Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Konuyu başlatan: Caliper - Ocak 02, 2020, 12:55:58 ös

Başlık: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Caliper - Ocak 02, 2020, 12:55:58 ös
Neden düşünce kadar el emeğine de önem veririz?

Felsefi bir soru, Aynı zamanda Masonik bir soru...

Nesnel örneklere dayanarak güzel bir tartışma ve bilgi paylaşımı olabileceği görüşündeyim.

Sevgilerimle ve saygılarımla
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Mandıra Filozofu - Ocak 02, 2020, 03:19:17 ös
Düşüncenin şekil bulması, maddi dünyaya aktarımı için ‘ellerimize’ yani ‘el emeğine’ ihtiyaç vardır. Telepati yeteneğimiz yoksa düşünceyi ancak bu şekilde aktarırız.

Misal şu an bu düşüncemi ellerimle yazarak, size iletmiş oldum. Yani bir çeşit transmitter(iletici) diyebiliriz ellerimize.
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: NOSAM33 - Ocak 02, 2020, 05:24:48 ös
Önce düşünce oluşur sonrasında , uygulama devreye girer . Buda el emeğiyle olur ...
Saygılar
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Ocak 02, 2020, 06:13:58 ös
Düşünce aslında, nesne ve doğal gerçeklerin çarpık yansımalarından oluşmuştur.İnsan,nesneden ve doğadan sonra var olduğu için yaratıcılık ilhamını doğadan alır.Bunu hayatta kalmak,konforu ve sayısız neden adına evrimleştirirek ilerki nesillere aktarır.Bu doğal evrimin insanda yansıyan yapay tezahürüdür.İnsandan sonraki türlerde bu evrimi devam ettireceklerdir.

Kısaca: Düşünce,nesne,ilham ve bir 4.zanaatkar olarak da konu genişleyebilir.
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Caliper - Ocak 03, 2020, 10:09:53 öö
Felsefe ile ilgilenen fazla kişi yok anlaşılan.

Ben o zaman bir giriş yapayım. Belki devamı gelir.

İnsan, Tanrı ile evren arasındaki bir köprüdür. Canlıların yaradılış sırasındaki en son yaratıktır, insan mükemmeldir, düşünen bir cevherdir ve en önemli vasfı düşünmektir. Onu ortadan kaldırırsak geriye ne kalır ki? Düşünce tekamülümüzün tek amilidir.

Descartes, zamanının bütün bilgilerini öğrendikten sonra bir şüphe evresi geçirdi, her şeyden şüphe etmeye başladı. Sadece şüphe ettiğinden şüphe etmiyordu.  Meşhur “Düşünüyorum, demek ki varım” cümlesini, geçirdiği şüphe evresinde kurduğu söylenir.
 
Her insan düşünür fakat her insan fikir üretemez. Fikir üreten her insanın da ürettiği fikirler yaratıcı olmaz, özgün olmaz. Özgün fikir üretip, yaratıcı olabilmek için de, belli bir altyapı gerekir, bilgi, çevre, ilgi, entellektüelite ve tecrübeden oluşan bir altyapı. Bu altyapı iki ardışık yol ile insanı yaratıcılığa götürür: analiz ve sentez.

Özgün bir fikri olmayan kimse, başka bir fikri onayladığı için tarihe geçmez ama daha önceki fikirleri analiz edip, hangisinin takip edilmeye değer olduğunu ve hangisinin takip edilmeye değer olmadığını ayırt ederek değerlendirmelidir. Yaptığı analizin sonucunda, problemleri yeni yollarla görebilmeli ve geleneksel düşünce ve sınırlamalardan kaçarak kendi özgün fikrini oraya koymalıdır, buna da sentez denilir.
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Caliper - Ocak 03, 2020, 11:24:27 öö
Bu yazının sadece girişi Sayın ANARCHOSA. Konuyla ilgilenen ama nasıl giriş yapacağını bilemeyen forum üyelerine bir girizgah olması amacıyla yazdım.

İnsan düşünce açısından mükemmel bir varlık, ama ne yazık ki her düşünen bir fikir üretemiyor ve üretilen her fikir de orijinal olmuyor.

