Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tavistock / O da ne?  (Okunma sayısı 14349 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 11, 2012, 12:26:45 öö

Alıntı olan bu yazının hepimizi ilgilendirdiği kanısındayım.

SİZ DE UYUYANLARDAN MISINIZ? "Dünyayı Kimler Yönetiyor?"

CIA, FORD, ROCKEFELLER ve TAVİSTOCK

CIA'nın yaklaşık 50 yıldır uyguladığı en etkili toplumsal kontrol yöntemlerinden biri kamuoyunu değişik yapay uyarıcılarla ve şişme gündemlerle uyutmaktır.

CIA, bu uyutma projesi için "insan hakları" ve "yardım kuruluşlarına" gizli fonlar aktarmıştır. "Eski Bir CIA yetkilisi, etkin ve prestijli vakıfların CIA'ya fon aktararak gençlik grupları, işçi sendiklaları, üniversiteler, yayınevleri vb kuruluşlara sayısız gizli operasyonlar düzenlettiğini, bunlara 1950'lerden itibaren 'İnsan Hakları Gruplarının ilave edildiğini açıklamıştır. " (Erol Bilbilik, İşgal Örgütleri, CIA, NATO, AB, 2.bs, Asya Şafak Yay, İst, 2008, s.9)

CIA, kontrol etmek istediği ülkelerde operyasyon yapabilmek için Soğuk Savaş döneminin en önemli emperyalist kültürel projelerinden Ford Vakfı'nı ve Tavistock İnsan İlişkileri Enstitüsü'nü kurmuştur.

Ford Vakfı, ABD ve CIA'nın Avrupa'daki bütün gizli operasyonlarında görev almıştır. Vakfın temel amacı antiemperyalist ve ulusal sol hareketleri etkisiz kılmaktır. Guatemala'da Demokrat Arbenz ve İran'da Musatlık hükümetinim deviren, Küba, Dominik Cumhuriyeti ve Nikaragua'da açık insan hakları ihlalleri gerçekleştiren CIA'nın Ford Vakfı'dır.

CIA, toplum mühendisliğine soyunarak dünyayı ABD istekleri doğrultuusnda biçimlendirmek amacıyla ise Tavıstock İnsan İlişkileri Enstitüsü'nü kurmuştur. Enstitü, 1921'de Londra'da kurulmuştur. I ve II. Dünya Savaşı yıllarında Psikolojik Savaş Örgütü olarak çalışan Tavıstock Grubu, Rocefeller Vakfı'nın yaptığı büyük bağışlarla 1946 yılında görev alanını genişleterek yeniden yapılandırılmıştır. Rocefeller, Tavistock'a daha geniş çaplı psikolojik savaş araştırmaları yapma ve uygulama görevleri vermiştir. (Age, s.17).

Tavistock Enstitüsü'nün ilham kaynağı ünlü psikanalist Sigmond Freud'un "İNSAN DAVRANIŞLARININ KONTROLU" konusundaki araştırmaları olmuştur.Enstitü, insan davranışlarını kontrol ederek, toplumları ABD çıkarları amacıyla biçimlendirmek amacıyla kurulmuştur.

Tavistock, KİTLESEL BEYİN YIKAMA TEKNİKLERİNİ ilk defa Kore Savaşı'nda denemiştir.

"Geliştirilen, kalabalıkların kontrol metotları gizli ve halkın tepkisini çekmeyecek şekilde ABD halkı üzerinde denenmiş ve onların psikoljik tavırları tespit edilmiştir." (Age, s.18). Örneğin, 1933'de Tavistock Direktörlüğü'ne getirilen Alman Mülteci Kurt Lewin, ajanlarını düşmanalar arasına sızdırarak Harward Ünversitesi'nde geliştirilen propaganda ve beyin yıkama kampanyaları ile Amerikan halkını ABD'nin Almanya'ya karşı savaşa girmesi için hazırlamaya çalışmıştır. (Age, s.18).

Tüm CIA Programları TAVİSTOCK'un rehberliğinde oluşturulmuştur.

