Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Masonluk ve Ruh  (Okunma sayısı 15669 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 09, 2012, 08:06:06 ös
Yanıtla #10
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 214
  • Cinsiyet: Bay

Şöyle bir resim buldum .
Sanırım ruh'un merkeze ''kaynağa'' dönebilmesi için epey uğraşması gerekiyor
Ama tüm bunlar niye ?
Bir ruh neden merkezden ayrılmak istesin ve tüm bu evrim mekanizmalarına tekrar merkez'e dönmek için katlanmak zorunda kalsın ?
Anlamakta güçlük çekiyorum ..
« Son Düzenleme: Aralık 09, 2012, 08:15:40 ös Gönderen: Dor »
"Bu ıssız dağları, şükranlarını dile getirmeksizin terk edemezsin"


Aralık 09, 2012, 10:12:24 ös
Yanıtla #11

Öncelikle başlığa katkılarından ötürü Sayın ADAM'a ve Sayın SkullG'ye teşekkürler. Burada biz Muntazam Masonluktan bahsediyor olalım. Zira bu ruh meselesi, daha çok onları ilgilendiriyor. Elbet bu konuda bilgi verip/vermemek kişilerin hür iradelerine bağlıdır. Ama iddialar karşısında susmak yahut soruları cevapsız bırakmakta taraf tutmaktır; öyle derler.

Ruh konusu insanlığın en temel sorularından biri olagelmiştir. Herhangi bir "tek" Tanrıya inanılmasını şart kılan Muntazam Masonluğun, ne diye ruhu ille de şart koşmuş olması, şaşırtıcı gibi duruyor. Ama bu ruh meselesinin, Muntazam Masonluğun en temel konularından biri olduğu anlaşılınca, ne kadar önemli olduğu da kavranmış olunuyor.

Bu başlığın ilginç bir başlık olduğunu düşünüyorum. Bence sorulacaklar sorulmalı, cevaplanması gerekenler cevaplanmalı. Konuyla ilgili güzel bir resim paylaşımı yapan Sayın Dor'a da teşekkür etmek gerek. Burada anlatılanları ne de güzel resimleştirilmiş.

Benim bu konuyla yine ilişkili olduğunu düşündüğüm bir şey var. Evet, evet, evrim teorisi. Erasmus Darwin'in bir Mason olduğu iddia edilir. Öyle midir bilemem. Bu teoriye bilimsel bir temel kazandıran Charles Darwin'i de unutmamak gerekir elbet. Acaba evrim teorisinin, bu anlatılanlarla bir ilişkisi var mı? Bilemem. Masonlar belki biliyorlardır.

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Aralık 09, 2012, 11:03:29 ös
Yanıtla #12
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 301
  • Cinsiyet: Bay

- "Hiçbir şey ölmez, her şey yaşar" denir, ancak inisiyasyon için böyle bir şart koşulduğuna şahit olmadım.
- Masonların bir yaratıcının varlığının kabul ediyor olmaları, Yaratılış Teorisi'nin sınırlarını aşan, fazlasıyla geniş bir kabul.
"Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır."
Ludwig Wittgenstein


Aralık 10, 2012, 12:19:47 öö
Yanıtla #13
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba.
Bu konu benim hem ilgi alanımın dışında hem de bilgimin yetmeyeceği bir tartışma.
Ancak meraklı zihinler ve yürekler öğrenmek ister.
O zaman ben öğrenmek amacıyla ruhun ölmezliğine inanan sayın masonlara sorayım:

1- Ruhun var olduğunu nereden biliyorsunuz?
2- Olduğunu kesin olarak bilmediğiniz bir kavramı masonluğun temel şartı olarak nasıl alıyorsunuz?
3- Bu temelden bir dogmatik düşünme şekli değil midir?
4- Ruhun ölmezliğine inanan sayın masonlar, ölümden sonra ruhun ne olduğu konusunda nasıl bir düşünce içerisindeler? Ahiret inancı veya reenkarnasyon biçiminde mi?

Saygılarımla.
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Aralık 10, 2012, 03:44:46 öö
Yanıtla #14
  • Skoç Riti Masonu
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bay

Sn. asimov sorulariniza dilim dondugunce cevap vermeye calisayim.

