Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ABD’de 32. Derece Mason olan Sami Yılmaz Oruç ile Röportaj  (Okunma sayısı 2721 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 02, 2019, 11:35:22 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 285
  • Cinsiyet: Bay

ABD’de 32. Derece Mason olan Sami Yılmaz Oruç ile Röportaj

Not: Kendisiyle bir akşam yemeği etkinliğinde tanışma fırsatı bulduktan sonra özellikle Masonlukla ilgili bu röportaj teklifimi sevinçle karşıladı. Evinde misafir etti. Bir Mason’a dair her alanda merak edilen soruların sorulduğu bu röportajı keyifle okumanız dileğiyle. Küçük düzenlemeler dışında orjinalliği bozmamak adına hiç bir ekleme ya da eksiltme yapmadım.


 Ben: Efendim, öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

Sami Bey: İsmim Sami Yılmaz ORUÇ. 1934 yılında Ankara Hamamönü’nde doğdum. 1950 senesinde Ankarayı terk edip İstanbul’a yerleştim ve Deniz Astsubay okuluna müracat edip astsubay olarak 1952 senesinde Yassıada’dan mezun oldum. Bu arada bir ay Kasımpaşa Deniz Alayı’nda kalmıştım. Bilahare, bendenizi Yavuz Cruiser’ına gönderdiler, atandım. Altı ay Yavuz’da eğitim gördüm. Daha sonra beni ve sınıfımı Heybeliada Deniz Lisesi’ne gönderdiler. Altı ay orada eğitim gördüm. Sonrasında Yassıada Astsubay okulu kuruldu. Bu okulun ilk talebelerinden biriyim. 1952 senesinde mezun olup Gaziantep Muhribinde görevlendirildim ve ilk NATO tatbikatında görev alabilmek için İtalya’ya gittim. Bu sırada Deniz Kuvvetleri Kumandanlığı’ndan Denizaltı filosuna eleman arandığı talimatı geldi. Gönüllü olarak 1953 senesinin ilk aylarında denizaltılarında hizmet görmek üzere müracat ettim ve kabul edildi. Altı ay Erkin gemisinde denizaltı eğitimi gördükten sonra 1953’ün sonuna doğru Gür gemisine atandım. 1954 yılında, o dönemde hizmet gördüğümüz denizaltılar Amerika Marshall yardımından Türkiye’ye verilmiş denizaltılardı. Onların ana bakım ve tamir işlerini yapabilecek kapasitemiz olmadığı için Gür ile 1954 senesinde Amerika’ya geldim. Bir sene kadar kaldık, bu arada denizaltı da revizyondan tamirden geçti ve 1955 senesinin ilk aylarında anavatana döndük. 1958 yılında Gür’ü tekrar Amerika’ya getirdik. Gemimiz Philadelphia tersanelerinde tamir edildi. Burada şimdiki eşim Rose hanımla tanışmıştık. 1959 senedinde tekrar anavatana döndük. Yıl sonunda tesadüf eseri İkinci İnönü Denizaltısı’na tayinim çıktı. 1961 senesinde tekrar 2.İnönü ile Amerika’ya geldiğimde Rose hanımla evlendim. Mecburi hizmetim bittiği için istifa edip Deniz Kuvvetleri’nden ayrıldım ve 1962 Mart ayında temelli olarak Amerika’ya göç ettim.

BEN: Efendim Mason kelimesi ile ilk olarak nerede ve ne zaman karşılaştınız? Sizde ilk bıraktığı izlenim nasıldı? Serüveninizi kısaca bizimle paylaşır mısınız?

Sami Bey: Washington otobüs şehir hatları şirketinde çalışmaktaydım. Çalıştığım arkadaşlarımın çoğu Mason’du. Bazen işe geldikleri zaman takım elbise ve kravatla gelirlerdi. İlk Masonlukla mesai arkadaşlarım vasıtasıyla tanıştım. Sonradan bilgi edindiğime göre Masonluk bir kardeşlik teşkilatı imiş bende de bu izlenimi bırakmıştı. 1973 senesinde bir Mason arkadaşa nasıl Mason olabileceğimi sordum ve beni memnuniyetle Masonluğa davet ettiler. 1973 senesinde Mason oldum. Birlikte çalıştığım insanlardan aldığım bilgilere intibaha göre bunların iyi bir insan olduklarını sezdim ve bende kendi kendime dedim ki niye ben de böyle bir insan olmayayım. Bu arzuyla müraacat ettim.