Roosevelt ve Churchill'in hava saldırılarının tümü Tavistock laburatuvarlarında kitlesel terörden elde edilen deneyimlere göre gerçekleştirilmiştir. (Age, s.18).
TAVİSTOCK'un önecelikli hedefi "halkın psikolojik gücünü kırmaktır." Bu amaçla Dünya Düzeni Diktatörlerine muhalefeti engellemek, aile bağını zayıflatarak, aile, din, onur, milliyetçilik ve seksüel davranışları çökertmek için teknikler geliştirmek Tavistock bilim adamlarınca yıllarca üzerinde çalışılan konulardır. (Age, s.18).

Tavistock Programları, kontrol edilecek toplumdaki "kişilerin kimlik ve ırksal mensubiyetlerinin çökertilmesine göre dizayn edilmiştir." (Age, s.19).
Tavistock stratejilerinden biri de "uyuştucu haplar" kullanılması ve "sesksüel davranışların çarpıtılmasıdır". Bu amaçla 1960'ların LSD aykırı kültürü ve öğrenci devrimi için CIA 25 milyon dolar para harcamıştır.(Age, s.19).

Bugün Tavistock, ABD'deki vakıflar ağını 6 milyar dolarlık bir bütçe ile faaliyette bulundurmaktadır. ABD'nin dünya düzeni üzerindeki kontrolünü artırmaya yönelik programlar üreten 10 büyük vakıf ve bu fakıflara bağlı olan 400 kuruluş, 3000 araştırma ve düşünce kuruluşu, Tavistock'un doğrudan kontrolu altındadır.(Age, s.20)

Tavistock Enstitisü ile kol kola çalışan Rockefeller Vakfı, aklınıza hayalinize gelmeyecek projelerle dünyayı kontrol etmenin hesaplarını yapmaktadır. Örneğin, Vakıf, dünya tarımını kopntrol etmek için projeler geliştirmiş ve uygulamıştır. Vakfın Direktörü Kenneth Wernimont bu projeleri Meksika ve Güney Amerika'da uygulamıştır. Programın hedefinde bağımsız çiftçiler vardır. Çiftçilerin yok edilmesi, bağımlı hale getirilmesi, üretimin bitirilmesi anlamına gelmektedir. Bu şekilde dünya ABD'ye muhtaç hale getirilmek istenmektedir.(Age,s.21).

Tavistock'un en önemli programlarından biri BEYİN YIKAMA TEKNİKLERİ'dir.Tavistock Enstitiüsü, sürekli ve kitlesel Beyin Yıkama yapmaktadır. İnsanların gerilim, korku ve endişe seli karşısında bırakılarak beyinlerinin sinirsel durumlarının değiştirilmesi amaçlanmaktadır.Nitekim Tavistock'un çalışmalarıyla, Küba Füze Krizi, bibiri peşi sıra dünyanın değişik yerlerinde siyasi liderlerin öldürülmesi, ve tvlerde hergün defalarca yayınlanan kanlı ve vahşi Vietnam Savaşı görüntüleri ile sarsılan ve bunalan 1960'lar Amerikan ve dünya gençliği zihinlerini sürekli meşgul eden milliyetçilik, sosyal sorumluluk, kamu yararı, etik değerler dünyasından uzaklaştırılarak, bireyselliği öne çıkaran Rocak müzik, uyuşturucular, holiganizm ve çarpık seks dünyasında teselli bulur hale getirilmiştir.

Özetle, CIA; Tavistock Enstitüsü, Ford Vakfı, Rokefeller Vakfı gibi kuruluışlarla hedef toplumları MIŞIL MIŞIL UYUTMUŞTUR.

NASIL UYUTULUYORUZ?

Uyutulucak toplum, öncelikle CIA uzmanlarınca siyasi, sosyal, kültürel ve psikolojik incelemelere tabi tutulur, daha sonra elde edilen veriler doğrultusunda o topluma uygun bir "uyutma paketi" hazırlanır ve bu uyutma paketi söz konusu toplumu istenilen yönde biçimlendirmek için yavaş yavaş uygulamaya konulur....

Uyutma paketi uygulamaya konulurken de çok dikkatli hareket edilir, söz konusu toplumdaki en güzide kişiler ve kurumlar seçilerek devreye sokulur... Zaman zaman bu kişi ve kurumlar bile "neye ve kime" hizmet ettiklerinden habersiz ABD ve CIA'nın gönüllü neferleri olarak toplumun uyutulması projeseinde yer alırlar. Uyutma Paketi daha çok medya iletişim araçlarıyla uygulanmaktadır.

