de anladığım kadarıyla Sayın Mystic; kendi bünyesi kadarıyla kapasitesince yeteri kadar alabileceğini, zaten fazlasını taşıyamayacağı için ne kadar bilgiye gereksinim duyabiliyorsa o kadarını alabileceğini anlamış bulunuyorum, yanlış bir anlama söz konusuysa düzeltmenizi rica edecem:) Sayın Mystic; Sizi uzun zamandır göremiyoruz ama Varlığınız gerçekten kendi görüşümce tabi o kadar çok Değerli ki anında yokluğunuz üzüntüyle birlikte hemen farkediliyor, anlaşılıyor.

Sizi tekrar gördüğüme çok Sevindim:)

Saygılar, Sevgiler.      


Ne yazık ki günümüzde dindar denince akla kendini patlatan teröristler Sipiritualism denince de newage veya dinsiz hatta allahsız insanlar topluluğu gelmekte.


İşte bu algı anlayışı üzerine tespit ettiğim kadarıyla şöyle bir sonuç çıkardım kendi kapasitemle tabi, bu yüzden de doğru bir çıkarsama olabileceği hususunda birazcık endişeliyim, tahmin edeceğiniz üzere, bu gibi anlayışta olanların zaten çoğunlukla hep bir tabu ortamında bulundukları ve algı seviyelerinin çok düşük olması itibariyle sahip oldukların bilincin dar kapsamlaı olması gibi sebeplerden ötürü ne yazıkki düşünce üretemeyecek bi beyin kapasitesine sahip olduklarından kaynaklanıyor, düşüncesindeyim. Oysaki, Evreni anlayabilecek genişlikte bi beyin kapasitesine sahip olursa ki, bu da bilincinin genişliğine paralel olarak algı seviyesinin genişliği ölçütünde daha çok düşünce üretebilir duruma ya da pozisyona gelebileceği söz konusu olduğundan böylesi bilinçlerin ise genelde at gözlüklerini çıkartmış bi şekilde uzayın derinliklerine kadar rahatlıkla düşünce oklarını fırlatabilirler, diye düşünüyorum. İşte bu yüzden bu gibi Bilinçlerin gezegenimizde bulunmaları bizler için de sonsuz kolaylık ve rahatlık sunmaktadır. Böylelikle hem Onların sayesinde tekamül ve bilinç seviyemizi yükseltebiliyor hem de Onların Dünyamızda bulunmalarının daha çok önemli bi işlevi bulunduğundan bu tür Bilinçte yeralanların sahip oldukları Evrim gereği otomotikman gezegendeki tüm negatifliği de eritebilme kapasitesine de sahiptirler. İşte bundan dolayı karşıma çıkan her Yüce Bilince sonsuz saygı duymamla birlikte bu dünyada yaşamaları ve varlıklarını devam ettirmelerinin aynı zamanda bizler için birer büyük hediye olduklarını kanıksadığım için Onların Varlıklarına da sürekli hep Minnet duygusu taşıdığımı bi birey-insan olarak belirtmeliyim.

Sevgilerle, 
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: goksel475 - Ekim 04, 2009, 03:46:51 ös
Aci ve sikinti gereksiz yaratimlardir. Bunu deneyimlemem gerekiyordu boyle olmasi gerekiyordu AL SANA INSAN DRAMI ! Cocugun yetismesinden koy sorumludur . Toplum boyle dusunmemizi istiyor. Din boyle dusunmemizi istiyor. Kisacasi kutsal sacmalik.  Bu forumdaki mason ustatlar nedemek istedigimi iyi anlamislardir.
( arkadaslar xp performans surumunu yukledim klavye ayarlari turkceyi desteklemiyor. Bu sekilde yazmam gerekiyor. )
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ekim 04, 2009, 05:47:33 ös
Sevgili Göksel; ( nick konusunda bi rahatsızlığınız olursa uyarmanız benim yararımadır), sözleriniz üzerine biraz düşündüm de açıkçası en azından acı ve sıkıntı hususunda özellikle benim birçok kez vurgulu olarak belirtmemden dolayı kendimce bir açıklama yapma zorunluluğunu hissettim.