Bunun için gereken altyapı nasıl olmalıdır onu yazdım naçizane girişte. Yani düşünen bir varlık, kendisini nasıl yontmalıdır ki özgün fikirler üretir hale gelsin.

Saygılarımla  ve sevgilerimle
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Mandıra Filozofu - Ocak 03, 2020, 11:43:18 öö
Konudan dışarı çıkıyoruz. Soru şu şekildeydi; Neden düşünce kadar el emeğine de önem veriyoruz?

Konu bu minvalde ilerlerse daha sağlıklı olur diye düşünmekteyim.

Sevgiler.
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Caliper - Ocak 03, 2020, 02:05:57 ös
Konudan dışarı çıkıyoruz. Soru şu şekildeydi; Neden düşünce kadar el emeğine de önem veriyoruz?

Konu bu minvalde ilerlerse daha sağlıklı olur diye düşünmekteyim.

Sevgiler.

Aslında oldukça ilgili Sayın Mandıra Filozofu. Düşünce ve el emeği kavramlarını tek tek değerlendirmek için giriş yaptım. İnsan ve düşünce kavramını tartışıyoruz şu an. Sonra el emeği ile bağlayalım istedim.

Saygılarımla ve sevgilerimle
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Caliper - Ocak 03, 2020, 02:08:38 ös
O halde belki de şöyle düşünmeliyiz. Mükemmel olabilme altyapısı ve ihtimalini içinde barındıran bir cevher, hammadde gibidir. Maden gibidir. Ancak işlenmesi ve safsızlıklarından arındırılarak şekil verilmesi gerekir.  Ancak o zaman mükemmele yaklaşabilir. Ancak bu yolda gelişim gösterirken mükemmel terimi de evrim geçirir. Bir maden cevherine göre saflaştırılmış öz mükemmel sayılabilir. Çünkü cevher mevcut haliyle ancak bu kadar ilerisini tahayyül edebilir. Oysa artık saflaştırılmış öz olduğunda bu sefer tahayyül edebileceği mükemmellik de gelişmiştir. Mevcut haline mükemmel olarak bakamaz, yeni mükemmel tahayyülüne varmak için sürekli ileri doğru bir değişim, dönüşüm, gelişim gösterir.

Düşünme insana verilmiş en büyük özelliktir bence, diğer canlılardan insanı ayırt eden en önemli özellik...

İsterseniz düşünürsünüz, fikirler üretirsiniz, isterseniz de başkasının ürettiği fikirlerin destekçisi veya muhalifi olursunuz.
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Ocak 03, 2020, 02:26:10 ös
 İnsan,düşünmek veya mutlu olmak için var olmuş bir canlı değildir.İnsan tüm yetilerini hayatta kalmak ve sorunları çözmek üzerine kazanıp,geliştirmiştir; tüm canlılar gibi.Bütün canlılık aslında insanlar gibi eksik ve çağının ara türleridir.İnsan aslında tüm kararlarını bütünün menfaati adına alıp o kararlara bireysel mantıklı nedenler uydurur.Zamanın içinde biçimlenmiş her varlık, gelişerek olgunlaşmaya programlıdır.Yaratıcılık,düşünme ve sayısız oluşumda bu yolculuğun içinde gelişmiştir.

Saygılar



Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Caliper - Ocak 03, 2020, 02:37:11 ös
Güzel ve verimli katkılarından dolayı forum üyelerine teşekkür ederim.

Şimdi el emeği ile ilgili kısma yavaş yavaş giriş yapalım, isterseniz. İlk önce teori ile pratiği tartışmak gerekir sanırım.

Fikirler ölmez ama unutulabilir. Yaratıcı fikirler; somutlaştığında, evrenin ve insanlığın faydasına sunulduğunda, ölümsüz ruha dokunan kalıcı eserler oluştuğunda anlam kazanır. Kısacası teorinin pratiğe dönüşmesi gerekir. İnsanlık tarihi, teorilerini pratiğe dönüştüren kişileri yazar ve insanlık onların bu eserleri sayesinde yükselir. Yunan Mitolojisinde Daidelos, hem mucit hem de mimardır. MÖ onuncu yüzyılda inşa edilen Süleyman Tapınağı, eşsiz bir düşüncenin el emeği ile somutlaştırılmış halidir.