1. Biz muntazam Masonlar olarak ruhun var oldugunu bildigimizi hic bir zaman soylemedik. Ruhun olmezligine "inaniriz" dedik. Dikkatinizi cekerim ki biliriz demiyorum, inaniriz diyorum.

2. Evrenin Ulu Mimari ibaresiyle tanimladigimiz yaraticinin varligini da bilmiyoruz ancak inaniyoruz ve bunu munzatam Masonlugun sarti olarak sayiyoruz. Bizim icin bu iki unsurun onemini harici ortamda daha fazla tartismamayi yegliyorum.

3. Bu temelden bir dogmatik dusunme sekli degildir. Inanc dolu bir kalp (bu inancin ne oldugu O'na kalmistir) her Masonun olmazsa olmazidir, kutsalidir, servetidir.

4. Bu sorunuza bir "sayin" Mason olarak subjektif yanit verebilirim ama bunu da anlamsiz ve amacsiz buldugum icin kisaca her bireyin ruhuna olumden sonra ne olacagina veya ruhunun nasil varligini devam ettirecegine inanci kendisine kalmistir. Masonluk reenkarnasyon veya ahiret gibi kavramlari dikte etmez herhangi bir "kurtulus" vaad etmez.

Sevgi ve saygilarimla
Behold! How good and how pleasant it is for brethren to dwell together in unity.


Aralık 10, 2012, 09:12:42 öö
Yanıtla #15
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Konu “Masonluk ve Ruh” ve üstelik konu başlığının sahibi Sayın Peacewings’in bir ara vurgulamış olduğu üzere bu bağlamda “muntazam” nitelikli Masonluğun tutumu.

Aslında “muntazam” olmayan nitelikli Masonluğun üyesi olan masonların da elbette bu konu üzerinde bilgileri, düşünceleri, görüşleri, ve yargıları var. Üstelik o “öteki” Masonluğun üyelerinin Tanrı’ya, isterseniz ulu yaradana, dine, dinsel kitapların bir ya da birkaçına, ruhun dilenlerde tanımlandığı tarzda varlığına ve ölümsüzlüğüne inanmamaları diye bir şey de yok. İsteyen inanır, istemeyen inanmaz var. Orada, ön koşul, baskı ve zorlama yok. Hürriyet yerine özgürlük var; aradaki fark sadece bu.

Muntazam Masonluk açısından bakıldığında. Konu açmazlara uğrayabiliyor. Şu zorlama nedeniyle bir kişi Masonluğa girerken inanmadığı halde içeriye girene kadar inandığını söyleyebiliyor. Şimdi sakın bu sitenin üyesi olan değerli muntazam masonlar öyle bir şeyin olamayacağını söylemeye kalkışmasın çünkü bu benim dediğimin kanıtı ortaya konabilir. Böyle bir durum elbette o mason(!)ların vicdanına ve onuruna bırakılmıştır. Onların mason olmaya ne denli yaraştığı, önce kendi kendilerinin öz eleştiri ile yargılamaları gereken bir olgudur.

Onu geçelim… Muntazam Masonluğun bir diğer açmazı, -şayet bu tür Masonluk Anglosakson masonluğu ile özdeşleşiyor ve şayet bu tür Masonlukta İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın kendi başına ve kendi kafasından yayımladığı bildirgelerindeki kurallar ve koşullar geçerli sayılıyorsa, doğu dinlerinin durumunda ortaya çıkmakta. Zerdüştîlik, Hinduizm, Budizm, Konfüçyanizm, Zen hatta Şintoizm bile kabul gördüğüne göre (ister istemez); şu ruh konusu ne olacak, nasıl tanımlanacak, ölmez mi olacak ölür mü? Yoksa kimine göre şöyle, kimine göre böyle, kimine göre öteki türlü mü olacak.

Gelin bu konuda bir uyuşmaya varalım.

Bazı dinlerde ve inançlarda ruhlar ikiye ayrılır, iyi ve kötü olar diye… Onu da bir yana bırakalım.

Üstelik bir insanın salt bir bedenden oluşmadığını, canın bir de tinsel öğesinin bulunduğunu pozitif bilimin bile desteklediğini göz ardı etmeyelim.

