Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Erginleme / İnisiyason  (Okunma sayısı 13405 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 14, 2008, 02:21:01 öö
Yanıtla #10
  • Skoç Riti Masonu
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 919
  • Cinsiyet: Bay

Bu makaleyi yeni gördüm
Sn.Mason bu değerli paylaşım için teşekkürler.
Saygılarımla
stilus absentis...


Mayıs 14, 2008, 02:26:24 öö
Yanıtla #11
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 203
  • Cinsiyet: Bayan

bu konuda haklısınız tabiki sn belial ,benim sormak istediğim ezoterik bilgilere istem dışı girebilirmi kişi farkında olmadan.
Gül bahçesinde geçen aşk sırrını bir gül bilir, bir de ağlayan bülbül!


Mayıs 14, 2008, 02:50:40 öö
Yanıtla #12
  • Ziyaretçi

bu konuda haklısınız tabiki sn belial ,benim sormak istediğim ezoterik bilgilere istem dışı girebilirmi kişi farkında olmadan.

Devletlerin ve/veya dünyayı yöneten birtakım güçlü olanların, okumuş-yazmış ve okuyan-yazan kesimi, mecburi istikamet olarak materyalizme yönlendirmesi durumu mevcuttur.

 "Açık görüşlü" ve "düşünen" kişi olmak demek, günümüzde büyüye ve bilimle açıklanamamış diğer şeylere inanmamak demektir.

Sistem şöyle işler: Küçüklüğünüzde dahi çizgi film ve masal olarak size büyücüler ve periler anlatılıp durulur. Ve biraz büyüyünce size ilk ve en keskin darbe iner: "böyle şeyler yoktur, büyümüş ve artık mantıklı olan siz, böyle şeylerin asla olamayacağını bilirsiniz". Bu darbeden çoğu insan ömrü boyunca kurtulamaz.

Daha sonra toplumu yönlendirmek için kullanılan, o halkın dini -Türkiye'de İslam/Musevilik- gelir. Siz o dine belki girersiniz, belki de girmezsiniz. Ama girene de, girmeyene de, büyü ve benzeri olaylar "olağanüstü olaylar" olarak öğretilir ve kabul ettirilir. (Oysaki bunlar olağanüstü olaylar değildirler; henüz açıklanamamış doğal olaylardırlar sadece.) İkinci darbe de tam burada gelmiştir: Az biraz okumuş ve düşünen hiç kimse, o toplumun dinini mantıklı bulmaya devam edemez. Bu 'din'i reddediş, bizim kendi sınıfımızdan saydığımız, düşünen kesimin büyük kısmında esas olan tavırdır.  Bence iyi bir tavırdır, ama Şeytan ayrıntıda gizlidir. Dini reddedenler, psişik hertürlü yeteneklerini de reddetmektedirler.  İşte bu hatanın kendisidir.


(not: musa ve isa adlı iki vatandaş ile ilgili bir hikayecik kullanarak, buradaki olayı anlatmaya çalışayım: musa ve isa rakip partilerin liderleridirler. musa baya zekidir ve isa'nın neler yaptığını iyi bilmek için isa'nın partisine ajanlar yerleştirir. bu esnada da isa'nın partisinden olanlar, musa'nın bir kamu ihalesinde çok büyük bir dolandırıcılığı başarıyla gerçekleştirdiğini görmüşlerdir. bunu halka açıklamak üzeredirler. ama musa zekidir... hemen önlemini alır.. isa'nın partisine yerleştirdiği adamlara emir verir, ve kendisine gelen ilk suçlamalar, aslında kendi adamları olan o ajanlarından gelir. ama o ajanlarına demiştir ki, "beni suçlayan haberleri ilkönce siz açıklayın, ama kanıtları çoook zayıf tutun ve araya birsürü saçmalık sıkıştırın-doldurun!" ve isa'nın partisindeki musa ajanları aynen böyle yaparlar; ve bu sayede, suçlamaları kimse önemsemez, çünkü kanıtları azaltılmıştır ve araya birsürü saçmalık sıkıştırılmıştır.. bu yöntem politikada da uygulandığı gibi, toplum mühendisliği -ve bu yüzden mecburen 'din mühendisliği' de-  yapanlarca da uygulanmaktadır. bunu asla akıldan çıkarmamakta büyük fayda görüyorum.  aynı şekilde, büyü ve diğer psişik yetenekler de dinlere eklemlenmiştirler. ama bu dinler çok saçma olduğundan, düşünen insanlar bu psişik yetenekleri de dinleri reddetmeleriyle beraber reddetmektedirler. kim bu sistemi kurmuş ise, insanlığa karşı büyük bir komployu yaratmıştır.)