Teori ve pratik arasındaki ikileme felsefede dualizm denilir. Bu dualizmi en iyi tarif eden filozoflardan birisi Platon’dur. Bir merdivenin üstünde düşünen, fikir üreten insan ruhunu ve merdivenin altında ise, el emeği ile çalışan insan bedenini tanımlar.  Yeni Çağ’da ise Kant, özellikle Rönesans’ın etkisiyle, Platonik Dualizmden tekrar bahsetmiştir.

Teori, önce deneylerle ispatlanmalı ardından pratiğe dökülmelidir ki gerçekliği ortaya çıksın. Aristoteles, çeşitli ağırlıktaki cisimler aynı kararda yere düşmez demişti. Galileo ise, Pizza Kulesi’ne çıkarak, birisi 10 kg, diğeri ise 1 kg olan iki gülleyi aynı anda kuleden aşağıya atmış ve her iki ağırlığında hemen hemen aynı zamanda yere düştüğünü görmüş ve yüzyıllardır kabul gören bir teoriyi çürütmüştür.
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: EROS - Ocak 03, 2020, 06:19:47 ös
Ben bu konuya bilimsel açıdan yaklaştım, fizikçiler arasında da teorik ve deneysel fizikçiler vardır. İki kesim de birbirini taşlar durur. Düşüncelerini ispata döken deneyselciler nedense toplumda daha fazla ilgi görür. Aynı sizin de dediğiniz gibi işi düşüncede bırakanlara nazaran daha önemli yer tutar. İnsan her zaman bir kanıt istemiştir, bir şeyi savunuyorsan sana önce sen yap a göster derler. Gerçek şu ki düşünceniz ne kadar değerli olursa olsun insanlara gösteremedikçe değer görmez.

Teşekkürler.
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Ocak 03, 2020, 06:34:19 ös
Ben bu konuya bilimsel açıdan yaklaştım, fizikçiler arasında da teorik ve deneysel fizikçiler vardır. İki kesim de birbirini taşlar durur. Düşüncelerini ispata döken deneyselciler nedense toplumda daha fazla ilgi görür. Aynı sizin de dediğiniz gibi işi düşüncede bırakanlara nazaran daha önemli yer tutar. İnsan her zaman bir kanıt istemiştir, bir şeyi savunuyorsan sana önce sen yap a göster derler. Gerçek şu ki düşünceniz ne kadar değerli olursa olsun insanlara gösteremedikçe değer görmez.

Teşekkürler.


Sizin demek istediğiniz, var olmanın koşulu algılanmaktır.algı ise nesnel bir varlık arar.Aslında bu var etme durumu sanıldığı gibi önemli değildir; var ettirebilmek önemlidir.

Bütün canlı türleri teori ve pratiği birleştirebilir; sadece insan düşünmek üzerine düşünebilir.

Doğada bir çok canlı türünün el aleti kullanabildiğini görürüz.Bu türler içinde genetik,işitsel görsel aktarımın düşünce,nesne ve mevcut olan motivasyonunun sonucudur.İnsanın yaratıcılığında ki karmaşık yapının büyük çoğunluğu, sayısal çokluğundan gelir.İnsan evrimindeki kilit değişimlerin tür içindeki bilgi aktarımını hızlandırmış olması da cabasıdır.

300 bin yıl önceki insanlardan pek de zeki sayılmayız.
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Caliper - Ocak 03, 2020, 06:47:47 ös
İyi gidiyor gibi tartışma, fikir alışverişi :)