İşte bu toleranslı ve geniş açılı bakışla bir değerlendirme yaparsak, belki de Konfüçyüs’ün tam olmasa bile şöyle bir deyişi üzerinde uyuşabiliriz:

Bir insan ölünce ölmez.
Çünkü diğer insanlar onun adını söylemeyi sürdürür.
O insan kendinden sonrakilerin düşünü ve sözlerinde yaşar.
Fakat bir yerde bir kişi onun adını son kez söyler.
İşte o zaman ve yerde öteki kişilerin zihninden de onun adı son kez geçer.
İşte o zaman o insan ölür.


Bu deyiş, Masonluğun hiçbir kanadında yadırganmaz, ona ister muntazam densin ister muntazam olmayan.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Aralık 10, 2012, 01:58:11 ös
Yanıtla #16
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Dr. Salih Özaytürk ile söyleşi
 


"Nasıl ki elinize bir diken battı, oraya uyuşturucu sürerek dikeni çıkarma şansınız yoktur. Orayı acıtma pahasına yaracaksınız. Dikeni çekip çıkaracaksınız. Ruhumun yorulmasına sebep olan o meselinin mahiyetini gerek kaderi boyutta, gerek marifet boyutunda, gerekse yaşadığımız âleme bakan cihetleriyle çözümü meydana çıkarmaya çalışarak."

*Ruhu nasıl tarif edersiniz? Nedir, ne değildir?
 
Hz. Peygambere (asm) bu soruyu soruyorlar. Gerçi, bu sorunun sorulmasında bir art niyet var. Çünkü cevap veremeyeceğini düşünüyorlar. İnen ayetlerde “Size bunun hakkında pek az ilim verilmiştir”, “Ruh Rabbimin ilmindendir” diye ifade ediliyor.

Ruh; bir şeyi göremiyorsanız edemiyorsanız, onu yansımalarıyla anlarsınız. Mesela, havadaki oksijeni göremiyoruz. Ama onun havada meydana getirdiği etkilerden oksijen olduğunu çıkarabiliriz. Görmemiz şart değil, çıkarımları önemlidir. Cenab-ı Hakkı -teşbihte hata olmasın- göremiyoruz, ama âleme baktığımız zaman bir Vacibü’l Vücudun kesinlikle varolduğu, bu icraatın arkasında Kadir-i mutlak bir elin olduğunu görmemiz, hissetmemiz gerekiyor.

Ruhta da aynı şeyleri rahatlıkla söyleyebilirim. İnsan bedenine baktığımızda hayat denilen şeyin, ruh beden içerisindeyken benzeşme imkânının olmadığını görüyoruz. Biraz daha açacak olursam; insan vücudu moleküllerden, moleküller de atomlardan yapılmıştır. Atomların altında da küçücük partiküller vardır. Buralarda, hayat dediğimiz unsuru yakalayabilmemiz mümkün değil. Mesela bir robot seviyormuş gibi davranabilir, ama sevgi duygusundan mahrumdur. Nefret ediyormuş gibi davranabilir, ama nefret duygusundan mahrumdur. Merhamet ediyormuş gibi davranabilir, ama merhamet duygusundan mahrumdur. Acıkmış gibi davranabilir, ama acıkma hissinden mahrumdur. Aynı robot örneğinde olduğu gibi, bütün vücudumuzda da bu tür yansımalar meydana gelebilir, ama bu tür duyguların yerleşebileceği bir atmosfer bulamıyoruz insanın vücudunda. İşte bunların geldiği yer olarak, zorunlu olarak bir ruhum var ki, işte oradan bu tarafa doğru yansıyorlar, diyebiliyoruz. Ruhun varlığını kavrayabiliyorsun, mahiyetini kavrayamıyorsun.



ALINTIDIR ... Sadece RUH' un açılımı hakkındadır .Masonlukla alakası yoktur .
« Son Düzenleme: Aralık 10, 2012, 02:00:17 ös Gönderen: NOSAM33 »
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Aralık 10, 2012, 03:36:44 ös
Yanıtla #17
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Sayın NOSAM33 ruh üzerine bir yazı paylaşmış. Şevkat ve benzeri duygiların ruh ile bağlantısı nedjir bilemem ancak benzer duygular hayvanlarda da var.
O zaman
1- Hayvanların da ruhu var mı?
2- Ruhu olabilecek canlının parçalanarak, baharatlanarak yenilmesi ruhun varlığına inananlar tarafından hangi etik değerlerle açıklanabilir?
3- Ruhu açıklayabilmek için şevkat ve benzeri kavramlar yeterli midir?

