Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kutsal Kitaplar da Rakamların Sembolleri  (Okunma sayısı 11440 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 12, 2014, 06:05:02 ös
Yanıtla #10
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 201
  • Cinsiyet: Bay

Yazımı tekrar tekrar okudum, doğrudur türkçeyi yanlış kullanmam var ama yazımın hiç bir yerinde "burada her şey var" cğümlesi  yazmıyor. Yazmadığı gibi bu anlamı çıkaracak herhangi bir ima da yok.

Ben yazarken tabi olduğum dinin kitabı ile ilgili olarak yazdım, okuyup bir şeyler öğrenmiş olsamda mensubu olarak yaşamımda yer almayan herhangi bir dini kitab veya öğreti hakkında hangi anlamda olursa olsun eleştiri getirmek istemem.

Kur an da yazılanları rakamlara göre anlamlandırmanın kendi kanaatime göre saçmalığından bahsettim.

Herşey burada var, diğer her şeyi yok et düşünce yapısı iskenderiye kütüphanesini yok etmiş olabilir mi?

Tabiki şeylere anlam yükleyebiriz, ama bunu bilimden uzaklaşarak yapmaya çalışmak felsefeyi yok etmektir kanaatimce.

Düşünmeden sorgulamadan çarpıp bölüm toplayarak bilimin tespit ettiği doğruları "ya zaten bu kutsal kitapta da yazıyormuş, araştırmaya gerek yok" diyerek her şeyi orada aramaya başlamanın ilk adımı olduğundan karşı çıktım.

Saygılarımla,
 

Çok özür dilerim sayın Selim bey. Ben yanlış anlamışım, demek ki aynı görüşü paylaşıyoruz.

Tekrar özür dilerim, saygılarımla...
Serius est quam cogitas.


Eylül 13, 2014, 11:18:16 öö
Yanıtla #11
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

sn Nicolus, Konu dışına çıkaracak ve her zamanki gibi muhalefet  getirecek bir iki yanıtı  çok güzel toparlayarak cevap yazmış.
Ayrıca  konu dışına çıkmadan diğer arkadaşımız da yorum katmış . Farklı fikirler taşımamız çok doğal ama asıl konudan çıkaracak  karşı atılımlar hiç doğal değil; bu baltalayıcı muhalefeti getirir;tabi kasıtlı değildir muhakkak ama bir anlık egoya dikkat etmemiz şart. Karşı fikirler olması muhtemeldir, önemli olan o karşıtı olgunlukla toparlamak çünkü bir çok karşıtlardan da yarar doğar.
         Misal:Bir arkadaşımızın konudan kaydırıcı  yazısına tekabül eden  cevabında bir şey dikkatimi çekti.  "İncilin vahiy olarak gelmediği" açıkça  bu hiç aklıma gelmemişti ve bunun beni düşündürmüş olması sevindirici  :)
Gereksiz olan bir soru olmasaydı belki bu yanıt olmayacak ve ben bunu öğrenmemiş olacaktım.

Dediğim gibi, Evrende  değişmeyen bir gerçek vardır Etki ve Tepki yasası ve biz bu yasayı değiştiremeyiz ama sonuçlarını iyi yönde şekillendirebiliriz;ve benim  burada birkaç paylaşımda buna tanık olmam kendi adıma memnun edici.

Bir arkadaşın dediği gibi bu konu çok geniş ve kapsamlı; zaten içinde kopmaz bir parçası olduğumuz Evren de bu değilmidir?
Oluşumun gerçekliği birçok kitaplara ve dinlere sığmayacak kadar geniş bir o kadar da içimizde bir noktadadır.  O nokta bir hard disk gibidir.
 "Kulağın varsa duyarsın, bakıyorsan görürsün"

Evet bu konu başlığı altında açılan bu  sayfa başkaların değil, kendi fikirlerimizin, kendi sezgilerimizin  döküleceği yer olmasını istediğim içindir. Fakat "aklın söyledikleri kabul edilmeli ve saygıyla incelenmelidir"Kybalion.