Gerçek şu ki, yaşadığımız boyutun ne anlam içerdiği ve yaşanılan yaşamların anlamı gereği evrim ve tekamül üzerine kurulu bir sistemin içersinde yeralıyorsanız, acı ve sıkıntı hususunda ne demek istediğim biraz anlaşılabilinir ama bazı durumlarda elbetteki açıklama yapma zorunluluğuyla karşı karşıya kalmak hem farklı bilinçlerce anlaşılmayı biraz daha kolaylaştırır, hem de bildiklerimizi birbirimize kırmadan, incitmeden paylaşmamız gerekliliğini savunanlardanım.

Şöyleki, bazı durumlarla karşılaşılır ve eğer o şey sizde mevcutsa ve o şeye sahip olduğunuzu sanıyorsanız o şeyi haketmek için de kendinizden bir şekilde bedel vermelisiniz ama bu bedel, işin kolayına kaçıp dünyevi şeyleri elde etmek için değil, tam tersi ruhsal anlamda bir şeyi hissedip farketmişseniz ne olursa olsun iki seçim arasında kalır ve bu dünyayla diğer şey arasında bir tercih yapma zorunluluğuna tabi tutulursunuz.

Bazılarımız bu dünyanın şevkine, zevklerine sefahatına, rahatlığına düşkün olmayı seçmişler ve o şeyin yoksunluğundan kaldıkları için onu hissedemez duruma geldikleri ve bu itibarla da seçimini yapmış olanların o şeyi hissetmelerine her halukarda imkan yoktur, geriye dönüş olunmaz. Ama bu dünyanın kolaylıklarına rest çekip de ne pahasına olursa olsun o şeyi kaybetmemek pahasına da olsa kişi rahatlıkla kendinden de vazgeçebilir ve o umutla yaşadığı sürece de yaşamı boyunca kendinden bi şekilde bedel vererek o şeyin sevgisine layık olmak için yarım yamalak da kalsa yaşayıp durur. Öyleki giderek zorluklara göğüs gerer ve yılmamasına neden olan en büyük etkendir işte o sevgi, o şey..

Saygı ve Sevgilerimle          
 
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: goksel475 - Ekim 05, 2009, 12:44:44 ös
Sayın ısabell ;
Dünya sizin ne tür fırtınalarla mücadele ettiğinize bakmaz, gemiyi limana yanaştırıp yanaştırmadığınıza bakar. Önemli olan uyanmaktır aydınlanmaktır. Bunu yaptığınız zaman acı ve sıkıntı yok olur gider çünkü gereksizdir. Kapıda sizsiniz anahtarda. Eğer bilinç altınız ile iletişim kurabilseydiniz o size resmi gösterirdi. Acı ve sıkıntılar gereksiz yaratımlardır. Aksini söyleyenler yanılıyor. Sizi karanlığa hapsetmekten sizi frenlemekten başka bir işe yaramaz ! KUTSAL SAÇMALIKTIR.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: ceycet - Ekim 05, 2009, 01:05:33 ös
Sayın ısabell ;
Dünya sizin ne tür fırtınalarla mücadele ettiğinize bakmaz, gemiyi limana yanaştırıp yanaştırmadığınıza bakar. Önemli olan uyanmaktır aydınlanmaktır. Bunu yaptığınız zaman acı ve sıkıntı yok olur gider çünkü gereksizdir. Kapıda sizsiniz anahtarda. Eğer bilinç altınız ile iletişim kurabilseydiniz o size resmi gösterirdi. Acı ve sıkıntılar gereksiz yaratımlardır. Aksini söyleyenler yanılıyor. Sizi karanlığa hapsetmekten sizi frenlemekten başka bir işe yaramaz ! KUTSAL SAÇMALIKTIR.



Sayın Göksel 475;

anlatımınızda ki,"Uyanma,aydınlanma,kutsal saçmalıklar"konularını biraz açabilirmisiniz?


