Arapçadan dilimize giren ''ama'', oldukça yaygın bir kullanıma sahiptir. Ait olduğu cümlede birlikte kullanıldığı dil ögelerinin yardımıyla anlama kavuşmaktadır. Bu bağlacın cümleye yapısal anlamda herhangi bir katkısı yoktur. Cümleleri birbirine bağlamak amacıyla kullanılır. Bağlacımızın işlevlerini inceleyelim.
1) Karşıtlık İşlevi: Birbirine bağladığı cümleler arasında var olan zıt özelliklerin kurduğu ilişki incelenerek, bir niteliğin değişik görüntüleri diğerleriyle ilişkilendirilerek sözün anlamlandırılması sağlanır. Görelim,
Bu cadı Aksaray'ı terk edip gitmişti ama, bir türlü Ali'nin hayatından çıkmıyordu.
Örnekte söz konusu kişinin fiziksel olarak gidişi ile hayatından çıkmadığı için gitmemiş varsayılışı iki cümleyle verilmiş. Karşıtlık da ''ama'' bağlacıyla verilmiş.
2) Çelişki İşlevi: Dil birimlerini anlam açısından, içerikle biçimin bütünleyicilik bağlantılarını da gözden uzak tutmadan kuşatmaya çalışmak gereklidir burada.
Erkekliğine tutulmuş, erkekliği için ne varsa bırakabilmişti. Ama belki de erkekliği yüzünden şimdi her şey bitmişti.
İlişkinin başlamasına gerekçe olan nitelikler, aynı zamanda ilişkinin bitirilişine neden olmaktadır.
3) Beklenen Olumluluğu Olumsuzlaştırma İşlevi: Biri olumlu, biri olumsuz iki yargıyı ya da biri olumlu, biri olumsuz iki durum arasında ilişki kurma işlevidir.
Güvenlik güçlerine, korumalarına emirler yağdırıyor ama kimse onu dinlemiyordu.
İki cümle arasındaki anlamsal ilişki, ''ama'' sayesinde yüzey yapıda biçimsel ilişkiye dönüşmüştür.
4) Benzerlik İşlevi: Bağlacımız sayesinde cümleler arasında benzerlik ilişkisi kurulabilir. Ancak, bu benzerlik, var olana itiraz edilmiş gibi gösterilerek yapılır.
Ben bir konuğum ama sen de siz de birer konuksunuz bu evrende, diyor. (Oktay Akbal)
Sözü söyleyenle dinleyenin bu evrende konuk oluşunu birbirine benzetmiş yazar.
5) Uyarı İşlevi: Karşıtlık, olumsuzluk, olumluluk, dikkatten kaçma vb. anlam özellikleriyle ilişkilendirilerek işlev ortaya konur.
Bunu hiç düşünmemişti Alice. Ama doğru terim buydu: Kaçırılmıştı. (Mungan)