Dr. Emery, Tavistock Enstitüsü'nün projeleri doğrultusunda toplumsal UYUTMANIN üç sahfada gereçekleştiğini belirtmiştir:
1. Sahfa: Moral değerlerini yitirme (Demoralisation)
2. Safha: Zihni Bölünme (Segmentation) Bu sahfada birey, zihninde yerleşik olan ulus devlet görüşünden kopar ve cemaat görüşüne geçer.
3. Sahfa: Zihni Ayrışma (Disassocation) Bu safhada birey, fantezilerle, gerçekleri birbirine karıştırıp bir anlamda "robatlaşmış bir birey" haline gelir. (Dr. Emery, "Gelecek 30 Yıl Konsept, Metot ve Antipati", Tavistock Magazine (Human Relations), ABD, 1967.)

TAVİSTOCK'UN TÜRKİYE'DEKİ AKTÖRLERİ

CIA'nın, Tavistock Enstitüsü aracılığıyla "uyutma paketi" uyguladığı ülkelerden biri de 1946'dan beri ABD'nin stratejik ortağı olan Türkiye Cumhuriyeti'dir... Türkiye Paketi, 1946'da hazırlanmış, 1950'lerden sonra ilk uygulamaları yapılmış, 1980'lerden itibaren ise uygulanmaya başlamıştır. Özal dönemi uyutma paketinin en iyi uygulandığı dönemlerden biridir. Nitekim o dönemde kurulan ilk özel tv'inin adının Magic Box star 1 (Sihir/büyü kutusu) olması çok manidardır!

Türkiye'deki "uyutma paketinin" belli başlı aktörleri şunlardır:

1. KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI:

Bunlar bazı İnternet siteleri, bazı gazeteler, bazı radyolar ve özellikle de bazı Tv'lerdır. Ülkemizde 1990'lardan sonra büyük bir hızla artan kitle iletişim araçlarının önemli bir kısmı malesef hep CIA'nın Tavistock Enstitüsü'nün etkisi altında olmuştur. İnternet sitelerinden yerel gazetelere ve radyolara kadar her yere el kol uzatan Tavistock son zamanlarda Türkiye'de özellikle tv'leri ve gazeteleri kontrol etmek istemiş ve bunda da büyük oranda başarılı olmuştur. Bugün Türkiye'de TAVİSTOCK ENSTİTÜSÜ'nün BEYİN YIKAMA PROJESİ doğrultusunda yayın yapan çok sayıda büyük tv kanalı ve gazete vardır.Bu kitle iletişim araçları daha çok "dolaylı" yoldan Tavistoc'a hizmet etmektedirler. Öyle ki birçoğu ona hizmet ettiğini bilmememektedir. Daha çok reklam, daha çok tüketim, daha çok seks, daha çok eğlence, daha çok para, daha çok şehret...daha çok... daha çok... diyerek ortaya konan yayın ilkeleri (ilkesizlikleri) Tavistock'a yaramaktadır. Ayrıca bilerek isteyerek TAVİSTOCK'un kölesi olanlar da yok değildir!  Hatta TAVİSTOCK, Türkiye'deki "sınırsız özelleştirme" furyasından yararlanarak kendi tv kanalını (kanallarını) kurmuş bile olabilir!!!

a)  Zaman Tüketen, Yalnızlaştıran ve Tüketim Toplumu Yaratan Programlar: Bu programlar CIA'nın ve TIVİSTOCK'un aslında bütün "Turunucu Devrimler" yaşanan ülkelerde gösterime sokulmasını sağladığı PRİME TİME TV PROGRAMLARDIR. Bu programların özelliği, toplumun büyük bir kesimini aynı anda tv başına kilitlemesi ve bu büyük kitlenin adeta beynini ykamasıdır... Bu programlarda üç temel amaç güdlür. 1. Kamuoyunu anlık zevklerle uyuşturarak asıl sıcak gündemi unutturmak, 2. Akıl, bilim, çalışma gibi değerlerin yerine, şans, kadar, huarafeyi yerleştirmek; 3. Kapitalist ekonomiyi beslemek ve ayakta tutmak için sürekli tüketimi teşvik etmek... Ülkemizde bu amaçlara yönelik belli başlı programların hangileri olduğunu kolayca bulabilirsiniz. (Lütfen Türkiye'deki tv'lerin tamamını bu çerçevede değerlendiriniz, bakalım hangileri uyutma porejesinin birer parçası, hangileri değil!)

