Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: El Emeği ve Düşünce  (Okunma sayısı 9417 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 03, 2020, 02:37:11 ös
Yanıtla #10
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 645
  • Cinsiyet: Bay

Güzel ve verimli katkılarından dolayı forum üyelerine teşekkür ederim.

Şimdi el emeği ile ilgili kısma yavaş yavaş giriş yapalım, isterseniz. İlk önce teori ile pratiği tartışmak gerekir sanırım.

Fikirler ölmez ama unutulabilir. Yaratıcı fikirler; somutlaştığında, evrenin ve insanlığın faydasına sunulduğunda, ölümsüz ruha dokunan kalıcı eserler oluştuğunda anlam kazanır. Kısacası teorinin pratiğe dönüşmesi gerekir. İnsanlık tarihi, teorilerini pratiğe dönüştüren kişileri yazar ve insanlık onların bu eserleri sayesinde yükselir. Yunan Mitolojisinde Daidelos, hem mucit hem de mimardır. MÖ onuncu yüzyılda inşa edilen Süleyman Tapınağı, eşsiz bir düşüncenin el emeği ile somutlaştırılmış halidir.

Teori ve pratik arasındaki ikileme felsefede dualizm denilir. Bu dualizmi en iyi tarif eden filozoflardan birisi Platon’dur. Bir merdivenin üstünde düşünen, fikir üreten insan ruhunu ve merdivenin altında ise, el emeği ile çalışan insan bedenini tanımlar.  Yeni Çağ’da ise Kant, özellikle Rönesans’ın etkisiyle, Platonik Dualizmden tekrar bahsetmiştir.

Teori, önce deneylerle ispatlanmalı ardından pratiğe dökülmelidir ki gerçekliği ortaya çıksın. Aristoteles, çeşitli ağırlıktaki cisimler aynı kararda yere düşmez demişti. Galileo ise, Pizza Kulesi’ne çıkarak, birisi 10 kg, diğeri ise 1 kg olan iki gülleyi aynı anda kuleden aşağıya atmış ve her iki ağırlığında hemen hemen aynı zamanda yere düştüğünü görmüş ve yüzyıllardır kabul gören bir teoriyi çürütmüştür.
* MASON OLMAK İÇİN KİŞİSEL YARDIM, DANIŞMANLIK VE REHBERLİK TALEBİNDE BULUNMAYINIZ.
* MASONLUKLA İLGİLİ SORULARINIZI ÖZEL MESAJ İLE  SORMAYINIZ, FORUMA BAŞLIK AÇARAK SORUNUZU FORUMDA PAYLAŞINIZ.


Ocak 03, 2020, 06:19:47 ös
Yanıtla #11
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 24
  • Cinsiyet: Bay

Ben bu konuya bilimsel açıdan yaklaştım, fizikçiler arasında da teorik ve deneysel fizikçiler vardır. İki kesim de birbirini taşlar durur. Düşüncelerini ispata döken deneyselciler nedense toplumda daha fazla ilgi görür. Aynı sizin de dediğiniz gibi işi düşüncede bırakanlara nazaran daha önemli yer tutar. İnsan her zaman bir kanıt istemiştir, bir şeyi savunuyorsan sana önce sen yap a göster derler. Gerçek şu ki düşünceniz ne kadar değerli olursa olsun insanlara gösteremedikçe değer görmez.

Teşekkürler.


Ocak 03, 2020, 06:34:19 ös
Yanıtla #12

Ben bu konuya bilimsel açıdan yaklaştım, fizikçiler arasında da teorik ve deneysel fizikçiler vardır. İki kesim de birbirini taşlar durur. Düşüncelerini ispata döken deneyselciler nedense toplumda daha fazla ilgi görür. Aynı sizin de dediğiniz gibi işi düşüncede bırakanlara nazaran daha önemli yer tutar. İnsan her zaman bir kanıt istemiştir, bir şeyi savunuyorsan sana önce sen yap a göster derler. Gerçek şu ki düşünceniz ne kadar değerli olursa olsun insanlara gösteremedikçe değer görmez.

Teşekkürler.


Sizin demek istediğiniz, var olmanın koşulu algılanmaktır.algı ise nesnel bir varlık arar.Aslında bu var etme durumu sanıldığı gibi önemli değildir; var ettirebilmek önemlidir.

Bütün canlı türleri teori ve pratiği birleştirebilir; sadece insan düşünmek üzerine düşünebilir.

Doğada bir çok canlı türünün el aleti kullanabildiğini görürüz.Bu türler içinde genetik,işitsel görsel aktarımın düşünce,nesne ve mevcut olan motivasyonunun sonucudur.İnsanın yaratıcılığında ki karmaşık yapının büyük çoğunluğu, sayısal çokluğundan gelir.İnsan evrimindeki kilit değişimlerin tür içindeki bilgi aktarımını hızlandırmış olması da cabasıdır.