İsterseniz tekrar başa dönelim ve Eri ile Dişil evliliğini inceleyelim. Yine Kitap denildi ve orada tıkanıldı.
Eril olan üç ve dişil olan dört evliliği ?






Sevgi ile kalın


Eylül 13, 2014, 11:40:49 öö
Yanıtla #12
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 201
  • Cinsiyet: Bay

Şu evlilik olayını merak ettim ve az da olsa bir şeyler öğrenebilmek için biraz araştırdım. Araştırmalarım arasında beğendiğim bir metni sizlerle paylaşmak isterim:

"Beş sayısı, eril ve aktif prensibi temsil eden üç ile dişil ve pasif prensibi temsil eden iki sayısının toplamıdır. Beş aynı zamanda meditasyonun, dinin, faaliyetin, çok yönlülüğün ve doğu ezoterizmi dışındaki ekollerde beş duyunun sembolüdür. Beş sayısı insanla ilişkilendirilir, insanın iyi ve kötünün bir karışımı olması gibi, bir tek ve bir çift sayıdan oluşmuştur. Ayrıca hieros gamos’un1 da temsilidir. Dişil olan, iki rakamının; eril olan, üç rakamı ile birleşmesi evlilik sayısıdır ve bu haliyle erkek ve kadının birliğini de ifade eden bir sayıdır.

Tezahür etmiş olanı, ilahi iradeyi, şuurlanmış insanı, maddeye bağımlılıktan kurtulmayı, ayrıca yer ile göğün evliliğini temsil eder. Sayı dizisinde ilk çift ve tek sayının toplamından oluştuğu için beş sayısında varolan bu birleştiricilik ve merkezilik özellliği onun madde ve biçimde, denge ve uyumu sağladığı görüşünü ortaya koyar. Tam merkezilik sembolüdür.

İki sayısı dişi  dünyevi ve dünyaya ait olanı üç ise erkek ve semavi göksel olanı simgelediğinden beş ikiliğin “Bir”e dönüşmesini, ruhsal özü ve Tanrı’ya dönüşü ifade eder. Her türlü ikiliğin aşılması, insanın düalitenin üzerine çıkmasını ve her şeye daha tekil ve bütünsel bir anlayışla bakmasını anlatmak ister. Bu aynı zamanda günümüz kuantum fiziği ile kadim bilgeliği birleştiren köprünün bir işareti; bu çağın gereği olarak birleşen bütüncül ve holistik anlayışın da bir yansımasıdır. Yani sembol olarak beşle ifade edilen kişilerde gökyüzü ile yeryüzünü birleştirme potansiyeli vardır. İyi birer aracı olma niteliği taşırlar ve evrensel enerjiler onlardan çok rahat akar. Ruh ve madde dengesini çok iyi kurabilirler, Mevlevilikteki semazenler gibi bir elleri gökte, bir elleri yerdedir yani gökten aldıklarını yere verme kapasiteleri hayli yüksektir.

Beş Tanrı'nın insan aracığıyla kendini maddede tezahür ettirmesi anlamına da gelir.  En kısa tanımıyla kutsal evliliği simgeler. Bu özel ve önemli sayı Tanrı'ya birliktelik ve bütünleşme arzusunu simgelediği gibi o kişiye ait bazı temel bilgileri de ifade etmesi açısından da hayli önemlidir. Ezoterik öğretilerdeki ‘Mistik Düğün’ sembolünün İslam tasavvufundaki karşılığı Mevlana'nın Şebi-'Aruz'unda en iyi ifade şeklini bulur. İnsanın Tanrı'ya kendini vakfetmesi, varlığının sebebi hikmetini Tanrı’da bulması, Tanrı’nın Işığını, yeryüzünde yaşarken en uygun şekilde yansıtarak başkalarına örnek olması ve Tanrı’ya yönelmek için diğerleri üzerinde de cazibe yaratması anlatılmak istenir…

Simyada, Çin ve Pers tradisyonlarında, Hıristiyanlıkta, İslam’da ve Yahudilikte, Maniheizm Dini’nde, Pisagor Ekolü’nde, Babil’de, Eski Mısır’da ve Hinduizm’de, Şamanizm’de, Maya ve Kuzey Amerika Kızılderilileri’nde yerinin olduğu görülür.