Saygılarımla.
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Aralık 10, 2012, 03:51:36 ös
Yanıtla #18
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Sayın asimov ; çok ama çok güzel ayrıntıyı yakalamış.
İnanırmısın konunun çok uzağındayım , belkide Ölümde Ruhun bedenden ayrılışından sonra bedenin gerçekte boş ve anlamsız olduğu , tabir uygun olurmu bilemem lakin aynı konserve kutusu misali içi yendikten sonra Teneke kutunun atılması gibi.Kısaca karışık bir konu en güzeli işin erbabı olanları izlemekte kanımca fayda var benim açımdan.

Saygılar  :-[
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Aralık 10, 2012, 04:34:48 ös
Yanıtla #19
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 261

Platon’un  evreni algılayış biçimini kısaca irdelemekte yarar vardır. Yapıtları bu amaçla incelendiğinde, Cumhuriyet isimli eserinde yer alan ünlü “Mağara benzetmesi” hemen göze çarpar. Platon, felsefe tarihinde oldukça meşhur olan bu mağara benzetmesini, özet olarak şöyle bir dekor içinde aktarır : “Bazı insanlar karanlık bir mağarada, doğdukları günden beri mağaranın kapısına arkaları dönük olarak oturmaya mahkumdurlar. Başlarını da arkaya çeviremeyen bu insanlar, mağaranın kapısından içeri giren ışığın aydınlattığı karşı duvarda, kapının önünden geçen başka insanların ve taşıdıkları şeylerin gölgelerini izlemektedirler. İçlerinden biri kurtulur ve dışarı çıkıp gölgelerin asıl kaynağını görür ve tekrar içeri girip gördüklerini anlatmaya başlar ama içerdekileri, duvarda gördüklerinin zâhiri olduğuna ve gerçeğin mağaranın dışında cereyan etmekte olduğuna inandırması imkansızdır.” Platon’a göre, insanın yaşam içinde bulunduğu ortamı, bu mağara benzetmesi çok güzel anlatmaktadır.

Platon’un iki evren ayırımı yaptığından kuşku yok. Bir yanda başlangıçsız, sonsuz ve mükemmel olan bir idealar evreni, öte yanda, ölümlü, mükemmel olmayan, nesneler evreni. İnsan bedeni ile gölgeler evreninde bulunmasına rağmen, ruhu bir zamanlar idealar evreninde bulunmuş olduğu için, idealar evrenindeki gerçekler hakkında, kesin olmayan fikirlere sahip olmaktadır. Platon’a ona göre bilgi, ruh için sadece bir “hatırlama”dır. Bu “doğuştan bilgi” veya “ruhun hatırlayışı” konusu Platon’a göre yaşam öncesi bir hayatın varlığı, dolayısıyla ruhun ölmezliği konusunda önemli bir kanıttır. Bu anlayış onun düşüncesinin, Orfeuscu ve Pisagorcu köklerinin kesin işaretidir.

Saygılarımla...
Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.
(Socrates)


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
8 Yanıt
18455 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 17, 2016, 06:51:04 ös
Gönderen: Tesla
1 Yanıt
9721 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 27, 2008, 02:54:49 ös
Gönderen: Isis
MASONLUK VE GUL

Başlatan bilmeliyimgalilei Evrensel Masonluk

2 Yanıt
9143 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 15, 2008, 01:22:06 ös
Gönderen: bilmeliyimgalilei
29 Yanıt
28273 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2011, 04:18:47 öö
Gönderen: Waldow
3 Yanıt
10537 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 20, 2011, 09:51:07 ös
Gönderen: Cin Ruhi
25 Yanıt
21684 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 20, 2012, 09:52:24 öö
Gönderen: peacewings
3 Yanıt
15704 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 11, 2016, 09:58:57 ös
Gönderen: Zennn
0 Yanıt
2467 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 06, 2013, 06:48:07 ös
Gönderen: GOASISG
0 Yanıt
2175 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 06, 2013, 06:56:05 ös
Gönderen: GOASISG
5 Yanıt
4483 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2015, 04:13:51 öö
Gönderen: karahan