Devam edelim mi, yoksa şimdilik ara mı verelim?
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: night manager - Ocak 03, 2020, 09:10:13 ös
Merhaba herkes için  güzel bir yıl olmasını temenni ediyorum
El emeği zihnimizde bulunan bizim doğuştan veya sonradan edindiğimiz becerilerin hayata geçmesine aracı olan bir durumdur. Her insanın farklı meziyetleri bulunur( örneğin ben kitap dergi yazarım yazım iyidir). Zihnimiz yaşam devam ettikçe günlük olaylardan ve alışkanlıklardan etkilenir ve insanı belli bir çizgiye yönlendirir bu birikimlerin sadece içgüdü olarak kalmamasını el emeği sağlar ve ortaya çıkan güzel eserler insanların faydalanabilmesi için somut bir hal alır bu yüzden el emeği hem bizim kendi yeteneklerimizi açığa vurmak hemde toplumun kullanımına sunmak için çok önemli bir faktördür herkese saygilar
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: EROS - Ocak 03, 2020, 11:31:19 ös
İyi gidiyor gibi tartışma, fikir alışverişi :)

Devam edelim mi, yoksa şimdilik ara mı verelim?


Böyle konuların üslubunca tartışılması, forumu canlandırıyor. Genel olarak düşündüğümüz şeyleri burada farklı kişilerden de duymak güzel oluyor.
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Caliper - Ocak 04, 2020, 09:56:42 öö
Eski zamanlarda, bilim ve fikir insanları el emeğini hor görmedi. Galileo, teleskobunu kendi elleriyle yaptı. Newton, çalışmalarında kullandığı aletlerin ve merceklerin büyük kısmını kendisi yaptı. Leibnitz, makineler, yel değirmenleri ve atsız çekilen makineler ilgili çalışmalar yaparken, aynı zamanda matematik ve felsefe ile uğraşıyordu.

Hacı Bektaş’ın yetiştirdiği dervişler el emeği ile geçinmeye yani toprağı işlemeye ve el sanatlarına yönlendirilmiş kimselerdir. Müderrislik görevinde bulunması, bilim ve tasavvufu birleştiren bir sufi olmasına rağmen, Hacı Bektaş’ın kendisi de el emeği ile geçinmeyi kendisine düstur edinmiştir.
Yunus Emre ise şiirlerini el emeği olarak görürdü. Emek vermekten öte, şiirlerinde estetik bir duyarlılık olması gerektiğini düşünürdü.

Mantıksal ve matematiksel çıkarımlar yapıp, pragmatik sonuçlar çıkaran sol beyin lobumuz ile, sezgiselliğe, duygusallığa, görselliğe ve yaratıcılığa önem veren sağ beyin lobumuzun koordineli çalışmasıdır aslında buradaki olay.
 
Söz ettiğimiz el emeği, orijinal olanı, eşsiz olanı yapmaktır, zaten yapılmış olanı taklit etmek veya seri üretmek değildir. Ortaya çıkan eserin, önceden bilinen olmaması, insanlar tarafından incelenmeye, keşfedilmeye açık olması gerekir.
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Ocak 04, 2020, 12:54:29 ös
 Evren baz alındığında belli ölçüler ve yasalar dahilinde sayısız kısır kalmış pratikler göze çarpar.Teori elsiz kalmış pergel gibi spiraller çizerken pratik onu gönye gibi sabitleyerek sütunlara oturtur.Bu altın oranda ki birleşim sayısız hatalı yaratımın ardından insanın zihninde ardından elinde birleşmiştir.Bu boyutsal evrenin mevcut yasaları insan zihnini iki çaprazlama düşünen tarafla var etmiştir. O yüzden Pratikler içinde teoriyi,teoriler içinde pratiğin evrensel ve eksik tekrarını biz devraldık.Yarattığımız her şeyin içinde yaratılışımızın eksiklerini taşırız.


Süleyman tapınağının, Ademin taşları yerleştirip,Havva nın tanrı yı çağırmasına da benzetebiliriz,iki kadim tarafın birlikte çalışmasına da.
İki tarafın olması evrensel boyutla alakalıdır.Boyut çoğaldıkca taraflarda çoğalıcaktır.Bu içinde bulunduğumuz 4.boyut
un var ettikleri daha üst boyutlara ulaşmak içindir.