300 bin yıl önceki insanlardan pek de zeki sayılmayız.
« Son Düzenleme: Ocak 03, 2020, 06:50:09 ös Gönderen: Tık-Tik-Tak »
Sen Özelsin


Ocak 03, 2020, 06:47:47 ös
Yanıtla #13
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 645
  • Cinsiyet: Bay

İyi gidiyor gibi tartışma, fikir alışverişi :)

Devam edelim mi, yoksa şimdilik ara mı verelim?
* MASON OLMAK İÇİN KİŞİSEL YARDIM, DANIŞMANLIK VE REHBERLİK TALEBİNDE BULUNMAYINIZ.
* MASONLUKLA İLGİLİ SORULARINIZI ÖZEL MESAJ İLE  SORMAYINIZ, FORUMA BAŞLIK AÇARAK SORUNUZU FORUMDA PAYLAŞINIZ.


Ocak 03, 2020, 09:10:13 ös
Yanıtla #14

Merhaba herkes için  güzel bir yıl olmasını temenni ediyorum
El emeği zihnimizde bulunan bizim doğuştan veya sonradan edindiğimiz becerilerin hayata geçmesine aracı olan bir durumdur. Her insanın farklı meziyetleri bulunur( örneğin ben kitap dergi yazarım yazım iyidir). Zihnimiz yaşam devam ettikçe günlük olaylardan ve alışkanlıklardan etkilenir ve insanı belli bir çizgiye yönlendirir bu birikimlerin sadece içgüdü olarak kalmamasını el emeği sağlar ve ortaya çıkan güzel eserler insanların faydalanabilmesi için somut bir hal alır bu yüzden el emeği hem bizim kendi yeteneklerimizi açığa vurmak hemde toplumun kullanımına sunmak için çok önemli bir faktördür herkese saygilar


Ocak 03, 2020, 11:31:19 ös
Yanıtla #15
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 24
  • Cinsiyet: Bay

İyi gidiyor gibi tartışma, fikir alışverişi :)

Devam edelim mi, yoksa şimdilik ara mı verelim?


Böyle konuların üslubunca tartışılması, forumu canlandırıyor. Genel olarak düşündüğümüz şeyleri burada farklı kişilerden de duymak güzel oluyor.


Ocak 04, 2020, 09:56:42 öö
Yanıtla #16
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 645
  • Cinsiyet: Bay

Eski zamanlarda, bilim ve fikir insanları el emeğini hor görmedi. Galileo, teleskobunu kendi elleriyle yaptı. Newton, çalışmalarında kullandığı aletlerin ve merceklerin büyük kısmını kendisi yaptı. Leibnitz, makineler, yel değirmenleri ve atsız çekilen makineler ilgili çalışmalar yaparken, aynı zamanda matematik ve felsefe ile uğraşıyordu.

Hacı Bektaş’ın yetiştirdiği dervişler el emeği ile geçinmeye yani toprağı işlemeye ve el sanatlarına yönlendirilmiş kimselerdir. Müderrislik görevinde bulunması, bilim ve tasavvufu birleştiren bir sufi olmasına rağmen, Hacı Bektaş’ın kendisi de el emeği ile geçinmeyi kendisine düstur edinmiştir.
Yunus Emre ise şiirlerini el emeği olarak görürdü. Emek vermekten öte, şiirlerinde estetik bir duyarlılık olması gerektiğini düşünürdü.

Mantıksal ve matematiksel çıkarımlar yapıp, pragmatik sonuçlar çıkaran sol beyin lobumuz ile, sezgiselliğe, duygusallığa, görselliğe ve yaratıcılığa önem veren sağ beyin lobumuzun koordineli çalışmasıdır aslında buradaki olay.
 
Söz ettiğimiz el emeği, orijinal olanı, eşsiz olanı yapmaktır, zaten yapılmış olanı taklit etmek veya seri üretmek değildir. Ortaya çıkan eserin, önceden bilinen olmaması, insanlar tarafından incelenmeye, keşfedilmeye açık olması gerekir.
* MASON OLMAK İÇİN KİŞİSEL YARDIM, DANIŞMANLIK VE REHBERLİK TALEBİNDE BULUNMAYINIZ.
* MASONLUKLA İLGİLİ SORULARINIZI ÖZEL MESAJ İLE  SORMAYINIZ, FORUMA BAŞLIK AÇARAK SORUNUZU FORUMDA PAYLAŞINIZ.


Ocak 04, 2020, 12:54:29 ös
Yanıtla #17

 Evren baz alındığında belli ölçüler ve yasalar dahilinde sayısız kısır kalmış pratikler göze çarpar.Teori elsiz kalmış pergel gibi spiraller çizerken pratik onu gönye gibi sabitleyerek sütunlara oturtur.Bu altın oranda ki birleşim sayısız hatalı yaratımın ardından insanın zihninde ardından elinde birleşmiştir.Bu boyutsal evrenin mevcut yasaları insan zihnini iki çaprazlama düşünen tarafla var etmiştir. O yüzden Pratikler içinde teoriyi,teoriler içinde pratiğin evrensel ve eksik tekrarını biz devraldık.Yarattığımız her şeyin içinde yaratılışımızın eksiklerini taşırız.


