Sayın Kerberos yazıyor da yazıyor.
Genellikle aynı şeyleri aynı mantık hatası içinde yineleyip duruyor.
Ancak eleştiriden de hoşlanmıyor.
Demek ki kendisini geliştirmek gibi bir kaygısı yok; oysa bir inansa insanın gelişimini sağlamanın en güzel ve en ucuz yollarından birinin eleştiri olduğunu çok rahat edecek ama kafasına yerleştirmiş olduğu bsuhfjrk inançları, takıntıları var, onlardan kurtulamıyor anlaşılan.
Mason olsa kurtulurdu çünkü Masonluk dogmanın her türüne karşıdır.
Ancak bu kurtuluşu sağlamak için mason olmak da zorunlu değil. İnsan kendi öz buyrultusu ile bile gerçekleştirebilir bunu.
Sayın Kerberos yakınıyor tümcelerinin ya da paragraflarının ayrı ayrı alınıp ayrı ayrı eleştirilmesinden. Bütüne bakılsın istiyor.
Tamam, bütüne bakalım ama o ayrıntılardaki yanlışlar nasıl düzeltilecek o zaman?
Her şeye karşın ben bütüne bakayım ama bu kez Sayın Kerberos sanki bireysel olarak hedef alınmış gibi olacak. Oysa burada niyet kişiye yüklenmek değil. Amacımız yanlışları düzeltip, sadece forum üyelerini değil, tüm okuyanları bilgilendirmek… Forum üyeleri bu konuda zaten yeterince bilgili de, korkarım sayın Kerberos birazcık eksik kalmış.
Eksiklerden biri şu daha önce kim bilir kaç kez söylemiş olduğumuz konuyu bir türlü anlamamak, anlayamamak ya da belki (daha doğrusu) anlamazdan gelip göz ardı etmek.
Nedir o?
Masonluğun tek tip olmadığı… Birbirinden farklı Masonluklar bulunduğu... Bunların her birinin de benimsediği asal ilkelerin farklı oluşu.
Sayın Kerberos, işte bu birbirinden farklı Masonluklardan sadece bir tekinin gözlüğü ile bakıyor Masonluğun tümüne.
Ona göre Masonlukta o Tanrı ya da Yaradan inancı zorunlu.
Peki böyle bir inancı zorunlu görmeyenler ne olacak?
Ona göre onlar masondan sayılmaz mı?
Peki bu konuda otoritelerin, örneğin Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası En Muhterem Büyük Üstadı’nın dedikleri, yazdıkları ne olacak? Çöpe mi atılacak?
Sayın Kerberos yanılmakta olduğunu ya da Masonluğa sadece bir Gelenekçi Masonluk gözlüğü ile bakmakta olduğunu kabul etmeli. (Eskiden buna ikrar etmek denirdi.)
Sayın Kerberos, ayrıca, Masonlukta konunun din ya da inanç ile başlamadığını, insanın dünyasında da din ya da inancın baştan gelmeyip sonradan edinildiğini bilmeli. Hatta birçok dinde kişinin dinli olabilmesi, onun dinsel yükümlülüklerden zorunlu tutulabilmesi için yeterince yetişkin olması öngörülür; bunu da bilmeli.
Masonlukta da öyledir. Önce bilimsel yöntem, akıl ve bilgelik gelir. Masonluğun burada bu Forumda bizim öncelikli ilgi alanımız olan simgesel dereceleri çerçevesinde bu böyledir. Masonluğun kendi içindeki uygulamalarda din ya da inanç bağlantıları üzerinde durulmaz hatta bunlara değinmekten özenle kaçınılır.
Fakat simgesel derecelerden sonra ileri ya da yüksek dereceleri içeren RİTLER gelir. İşte onların kapsamında dinler ve inançlar gündeme getirilebilir.
Ritlerden kimisinin tutumu Sayın Kerberos’un dediği gibidir.
Kimisi çok daha ileri gider ve kesinlikle dinselleşir. Bu dinselleşme, şimdilik sadece Hıristiyanlık çerçevesindedir ama kesinlikle Katolik ya da Mormon değil.
İngiltere Birleşik Büyük Locası istediği kadar başka dinlerin kutsal kitaplarının da geçerli olabildiğini ilan edip dursun, (o sadece bir diplomatik manevradır) başka bir din ya da inancın doğrultusunda giden bir mason riti yok. (Bir zamanlar Hindistan’da bir Zeytin Dalı Riti kurulmuş ama başarısız olmuş. Onu da İngilizler kurmuş, Hintler değil.)