 BEN: Efendim Mason olmaktaki amacınız      neydi? Şimdi geçmişe dönüp baktığınızda bu amaç için değdiğini düşünüyor musunuz?

Sami Bey: Masonluğun genel prensibini çok hoş karşılamıştım. Mesela Amerika’da genel olarak iyi bir insanı Masonluğa alıp daha iyi bir insan oalrak topluma kazandırmak gayesi hoşuma giden en iyi Masonik prensiplerden bir tanesidir.

BEN: Peki başvuru sürecinde siz arkadaşınıza bu niyetinizi belirttikten sonra ki süreç nasıl işledi? Başvuru sırasında bir aksaklık oldu mu?

Sami Bey: Evet mâli bir aksaklık oldu. Müracatımdan sonra icap eden konulara hazırlanmakta iken -locaya üye olurken ve sonrasında- mâli külfetler yüklenmek icap ettiği için maddiyatımın o dönemde yetersiz olduğuna dair dönüş aldım. Arkakadaşımla konuştum ve bana ‘’hiçbir mâni yoktur mâli durumun hazır olur olmaz bize tekrar gelebilirsin’’ demişti ve bir sene bekledim.

BEN: Mâli durum neden önemliydi? Üyelerden bu para neden isteniyordu?

Sami Bey: Aidat meselesi localara verilen. Külfetli bir paraydı o dönemde.  Şimdi hatırlayamıyorum miktarını ama bütçemi sarsacak durumda olduğu için tedirgin oldum. Mesela bugünü konuşalım ben Delaware eyaletinde Doric Lodge numara 30’a üyeyim. Biz yeni müracat eden kardeşlerimizden 250 dolar alırız. Bu 250 dolar Masonluk eğitimi sırasında ona sarf edilen hizmetlere karşılık kullanılır. Sene sonunda eğer sen Hıristiyan isen sana İncil verilir Müslüman isen Kur’an verilir Yahudi isen Tevrat verilir. Bu gibi masraflar olduğu için para talep ediyorlar ondan sonra senelik üye aidatı vardır. Mesela bizim burdaki Doric Locası’nda senelik aidatımız 95 dolardır. Mesela Washington’daki Nur Locası’na  –ben aynı zamanda oranın da üyesiyim- giriş ücreti hayat boyu alınır ve o da 2000 yılında 3 bin dolar idi. Burda Amerika’da her Mason derneğinin kendine özgü kuralları vardır örnek verdiğim gibi Doric Locası ve Nur Locası arasında büyük farklılıklar var. Türkiye’de nasıl olduğunu bilemem çünkü orada Mason olmadım.

Ben: Peki genel anlamda Mason’u ve Masonluğu nasıl tanımlarsınız? Yani Mason denilince aklımıza gelemsi gereken profil nedir? Sonuçta uzun bir tarihi süreci var Masonluğun.

Sami Bey: Evet 1700 yıllarına kadar dayanıyor. Kütüphanemde pek çok kitabım var bu konuda. Özetle ahlaki yönden çok yüksek bir ahlak ve erdem sahibi olmanız icap eder Mason olabilmek için. Şimdi biraz kendi sırtımı sıvazlayacağım ama asıl temel budur. Mesela İngilizce söyleyeyim ‘’We take best person make it better person’’ yani iyi bir insanı alır daha iyi bir insan yaparız. Masonluğun temeli bu kardeşlik ve hayırseverliktir.

Ben: Bir Loca’ya üye olmadan kişi kendi kalbinde eğer Mason gibi yaşıyorsa ve bahsetmiş olduğunuz ahlaki gereklilikleri yerine getiriyorsa Mason olarak kabul edilir mi?

Sami Bey: İyi bir insan olabilmek için Mason olmak şart değildir Mason olmadan da iyi bir insan olabilirsin. Bu tamamen senin kalbine ve vicdanına göre değişir. Benim görüşüm.

