Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bir Karikatürde Küçük Bir Ayrıntı: "Allah Yok Din Yalan"  (Okunma sayısı 18321 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 16, 2011, 01:23:15 öö
Yanıtla #10
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 320

Valla ben her zaman YA VARSA diye düşünüp tırstığım için böyle doğrudan cepheden giremiyorum bu olaya... yani yok yok de sonra var çıksın ondan sonra uğraş dur, yo ateşti, yok buzdu, falan fıstık. varsa da bir tane olması kuvvetle muhtemeldir ve dahi varsa da bunu biz bilemeyebiliriz. Agnostik teisizm ile sıyrılmaya çalışıyorum ya bakalım, yanmazsam haber ederim size :)

sonuçta karikatüristin düşüncesidir, ince bir mizahi üslüpla anlatmıştır, saygı göstermek gerekir. kondomik kandil de son derece cuk oturmuş bir ayrıntı olmuş bu arada.


ps: bunu ben buldum çok felsefik bir akım yani, sokrattı heydigerdi, sartredı popperdı habermastı haltetsinler... efendim ben bu felsefi akımıma a-TOGYAgOBYA ismini verdim. Açılımını söylemek isterim ama soylesem batım Forum Kurallarının 7.sini veya 8.sine ya da her ikisini veyahut bunların yanı sıra artı bir kaçını daha ihlal edebilirim, oyüzden açılım veremiyorum. Zaten a-TOGYA gOBYa öyle her faninin anlayacağı türden bir şey değil, bir sıçrama, atılım, küçük dağları ben yarattım sonra büyüklerini de ben yarattım tarzı bir şeydir. a-TOGYAgOBYA harici herşey fasa fisodur.
« Son Düzenleme: Şubat 16, 2011, 01:29:04 öö Gönderen: Zagzagel »
Girdik susanlar arasına yattık uyuduk
Çığlığımız sınırları aştıydı nasıl olsa.


Şubat 16, 2011, 01:55:33 öö
Yanıtla #11
  • Ziyaretçi

Sn. moonlight'ın "modern anlayışlı din olgusu" şeklindeki fikrine ve Sn. MMT'nin "İslam'a gönderme" fikirine -kısmen de olsa- katılıyorum. İslam dini, Yaratan'a olan inancın varlığını veya yokluğunu özgür şekilde tercih etme hakkını insanlara sunmuştur. Bu modernliğin yansımalarını diğer müslüman toplumlarla kıyaslandığında ülkemizde çok daha açık şekilde yaşandığı ortadadır. Tam bir kıyas olmasa da yakın tarihimizde olması açısından yıkılan Irak ve şu an ki İran rejimlerinin modern müslümanlıktan uzak olan anlayışları bunlara örnek gösterilebilir. Türkiye, yüzünü modernliğe dönebilen müslümanların ülkesidir.

İslam'ın dışında düşünürsek -ki içinde de düşünülebilir- bu olayın ülkemizde yaşanabilmesini yani, karikatüristin kendi düşünce biçimini özgürce yansıtabilme cesaretinden; düşünce özgürlüğü temelinde şekillenen modernliğin getirdiği bir durum olduğuna inanıyorum. Hatta İslam'i dinamiklerin özgürlükçü yönü ile dogmacı yönünün ayrımı gözler önüne serildiğinden, tepkinin verildiği noktaya bakarak toplumumuzun modernlik tahlili bile yapılabilir. Tabi objektifliğinin ispatlanması ek çaba gerektirdiğinden bu durum yorumdan öteye malesef gidemeyecektir.