1:Kutsal evlilik olarak da adlandırılan ve bazı ritüellerde yeri olan bir tanrı ile tanrıçanın evliliği sembolizminin ifadesidir. Metinde de belirtildiği gibi Pisagor Ekolü’nde yeryüzü ile gökyüzünün evliliği olarak tanımlanır."
Yazının devamı

Saygılarımla...
Serius est quam cogitas.


Eylül 22, 2014, 05:29:45 ös
Yanıtla #13
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

:) iyi bir araştırma ve büyük bir genişliği kapsar. Evrenin değişmeyen doğasına aykırı bir yaklaşımda olan dünyevi yaşamdan iyi bir düzen beklenir mi? Hayır. Evrenin oluşumunda ayrı tutulması imkansız olan dişil enerjiyi dünyasal işlerde ayrı tutarsanız Evrenin yasasına karşımı? Evet. Peki , dünyada olan eylem ve programlarda Kadın'ı dışarıda tutmak ne kadar hayır ne kadar şerdir?

Kimilerimiz belki bunu farklı nedenlerle giydirip süsleyip önümüze sunacaktır ama benim cevabım yine şu olacaktır. "Evrenin değişmeyen doğasını asla değiştirme gücümüz yoktur ve altında her zaman bir bit yeniği aranır" Şöyle düşünelim kısaca; neden kadınlara erkeklerden sonra ikincil konumu getirilmiştir? Aslında Dünyanın yaratıcısı Tanrı değil Tanrıçadır. Bu korku bu yüzdenmidir? çoğunuz bu kadın ne zırvalıyor diye düşünebilir ve hatta belki biri düşüncesini söyleyecek kadar cehalete düşebilir. Bence bu konu düşünülmeli. Semboller evrenin dilidir, biraz takip edilir ve bir zahmet düşünülürse açıklığa kavuşulabilir.
Sevgi ile kalın


Eylül 22, 2014, 08:19:09 ös
Yanıtla #14
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 201
  • Cinsiyet: Bay

Düşüncelerinizi büyük bir samimiyetle alkışlıyorum. Varoluşumuzun kaynağı Tanrıça ve onun yeryüzündeki yansımaları olan kadınlarımız kainatın köşe taşlarıdır.  Onları ele almadan varoluşu ve ilahi gücü anlamamız imkansızdır. Kadın olmadan Erkek olmaz, anne olmadan çocuk olmaz, Tanrıça olmadan İnsan olmaz... Aradaki bağ, biz onu görmezden gelsek bile hep oradadır. Kadınların sonradan dinden ve hayattan soyutlanması cahil ve iktidarı paylaşmak istemeyen erkek zihninin bir hatasıdır. Fakat Erkek olmadan da Kadın olmaz... En sevdiğim sembol genellikle Davud Yıldızı olarak bilinen semboldür çünkü; bu sembol, aynı zamanda mutlak kadın-erkek uyumunu da simgeler...
Serius est quam cogitas.


Eylül 23, 2014, 08:28:02 öö
Yanıtla #15
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 228
  • Cinsiyet: Bay

Doğurganlık kadına ait bir özelliktir, yani üreten kadındır. Kadın bünyesinde yaratıcılık var olduğu için var olan veya var edilecek herşey kadına atfedilmiştir.

Feminizim acaba bir yönü ile kadının doğurganlık özelliğini göz ardı etmeye mi yöneltiyor?