2. CEMAATÇİLİK:

Atatürk, 20 yüzyılın başında gerçekleştirdiği "ulusal ve çağdaş" devrimle "tekke" ve "tarikatları" ve onların beslediği "cemaat kültürünü" ortadan kaldırmış, insanları Padişahın kulları olmaktan kurtarıp, "özgür bireyler" haline getirmiştir. Ancak 1950'lerden beri yaşanan ABD destekli KARŞI DEVRİM sürecinde Türk insanı yeniden BİRİLERİNİN KULU OLMAYA zorlanmıştır. Hatta zamanla insanlar "kul olmak için" cana atar olmuştur. Cemaatçilik; mezhepler, tarikatlar ve bunlar arasındaki ayrılıkların canlı tutulması Tavistock'un temel politikalarından biridir. İşte bu nokta da Türkiye'de yeniden tekkeler, tarikatlar ve CEMAAT KÜLTÜRÜ'nün önü açılmıştır.  CIA, dinsel kaynaklı kişi otoritesine dayanan Cemaatçiliği, SİVİL TOPLUM adı altında, DEMOKRASİ adı altında topluma yaymaya çalışmaktadır... ABD'nin Türkiye'yi biçimlendirmede cemaatlere ne kadar büyük bir önem verdiğini ABD de ikamet eden FETHULLAH GÜLEN'e verilen destekten anlamak mümkündür... Burada amaç "özgür" akılla düşünen bireylerden, "bağımlı", sürüler (reaya) yaratmaktır. Çünkü  "bağımlı sürüleri" gütmek (yönelendirmek) çok daha kolaydır.

3. EMPERYALİZME UYGUN MÜFREDAT ve SINAV BUNALIMI:

ABD ve CIA'nın "uyutma paketinde" potansiyel tehlike olarak görülen gençlerin takip edilmesi, ABD çıkarlarına uygun olarak beyinlerinin formatlanması ve gerekirse "kıpırdayamaz" hale getirilmesi çok önemlidir. Bu çerçevede ABD ve CIA, 1949'dan beri Türkiye'de faaliyette bulunarak Türk gençlerini ABD çıkarlarına hizmet edecek biçimde eğitmek ve gerekirse hareketsiz kılmak için yoğun çaba harcamıştır. Öncelikle Türk Milli Eğitim Bakanlığı ABD'li uzamanların kontrolüne geçmiş ve Türk gençlerine "ulusal bilinç aşılayan" Atatürk'ün tarih kitapları kaldırılmıştır. Türkiye'deki müfredatı belirlemek ve ders kitaplarının içeriklerini saptamak için 4'ü Türk, 4'ü Amerikalı uzamandan oluşan "Fulbrayt Komisyonu"  kurulmuştur.  Atatürk'ün hazırlattığı (4 cilt) tarih kitaplarını, (ki bu kitaplar Türklerin uygarlık tarihine yaptıkları hizmetlerden söz eder) yerli işbirlikçilere kaldırtıp, onların yerine ABD çıkarlarına hizmet edecek tarih kitaplarını (ki bu kitaplar Türklerin sadece savaşçılıklarını anlatır) koyduran bu kuruldur. Daha sonra yine MEB'deki ABD'li uzmanlarının önerileri ve istekleri doğrultusunda Türk gençlerini hareketsiz kılacak bir SINAV SİSTEMİ uygulamaya konulmuştur. 1960'larda ÜSS, 12 Eylül'de ÖSS ve ÖYS, 2000'lerde LYS ve SBS olarak adlandırılan Orta Öğretim ve Üniveriste Giriş Sınavları Türk gençlerini en verimli çağlarında TEST BUDALASI haline getirmiş, gelecek ve iş kaygısıyla üniversite kapılarına yığılan gençlik, siyasi, sosyal ve kültürel konulara kafa yormak yerine daha ilk okuldan itibaren ezbere dayalı ve sonuca endeksli TEST TEKNİĞİ ile adeta düşünmeyen, üretmeyen, anlamayan, analiz edemeyen "a politik" bir genç kuşak halini almıştır. Günümüzde CIA'nın Türkiye'den sorumlu uzmanları bu a politik kuşaktaki kısmı kıpırtılardan rahatsız olmuş olmalı ki, Türkiye'de, ilk öğretimden Üniveriste sonrasına kadar bir dizi yeni sınav uygulanması gündeme getirilmiştir. Son olarak üniveriste mezunu, üretmeye ve düşünmeye hazır genç kuşağı da "etkisiz" ve "edilgen" hale getirmek için KPSS icad edilmiştir. Türkiye'de Karşı Devrimin tarihiyle, test tekniğine dayanan sınav sisteminin neredeyse yaşıt olması sadece bir tesadüf değildir anlayacağınız!