Süleyman tapınağının, Ademin taşları yerleştirip,Havva nın tanrı yı çağırmasına da benzetebiliriz,iki kadim tarafın birlikte çalışmasına da.
İki tarafın olması evrensel boyutla alakalıdır.Boyut çoğaldıkca taraflarda çoğalıcaktır.Bu içinde bulunduğumuz 4.boyut
un var ettikleri daha üst boyutlara ulaşmak içindir.

Sevgiler
« Son Düzenleme: Ocak 04, 2020, 01:11:47 ös Gönderen: Tık-Tik-Tak »
Sen Özelsin


Ocak 04, 2020, 06:29:35 ös
Yanıtla #18

Evren baz alındığında belli ölçüler ve yasalar dahilinde sayısız kısır kalmış pratikler göze çarpar.Teori elsiz kalmış pergel gibi spiraller çizerken pratik onu gönye gibi sabitleyerek sütunlara oturtur.Bu altın oranda ki birleşim sayısız hatalı yaratımın ardından insanın zihninde ardından elinde birleşmiştir.Bu boyutsal evrenin mevcut yasaları insan zihnini iki çaprazlama düşünen tarafla var etmiştir. O yüzden Pratikler içinde teoriyi,teoriler içinde pratiğin evrensel ve eksik tekrarını biz devraldık.Yarattığımız her şeyin içinde yaratılışımızın eksiklerini taşırız.


Süleyman tapınağının, Ademin taşları yerleştirip,Havva nın tanrı yı çağırmasına da benzetebiliriz,iki kadim tarafın birlikte çalışmasına da.
İki tarafın olması evrensel boyutla alakalıdır.Boyut çoğaldıkca taraflarda çoğalıcaktır.Bu içinde bulunduğumuz 4.boyut
un var ettikleri daha üst boyutlara ulaşmak içindir.

Sevgiler

Ben yazdıklarınızdan bir şey anlayamadım.

Bir sürü tanıdık kelime var ama hiçbiri arasında bir ilgi, ilişki yok.

Bazen basit yazmak en güzeli...

Anlamadıysanız, ben yanlış düşünüp anlamışım demektir.

Saygılar
Sen Özelsin


Ocak 04, 2020, 10:31:01 ös
Yanıtla #19

Eski zamanlarda, bilim ve fikir insanları el emeğini hor görmedi. Galileo, teleskobunu kendi elleriyle yaptı. Newton, çalışmalarında kullandığı aletlerin ve merceklerin büyük kısmını kendisi yaptı. Leibnitz, makineler, yel değirmenleri ve atsız çekilen makineler ilgili çalışmalar yaparken, aynı zamanda matematik ve felsefe ile uğraşıyordu.

Hacı Bektaş’ın yetiştirdiği dervişler el emeği ile geçinmeye yani toprağı işlemeye ve el sanatlarına yönlendirilmiş kimselerdir. Müderrislik görevinde bulunması, bilim ve tasavvufu birleştiren bir sufi olmasına rağmen, Hacı Bektaş’ın kendisi de el emeği ile geçinmeyi kendisine düstur edinmiştir.
Yunus Emre ise şiirlerini el emeği olarak görürdü. Emek vermekten öte, şiirlerinde estetik bir duyarlılık olması gerektiğini düşünürdü.

Mantıksal ve matematiksel çıkarımlar yapıp, pragmatik sonuçlar çıkaran sol beyin lobumuz ile, sezgiselliğe, duygusallığa, görselliğe ve yaratıcılığa önem veren sağ beyin lobumuzun koordineli çalışmasıdır aslında buradaki olay.
 
Söz ettiğimiz el emeği, orijinal olanı, eşsiz olanı yapmaktır, zaten yapılmış olanı taklit etmek veya seri üretmek değildir. Ortaya çıkan eserin, önceden bilinen olmaması, insanlar tarafından incelenmeye, keşfedilmeye açık olması gerekir.

Sayın Caliper;

"El",eril ve tanrısal bir kelime,"emek" dişil ve çoğul bir kelime.Sol beyin eril,sağ beyin dişil düşünür fakat vucudun tam tersi taraflarını yönetirler.Tüm var olmuş nesne ve düşüncelerin eril ve dişil özelliği vardır.Sizin "el emeği" derken demek istediğiniz, bunu dengelemiş insanların mı yaratıcı olduğu? Ya da el ile emeği dengeleyenler doğru düşüne biliyor demek istediniz.

Bu durumda el, pratik; teori de emek oluyor sanırım.
El (eril),işlenen nesne(cocuk),emek(dişil) 4.Zanaatkar(yaratıcı) gibi.
El(geçmiş),işlenen nesne(an),emek(gelecek),4.Zanaatkar(zaman).
El,(1),işlenen nesne(10),emek(0),Zanaatkar (101)

Bence bu şekilde 4 sütun ile etkileşimler sonsuza kadar devam ettirilebilir.

Hatalı isem kusuruma bakılmasın lütfen.

El/Saygılar - Sevgiler/emek  :) :) :) :)


Sen Özelsin