ALINTIDIR:
"Yani sembol olarak beşle ifade edilen kişilerde gökyüzü ile yeryüzünü birleştirme potansiyeli vardır. İyi birer aracı olma niteliği taşırlar ve evrensel enerjiler onlardan çok rahat akar. Ruh ve madde dengesini çok iyi kurabilirler, Mevlevilikteki semazenler gibi bir elleri gökte, bir elleri yerdedir yani gökten aldıklarını yere verme kapasiteleri hayli yüksektir."


Sembol olarak bu 5 ile ifade edilen kişiler kimler acaba, nasıl bir kapasiteye sahipler, bu kişilerin kim olduğunu iletebilirseniz sevinirim.

Gökyüzü ile yeryüzünü birleştirme potansiyeli benim niçin yok, benim farkım ne? Bende de evrensel enerjinin akmasını istiyorum. Tüm bunları yanıtlamak için bu kişilerin kim olduklarına ihtiyacım var.



Saygılarımla,
Madem yersizlik alemi aslım
Artık bana tek bir şey düşecek
Yücelip aslıma gitmek


Eylül 24, 2014, 09:39:38 ös
Yanıtla #16
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 201
  • Cinsiyet: Bay

Uslu bir çocuk olursanız Şirinler'i bile görebilirsiniz Selim bey :)
Serius est quam cogitas.


Ekim 03, 2014, 04:56:05 ös
Yanıtla #17
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

  şirinler? hoşuma gitti :) Bu arada bir şeyi belirtmek istiyorum.  Açılan bir konu içinde  7995 sayısını sormuş bir arkadaş ama  nerede gözüme çarptığını bir türlü hatırlayamadım. Galiba bir mason arkadaştan bu sayının farklı şekilde toplanmasıyla ilgili bir yanıtı vardı. Belki sizler hatırlayacaksınız ama neyse!..Nasılsa burada da sayılar söz konusu. Şöyle toparlamak istiyorum, 6000 ve 1995 ve Tanrının dünyayı 6 günde yarattığıyla ilgili. O sayfayı bir türlü bulamadım. Ama aklıma geleni sizlerle paylaşmak istedim sonuçta konumuzu kapsıyor. Bakalım nereleri dolaşacağız?....Ademle ilgili 6000 yılın sıfırlarını atarsak elimizde 6 rakamı kalır; 1995 yılından sonra aydınlanma çağının başladığından bahsedilmiş; peki bunları toplarsak 24 sayısı çıkar ve bunların da toplamından elimizde tekrar 6 sayısı kalır. 6 sayısı bildiğiniz gibi Davut'un kalkanını da  hatırlatır bize. Başka?....Aklıma geleni yazayım:
Ademden sonra kişilere İnsan olmasına  6000 yıl süre tanınmış (Kabala da geçer)                 =6
Allah'ın yaratım süreci 6 gün                                                       (kutsal kitaplarda geçer)       =6
Davut yıldızı                                                                                ( Kutsal  K  ve Kabala da       =6
Burada sizinle bir video paylaşmak isterdim ama utanarak söylemeliyim nasıl yapıldığını bilmiyorum. Şöyle yapabiliriz: bir daire çizin ve ortadan çizgiyle ikiye bölün.Çizgiyi noktayla ortalayın ve o noktadan bir çapraz çizin. Sonuçta altıgen oluyor. Ama bu çizim video da yok. Video da olan Dünyanın merkezinden eşit bölünen  dilimlerin aksine Davut'un yıldızındaki bölünmeler altın orana sahip değil ve aklıma şu geldi: Yaratımın 6 günde olup Tanrının bir gün dinlenmesiyle ara verildiği ve bu süreçte mükemmel bir yaratımın olmadığı?....Bana bu çağrışımı yaptı. Ayrıca Efes harabelerinde  fotoğraflarını çektiğim sembollerin benzerliğinin hiçte tesadüfi olduğunu sanmıyorum. " E, peki ne olmuş yani " diye içinizden geçiyordur.Şimdilik bende olanı şu: Davut kalkanı neye göre altıgen? Dairenin mükemmel bölünmelerinde neden bu bölünme yok? Eminim kafanız karışmıştır ama çok isterdim burada şemalarla göstermeyi...Ne yazık ki bana gönderilen video türkçe değildi yoksa size biraz daha açıklama yapardım. Yine şöyle yapabiliriz: Daireyi artı işaretleriyle bölmek ile sadece artı işaretini tek çizgiyle bölmek arasındaki farkı görürsünüz muhakkak ama nedeni kafamı kurcalıyor??? ve bunun dinlere yansıması arasında çok büyük bir fark var. Bilindiği gibi evrenin matematiksel yasasına Gematria denir ve Süleyman'ın çalışmaları  bunu kapsar;ucunda büyük Güç vardır. Arkadaşın Bahsettiği Mevlana'nın kendi etrafında dönüşümü bile evrenin yasasına uygundur. Misal; neden saat yönüne de, diğer yöne değil?İstediğim gibi anlatamadım maalesef, umarım kafanızı bulandırmadım. Mason arkadaşların içinde bunu daha iyi açıklayacak arkadaşlar muhakkak vardır. Ama bunları düşünmek  bazı gerçeklerin kapısını zorlamış olmamızdır.
Sevgi ile kalın