4. FUTBOL VE YAN ÜRÜNLERİ:

Futbol yaklaşık 150 yıllık bir spor... İngilizlerin keşfettiği bu ilginç oyun, uzun yıllar boyunca dikkatörlerin toplumu uyutmak için kullandıkları bir araç olarak politik bir işlev gördü... İspanya Diktatörü Franco, "Yüzbin kişilik bir uyku tulumu yapın" dediğinde Bernabeu Satadı inşa edilmişti. Latin Amerika ülkelerinden Arjantin'de Videla ve Portekiz de Diktatör Salazar da aynı taktiği uygulayınca tüm dünya da 3f'den söz edilmeye başlanmıştır. Futbol, fiesta ve fado... Özetle futbol, uzun yıllar boyunca demokrasi geleneği oturmamış ülkelerde diktatörlerin oyuncağı olmuş, dikkatörler, futbolla toplumu uyutarak uzun yıllar ayakta kalmayı başarabilmişlerdir. Avrupa ülkelerinin "tam demokratikleşmelerinin" ardından futbol Avrupa'da kısmen politik işlevini yitirmiş (kısmen diyoruz çünkü, hala Avrupa da bazı büyük kuluplerin başkanları aynı zamanda başbakandırlar) sportif boyutu ön plana çıkmıştır. Ama Latin Amerika ve Türkiye gibi "gelişmekte olan ülkelerde" futbol hala çok önemli bir uyutma aracıdır. Ve bu gerçeğin farkında olan ABD ve CIA bu durumdan alabildiğince yararlanmaktadır...  ABD'nin uyutma paketi çerçevesinde futbol hiç bir zaman sadece futbol değildir. Futbol gazeteleri, futbol tvleri, futbol internet siteleri ile futbol, aynı zamanda Diktatör Franco'nun dediği gibi , "Büyük Bir Uyku Tulumudur"... Tv'lerdeki saatlerce süren anlamsız futbol programlarını düşünün!!!

5. TARIMI ve HAYVANCILIĞI BİTİRMEK:

İnsanlık tarihinin dönüm noktası "Tarım Devrimi" dir. İnsanoğlu avcılık ve toplayıcılıktan buğdayı evcilleştirip Tarım Devrimi ile yerleşik hayata geçerek kurtulmuştur. Böylece insanoğlu üretmiş, özel mülkiyeti keşfetmiş, evler yapmış, hayvanları evcilleştirmiş, köyler, şehirler, devletler kurmuş, toplumsal kuralları belirlemiş, ticaret yapmış, temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra sanat, bilim kültür alanlarında ilerlemeye başlamıştır. İnsanlık tarihinin en büyük "hareklendiricisi" Tarım Devrimi'dir. Dolyısıyla insanları, toplumları ve devletleri kontrol etmenin en kolay yolu da tarımsal etkinlikleri bitirmektir. Tarımın bitirilmesi, biraz önce anlattığımız "tarih çarkının" adeta tersine çevrilmesidir. Tarımın bitirilmesi beraberinde hayvancılığın ölmesine yol açacak, tahıl üretmeyen bir toplum, üreten toplumlara muhtaç olacak ve eninde sonunda açlığın pençesinde "esir" olacaktır. Günümüzün Yeni Dünya Düzeni'nde "tohum üretimi", "tohum ıslahı" ve "tohum kontrolü" ve GDO bunun için çok önemlidir. ABD ve ABD işbirlikçisi İSRAİL'İN bu konulara çok önem vermelerinin alemet-i farikası buradadır. Türkiye'de Atatürk'ün "Köylü milletin efendisidir..." diyerek ve Aşar Vergisi'ni kaldırıp İskan Kanunu'nu yaparak hayata geçirmek istediği "Toprak Reformu" ve tarım konusundaki devrimci adımları bu bakımdan çok önemlidir. Nitekim, Atatürk'ün sağlığında 10 milyon dekara yakın toprak, topraksız çiftçiye dağıtılmıştır.  (Bkz. Sinan Meydan, AKL-I KEMAL, "Atatürk'ün Akıllı Projeleri, " C.2, İstanbul, 2012). Türkiye yakın zamanlara kadar tarımsal üretim açısından dünyada kendi kendine yetebilen az sayıdaki ülkeden biriyken, bu gün ABD ve yerli işbirlikçilerinin çabalarıyla, Türkiye Güney Amerika'dan Mısır, Orta Avrupa'dan Angus ithal eden bir "bağımlı ülke" haline gelmiştir. Uyutma paketi çerçevesinde "tarım" ve "köycülük" gericilik olarak adlandırılır; insanların bu konularla uğraşmaması için gereken her şey yapılır. Hükümetlerin tarım politikaları kontrol edilerek, tarımı özendirecek adımlar engellenir. Çiftçi, muhtaç duruma düşürülür ve sonunda çiftçi/köylü, toprağını, köyünü, çiftini bırakarak büyük kentlere göç eder.... Bu aslında sonun başlangıcıdır.... Tarih çarkı geri çevrilmiş, o toplum yeniden en başa dönmüş, yaşamsal üretim etkinliğini terk ederek yeniden bir anlamda aycı ve toplayıcı olmuştur. Lütfen, büyük kentlere gelip yaşam savaşı veren köylü/çiftçi/kırsal insanını düşünün!!!

