AKP'nin anayasa çalışmalarını yorumlayan Sabih Kanadoğlu'ndan tartışma yaratacak sözler haber 10'nun haberi 2008
Yargıtay Onursal Başsavcısı Kanadoğlu, AKP'nin aldığı yüzde 46 oyla istediğini yapmaya çalıştığını belirtti. Böyle bir durumda her yüzde 46 oy alanın kendi anayasasını yapabileceğini belirten Kanadoğlu, yetkisi olmadan anayasa yapmaya çalışan AKP'nin bu tavrını 'sivil darbe girişimi' olarak tanımladı. Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Bertil Emrah Oder de meşruiyet sorununun aşılması için kurucu meclis gerekliliğine vurgu yaptı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın aylar öncesinden açıklanacağını duyurmasına karşın halen gün ışığına çıkmayan anayasa değişiklik taslağı, meşruiyet tartışmasını da beraberinde getirecek. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu , AKP'nin anayasayı değiştirme yetkisi bulunmadığına işaret ederken "Anayasayı ideolojilerine dayanak yapıyorlar" dedi.
Kanadoğlu, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerdeki ilkelerin başka anayasa maddesiyle değiştirilemeyeceğine dikkat çekerek "Başlangıçtaki ilkeleri sulandıracak ya da yok edecek metin getirilirse bu düzenlemeler de şeklen denetime tabi olur. Değişiklik yaparken anayasada hâkim olan ilkeleri bir tarafa atamazsınız" diye konuştu.
AKP'nin yeni anayasa yapma yetkisi olmadığını kaydeden Kanadoğlu, yetkisiz bir kurulun hazırladığı metnin halkoyuna sunularak meşruiyet kazanamayacağını kaydetti. AKP'nin aldığı yüzde 46 oyla istediğini yapmaya çalıştığını anlatan Kanadoğlu, "4 yıl sonra bir başkası yüzde 46 alırsa o da yeni bir anayasa mı yapacak? Böylesi bir durumda her yeni gelen kendi anayasasını yapmaya kalkar. Hiçbir anayasa kendisini tamamen ortadan kaldırma yetkisini vermez. Dünyada bunun üç istisnası vardır. Anayasada hiçbir kişi ve organın dayanağını anayasadan almayan yetkiyi kullanamayacağı ilkesi var. Böyle bir yetki yokken bu işe kalkışılırsa bu sivil darbeye dönüşür" diye konuştu.
Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Bertil Emrah Oder de, anayasa değişikliğinin hangi noktalarda gerekli olduğunu ve katılımcı sürecin hazırlanması gerektiğini belirterek "Bunu hazırlayacak olan da kurucu meclistir" dedi. "Anayasa günlük bir politika malzemesi olamayacak kadar ciddi ve ağır bir konudur" diyen Oder, "Eğer bunun ayırdında olsalardı anayasa tartışmasını bu kadar rahat önümüze sürmezlerdi. Siyasal elitlerimizin anayasa hukukunun bir üst norm olduğu konusunda duyarlılığı yok. Eğer olsaydı bu kadar basit, gündelik, kısa sürede yapılabileceği mesajı verilmezdi. Meşruiyet açısından kurucu meclisin olması şart" diye konuştu.
"Eğer halk yeni bir anayasa yapmak üzere Meclis'i seçmiş olsaydı meşruiyet sorunu aşılabilirdi" diyen Doç. Dr. Oder, şunları söyledi: "Siyasette bütün yaşadığımız sorunların anayasa ile aşılabileceği yanılgısı var. Yaşanan ekonomik, sosyal sorunların kökeni anayasal değil. Siyaset sıkıştığı noktada anayasa tartışması başlıyor, hastalık halini aldı. Sorun, bir hukuksal metinden çok taşıyıcı olan toplumsal ve siyasal kültürün değiştirilmesidir. Bunu da ancak doğru bir siyasetle değiştirebilirsiniz. Anayasa değişikliği sihirli bir formül değildir sorunların çözümünde."
YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da iktidar partisinin milletvekillerinin bile hazırlanma süreci ve içeriğinden haberdar olmadığı bir metnin toplumsal sözleşme olarak nitelendirilemeyeceğini vurguladı. Eminağaoğlu, "Anayasa, devletin yapısını, işleyişini, hak ve özgürlükleri düzenleyen metin olduğuna göre, böyle bir metnin tek bir siyasi parti tarafından hazırlanması, ortaya hukuk devletini ya da demokratik devleti değil, parti devletini çıkarır" dedi.