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: goksel475 - Ekim 05, 2009, 01:49:04 ös
Sayın ceycet ;
Quantum ile ilgili araştırma yaparsanız konuyu uzun uzun inceleme fırsatı bulabilirsiniz . Fakat bir kelimeye sıkıştırısam insan hayatını kendi yazar kendi oynar.
Mevcut para ekonomisi insanı aç gözlülüğe iter en azından etrafınızda aç gözlü bencil agresif insanlar fazlası ile bulunur. Para ekonomisinde kurulan medeniyetler temelde acı üzerine kuruludur. Dünya gelir dağalımındada anlaşılabiliyor. Kutsal saçmalık ise bunun üzerine kuruludur temeli acı çekme ve bunlardan ders alma. Buna kutsal saçmalık diyorum çünki pozitif değil negatif. Eğer kendiniz ile tanışır ve hayatınızın kontrolünü elinize alırsanız acı ve sıkıntının ne kadar gereksiz olduğunu bi takım çevrelerin bunu size normal kabul ettirdiğini anlarsınız. Bu kutsal saçmalıktır. İnsanın özünde sevgi vardır acı ve sıkıntı yoktur.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ekim 05, 2009, 02:30:53 ös
Alıntı
Fakat bir kelimeye sıkıştırısam insan hayatını kendi yazar kendi oynar.

Doğru...Çekilen sıkıntılar biriken negatif enerjiler (karma) sebebi ile değilse tekamül amaçlı daha önceden planlanmiş bilinçli mizansenlerdir.

Alıntı
İnsanın özünde sevgi vardır acı ve sıkıntı yoktur.

Buda doğru ancak özdeki sevgiye ulaşmak kolay değildir.Çok uzun bir tekamül süreci gerektirir.Aydınlanmadan kasıt budur.

Kutsal saçmalık mevzusunuda insanın kendi yazıp ve oynadıklarına sokmak yanlış olmaz yukarıdaki önermeler göz önünde bulundurulur ise...

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: goksel475 - Ekim 05, 2009, 03:04:42 ös
Sayın Mystıcprovocate ;
Konuyu tam olarak açmak isterdim fakat bir çok kişi anlamayacaktır. Hem fikir olabilmek için bire bir konuşmamız gerkir. Fikirlerimiz yakın...
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Prenses Isabella - Ekim 05, 2009, 06:42:42 ös
Sevgili Göksel:) görüşlerimi saçmalıkla nitelendirmeniz gayet doğal bu yüzden aramızda bi sorun çıkacak diye bi kaide yok, olmamalı zaten.. burada amaç paylaşım kurmaksa sizin görüşlerinizin de önemi büyüktür.. bu yüzden fikir alışverişinin önemine sürekli olarak değindiğim için belki benim görüşlerim size ters ya da abes gelebilir aslında bu çok normal.. normal gelmesinin sebebini hemen size müsaadenizle açıklamak isterim;