Ben: Kıyaslama yapıldığında Amerika’daki Masonluk genel olarak Avrupa Masonluğu ve Türkiye’ye göre daha gevşek olarak tanımlanmaktadır. Bunun da başlıca nedenleri arasında Amerika’da bir Mason’un dereceleri daha gevşek bir biçimde alması ve kullandıkları metodların daha esnek olması imiş. Siz Amerika’da 32. Dereceden Mason olmuş biri olarak buna katılıyor musunuz?

Sami Bey: Doğdrudur. Bu konuda sizlerle hemfikirim. Masonluk burada Avrupa’ya göre daha gevşek durumda. Kısa zaman önce Türkiye’deki bazı Mason toplantılarına iştirak etme imkanım oldu ve aradaki farkı derhal fark ettim.



Ben: Amerika’nın kuruluşuna baktığımızda kendince bir dünya ideali ve demokrasisi mevcut. Amerika’nın kuruluşunda yer alanlar arasında Mason var mıydı?

Sami Bey: Amerika’nın kurucu babalarından on altısı Masonlardı. 

Ben: Kuruluşunda bu on altı Mason olmasaydı ülkenin ilkeleri ve kuruluş ideali bu şekilde olur muydu yine de?

Sami Bey: Olmazdı. Benim kendi aciz düşünceme göre Masonluk Amerika’nın devlet olarak kuruluşunda büyük rol oynamıştır. Masonluk felsefesi kuruluşunda etkili olmuştur. Eğer bütün dünya Masonluk felsefesine adapte edilseydi bugün karşılaştığımız çoğu problemin yok olması icap ederdi. Masonluğun temel taşları kardeşlik hayırseverlik ve iyi bir insan olmaktır. Bunu günlük yaşamına nasıl yansıtırsın? İnsanlara iyilik etmekle yardım etmekle vesaire.

 Ben: Efendim Anglosakson Masonluk geleneğince kadınların Mason olamaması ve bu geleneği sürdüren Mason localarına üye alımında bir Tanrı’ya inanma koşulu aranması hususunda ne düşünüyorsunuz? Günümüzde kadınların artık sosyal yaşama katılımı ve Tanrı inancında algı çeşitliliği olduğu göz önüne alındığunda bu tutuculuk mudur sizce?

Sami Bey: Zannetmiyorum. Evet Mason olabilmek için dinin ne olursa olsun Tanrı’nın varlığına inanmak mecburiyetindesin. Onun dışında Masonluk kadınların iştirakını men etmekle beraber Masonların eşlerinin Eastern Star yani Doğu Yıldızı diye bir teşkilat kurduğunu ve kendi aralarında hayır işleriyle uğraştıklarını biliyorum. Amerika’da neredeyse her Mason locasının üyelerinin eşleri tarafından kurulmuştur.

Ben: Efendim kendi locanızda gördüğünüz kadarıyla modern ritüeller kâmil insan olma yolunda güçlü müdür?

Sami Bey: Tabi. Zaten benim bireysel görüşüme göre Masonluk felsefesine adapte olduktan sonra kâmil olmuş bir insan oluyorsunuz. Eğer siz Masonluğu ciddiyetle anlar ve tatbik ederseniz tabi ki... Ciddiye almazsanız olmaz. Bütün konu bireyin düşünce ve tavrına dayanıyor.
 Ben: Masonlukla ilgili bir spekülasyon var. Sıradaki soru bununla ilgili efendim. Masonlar kardeşlerine ve locasına ihanet eden örneğin sır denilebilecek hassas meseleleri çok bariz bir şekilde haricilere ifşa eden zarar veren bir üyeye nasıl bir tepki verilir. Loca ve kardeşlerce... Bu kişi locadan uzaklaştırıldıktan sonra da buna devam ediyorsa bir yargı sürecine girilir mi? Bu durum nasıl halledilir? Filmlerde ve kitaplardaki gibi gizlice öldürülürler mi efendim?

Sami Bey: Tarih boyunca Masonluk aleyhtarı olan bir çok hareket mevcuttur. Masonluk hakkında bir sürü negatif kitap yazıldığını biliyorum. Bunların hiçbirisini merak edip okumadım okumak da istemedim. Vaktimi boşa sarf edeceğim düşüncesi beni böyle bir yola sevk etmedi. Eğer bir birey Masonluk kurallarına aykırı hareket ettiği zaman onun cezası Masonluktan ihraç edilmektir. O şahıs Masonluktan ihraç edildikten sonra o kitap kaldırılıp rafa konulur ve bir daha ilgilenilmez. Yargılama yahut ona karşı herhangi bir harekette bulunmak benim bildiğim kadarıyla hiç düşünülmemiş ve olmamıştır.

