Masonlar.org - Harici Forumu
Mason ve Masonluk Nedir? => Evrensel Masonluk => Konuyu başlatan: Spock - Kasım 29, 2014, 12:44:58 ös
-
Spekülatif Masonluğun İran’a girişi 19. yüzyıl başlarına rastlar. O tarihlerde İngiltere’nin İran’da görevli olan büyükelçisi, “il büyük üstadı” olarak görevlendirilmiş ise de, İran’daki ilk mason localarının Fransız masonlar tarafından kurulmuş olduğu bilinmektedir. Ancak bu localar pek bir varlık gösterememiştir. İran’daki ilk masonik etkinliklerden yüz yıl kadar sonra Tahran, Şiraz ve Abadan kentlerinde yeniden mason localarının kurulmasına başlandığı görülür. Fransız, İngiliz ve Alman obediyanslarına bağlı olarak çalışan localar, 1950’li yıllarda hayli gelişme göstermiş, Şah Rıza Pehlevî’nin de desteğiyle epeyce güçlenmiştir.
1969 yılında ulusal nitelikli İran Özgür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası kurulmuştur. Ancak 1979 yılında şahın devrilip İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte bu ülkedeki ulusal masonik örgüt de kapatılmıştır.
http://www.iranicaonline.org/articles/freemasonry-iv-the-1979-revolution (http://www.iranicaonline.org/articles/freemasonry-iv-the-1979-revolution) adresinden aldığım bilgilere göre 1978 ve 1979 yıllarında ortaya çıkan ilk kargaşalarda İranlı hürmasonlar oldukça zor günler yaşadılar. Devrimin ileri gelen grupları olan İslamcı köktendinciler, sol örgütler ve liberal milliyetçiler adeta bir koalisyon modeli içerisinde birleşerek Şah döneminde ülkenin yaşadığı sıkıntı ve dertlerin tümünü Anglo-Amerikan ve Siyonist olarak nitelendirdikleri masonların üzerine yıkıverdiler. İran’daki masonik nizamın gizli ve seçkin kişilerden oluşması tüm bu komplo teorileri için son derece uygun bir ortam hazırlamış ve masonların bu işlerde gerçekten sorumlu olduğuna inananların sayısı önemli ölçüde artmıştı. İran Masonluğu öldürücü darbeyi İran Büyük Locası jürisdiksiyonuna bağlı tüm locaların arşivleri ve isim listeleri ele geçirildiğinde yemiştir. Bu belgeler Büyük Üstad Cafer Araf-Emam’ın evine yapılan bir baskında ortaya çıkmıştır. Mason olmak en büyük suçlardan biri addedilmiş ve bu isim listelerini ele geçiren Devrim Komitesi üyeleri tek tek yakalayarak mahkemelere çıkartmış ve ağır cezalara çarptırmıştır.
Şeriat rejiminin gelmesi ile de birçoğu idam edilmiş, hapse atılmış veya devlet görevinden ya da üniversitelerden uzaklaştırılmışlardır. Bir çoğunun mülküne ve mallarına el konmuş, ülke dışına çıkmaları yasaklanmıştır. Bunlarla da yetinilmemiş, masonlar aleyhine, onları devrim ve İran düşmanı olarak gösteren yüzlerce kitap ve makale yayınlanmıştır.
Hitler Almanyası ve Franco İspanyası'ndan sonra İran rejimi, Masonlara zulmeden üçüncü ülke olmuştur.
EDIT: Söylemeyi unutmuşum. İran Büyük Locası ve İran Yüksek Şurası günümüzde faaliyetlerini ABD'de sürgünde devam ettirmektedirler.
-
İlginç bir durum masonluk demokratik bir ortama ihtiyaç duyarken şahın devrilmesinden sonra kurulan İran İslam Cumhuriyet'i masonluğu ülkesinde sonlandırmaya çalışmış.Sadece adı Cumhuriyet..
-
Bir şeyi yanlış bilmeyelim...
Masonluğun bir ülkede var olabilmesi için o ülkedeki politik rejimin "demokratik" olması zorunlu değil. İyi olur ama yetmiyor. Daha önceki yüzyıllarda, henüz demokrasinin yerleşememiş olduğu Batı ülkelerinde, krallıklarda, Masonluk yaşamış ve gelişmişti. Önemli olan, demokratik rejim değil "özgürlük". Hatta kim bilir, belki o da değil de "insan hakları".
İran'da günümüzde insan hakları diye bir şey var mı ki, Masonluk olabilsin!
-
Sayın ADAM tam olarak şu soruyu " Masonluğun demokratik ortama ihtiyacı var mı? diye soracaktım ki cevabını vermişsiniz gerçekten teşekkür ediyorum.