Bir de bunun tersi var: Bazı ritlerde genel olarak, bazı ritlerin de kimi jürisdiksiyonlarında (bunun ne anlama geldiğini bilmiyorsanız araştırıp öğrenin çünkü Masonluğu irdelerken bu terimleri bilmek gerek) dinsel konuların ve öğelerin tümü öğretimin dışında bırakılır. Bunun da o mason kuruluşlarınca ortaya konmuş sağlam ve mantıklı bir gerekçesi vardır.
Niçin belli bir inancı olmayan bir kişi insanlığın tümünün birlik ve bütünlüğü yolunda yapılan ortak çalışmalarda yararlı olamazmış?... Ne ilgisi var?
Masonluğun amacı dünyevidir yani bu dünyadaki insan ilişkileri üzerine kuruludur. Bunun ilahi, tanrısal ya da dini hiçbir yanının olması gerekmez. Aksine bilimsel ve tinsel yanının olması gerekir. Tinsellik ise, ille de bilmem kaç yüzyıl önce o günün koşulları altında ve sadece belli bir coğrafyada geçerli olmak üzere bilgi düzeyleri sorgulanabilir kişilerce kurulmuş olan bir din ya da inancın ilkelerine bağlı değildir.
Dünya yüzünde tüm insanların birlik ve bütünlüğünü bugüne kadar kimlerin zedelemiş olduğunu şöyle bir bakın...
Kendilerini dinlerden ve birtakım ön inançlardan bağımsız tutmuş özgür düşünceli ve başkalarına da bilimsel ve özgür düşünceyi kazandırmaya çalışmış insanlar mı, yoksa belli birtakım dogmaları geniş halk kitlelerine zorla kabul ettirerek onları boyundurukları altına alıp bir yandan kendi dünyevi çıkarlarını bu tutsaklık üzerine kurarken bir yandan da onları farklı din ya da inançtan olanların üzerine saldırtanlar mı?
Şu son tümcenin çok uzun olduğunun farkındayım.
Yanıt beklemeyen (kinik) sorularım da var?
Özgür düşünceli olup, düşünce özgürlüğüne hizmet için önce bir Yaradan’a ya da Tanrı’ya inanmak mı gerek?
Bilimsel bilgi sahibi olmak için önce bir Yaradan’a ya da Tanrı’ya inanmak mı gerek?
Akıl verilerine güvenerek o yolda yürümek için önce bir Yaradan’a ya da Tanrı’ya inanmak mı gerek?
Sevgi, tolerans ve erdem sahibi olabilmek için önce bir Yaradan’a ya da Tanrı’ya inanmak mı gerek?
Tüm insanların ve tüm toplumların barış ve mutluluğunun sağlanması yolunda çalışmak, bunun için insanlar arasındaki ayırımcılıkların giderilmesi için önce bir Yaradan’a ya da Tanrı’ya inanmak mı gerek?
Nasıl olacak bu iş?... Hem bir inancı zorunlu tutacaksınız hem ayırımcılığı gidereceksiniz.
Yoksa tüm insanlardan ve tüm toplumlardan söz ederken zaten belli bir ayırımcılığı da mı benimsiyorsunuz ön koşul olarak? Sınırları belli sbir coğrafyada yaşayan, belli nitelikli insanlar mı sizin tüm toplumlarınızı oluşturuyor?
Budizm, Hinduizm, Taoizm, Şintoizm gibi doğu dinlerinde bir Tanrı ya da Yaradan yoktur. Bir tanrı ya da Yaradan kavramı daha birçok dinde ve inanç sisteminde yoktur. Onların hepsi kapı dışarı mı edilecek?
Öyle olunca Masonluğu da kapısız depodaki bir rafa mı kaldıracağız?
Şu Masonluğun bir tanımını yapsak!.... Gerçi Forumda birçok kez yapılmıştır ama sanırım bir kez daha yapılması gerekli.
Ancak bu tanımı Sayın Kerberos’tan rica etsek… Belki de o Masonluğu biraz farklı bir şekilde tanımlıyor. Anlayalım, öğrenelim. Sonra toleransımızı sonuna kadar kullanarak olur ya sözlerimizi geri alabilir, Sayın Kerberos’tan özür diler, onun da göreli olarak kendi açısından haklı olduğunu onaylarız.