Ben: Peki eski zamanlarda olmuş mudur?

Sami Bey: Ben hiç duymadım. Açık söyleyeyim. 
 Ben: Semboller efendim... Masonlukta mâna itibariyle önem arz eden bir konu Semboller. Masonlukta sembollere belli bir kalıp içerisinde mânalar yüklenip üyelere bu mânalar mı öğretilir yoksa sembolün kendisi -içi boş bir şekilde- verilip mânayı göreceli bir şekilde mi doldurmaları mı beklenir?


Sami Bey: Evet. Bu semboller örnek olarak takdim edilir ve bu sembollerin ürettiği konuların öğrenilmesi ve tatbik edilmesi  istenir. Size bir hikaye analtayım. Hitler döneminde Masonluk yeraltındaydı. Masonalr birbirlerini tanıyabilmek için bir rozet çıkarıyorlar ortaya ismi de Beni Unutma. Bir çiçek rozeti...mavi dört yaprağı var. İşte bu el sıkışmalar işaretler falan filan... karanlıkta bir insanla karşılaştığın zaman karşındaki kişinin Mason olup olmadığını anlayabilmek için bu işaretleri bilmek mecburiyetindesin. Ki karşındaki de seni tanısın Mason olduğunu bilsin. 

Ben: Peki derece alma hususunda Amerika’da daha kolay dedik Avrupa Masonluğuna nazaran. Amerika’da derece almak için bir süre kısıtlaması olmadığı için Mason olan kişi tüm ödevlerini süre beklemeksizin tamamladığı takdirde hızlıca derece alabiliyormuş. Türkiye’de de örneğin verilen ödevleri yerine gteirse dahi Mason olan kişi en az bir sene beklemesi gerekiyormuş derece almak için. Amerika’da bu var mıdır?

Sami Bey: Burda da var. Benim Doric locasına alındıktan sonra bir eğitim süreci var. Size verilen bilgilerin öğrenilmesi için bir müddet veriliyor. Mesela ilk derecenin bilgilerinin altı hafta içinde öğrenilip bazı konuların ezberlenmesi isteniyor. Size Mason olan bir öğretmen yani Instructor tayin ediliyor. Bu kişiyle altı hafta boyunca beraber çalışmak icap ediyor. Masonlukla ilgili temel konular... bu temel konuları tatbik etmek için ezberlemek mecburiyetindesiniz. Meslea yemin töreni var. Bu yemini ezberlemek gerekiyor. Mason locasına gittiğin zaman bazı kuralların sizin hafızanızda temel etmesi lazım ki törene iştirak edebilesiniz.

Ben: Masonluk neden insanlara neden gizemli gibi geliyor? Yayılmacı bir tarafı var mıdır yani üye sayısını attırmak gibi bir amacı var mıdır?

Sami Bey: Gizemli değil kardeşim. Evet Mason olmayan için gizemli oluyor çünkü öğretilenleri yalnız Masonlar biliyor yalnız Masonlar çalışıyorlar yalnız Masonlar tatbik ediyorlar onun için Mason olmayan kimselerin gözünde bu gizemli gibi bir şey oluyor. Nasıl anlatsam size... Askerlikte paralo diye bir şey vardır. İşte bir nevi paroladır. Nöbetçi size bugünün parolası nedir diye sorduğu zaman bilmeniz lazım yanıtı o kapıdan içeri girmek için. Sadece üyelerine açıktır. Toplumdan uzak değillerdir. Hür düşünen insanlar bir araya gelmişler ve Masonluk felsefesini kabul etmişler ve bunu uyguluyorlar. Bu kadar. Diğer soruya gelirsek... Amerika’da çalıştığım yerde tüm arkadaşlarım Mason idi. Onların hal ve tavırları bana  Masonluğun iyi bir toplum olduğu intibahını bıraktı. Ben sana gelip de ‘’gel seni Mason yapalım’’ diyemem. Senin bana gelip müraacat etmen lazım arzunu ifade etmen lazım. Bu kuraldır. Kişi hür iradesiyle Mason olmalıdır.