Özellikle de uyanma- uyandırılma olayına değindiğiniz için.. uyanış her kişide farklıdır.. bunu kimse yadısayamaz.. bu nedenle sizin uyandırılış şeklinizle benimki arasında farklılığın olmasının nedeni ise ikimizin de farklı şekillerde bu dünyada yer aldığımız ve belki de siz olayın büyük çoğunluğunu çözmüş belki de ben çok az bi kısmını.. bu yüzden birbirimizin görüşlerine - ne olursa olsun - saygı duyma zorunluluğu olduğu içindir ki, belki sizin bildiğiniz ama bilmediğim şeyleri sizin bilgi kapasitenizin genişliği ya da farklı açılı olması sebebiyle bana aynı zamanda bilmediğim yönlerin de olduğunu anımsatmanızda bi yarar vardır, diye düşünüyorum.. diğer taraftan belki ben başka bi teknikle bilgi olayını çözmüş ve genel anlamda evrenin genişliği doğrultusunda evrenin gerçek bilgisinin arayışının peşindeyimdir, bilemem.. o yüzden kimin kimden fazla bilgiye sahip olduğu ya da hangisinin doğru veya yanlış olduğunu direkt olarak saçmalık olarak görmektense en iyisi karşılaşılan her görüşün akıl-mantık muhakemesini yaptıktan sonra onun doğruluğuna ya da yanlışlığına siz karar verebilirsiniz. Ayrıca size tavsiyem şu ki, bi kardeş tavsiyesi- bilgi alırken elbetteki doğruluğunu tartıp ölçmeden alıp kendinizde saklı tutmanız sakıncalıdır çünkü hafızanızda saklı bulunan o bilgi zamanı geldiğinde ya da hayatınızın bi anında bi olayla ya da karşılaştığınız bi duruma uyum sağladığı anda anında hayata geçer, bu da bilginin genelde bilinmeyen bi yönü.. o yüzden dikkatli olmak ama herşeyi de elinin tersiyle geri tepmek de zaten kişiye en fazla zararlı bi durum teşkil eden çoğunluğun yaptığı bi davranıştır, tavırdır ama bunun yanlışlığı da kişinin asla bilgi deneyimini yaşayamaması ve bu durumda ise ilerlemesine engel olunduğudur hem de büyük ölçüde..       

İşte bu nedenden dolayı sizin görüşlerinizin yanlış da benim görüşlerim doğru diye bi cehaleti asla gösteremem.. belki benim yanıldığım noktaları bana hatırlatıyorsunuzdur ama gene de hiçbişeyi saçmalık olarak görmememiz kendi yararımıza olduğu gibi bazı önemsiz gibi gözüken şeylerin insana ne derece faydalı olduğu da bir gerçektir :)

Saygılar,
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: goksel475 - Ekim 05, 2009, 07:39:27 ös
Sayın isabell ;
Kutsal saçmalık olarak niteleniyor. Yani benim uydurduğum bir kelime değil.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: ceycet - Ekim 05, 2009, 08:19:32 ös
Sayın ceycet ;
Quantum ile ilgili araştırma yaparsanız konuyu uzun uzun inceleme fırsatı bulabilirsiniz . Fakat bir kelimeye sıkıştırısam insan hayatını kendi yazar kendi oynar.
Mevcut para ekonomisi insanı aç gözlülüğe iter en azından etrafınızda aç gözlü bencil agresif insanlar fazlası ile bulunur. Para ekonomisinde kurulan medeniyetler temelde acı üzerine kuruludur. Dünya gelir dağalımındada anlaşılabiliyor. Kutsal saçmalık ise bunun üzerine kuruludur temeli acı çekme ve bunlardan ders alma. Buna kutsal saçmalık diyorum çünki pozitif değil negatif. Eğer kendiniz ile tanışır ve hayatınızın kontrolünü elinize alırsanız acı ve sıkıntının ne kadar gereksiz olduğunu bi takım çevrelerin bunu size normal kabul ettirdiğini anlarsınız. Bu kutsal saçmalıktır. İnsanın özünde sevgi vardır acı ve sıkıntı yoktur.



Sayın Göksel 475;

"Kuantum" derken,kuantum düşünce yöntemini kasdettiğinizi varsayıyorum;herhalde ,kuantum fiziğinden söz etmiyorsunuz.Bizler;zaten "kendini tanıma"yolunun yolcusuyuz,bu nedenle,forumda bulunan arkadaşların birçoğunun,sizin dillendirmeye çalıştığınız tasarımlara aşina olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.Forumu birazdaha araştırırsanız bunu kolaylıkla görebilirsiniz.Dolayısıyla,anlaşılma"konusunda müsterih olmanızı öneririm.