Bunun yanında karikatüristin çizimini bende her zaman ki İslam'a eleştirel bir bakış açısı olarak düşünürken, karikatürü duvardaki yazı ile birlikte yorumlayınca düşüncem inananlara yapılmış bir saygısızlık olarak değişti ve bu şekilde resmedildiği içinde bundan rahatsız oldum. Burada, yalnızca İslam'a gönderme olarak değilde; tüm Tek Tanrı'lı inançlara bir gönderme olduğunu düşünüyorum. Var olmayan inancına tek bir kelime dahi etmeyen biri olarak, var olan inancıma ait değerlere bu şekilde yaklaşılması hoşuma gitmedi. Bence modernlik öncelikle karşılıklı saygınlıkla kendini göstermelidir. Düşüncelerde aynı saygınlıkta açıklanmalıdır. Saygınlık içinde açıklanmayan düşüncelerse bence asla modern olamayacaklardır. Tepkilerden de yola çıkarsak, sanırım karikatüristinde toplumumuzdaki inananların gözündeki saygınlığının düşmesi de bunun ispatıdır. En azından bir dönem bu karikatüristin çizimlerini beğenmiş ve taklit ederek karikatür alanında kendimi geliştirmeye çalışmış biri olarak, benim gözümdeki saygınlığını oldukça aşağılara çekmiştir.

Benimde kendimce düşüncelerim bunlardır.


Sevgi, saygı, selamlar..

arte


Şubat 16, 2011, 07:40:54 öö
Yanıtla #12
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Sayın arte maalesef fikirlerinize katılamıyorum. Sizin kafanızdaki inanç ve hayat felsefeniz çok iyi olabilir, ancak Müslümanlığın, yaratanın varlığına ve yokluğuna özgürce tercih hakkını sunduğunu sanmıyorum. “Savaşınız” kelimesi Kuranda geçer, ilgili ayetleri bulursanız, müslümanlığın yayılması emredilir. Tarihte din adı altında yapılan katliamları saymak hiçbir yere sığmaz. Bu gün bile “Irak’ta hiç Irak'lı yok mu” haberi bize çok şeyi anlatıyor, Irak’ta Sünni ve Şiiler vardır ve sadece inançları farklı olduğu için birbirlerini hunharca katletmektedirler. Farklı derken, ikisi de aynı Allaha, aynı kitaba, aynı peygambere inanıyor, unutmamak lazım.
Bu sebeple, karşılıklı düşüncelerin saygı duymasına kimse bir şey diyemez, ancak hiçbir din düşünceden kaynaklanmaz, hepsi inançtır. Din düşünmeyi değil, inanmayı emreder. Bu yüzden dini kendilerine silah ve kalkan yapmış kişilerle tartışamaz ve hiçbir şey anlatamazsınız, ancak savaşmanız gerekir.

Bu ülkede Allah, kitap diyenlere saygısız denmiyor da, Allah ve din yoktur diyene saygısız gözüyle bakılıyor. Bu haksızlık değil mi? Allahın veya dinlerin ispatı var mı? İnsanlık yaratanıyla buluşabildi mi? Üstelik bizi nasıl ve nerede, hangi güç ve şartlar altında yaratan o değil mi? O olmadan veya izni olmadan biz ne yapabiliyoruz? Bize aklı veren o değil mi? İnananlara çok veriyorsa inanmayanlara neden az akıl veriyor?
Geleceği bilen tanrı neden sorgulasın?
Tek referansları kendileri olan bu kitaplara sonsuz bir inanç, akla ve mantığa yapılmış bir hakaret değil mi?

Dinler 4-5 bin yıldır var, oysa insanlık tarihi 3-4 milyon yıla uzanır. Şimdi bana dinlerin tek bir faydasını söyleyebilir misiniz? (Lütfen ilkel denilen o çağların insanlarını araştırınız. Çünkü onlarda sahiplenmek, kavga etmek çok ayıplanan bir şey di. Mal sahipliği olmadığı içinde hırsızlık, açgözlülük ve stok olmadığı için savaşmak da yoktu. Bebekleri herkes sahiplendiği için sosyal baba, anne kavramı vardı. Stok olmadığı için miras derdi de yoktu. Rızkın onda dokuzu ticarette değil, onda onu doğanın içindeydi. Bu günkü ilkel kabilelerin hepsi incelendiğinde bunlar apaçık görülebilmektedir.) Böyle bakınca, bana dinler akla mantığa yapılmış bir hakaret olarak gözükmekte.

