Dünyanın her yerinde, her ırktan ve her dinden veya herhangi bir düşünceye, ideolojiye sahip silahsız insanların, taşıdıkları bu özelliklerden dolayı öldürülmesi “TERÖR”dür.
Son yapılan terör saldırısını ele alacak olursak ki konunun başlığı o, kendilerine “Müslüman” diyen ve “İslam” adına bunu yaptıklarını belirten (sözde), bir gurup tarafından işlenmiş katliamı görmekteyiz.
Avrupa’da, Orta Çağ’ın sona ermesiyle birlikte, sistematik dini cinayetler sona ermiştir (buradaki sistematik kelimesin özellikle dikkat çekiyorum, maalesef halen Avrupa’da da din adına sistematik olmayan cinayetler işlenmektedir). Mezhep farklılıklarından dolayı insanların yakılması, cadıların yakılması, kiliseye karşı gelenlere ağır cezalar verilip mallarına el konulması gibi, sistematik uygulamalar, Reform ve Rönesans hareketleriyle sona ermiştir ve Avrupa bu geçmişiyle yüzleşmiştir.
Charlie Hebdo’nun ve Stephane Charbonnier’in geçmişine baktığımız zaman, sadece İslamla alay eden karikatürler yapmamıştır.
• 1991’de kurulan ve Körfez Savaşı’na bayrak açan La Grosse Bertha (Büyük Bertha) adlı hiciv gazetesinde çalışmaya başladı.
• Gazete, 1970’de Charles De Gaulle’ün ölümüyle dalga geçti (De Gaulle’ün Fransızlar için önemini anlatmama gerek yok herhalde).
• 1971’de, gazete, genel seçimler öncesinde etkili bir aday olmamasından yakınarak ‘’Aptal olanı seçin başka seçeneğiniz yok’’ manşetiyle çıktı.
• Michael Jackson’ın ölümü üzerine, ‘’Sonunda beyaz oldu’’ manşetiyle pop yıldızının iskeletli bir karikatürü yer aldı.
• Papa 16. Benedict’in doğum kontrolü karşıtı açıklamaları üzerine, kapakta Papa’nın bir prezervatif tutarak “Bu benim bedenim” diye bağırdığı çizime yer verildi.
• Vatikan’daki pedofili skandalları ile yönetmen Roman Polanski’nin Fransa’ya giriş izni verilmesi bağdaştırıldı. Papa bir piskoposa pedofiliden kurtulmak için Polanski izlemesini tavsiye ediyor.
• Fransa’nın eşcinsel evliliğe iznini, ‘’Baba-Oğul-Kutsal Ruh’’u ilişkiye sokan çizimiyle tiye alarak gündeme taşıdı.
• Benedict’ten sonra göreve gelen Arjantinli Papa Francis, Rio ziyareti sırasında, “Papa Rio’da” manşetiyle kadın karnaval kıyafetleri içinde resmedildi.
• Charlie Hebdo, Noel’de “Küçük İsa’nın Gerçek Hikâyesi” manşetiyle yine sansasyonel bir çizimle çıktı. (2014)
Çizer ve dergi birçok kişiyle ve dinle dalga geçmiş, herkes bu eleştirileri kaldırmış veya hukuki yollarla hakkını aramaya çalışmış, fakat silahla bu derginin çizerlerini cezalandırma işi, kendine “Müslüman” diyen bir guruba kalmış.
Şunu inkar edemem ki, bu saldırının daha fazla ses getirmesinin nedenlerinden biri de Avrupa’da yapılmış olmasıdır. Dünyada İslam’a karşı bir önyargı oluştuğu inkar edilemez bir gerçektir. Peki Batı’nın bu terörist guruplar için bütün İslam dünyasını zanlı olarak görmesi doğru mudur? Bu soruya doğru cevap verebilmek için önce iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmamız lazım. İslam dünyasında ve Türkiye’de bir Hıristiyanofobi var mıdır? Antisemitizm var mıdır? İslam dünyasına Batı’nın yapmış olduğunu düşündüğümüz haksızlıklarda tüm batının rolü var mıdır?
Cevapları forum üyelerinin kendi vicdanlarına vermesi gerektiğine inanıyorum ve bir kenara bırakıyorum.
Mezhep savaşları, din adamlarının birilerini hedef göstermesi, kadına yaklaşım, teknolojik ve medeni geri kalmışlık, din adına insanlığa aykırı işler yapılması… Evet, ne yazık ki, İslam dünyası şu an Orta Çağı yaşamaktadır. Orta Çağ’da Avrupa’da olanların aynısı bugün çevremizdeki coğrafyada yaşanmaktadır.
Burada bizlere düşen görev nedir ? Ne düşünmeliyiz veya ne hissetmeliyiz?
• Bize olunca ses çıkarmıyorlar biz de bu eylemlere sessiz kalalım.
• Terörü kendi topraklarında görmeleri isabet oldu. Masum insanların ölmesinin ne demek olduğunu daha iyi anlarlar.
• Artık dinimizle dalga geçmeye cesaret edemezler.
• Ben öncelikle bir insanım ve insanlığa karşı yapılan her eyleme karşı durduğum gibi, insan olmamın doğası gereği bu eyleme de karşı duruyorum.
Hangi seçenek daha insancıl ve daha barışçıl?
Saygılarımla