Anladığım kadarıyla kadim"karma"yasasını savunuyorsunuz.Forum da,bu yasaya inanan(ben dahil)çok arkadaş var;ancak bu yasayı savunurken,ateistlerin dillendirdiği"kutsal saçmalık"düsturunu da benimsemeniz,hatta ısrarcı olmanız şahsen beni çelişkiye düşürüyor.Bu nedenle,anlaşılma endişenizden sıyrılarak,görüşlerinizi daha açık ve detaylı ifade ederseniz,daha sağlıklı bir tartışma ortamı tesis edilebileceğini düşünüyorum.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: goksel475 - Ekim 06, 2009, 01:51:46 ös
Sayın ceycet ;
Kuantum ile kastım kuantum düşünce yöntemi değil etrafımızdaki dünyanın bize tepki vermesi. Karma yasası plasandiesli asilerin inancıdır ve tüm evren karma yasası ile yönetilmez. Bunu anlayabilmek için 6000 yıl önceye gitmek gerekir.
Kutsal saçmalık ilk olarak 3400 yıl önce ismini hatırlayamadığım budist bir üstat tarafından kullanılmıştır ve taşkınlık olarak kullanılmıştır. Dine hakaret değil abartıyı anlatmak için kullanılmıştır. ( Sanırım bu açıklamayı ilk başta yapmam gerekiyordu. ) Karma yasasına astrolojiye ve ezoterizmin öğretilerine şiddetle karşı çıkmış bunların kutsal saçmalık olduğunu zaman kaybı olduğunu aydınlanmak için gerekli olmadığını söylemiştir. Öğrencilerine cevapları vermemiş kendileri bulmaları için doğru sorular sormuştur.
Bilinç altınız ile konuşunuz melekleri yanınıza çağırınız ben bunları yaşadım onlar bize yardım etmek için can atıyorlar. Bizlerse acı çekerek olgunlaşmaya çalışıyoruz. Bu uygulamalarda yaşadıklarımı ve öğrendiklerimi tabiki burada açıklamama imkan yok. Odak noktanız melekler ve bilinç altınız olsun gerisi kendiliğinden gelir.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: ceycet - Ekim 06, 2009, 03:17:02 ös

Sayın Göksel 475,

şimdi oldu...!Gördüğünüz gibi,yanış anlaşılmaktansa,anlaşılabilirniğinizi test etmek,daha sağlıklı sonuçlar üretiyor.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: popperist - Ekim 06, 2009, 09:05:07 ös
Alıntı
Konu başlığı olarak ilk yazılan mesajı anlamlı buldum. Tabi ben de bir dine inandığım için anlamlı geldi

Sn.poperist,

Bu cümlenizden nekadar mutlu olduğumu anlatamam.Ne yazık ki günümüzde dindar denince akla kendini patlatan teröristler Sipiritualism denince de newage veya dinsiz hatta allahsız insanlar topluluğu gelmekte.

Zira bu topic i açmaktaki amacım inancı ne olursa olsun okuyanda bir sorgulama yapma arzusu uyandırmaktı.Sizde bunu ziyadesi ile yapmışsınız.Bizim meslekte cevabı kimse önünüze pat diye koymaz.Bu bilinçli yapılır.Kafayı gözü vura vura gerçeğin peşinden koşarsınız.Sonuçta herkes kabı kadar su alır.

saygılarımla,



Sorgulama tabii ki önemlidir. Soru ilmin yarısıdır derler.

Aslında kendime dindar diyemem, sadece dine inanıyorum o kadar. O dinin gereklerini yapamıyorum / yapmıyorum.

Din denince insanların aklına olumsuz örneklemelerin gelmesinin temelinde çağın felsefi akımı olan pozitivizmle dinin bilimde meşruluğunun olmadığının anlaşılması ve popüler kültürün pop bilgileri yatıyor.