Yarın bu dini bütünler, daha da güçlendiklerinde, bu konuyu gündeme bile getiremez katledilirsiniz. Zaten süreç ona doğru gitmekte. Bu gün, yüzlerce sahte delil olmasına rağmen aydın insanların hapislerde sürünmesine, bütün karalamaların mantığa bile aykırı olmasına ve olmadık yerlerin güçlenmesine ve sehven yapılan hataların hep aleyhte olmasına, bunca yolsuzluğa, vatan hainliğine, halkın yarısının açlık sınırı altında yaşamasına rağmen, insanların birilerine mehdi diyebilmesine hangi mantık, hangi akıl izin veriyor?
Sorun dinlerde değil, sorun insanlarda diyorsanız, o zaman dinler daha doğru yollar seçselerdi.

Ben tanrı yoktur demiyorum, dinleri de inkâr etmeyip şüpheyle karşılıyorum. Ama yanlış olan şeyleri de görebiliyorum.

Ayrıca, karikatürde değil de o yazıyı nerede görsem bütün tek tanrılı dinlere gönderme yaptığı hissine kapılırım. Bahadır Boysal’ın yaptığıysa, adaletin olmadığı bu günlerde çok cesurca atılmış bir adımdır. Böyle cesur yüreklere her zaman ihtiyacımız vardır diye düşünüyorum.

Saygılarımla...
« Son Düzenleme: Şubat 16, 2011, 07:44:18 öö Gönderen: Prometheus »
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Şubat 16, 2011, 12:00:27 ös
Yanıtla #13

Türkiye'de gerçekten bir tane "Gündem Saptırma Merkezi" olduğuna ve çok başarılı çalıştığına inanıyorum. Bu kadar sorunumuz varken günlerdir tv kanalları, gazeteler, ne varsa, bıkıp usanmadan bu karikatürü tartışıyor.

Şimdi bakalım:

Duvardaki yazı gerçekten hakaret içeriyor mu? Camide olduğu için bunun hakaret sayılacağını düşünenler var. Orası bir cami değil de sıradan bir ev olsaydı, eleman da duvarına bunu yazsaydı sorun olur muydu? Bence hayır. Herkesin ateist olmaya, deist olmaya, "kutsal" denilen kavramlara inanmamaya hakkı vardır. Evinde duvarına "Allah yoktur" diye de yazabilir, kime ne ki?

Peki bu yazı bir evin duvarında olsaydı, karikatür karikatür olur muydu? Bence bunun cevabı da hayır. O yazı cami duvarında olursa komik olur, evde olmasının bir esprisi yok ki... Ben komik buldum anlamında söylemiyorum, komik bulan bulur bulmayan bulmaz. Ama komik olabilmesi için (en azından bazıları için komik tabi ki) bir tezatlık olması gerekiyor.

"Allah yoktur, din yalandır" dedikten sonra, bunlara inananlar hakkında yorum yapılsaydı hakaret olurdu belki. Mesela inananlar için "hepsi de aptaldır" veya "kandırılıyorlar" dense... Ama çizimde yer alan ibare dünya üzerinde milyonlarca takipçisi olan bir görüşün ifadesidir. Hakaret demek onlara hakaret olmuyor mu bir yerde?

Bu karikatür çizildi, ne oldu? İnsanlar dinden mi soğudu, dine inanmaktan vaz mı geçtiler? Olur mu öyle şey canım!!!

Sorun içerikte değil, son dönemlerde üzerimize musallat olan düşünce biçiminde:

Ya benim gibi düşünsün, ya sussun!

Yoksa, bir karikatürü beğenirsiniz, arkadaşlarınızla paylaşırsınız. Veya hiç beğenmezsiniz, isterseniz çizere söversiniz içinizden, bir daha da bakmazsınız olur biter. Ama nolur yapmayın, "bu benim inançlarıma saygısızlık, yazmasın çizmesin yazıp çizdiyse de kaldırılsın, müsebbibi de cezalandırılsın" demek bir toplum olarak birarada yaşamanın asgari şartlarının ortadan kalktığına işaret eder.

Bırakın bir karikatürün insanları dinden çıkartıp çıkartmayacağını tartışmayı. "Sevmediğimiz" görüşlere karşı neden bu kadar tahammülsüz olduk onu düşünelim hep beraber.