Psişik yeteneklerin, dinlerden ve hatta yaratıcı varlıklardan dahi bağımsız/alakasız olarak var oldukları gerçeği önemlidir.

Sonuç olarak, sorunuza dönersek, daha çocukluktan  başlatılan "büyü gibi yeteneklerin olmayışı" yönlendirmesinin ağlarına takılmayan insanlara sahipsek, neden olmasın?
Ki zaten kayıtlarda kendiliğinden yetenekleri ortaya çıkmış nice insanlar mevcuttur.


Mart 27, 2022, 12:50:46 öö
Yanıtla #13

Erginleme / İnisiyason

Türkçe’deki erginlemenin batı dillerindeki karşılığı olan İnisiyasyon/Initiation sözcüğü Latince initiare = başlamak sözcüğünden gelmektedir. Bu sözcük ise yürümek, gitmek anlamına gelen ire fiili ve içerisine anlamını katan in takısı ile alakalıdır. Türkçe’de yeni kullanılmaya başlayan erginleme sözcüğü aynı anlamı vermese de iyi bir karşılık olmaktadır. Daha önceleri karşılık olarak kullanılan tekris sözcüğü geniş bir kullanıma sahip değildir.


İnisiyasyon en eski gizem dinlerinden beri varlığını sürdürmektedir. İnisiyasyon, müridin bu yaşamda ölüp sonsuz yaşama dirilmesi ile sembolize edilir. Onun için ritüellerde müridin ölüm deneyimi canlandırılır. İnisiyasyon sembolizminde Nur’a ya da ışığa kavuşmak da önemli bir rol oynar.


İnisiyasyon adayın geçmiş yaşamını terk edip ezoterik toplulukta yeniden yaşama başlamasıdır. Bu süreç müridin kendi içindeki tanrısal özü bulma yolunda alınması gerekenleri aldığı bir süreçtir. Bu yönüyle inisiyasyon müridin çeşitli eğitimlerden ve sınavlardan da geçtiği bir süreçtir.


İnisiyasyon boyunca alınan eğitim mürit tarafından gizli tutulur ve dışarıdan olan hiçbir kimseye açıklanmaz. Eğitim süreci boyunca mürit çeşitli dereceler ve unvanlar alır, bu eğitimde ne kadar ileriye gittiğini gösterir.


Ezoterik inisiyasyonun bir özelliği de öğretinin yazılı aktarılmasından çok sözlü, sembolik ve ritüeller yolu ile anlatımıdır. Tarih boyunca varolan bir çok ezoterik örgütten günümüze yazılı belge kalmamasının ya da sadece sembollerin ve alegorik ifadelerin kalmasının nedeni de bundandır.


İnisiyasyon sadece bir eğitim değildir. Aynı zamanda bireyin kendi içinde yaptığı bir yolculuktur. Semboller ve ritüeller yardımı ile birey süreç boyunca kendi içinde de bir süreç yaşar ve içindeki tanrısal özü keşfe koyulur. Bu nedenle mürit kuralları harfi harfine uygulamak zorundadır.


Öte yandan Arıkdal’ın inisiyasyon konusunda yazdıkları ilginçtir :


Bir tanım yapmamız gerekirse Ruhsal bir tesirin nakledilişin hazır olmak diyebiliriz. Burada spiritüel (ruhsal) bir tesir söz konusudur. Bu tesirin nakledilmesi lazım. Kişiden kişiye, toplumdan topluma bu tesir nakledilecek. Zaten bütün inisiyatik çalışmaların esası, bu tesirin bir taraftan alınıp, bir tarafa naklinden ibarettir ve bu nakli kolaylaştıracak bütün çalışmalar inisiyatik çalışmalardır.