Nazik cevabınız için tşekkür ederim.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: AMON RA - Eylül 18, 2011, 01:49:30 ös
evet çok yaralı bir konu hiç bir şey sebepsiz değildir bizi içinde bulunduğumuz konuma genellikle bir şeylerin yapılması getirir iyi veya kötü yönde yani kişisel irade birde kişisel iradenin üsütndeki irade vardır ama o bile bize bağlıdır.çünkü bir kişilik düşünün bencil ve kötü bu kişye çevresi otomatikman kötü davranır yani kişisel irade hatta insanüstü irade bile kötü insan gözüyle bakar,fakat bunun karşısında ne istediğini bilen güçlü karşısındaki insanları ölçüp kişiliklerine göre davranmasını bilen olaylaru yöneten aynı zamanda kendisinin başına hangi konuların bela getireceğini bilip uzak duran iyi  bir insan genellikle sorunsuz yaşar.çünkü kişisel iradelerinde insanüstü iradeninde saygısını kazanmıştır.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Felix Steiner - Eylül 18, 2011, 03:14:11 ös
Sn. MYSTICPROVOCATEUR, size bazı sorularım olacaktı.

1- Eğer acımızın nedenini anlamaya yönelik çabalarımıza rağmen hala cevabı bulamadıysak, beklemeli miyiz? (Derenin çamuru dibe çöksün ki, berraklaşsın ve dibi görünsün)
2- Negatif karma oluşturan şeyler temelde nelerdir? Daha önceden aşılmış bilinç düzeylerine geri dönmek midir? Eğer dinlerdeki içki, kumar ya da hırsızlık gibi şeyler negatif karma oluşturuyorsa, bir insanın karmasını tamamen temizleyebilmesi mümkün müdür? Her yaşamda bir miktar negatif karma zaten oluşturulmuyor mu?

Saygılarımla

Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: yazbenide - Kasım 17, 2012, 05:41:32 ös
Ben başıma gelen kötü olaylardan hep ders çıkarma yoluna giden birisiyim. Başımıza gelen kötü olaylar bizi olgunlaştırırken birçok şey getirir.(götürdükleri de vardır mutlaka). Önemli olan kazanımlardır. Aynı türden bir olay başımıza geldiğinde ona daha olgun şekilde farklı bir bakış açısıyla daha sakin bakabilmemizi sağlar. Farkında olmak en önemli kazanım bence hayatta. Saygı ve sevgilerimle....
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Mandıra Filozofu - Ocak 01, 2019, 10:41:00 ös
Çok değerli forumdaşlarım  :). Bu başlık altında sayın Mystic Provacateur’un yazdıklarını lütfen ‘önyargılardan uzak, açık bir akılla’ çok dikkatli okumanızı rica ediyorum. Buradan hem bu dünyadaki yaşamımız hem de öte alemde yaşayacaklarımız için çok önemli tiyolar alacağımızı düşünüyorum.

Ben bu söylemlere inanmaktan öte hissediyorum. Zaten foruma ilk katıldığımdan beri karma’ ya, reenkarnasyona inandığımı anlatmıştım. hayatımı da son yıllarda buna göre (karma) düzeltmeye çalıştığımı söylemiştim.

Umarım hepimiz yeterli bilinç düzeyine ulaşıp hem bu enkernasyonumuz da hem de öte alemdeki durumumuzda huzura kavuşuruz.

Sevgiler.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Ocak 02, 2019, 01:48:50 öö
Çok değerli forumdaşlarım  :). Bu başlık altında sayın Mystic Provacateur’un yazdıklarını lütfen ‘önyargılardan uzak, açık bir akılla’ çok dikkatli okumanızı rica ediyorum. Buradan hem bu dünyadaki yaşamımız hem de öte alemde yaşayacaklarımız için çok önemli tiyolar alacağımızı düşünüyorum.

Ben bu söylemlere inanmaktan öte hissediyorum. Zaten foruma ilk katıldığımdan beri karma’ ya, reenkarnasyona inandığımı anlatmıştım. hayatımı da son yıllarda buna göre (karma) düzeltmeye çalıştığımı söylemiştim.

Umarım hepimiz yeterli bilinç düzeyine ulaşıp hem bu enkernasyonumuz da hem de öte alemdeki durumumuzda huzura kavuşuruz.

Sevgiler.


İnançlar kırılgandır; çünkü adları inançtır.

Bu inaçların doğum nedeni, kaynağı nedir.Kast sistemi mi? doğamız mı? bilinmezlik mi?