Sevgiler
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Ocak 04, 2020, 06:29:35 ös
Evren baz alındığında belli ölçüler ve yasalar dahilinde sayısız kısır kalmış pratikler göze çarpar.Teori elsiz kalmış pergel gibi spiraller çizerken pratik onu gönye gibi sabitleyerek sütunlara oturtur.Bu altın oranda ki birleşim sayısız hatalı yaratımın ardından insanın zihninde ardından elinde birleşmiştir.Bu boyutsal evrenin mevcut yasaları insan zihnini iki çaprazlama düşünen tarafla var etmiştir. O yüzden Pratikler içinde teoriyi,teoriler içinde pratiğin evrensel ve eksik tekrarını biz devraldık.Yarattığımız her şeyin içinde yaratılışımızın eksiklerini taşırız.


Süleyman tapınağının, Ademin taşları yerleştirip,Havva nın tanrı yı çağırmasına da benzetebiliriz,iki kadim tarafın birlikte çalışmasına da.
İki tarafın olması evrensel boyutla alakalıdır.Boyut çoğaldıkca taraflarda çoğalıcaktır.Bu içinde bulunduğumuz 4.boyut
un var ettikleri daha üst boyutlara ulaşmak içindir.

Sevgiler

Ben yazdıklarınızdan bir şey anlayamadım.

Bir sürü tanıdık kelime var ama hiçbiri arasında bir ilgi, ilişki yok.

Bazen basit yazmak en güzeli...

Anlamadıysanız, ben yanlış düşünüp anlamışım demektir.

Saygılar
Başlık: Ynt: El Emeği ve Düşünce
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Ocak 04, 2020, 10:31:01 ös
Eski zamanlarda, bilim ve fikir insanları el emeğini hor görmedi. Galileo, teleskobunu kendi elleriyle yaptı. Newton, çalışmalarında kullandığı aletlerin ve merceklerin büyük kısmını kendisi yaptı. Leibnitz, makineler, yel değirmenleri ve atsız çekilen makineler ilgili çalışmalar yaparken, aynı zamanda matematik ve felsefe ile uğraşıyordu.

Hacı Bektaş’ın yetiştirdiği dervişler el emeği ile geçinmeye yani toprağı işlemeye ve el sanatlarına yönlendirilmiş kimselerdir. Müderrislik görevinde bulunması, bilim ve tasavvufu birleştiren bir sufi olmasına rağmen, Hacı Bektaş’ın kendisi de el emeği ile geçinmeyi kendisine düstur edinmiştir.
Yunus Emre ise şiirlerini el emeği olarak görürdü. Emek vermekten öte, şiirlerinde estetik bir duyarlılık olması gerektiğini düşünürdü.

Mantıksal ve matematiksel çıkarımlar yapıp, pragmatik sonuçlar çıkaran sol beyin lobumuz ile, sezgiselliğe, duygusallığa, görselliğe ve yaratıcılığa önem veren sağ beyin lobumuzun koordineli çalışmasıdır aslında buradaki olay.
 
Söz ettiğimiz el emeği, orijinal olanı, eşsiz olanı yapmaktır, zaten yapılmış olanı taklit etmek veya seri üretmek değildir. Ortaya çıkan eserin, önceden bilinen olmaması, insanlar tarafından incelenmeye, keşfedilmeye açık olması gerekir.

Sayın Caliper;

"El",eril ve tanrısal bir kelime,"emek" dişil ve çoğul bir kelime.Sol beyin eril,sağ beyin dişil düşünür fakat vucudun tam tersi taraflarını yönetirler.Tüm var olmuş nesne ve düşüncelerin eril ve dişil özelliği vardır.Sizin "el emeği" derken demek istediğiniz, bunu dengelemiş insanların mı yaratıcı olduğu? Ya da el ile emeği dengeleyenler doğru düşüne biliyor demek istediniz.

Bu durumda el, pratik; teori de emek oluyor sanırım.
El (eril),işlenen nesne(cocuk),emek(dişil) 4.Zanaatkar(yaratıcı) gibi.
El(geçmiş),işlenen nesne(an),emek(gelecek),4.Zanaatkar(zaman).
El,(1),işlenen nesne(10),emek(0),Zanaatkar (101)

Bence bu şekilde 4 sütun ile etkileşimler sonsuza kadar devam ettirilebilir.

Hatalı isem kusuruma bakılmasın lütfen.

El/Saygılar - Sevgiler/emek  :) :) :) :)