6. SANAL RAKAMLAR:

ABD ve CIA, uyutma paketi çerçevesinde, Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ekonomileri istediği gibi yönlendirir. Somut verilerden, reel ekonomiden çok, rakamlara ve sanal ekonomiye önem verir. Borsa denilen "yalan dünyayı" parlatır. Gayri Safi Milli Hasıla, Enflasyon Oranları, Kalkınmışlık Düzeyi gibi kavramlarla toplumu uyutur. "Enflasyon rakamları tek haneye indi.", "Büyüme oranı arttı...", "Borsa tavan yaptı..." biçimindeki açıklamalar, İşsizliğin yüzde 20'lere yaklaştığı, insanların açlık sınırında yaşadığı bir ülkede hiçbir anlam ifade etmese de "uyutma paketini" hazırlayanların yarattıkları sanal dünya, insanları öylesine kuşatmıştır ki, cebinde beş parası olmayan insanlar bile neredeyse bütün tv'lerin alt yazı olarak akıttıkları Borsa rakamlarını takip etmekten kendilerini alamazlar; cebinde beş parası olmayan insanlar, cüzdanlarındaki, asgari ödemesi bile yapılmamış kredi kartlarına güvenerek alış veriş merkezlerinin yolunu tutmaktan kendilerini alamazlar!.... Çünkü "uyutma paketi" bu insanları çoktan etkisi altına almıştır....

Yoksa siz de CIA' ve TAVİSTOCK'un uyuttuklarından mısınız? Uyanın artık!

Sinan MEYDAN
« Son Düzenleme: Kasım 11, 2012, 12:42:01 öö Gönderen: peacewings »
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Kasım 11, 2012, 12:34:38 öö
Yanıtla #1

Aslında forum içerisinde sarı gibi cırtlak bir rengi kullanmak istemezdim. Fakat yazının biraz daha ilgi çekmesi için, belki okunurluğu artar diye, böyle bir yola başvurdum. Ne yazık ki forumun kara teması ve siyah zemindeki beyaz renk, gözleri yoruyor ve okuma isteğini azaltıyor. Hoş, bir tane daha tema seçme şansımız var ama o da pek farklı sayılmaz ya!

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Kasım 11, 2012, 11:10:43 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Tavistock denilince akla ilk gelen kavram komplo teorileri ve ülkemizde ilk kez dile getiren Aytunç Altındal oluyor.

Sosyalistlerin şu yaklaşımı bana objektif gelmiyor. Her pisliğin altında CIA vardır yaklaşımı.

