Bu konu her ne kadar "mizah" diye anlatıldıysa da, her ne kadar bilimsel niteliğini çoktan yitirmiş olan TÜBİTAK, olasıdır ki böyle bir deneyi olasıdır ki art niyetle yaptıysa da, bu olayda bugün için bilimsel açıklaması verilemeyen bir "doğal" olgu söz konusudur. Bilimsel açıklaması verilemediğinden ötürü de "doğaüstü" (süpernatürel) olarak nitelenir. Bazı ülkelerde bunun gibi çok deney yapılmış ve mikro-organizmaların duygu ve düşünülerin oluşturduğu psikon dalgalarından çok etklendiği açıkça ortaya konmuştur. Ancak bu deneyden sonra nasıl bir değerlendirme yapılmış acaba? Önemli olan o. Bir de deneye katılma sayısı ne kadar acaba; bir bilimsel kuruluşun standart sapma ve güvenilirlik düzeyi oranını göz önüne almış olması gerek. Bu konu göz önünde tutulduğunda, bir bilimsel yargı çıkarılabilmesi bakımından aynı deneyin aynı koşullar (sıcaklık, nem, zaman vb.) altında en az otuz kez yinelenmesi gerek. Bunlar olmazsa yapılan iş "mizah" olur. Oluşumda ise doğa dışı bir şey yoktur.