Burada inisiyasyonun tehlikeli bir yönü ortaya çıkmaktadır. Müridin içine girdiği örgüt, örgütün ritüelleri sayesinde, müridi kendi amaçları doğrultusunda kullanabilir, onun enerjisini örgütün kolektif enerjisine dahil edebilir. Sahte üstadlar önderliğinde kurulan örgütler genelde bu şekilde ritüel uygulamaktadır.


Ezoterik inisiyasyon, özü gereği, belli bir şekilde üstadlar tarafından verilmesi gereken bir öğretidir. Tarih boyunca ezoterik öğretiler çeşitli şekillerde ortaya çıkmışlardır. Bunların çoğu içinde bulunulan topluma ve çağa özgü karakter göstermiş ve zaman içinde işlevlerini tamamlamışlardır. Günümüzde bunların taraftarı olsa da bunlar tarih içindeki işlevlerini çoktan tamamlamış öğretilerdir. Bir de tarih boyunca varolan ezoterik düşüncelerin sentezini yapmış topluluklar vardır ki onlar günümüzde de geleneksel işlevini sürdüren topluluklardır.


Bu tür bir topluluğa girmek isteyen kişi kendini sahte üstadlardan ve negatif amaçlı topluluklardan korumak zorundadır. Haluk Egemen Sarıkaya yıllar önce Kötülük ve Kaynakları isimli eserinde bu tehlikeye dikkat çekmiştir :

<< Sanki son derece evrimleşmiş bir varlıkmış ya da bir öğretmenmiş gibi hareket edip de aynı zamanda beşeri alışkanlıkları ve zaafları olan bir kimse, sözde başarısı pek az bir disiplin ve kesinkeslik sonucunda elde edilmiş gibi görüleceğinden, beşerlere son derece çekici gelecektir. Bu nedenlerden ötürü, kendisi izleyenler onun kişiliğine hayrandırlar ve o da Yasa’ya aykırı olarak böyle bir hayranlığa izin verir. Bu surette, kendi gururunu şişirir ve izleyicilerinin de fizik forma olan bağlılığını pekiştirir. İzleyicilerine, kendilerine öğretilenlerdeki iyi ve kötüyü tefrik etmelerini değil de, bunlara körükörüne inanmalarını telkin eder. Sahte “öğretmen” bir kez bu körükörüne inanç tesis edildi mi, artık doğru yolda eğitim yapmasını sağlayacak olan hiçbir eleştiriye ya da yargıya maruz kalmayacaktır. Böylece , başında olduğu küçük topluluk, sahte bir spiritüel grup haline gelir ve orada , akıl , işlevini yitirir.

Bu halin kaçınılmaz sonucu olarak , obsesyonel bir durum ortaya çıkar. Bu obsesyonun iki dayanak noktası vardır :


Birincisi, sahte öğretmenin, izleyicilerinin dikkatini sadece kendi üzerinde tutarak, dışarıda daha iyi şeyler keşfetmelerini ve dolayısıyla da kendisini ayakta tutmak için katkıda bulunmalarını önlemek amacıyla gösterdiği çaba .


İkincisi, sahte öğretmenin izleyicilerinin, zekalarını kullanmaksızın keramete inanarak ve büyük bir Öğretmen’e sahip olmanın gururu ile koltuklarını kabartarak kendilerini fizik bir kişiliğe hayran olmanın uyuşuk, duygusal haline kaptırmak için duydukları arzudur.


Bu duruma sık sık rastlanabilir. Bu gerçek bir spiritüel grubun heves edilerek kurulan bir taklidinden ibarettir. Her iki tarafın da samimiyetten yoksun olmasından ötürü, hızla çözülmeye mahkumdur. Kişiliğine hayranlık duyma, sansasyonel olma ve obsesyon halleri, kısa sürede, bu kişileri her türden duygusal, şehvani ve seksüel düşkünlüklerin karanlık faaliyetlerine sürükler. Bu toprakta hilekarlık da, yıkıcılık da, sapıklık da, entelektüel çarpıklık da gelişir ve Yüksek Benlik’le olan irtibat kopar. Korkunç Kara Ayin ve kara maji törenleri de işte böyle topraklarda kök salma imkanı bulabilmiştir.
>>

Okunması gereken bir yazı, teşekkürler sayın MASON.
Errare humanum est.
Ayıplı Müzmin öğrenci


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
6 Yanıt
3354 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2015, 12:46:27 öö
Gönderen: GOASISG