Son olarak


Aslında burada aşağılayıcı olan şey camiye gidenlerin tiplemeleri bence :)


Ama Sn. Prometheus, Penguen okuyanlar bilirler, Bahadır Baruter'in tiplemeleri hep böyle zaten, ekstra bir tipleme yapmamış ki :)

Saygılarımla.
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Şubat 16, 2011, 06:46:00 ös
Yanıtla #14
  • Ziyaretçi

Öncelikle ufak bir hatırlatma yapmak isterim. İnançlara olan merakım çerçevesinde şekillendirdiğim düşüncelere sahip biriyim. Bunun içinde açıklamalarımdan beni bir Kuran Alimi yada İslam'i Referans Noktası olarak algılamamanızı rica ediyorum.

Sn. Prometheus

Kuran'da geçen "Savaş" iman edenler ile iman etmeyenler arasında olduğu doğrudur. Fakat bu savaşın neden başlamıştır dediğimizde bunun sebebi de Kuran'da açıklanmıştır. Ayetleri tek tek cımbızlamayı sevmemekle beraber çok açık olmasından dolayı Bakara Suresinin 190. ve 194.Ayetleri arasını sizinle paylaşmak isterim. Ayetler der ki;

190. Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.
191. Onları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Eğer onlar size karşı savaş açarlarsa siz de onları öldürün. İşte kâfirlerin cezası böyledir.
192. Eğer onlar (savaştan) vazgeçerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah gafûr ve rahîmdir.
193. Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.
194. Haram ay haram aya karşılıktır. Hürmetler (dokunulmazlıklar) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakîlerle beraberdir.

Savaşın çıkma sebebi sizinde anladığınıza inandığım, iman etmeyenlerin savaş açmasından kaynaklandığı şeklinde açıklanmaktadır. Buradan ben İslam'ın önceliğinin, inanç düzenini sadece doğru bildiği söylemlerini dile getirerek yayılmayı tercih ettiğini fakat, bu yayılmaya karşı savaşanlara da kendini savunacağı yorumunu yapıyorum. Yayılmacılığının temelinde öncelikle karşılıklı saygı ve özgürlükler olduğunu düşünmemin sebebi budur.

Irak'taki Sünni - Şii çatışmaları hakkında tek bir şey söyleyebilirim. İslam, Muhammed Peygamber'in ölümünden sonra mezheblere bölünmüştür. Kendilerine saygı duymakla birlikte bir art niyet taşımadıklarına inandığım o dönemin imamlarının düşünce ayrılıklarından doğması İslam'ın kendi içine soktuğu bir kaostur. Her mezhebin öncüsü olanlar tarafından gün geçtikçe birbirine üstünlük sağlama yarışı haline getirilmiştir. Ve insanların birbirlerini öldürecekleri boyuta kadar taşınmıştır. Kendi içindeki bu ayrılıkla baş edememesi ve insanların bu sebeple birbirlerini öldürmelerine üzülmemek içten değildir. Bu türden ayrılıkların yaşanacağının işareti olarakta Kuran insanlara bunu bildirmiş ve ayrılıklara sapmamayı tavsiye etmiştir. Merak edip incelemek istersiniz diye bu bildirimleri buraya ekliyorum.

Enam Suresi
159: Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.
Ali İmran Suresi
103: Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.
104. Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
105. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.

Bu ülke müslüman bir ülkedir. Elbette inandıkları değerleri ifade ettiklerinde saygısız denemez. Bunun tam tersini düşünene ve dile getirene karşı da hoşgörü, inanaların "herkesin günahı kendine." cümlesini düşünmeleri ve sindirmeleri ile zaman içinde oturacaktır. Bu ülkede dini dinamiklere saldırana karşı bir tepki vardır. Yoksa önceki mesajımda da belittiğim gibi, saygınlıkla açıklanan her düşünceyi hoşgörü ile dinleyecek ve aynı saygınlıkta karşılık verecek insanlarda bulunmaktadır.

