Forumda yanıtların hızlı bir şekilde siyasi bir üsluba bürünmesi çok olağan bir durum. İşin içerisine siyasi görüşler girdiği zaman malesef hepimiz felsefeden uzaklaşıyoruz. Ben anketi geç gördüm, oy veremedim fakat konuya yeniden felsefi bir boyut kazandırarak katkı yapmak isterim.
Öncelikle, olayın ortaya çıkardığı sonucu basite indirgeyerek olası çıkarımları sıralar isek;
a) Yapılan beni rahatsız etti, sansür uygulanmalıydı
b) Yapılan beni rahatsız etti, ama yine de sansür uygulanmamalı
c) Yapılan beni rahatsız etmedi, ama yine de sansür uygulanmalıydı
d) Yapılan beni rahatsız etmedi, sansür uygulanmamalı
şıklarını görebiliriz. Şıkları ortada kalmak (gri alandaki fikirler) ile daha da genişletebilmekle beraber yazımı uzatmamayı tercih ediyorum ve 4 şıkkı yeterli buluyorum. Şimdi okuyucuların her biri bu 4 şıktan birini seçmiş olabilirler. Öncelikle hangi şıkkı seçerlerse seçsinler, sansür kısmına gelmeden önce "a" veya "b" şıkkını seçenler için şunu sormak isterim;
"Seni hiç tanımayan hıyarın (sana göre) tekinin yaptığı ve senle şahsi alakası olmayan bir eylem seni rahatsız edebiliyorsa, kendinde bir eksiklik/hata olabileceği hiç aklına geliyor mu?"
Daha da şahsileştirerek diğer bir örnekle; sana direkt olarak küfreden birisine sinirlenmen normaldir, fakat sana küfredenin aslında kendine küfrettiği olgusunu algılayabilir misin?
Öncelikle "kişisel gelişim" denen kavram işte bu. Yoksa, etkiye tepki olarak içgüdümüzle hareket edersek hayvandan farkımız kalmaz. Küfrediyorsa, saldırayım hıyara! Pişman olsun, parçalansın, yok olsun ki varlığımı tehdit etmesin. Ben de döneyim rahat rahat karnımı doyurup çiftleşeyim...
Topluluğumuzda atasözleri vardır, "delidir ne yapsa yeridir" ve onun bir başka türevi "sarhoştan deli bile korkar" diye. Bu iki atasözü bile insanın vedahi toplumun hayvanlardan farklı olmasını ne güzel açıklıyor. Bize küfreden normal bir insan ise tepki veriyoruz, deli ise gülüp geçiyoruz. Neden? Çünkü az da olsa aklımızı kullanıyoruz. Neden-sonuç ilişkisi ile delinin yaptığını olağan/normal karşılıyoruz. Ama aklımızı biraz daha zorlar isek, normal bir insanın küfründe de aslında kendisine küfrettiğini algılayabiliriz.
Luka 23:34 İsa, “Baba, onları bağışla” dedi. “Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.” O’nun giysilerini aralarında paylaşmak için kura çektiler.
Kendi kişisel fikrim, her türlü küfrün ve hakaretin suç teşkil etmemesi gerektiğidir. Çünkü iş hakaretin filozofik olarak tanımlamasındaki zorluklarla bocalamayı gerektirir. Zeki biri yeri geldiğinde size öyle bir hakaret eder ki, hayatınızda aldığınız en büyük iltifat zannedersiniz. Gelin de işin içinden çıkın bakalım! Onun için bir "yapma"yı daha ortadan kaldırarak toplumu bu yönde eğitmenin/geliştirmenin daha yararlı olacağı kanaatindeyim.
Kişisel olarak kendimizi sorguladıktan sonra, olayın toplumsal boyutuna geçip konumuza (yapılan eyleme) tekrar dönelim.
Tamam, zavallı (merhum karikatürist) ne yaptığını bilmiyordu anladık da; toplum da kurallarla ayakta kalabilir. Kuralsız kaos ortamında aklını kullanabilecek insanlar barınamaz. Madem öyle, hangi kuralları uygulayalım? Bu karikatürü çizen birinin gerçek niyeti kendinde saklı, elimizde niyet-ölçer olsa ona göre haraket edebilirdik. Madem ki yok, toplum olarak ne yapmalı? Kuralı nasıl belirlemeli?
Kural/kanun özünde "yapma"dır. "Yapma" ise özgürlüğün önünde büyük bir dağ oluşturur. Yani kural ile özgürlük arasında bir ters orantı mevcuttur.
İşte zurnanın zırt dediği yer de burası. Her topluluk (bugünkü haliyle en belirgini bağımsız devletler) kendi çıkarlarını maksimize etmek doğrultusunda kurallarını belirler. Bunun içindir ki, devletlerin kanunları bazen birbirinin aynı, bazense tam zıttı olabilir. Toplum için aslolan genelin verimliliğinin maksimizasyonudur. Daha da gelişmiş toplumlar bunu başardıktan sonra azınlık ve teker teker birey verimliliklerinin maksimizasyonuna hedeflenir. ABD'deki azınlık hakları buna güzel örnektir. Yahudi cemaati ABD'de dünyanın hiçbir ülkesinde görmediği özgürlüğe ve haklara erişmiş, İsrail'dekinden farksız bir yaşam sürer. Fakat yine de Noel bayramları kutlanırken kendi bayramları resmi takvimde yer bulmaz. Birçok Yahudi, ABD'de kutlanan bu bayramı anti-laik bulur.
Konudan sapmamak için burada keserek sansür kısmı ile alakalı şu fikrimi söylemek isterim; gerekli ise uygulanır, değilse uygulanmaz. Uygulandığı zaman tv'de kendine eroin enjekte eden birinin ağzındaki sigaranın mozaiklendirilmesi gibi absürdlüklere ve komikliklere de şahit olmakla beraber; bu konudaki sansürün gerekliliği ise başka bir tartışma konusu. Bu tartışmada siyasi, dini, ve sosyolojik boyuta derinlemesine girmekten kaçış yok.
Saygılarımla...