Tavistock Aytunç Altındala göre kimyasal bir maddenin adıdır yani eroin gibi bir kimyasal ilaç ismidir. Tavistock ile beyne hükmetmek mümkündür, örneğin yaşadığı korkunç bir olayı unutturmak ve hiç yaşamamış hale getirmek ve hastanın sosyal yaşamında mutlu olmasını sağlamak gibi pozitif yönden de kullanılabiliyor. CIA nin bu tip araştırmaya itilmesinde ana etken örneğin Çinliler tarafından sorgulanan ve serbest bıraklılan CIA ajanının CIA binasında katliam yapmasıdır. Her hangi bir beyin yıkama ve psikolojik anormallik göstermeyen bir ajanın bunu yapması ile tavistock gibi kimyasal maddelerin var olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yani aslında olayın menşei çin denebilir.

Demek istediğim CIA tek başına bu tip işler yapmıyor tüm devletlerde benzer şeyler var.

Tema konusunda size katılıyorum. Siyah zeminde 10 dakika bile duramıyorum üstte sağ köşede beyaz bir nokta var onu tıklayınca beyazımsı bir zeminde siyah yazı oluşuyor o zaman rahat okuyorum.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Kasım 11, 2012, 11:18:05 ös Gönderen: Masor1976 »


Kasım 12, 2012, 07:49:04 ös
Yanıtla #3

Evet, beklediğim cevap Sayın Masor1976'dan geldi. Bu tavistock iddiasını gündeme getiren Sayın Aytınç Altındal'dır. Bu beyfendinin komplo teorileri, Adnan hocanınkileri pek aratmıyor.

Bu iddialar arasında ilginç olanları da var. Güya bazı ezoterik örgütler, vücuttaki benlerden o kişinin geçmişini bile okuyabiliyormuş. Çok ilginç değil mi? Forumdaki Masonlar aydınlatsa bizi... Var mı öyle yetileri olan? Vardır muhakkak. Sayın Altındal baya emin konuştuğuna göre...

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Kasım 12, 2012, 11:15:34 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Aytunç Altındal'ı tv programlarından takip etmeye çalışıyorum. Komplo teorileri çok ilgimi çekiyor.

Vücuttaki ben, yara izi, alındaki kırışıklık çeşitleri vb. bakılarak insanların zeka seviyeleri, ahlak ve kişilik yapıları  hakkında istihbarat toplamanın mümkün olduğu ve ezoterik ilimleri içeren çok gizli tarihi kitaplar olduğunu iddia ediyor.

Çinde alternatif tıpçıların her öğrencisine vermediği sırlar olduğunu biliyorum. O nedenle örneğin akupunktur öğrenmiş çinli doktorlar arasında aynı tesiri ve tedavi etkisini bulamıyorsunuz bazı sırları her doktor bilemiyor. Yani bu gibi iddialar mantıksız değil. Sadece hastanın diline bakarak en gelişmiş teknolojilerin yapamadığı ölçüde hastalık teşhisi koyabiliyorlar, tıpta çaresi olmayan ileri seviyede iltihaplı romatizmayı akupunkturla hiç bir kimyasal ve bitkisel ilaç vermeden iltihabı kurutabiliyorlar vb.

CIA vb. örgütlerin tavistock vb. kimyasalları uzun yıllardır LCD, eroin gibi maddeler üzerinde çalıştıkları resmi belgeleriyle belli olan bir şey. Günümüzde bu tür ilaçların kullanılarak işkence yapılarak  kişilik değişimine uğramış Hasan Mezarcı adlı bir siyasi var belirgin bir örnek gerekirse. Kendini mehdi ilan etti. Aklıma başka bir mehdi ilan eden kişi geldi adını anmayayım.

Demek istediğim sadece CIA ve tavistock gibi kurumlar değil genelde devletlerin derin devlet kısımlarında bu tür araştırmalar ve uygulamalar var. Aytunç altındalın teorileri çok da dalga geçilecek ölçüde değil bence.

Kan Uykusu adlı belgeselde Osman Pamukoğlu paşanın teröristleri anlatırken kullandığı bir cümle benim çok dikkatimi çekmişti. Çatışma anında gözlemlediği teröristleri sankı akılları başlarında değil gibi savaşıyorlardı demişti. Bu tip terörist örgütler, intihar komandolarının vb. bu tarz ilaçlar kullandırılıyor olabilirler.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Kasım 12, 2012, 11:29:59 ös Gönderen: Masor1976 »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
34789 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2011, 02:40:41 ös
Gönderen: 418