En saklı olan yerinize bakın.Artık kırılmamak için,neden kimseyi artık kırmadığınız yere...Etkinin tepki olarak ezdiği yerlere...Orda karma olabilir.

Geçmiş Acılarınızın ve zaaflarınızın sizi bilincinizden kopardığı,sığındığı yere...Orda asıl düşmanınız olabilir.

"Gerçeklik ve gerçek dışılık" ayni bedende rakiplerdir.Geçmişin acılarını geleceğin küllerine savurmaya çalışırlar.Bu konu aslında sınırsız bir derinliği içinde barındırır.

Acılarınızın,kırıklıklarınızın ve zaaflarınızın yıktığı bilinç şehrinize dönün ve bir daha yüzleşin; Ve bu anlatımda sığınılan yapay felsefeyi yeniden yorumlayın.Tüm geleceğe dair inançların doğduğu hafıza sarayına...Kurguyu referans alıp yine kurgu yaratan yere...

Sevgiler.




Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Mandıra Filozofu - Ocak 02, 2019, 06:15:12 ös
Çok değerli forumdaşlarım  :). Bu başlık altında sayın Mystic Provacateur’un yazdıklarını lütfen ‘önyargılardan uzak, açık bir akılla’ çok dikkatli okumanızı rica ediyorum. Buradan hem bu dünyadaki yaşamımız hem de öte alemde yaşayacaklarımız için çok önemli tiyolar alacağımızı düşünüyorum.

Ben bu söylemlere inanmaktan öte hissediyorum. Zaten foruma ilk katıldığımdan beri karma’ ya, reenkarnasyona inandığımı anlatmıştım. hayatımı da son yıllarda buna göre (karma) düzeltmeye çalıştığımı söylemiştim.

Umarım hepimiz yeterli bilinç düzeyine ulaşıp hem bu enkernasyonumuz da hem de öte alemdeki durumumuzda huzura kavuşuruz.

Sevgiler.


İnançlar kırılgandır; çünkü adları inançtır.

Bu inaçların doğum nedeni, kaynağı nedir.Kast sistemi mi? doğamız mı? bilinmezlik mi?

En saklı olan yerinize bakın.Artık kırılmamak için,neden kimseyi artık kırmadığınız yere...Etkinin tepki olarak ezdiği yerlere...Orda karma olabilir.

Geçmiş Acılarınızın ve zaaflarınızın sizi bilincinizden kopardığı,sığındığı yere...Orda asıl düşmanınız olabilir.

"Gerçeklik ve gerçek dışılık" ayni bedende rakiplerdir.Geçmişin acılarını geleceğin küllerine savurmaya çalışırlar.Bu konu aslında sınırsız bir derinliği içinde barındırır.

Acılarınızın,kırıklıklarınızın ve zaaflarınızın yıktığı bilinç şehrinize dönün ve bir daha yüzleşin; Ve bu anlatımda sığınılan yapay felsefeyi yeniden yorumlayın.Tüm geleceğe dair inançların doğduğu hafıza sarayına...Kurguyu referans alıp yine kurgu yaratan yere...

Sevgiler.

Sayın Tık Tik Tak, geçmişe bakıyorum, inanç sistemime, dünya görüşüme. Ve diyorum ki şu an daha doğrudayım. Daha doğru bir inancım var. Bu yeni Pagan - Teist inancım beni mutlu ediyor. Çünkü mantıklı geliyor ve aklıma uyuyor. Bu birazda okuyup araştırmakla alakalı, yanlış anlaşılmasın, yazdıklarınızdan benden daha kültürlü, bilgili olduğunuz ve daha çok kitap okuduğunuz anlaşılıyor.

Önyargısız okudukça, insan aklına yatan görüşü benimsiyor. Yeni denizlere yelken açıyor. Ne kadar az bildiğini anlıyor.

Okumak dışında deneyimlerimiz de yol gösterici oluyor. Misal kendi yaşamımda Karma’nın işlediğine sürekli şahit oluyorum, ama istisnasız! Sürekli! Bunu deneyimledikçe de Karma’nın gerçekten evrensel bir yasa olduğuna inanıyorum.