Yaratıcı'nın ve dinlerin ispatı ancak iman yani öncelikle Yaratıcı'ya inanmakla gerçekleştirilebilir. Zaten Ateizm, Agnostisizm gibi inanç şekillerininde Yaratıcı inancından ayrıldığı noktada en baştaki bu ince eşiktir. Bu noktada inanıyorum diyebilen kişi Yaratıcı'ya inanmayı; inanmıyorum diyebilen ise Yaratıcı'ya inanmamayı tercih eder. Agnostisizm detayında ise bu eşikte bekleyen ve her ikisini de bir türlü söyleyemeyen bir inanç biçimidir. Konuyu biraz dağıttım sanırım, hemen topluyorum. Daha öncesini bilmiyorum ama Allah, Musa Peygamber aracılığıyla, kendisine inanmayan Firavun'a karşı mucizeler ile varlığını göstermiş, daha sonra İsa Peygamber'in doğumu ile varlığına inancı desteklemiş ve en son Kuran'ı indirerek öncekileri tastiklemek için okuması ve yazması olmayan Muhammed Peygamberi seçmiştir. Tabi bu bilgileri ancak inanıyorum diyebilen biri kabul edebilir. Çünkü bu bilgilere ulaşmadan önce inanmayı kabul etmelidir. İnanmayı kabul etmek içinde dünyanın tesadüfi bir form olmadığını, işleyişinde bir düzen olduğunu ve bu düzenin nasıl oluştuğunu merak etmeli ve sezgilerini düzenlemelidir. Burada bir detay hakkındaki düşüncelerimi belirtmek isterim. Günümüz Darwinizm'inin geçmişe merakının dinlerden daha eski olmaya çalışarak sezgilerin cevaplarında dininde sonrasında bir uzaklıkta var olan bir model olarak, sistemi ve inancı Darwinizm'e çevirmeye yeteceğinin bilinmesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bilimselliğin damıtılarak sunulan bilgilerinin ışığında ilerleme kaydeden toplumların Darwinizm'in tuzağına düşürülmek istendiğini de sezgiselliğimle temellendirebileceğim için bir komplo teorisi olarak ifade etmek isterim.

Aklın ispatının olanaklı olmadığı halde, inananlara çok inanmayanlara az akıl verdiğini iddia etmek ne derece doğru olabilir ki. Bu derece sığ bir iddia da bulunanların, bu iddialarını ancak akıl konusunda bilgi sahibi olmamaları ile ifade edebilirim.

Yaratıcının insanları yaratırken onlara bir başlangıç ve bir sonla yarattığı doğrudur. Ancak son algımız bence hep çevresel olaylarla paralellendiğinden düşüncelerimizde bir türlü fikrimizi oturtamamaktayız. Başlangıcı bir doğum ve sonuda bir ölüm olarak kabul ettiğimizde sona doğru ilerleyen insanın bu iki nokta arasındaki seçilmişlikleri ile kendi kaderini değiştirdiğini sizde düşünmüşsünüzdür. Olumlu yada olumsuz bir yaşamı tercih etme hakkı Yaratıcı tarafından insanlara verilmiştir. Bu noktadan sonra inanan olarak Yaratıcı bunu neden yapıyor? Yani neden insanları yaratıyor ve onlara bir doğum ve bir ölüm veriyor? sorusunda Kuran'ı referans alarak düşündüğümde, Zariyat Suresi 56.Ayette belirtildiği gibi "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." sözleri bir bilgi verse de bunun da doğruduğu soruları cevaplamak için, benim dini bilgimin yetmediğidir. Yaşam sürem umarım bu cevabı verebilecek kadar uzun olur da siz ve sizin gibi arkadaşlarımın cevaplarını bu şekilde detaylandırmadan bırakmam.

Tek referansı kendiyse eğer bıraksınlar inananları da kendi içinde dönsünler o zaman. Neden bende inanmıyorum demekle yetinmiyorlar yada neden saygınlıkla düşündüklerini savunmakla tatmin olmuyorlar da, saldırmayı tercih ediyorlar? İnananlar olarak inancımızın gereklerini yerine getirmekte iken bu gereklerin arasına neden çomak sokmayı bir görev biçiyorlar? Yoksa bu inançsızlığın ibadetimi de biz farkında değiliz. Kim kime hakaret etmiştir? Sizden ricam lütfen bir kez daha kendinize bu soruları sorunuz.