Ekim 09, 2014, 01:51:14 ös
Yanıtla #18
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 228
  • Cinsiyet: Bay

Mason arkadaşların dışında bir "X" kişi olarak, yaklaşık bir ay gibi bir süre geçmesine rağmen "mason arkadaşların içinden" düzelten olmayınca bir konuda düzeltme yapacağım.

Saat yönü soldan sağa doğrudur (saat ilk olarak kuzey yarım kürede  icat edildiğinden, güneş saati -gölge ilişkisi),
Semazenler sağdan sola doğru dönerler, yani saat yönünün tersine,
Müslümanlar kabede sağdan sola doğru dönerler,

Yani müslümanlar bazı ibadet ritüellerini saat yönünün tersine yaparlar, evrenin hareketi ile uyumlu olduğu düşünülür.

Dünyanın hangi yöne döndüğüne yanıt verecek bulunur mu?

Saygılarımla,
Madem yersizlik alemi aslım
Artık bana tek bir şey düşecek
Yücelip aslıma gitmek


Ekim 17, 2014, 10:20:46 ös
Yanıtla #19
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Saate sırtımızı dönüp onun dönüşüne uyum sağlarsak sağdan sola döneriz;yüz yüze olup onun  yönünde dönersek  soldan sağa olur diye düşünüyorum . Aklıma başka bir formül gelmedi..
Sevgi ile kalın


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
10856 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 23, 2009, 08:42:04 öö
Gönderen: lucifer
25 Yanıt
29264 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 09, 2012, 12:34:06 öö
Gönderen: abezethibou
30 Yanıt
22733 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 03, 2014, 05:09:49 ös
Gönderen: hypatia
6 Yanıt
8191 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 23, 2015, 12:43:36 ös
Gönderen: Lucian
2 Yanıt
5598 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 18, 2010, 03:14:43 öö
Gönderen: Caius Keyes
5 Yanıt
8625 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 22, 2014, 01:58:16 öö
Gönderen: camilleri
7 Yanıt
13129 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 29, 2014, 02:27:23 ös
Gönderen: mbulut
2 Yanıt
6673 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 31, 2014, 09:41:19 öö
Gönderen: mbulut
15 Yanıt
7476 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 05, 2015, 12:19:50 öö
Gönderen: Kadim
0 Yanıt
2942 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 17, 2015, 10:24:36 ös
Gönderen: Risus