Yine Reenkarnasyona da sonuna kadar inanıyorum. :)

Sevgiler sayın Tık Tik Tak.
Başlık: Ynt: Maddesel Sorular –Spritüel Cevaplar 1
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Ocak 02, 2019, 08:48:47 ös
Çok değerli forumdaşlarım  :). Bu başlık altında sayın Mystic Provacateur’un yazdıklarını lütfen ‘önyargılardan uzak, açık bir akılla’ çok dikkatli okumanızı rica ediyorum. Buradan hem bu dünyadaki yaşamımız hem de öte alemde yaşayacaklarımız için çok önemli tiyolar alacağımızı düşünüyorum.

Ben bu söylemlere inanmaktan öte hissediyorum. Zaten foruma ilk katıldığımdan beri karma’ ya, reenkarnasyona inandığımı anlatmıştım. hayatımı da son yıllarda buna göre (karma) düzeltmeye çalıştığımı söylemiştim.

Umarım hepimiz yeterli bilinç düzeyine ulaşıp hem bu enkernasyonumuz da hem de öte alemdeki durumumuzda huzura kavuşuruz.

Sevgiler.


İnançlar kırılgandır; çünkü adları inançtır.

Bu inaçların doğum nedeni, kaynağı nedir.Kast sistemi mi? doğamız mı? bilinmezlik mi?

En saklı olan yerinize bakın.Artık kırılmamak için,neden kimseyi artık kırmadığınız yere...Etkinin tepki olarak ezdiği yerlere...Orda karma olabilir.

Geçmiş Acılarınızın ve zaaflarınızın sizi bilincinizden kopardığı,sığındığı yere...Orda asıl düşmanınız olabilir.

"Gerçeklik ve gerçek dışılık" ayni bedende rakiplerdir.Geçmişin acılarını geleceğin küllerine savurmaya çalışırlar.Bu konu aslında sınırsız bir derinliği içinde barındırır.

Acılarınızın,kırıklıklarınızın ve zaaflarınızın yıktığı bilinç şehrinize dönün ve bir daha yüzleşin; Ve bu anlatımda sığınılan yapay felsefeyi yeniden yorumlayın.Tüm geleceğe dair inançların doğduğu hafıza sarayına...Kurguyu referans alıp yine kurgu yaratan yere...

Sevgiler.

Sayın Tık Tik Tak, geçmişe bakıyorum, inanç sistemime, dünya görüşüme. Ve diyorum ki şu an daha doğrudayım. Daha doğru bir inancım var. Bu yeni Pagan - Teist inancım beni mutlu ediyor. Çünkü mantıklı geliyor ve aklıma uyuyor. Bu birazda okuyup araştırmakla alakalı, yanlış anlaşılmasın, yazdıklarınızdan benden daha kültürlü, bilgili olduğunuz ve daha çok kitap okuduğunuz anlaşılıyor.

Önyargısız okudukça, insan aklına yatan görüşü benimsiyor. Yeni denizlere yelken açıyor. Ne kadar az bildiğini anlıyor.

Okumak dışında deneyimlerimiz de yol gösterici oluyor. Misal kendi yaşamımda Karma’nın işlediğine sürekli şahit oluyorum, ama istisnasız! Sürekli! Bunu deneyimledikçe de Karma’nın gerçekten evrensel bir yasa olduğuna inanıyorum.

Yine Reenkarnasyona da sonuna kadar inanıyorum. :)

Sevgiler sayın Tık Tik Tak.

Yaşadıklarınızın bedeli olarak, kazandığınızı sandığınız mistik öngörülerinize,hatta direk yaşama etki gücünüze... Sizi özel hissettiren tüm değerlerinize, saygı duyuyorum.Lütfen yanlış anlaşılma olmasın.

Hepimizin zihninde Modellediği ve takip ettiği bu yap-bozun eksik parçalarından ötesini dahi görebilmesi dileği ile;

Saygılar.