1971 eylülünde İstanbul'da milletlerarası Yunus Emre semineri düzenlendi. Türk ve Batılı bilginler, yedi yüzyılın ötesinden insanlığa sanatın dili ile seslenen Yunus Emre'yi tanıttılar. YUNUS EMRE (1240-1320), Türk mutasavvıf halk şairidir. Sivrihisar kazasına bağlı Sarı'köy'de doğduğu, burada veya Sakarya çevresindeki köylerden birinde yetiştiği kabul edilen bir derviş, bir âşık şair. Taptuk Emre adındaki şeyhin müridi olmuş, yıllar yılı süren bir çilekeşlikten sonra Hak yoluna erişmiş.
Hayatının bundan sonraki bölümleri tarihin karanlığı içinde. Yunus'u, içinde 356 manzume bulunan «Divan» ı ile tanıyoruz. Divanındaki «ilâhi» ler, tanrısal bir vecitle meydana gelmiş şiirlerdir. Aynı yüzyılda yaşamış Sultan Velet, Şeyyat Hamza, Âşık Paşa gibi Anadolu şairlerinin ağzında işlenmemiş, henüz edebî bir lehçe haline gelmeğe başlamış olan Türk dilini eşsiz bir güzellikle kullanmış; halk ruhunda yüzyıllar içinde birikmiş güzellik kaynağından ilham alarak vezin, şekil, dil ve üslûp bakımından tamamen Türk olan bir sanat yaratmış; kendi deyişi ile, «Hak tecellisini şair dilince eden» bu âşık hoca, İslâm mistisizminin en karışık meselelerini samimî, sade, coşkun bir dil ve engin bir kabiliyetle dile getirmiştir. Gönlündeki mutlak varlık sevgisine eriştiğini gösteren şu şiir Yunus'un dehasını ne güzel anlatır.
Hak'tan inen şerbeti içtik elhamdülillah,
Şol kudret denizini geçtik elhamdülillah.
Şu karşıki dağları, meşeleri, bağları,
Sağlık, safalık ile aştık elhamdülillah.
Kuru idik, yaş olduk, ayak idik, baş olduk,
Kanatlandık, kuş olduk uçtuk elhamdülillah.
Vardığımız illere şol safa gönüllere,
BABA TAPTUK mânasın saçtık elhamdülillah.
Beri gel barışalım, yad isen bilişelim,
Atımız eyerlendi, eştik elhamdüllillâh.
İndik Rum'u kışladık, çok hayr ü şer işledik,
Uş bahar oldu geri göçtük elhamdülillah.
Dirfilli ( = geniş) pınar olduk, irkildik ( = biriktik) ırmak olduk,
Akdık denize dolduk, taştık elhamdülillah.
TAPTUK'un tapısında ( = buyruğunda), kul olduk kapısında,
Yunus miskin ( = bîçare) çiğ idik, piştik elhamdülillah.Değerini yukarıda kısaca belirtmeğe çalıştığımız büyük şairin, bu yazımızda, masonluk için faydalı düşüncelerini tanıtmak istiyoruz. Şüphesiz, bütün varlıkları Tanrının birliğinde, Tanrıyı da insanda gören mutasavvıf şairin masonlukla bir ilgisi olamaz. Ama masonluğun bugünkü hümanist felsefesini Yunus'ta bulabiliriz. Masonluk derin ve sonsuz bir ülkü, hissedilip yaşanılacak bir hayattır.
Bilimin ışığında ahlâklı, faziletli bir dünya kurmak amacını güder. Bütün insanların hür, eşit olark barış içinde yaşaması için çırpınır. Bu yüce ülküye varmak için insan değerini tanıtmak, insan sevgisini dünyaya yaymak ister. Çağımızın bu düşüncelere erişip erişmediğini bir tarafa bırakıyor, Yunus Emre'nin, insanlığın ve masonluğun bugün de faydalanacağı insanlık felsefesini samimî ve coşkun bir üslûpla dile getirdiğini anlatmak istiyoruz.
Yunusun telkin ettiği ahlâk tasavvuf ahlâkıdır: Tasavvufa göre kişisel ahlâkın esası, insanın tutkulardan ve kötülüklerden kurtulması, toplumsal ahlâkın temeli ise Tanrı aşkından doğan bir sevgiyle insanları sevmektir.
Sabahattin ARIÇ / Mimar Sinan Dergisi