Sürecin siyasi tahlili benim bilgim dışı bir konu olduğundan bu konuda herhangi bir yorum yapmam doğru olmayacaktır.

Sizin yanlış olarak gördüklerinizi kendi fikrimce cevaplamaya çalıştım. Masonların da sevdiği sözlerden biri olan Bayezid Bistami'nin bir sözü aklıma geldi şimdi. "Hakikat, aramakla bulunmaz ancak bulanlar hep arayanlardır."  der Bistami. Sizde gerçeğinizi arayınız.



Sevgi, saygı, selamlar..

arte


Şubat 16, 2011, 06:48:14 ös
Yanıtla #15
  • Ziyaretçi

Sn. Mustafa Kemal



Benim gibi düşünsün ya da sussun değil;  düşünsün, saygınlıkla açıklasın ve aramızda böyle bir düşünce de var diyerek kabul görsün.

Konuyu anlatabilmek adına izninizle bir kıyas yapmak istiyorum. Bu kıyası lütfen din ile Masonluk arasında yapmış gibi algılamayın lütfen. Zira Sn.Sanver'in bu konudaki hassasiyetini biliyoruz. Sadece bir örnek olması için bunu dile getiriyorum. Bunu tüm samimiyetimle merak ettiğim için soruyorum. Varsayımıma cevap vermek istemezseniz de buna saygı duyarım.

"Masonluğun yoğun şekilde yaşatıldığı bir toplumda Masonlukla dalga geçen bir karikatür çizilmiş olsa ve bunu o toplum içindeki Masonlar nasıl algılarrdı? Bunun adı düşünce özgürlüğü mü olurdu yoksa belli bir düşünceye yapılmış bir taciz olarak mı algılanırdı?"


Masonların eleştirinin ölçüsü konusundaki göstermiş oldukları hassasiyet düşünülünce, bu konuda bir açıklama yapmam tereciye tere satmak deyimini size düşündüreceğinden, bunu izninizle es geçiyorum. Bu ölçülülük tüm evrende yaşayan insanlar arasında var olması gereken bir davranış biçimidir. Bence karikatüristler eleştirilerini topluma sunarken eğer dini düşünce sistemlerine ait bir eleştiri yapacaklarsa bunu dinin merkezine odaklamamalıdırlar. Yaratıcı'nın zihindeki oluşturduğu saygınlık ve yüceliğe her dokunan kişi (sadece bir meslek sahibi olarak değil.), inananlar olduğu sürece aynı tepkiyi alacaktır. Diğer yandan inancın insani tarafına ise eleştiri sonuna kadar yapılmalıdır. Bu karikatür olayındaki durumda da açıkça ortadadır. Bir çoğumuz telefon ile konuşan adamın yapmış olduğuna az ile hiç arasında bir tepki verirken; duvardaki yazıya olan tepkimizin büyüklüğü bunu kanıtlamaktadır.



Sevgi, saygı, selamlar..

arte


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
3096 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2008, 10:41:41 ös
Gönderen: Kaan
26 Yanıt
21533 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 20, 2013, 12:35:15 ös
Gönderen: GOASISG
9 Yanıt
21108 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 16, 2011, 11:16:33 ös
Gönderen: AMON RA
19 Yanıt
14984 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 08, 2012, 09:45:54 ös
Gönderen: smyrnali
36 Yanıt
23896 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 23, 2012, 10:20:17 öö
Gönderen: Masor1976
49 Yanıt
30326 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 29, 2014, 11:29:47 öö
Gönderen: ABCDEF
15 Yanıt
13300 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 07, 2015, 01:28:57 ös
Gönderen: _SplendouR_
8 Yanıt
9927 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 09, 2018, 12:28:29 öö
Gönderen: Tık-Tik-Tak
0 Yanıt
4588 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 30, 2010, 02:58:20 ös
Gönderen: karahan
1 Yanıt
1945 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 16, 2013, 11:59:49 öö
Gönderen: NOSAM33