Ben: Peki Masonlukta Tanrı inancına biraz daha değinelim.

Sami Bey: Tanrı’ya yüzde yüz elli inanmak mecburiyetindesin. Dinsiz insan Tanrı’yı kabul etmeyen insan Mason olamaz.

Ben: Bunun temelinde yatan şey nedir? Yani bir insan ahlaki yönden çok iyi olup erdemli olup Mason gibi yaşayıp ama sadece Tanrı konusunda farklı düşünüyorsa...Ateistse örneğin. Aslında Masonluğun Tanrı dışında ki tüm kriterlerine sahip olmasına rağmen neden Mason olamaz?

Sami Bey: Ulu Mimar’a inanmamak...Din farklılığı önemli değil. Mesela bizim Türk locasında üç tane kitap vardır. Kuran-ı Kerim İncil ve Tevrat. Bu kitap veya kitapların üstüne yemin etmek mecburiyetindesin. Her din bizm gibi yaratılan insanları terbiye etmek için gönderilmiş kurallardır. İyi bir insan olmak için...Ne bir Hıristiyan olmak ne bir Müslüman olmak ne Yahudi olmak... Bütün mesele insanın kendi kalbi ve vicdanı.

Ben: Budist?

Sami Bey: Budist Mason olamaz. Bu arada Amerika’da Mason olacağın zaman ilk soru ‘’Tanrı’ya inanır mısın?’’ Müracaat ettiğin belgede en önemli soru budur. Evet veya hayır.

Ben: Peki Masonların bir Yaratıcıya inanmalarına sebep olan nedir? Neden bir Yaratıcıya inanmak zorundalar?
 Sami Bey: Şimdi o kadar derine inmeyeceğim. Kendime göre kendi düşüncelerim var. İnsanlık tarihini deşelediğiniz zaman bizi bu dünyaya getiren bir kuvvet bir varlık ve çok yüksek bir zeka var. Buna Allah Yaradıcı diye insanlar çeşit çeşit isim vermişler. Fakar böyle bir varlık var bunu inkar etmene imkan yok benim görüşüme göre.  İnkar edenler var tabi o ayrı. Hacı Bayram-ı Veli diye bir filozofumuz vardır Ankaralı. Onun dediği bir laf benim düsturumdur: ‘’Ne varsa alemde vardır ademde’’. Her din bizim gibi yaratılan insanları terbiye etmek için gönderilmiş kurallardır. İyi bir insan olmak için...Ne bir Hıristiyan olmak ne bir Müslüman olmak ne Yahudi olmak... Bütün mesele insanın kendi kalbi ve vicdanı. bizi Yaradan kuvvet kitap vermeden evvel aklı selim vermiş düşünme kabiliyeti vermiş ve doğruyu yanlıştan ayırma kabiliyeti vermiş. Bunlaru düşündüğün zaman senin kitaba falan ihtiyacın yok.

Ben: Bunu merak edildiği için soruyorum Masonlukta loca dışında saygın konuma sahip insanlar loca içerisinde de farklı bir saygınlığa sahipler midir? Özellikle Amerika’da.

Sami Bey: Hayır. Şu latifeyle cevaplayabilirim. Mesela Amerikan başkanlarından Roosevelt Masondur. Bir gün evinde yeni Mason olan bir konuğunu ağırlarken onu akşamki loca toplantısına davet etmiş. Gittiklerinde Roosevelt’in arkadaşı bir de bakıyor ki locadaki Usta Mason (Master Mason) Roosevelt’in bahçıvanı...şaşırıp Roosevelt’a dönüp ‘’nasıl olur bu sen hür dünyanın başkanısın bu adamsa senin bahçıvanın ama senden üstte mevkisi var’’. Roosevelt ise ‘’işte Masonluk budur bu odaya girdiğin zaman herkes eşittir’’ diyor.

Ben: Masonluk hakkında neden bu kadar çok spekülasyon vardır?

Sami Bey: İnsanoğlunun bilmediği anlamadığı şeye olan merakı... Benim görüşüm bu. Aşırı derecede merak... 

Röportaj: Çekdar Aközel
27 Ağustos,Delawere, Amerika Birleşik Devletleri




 


Olaylara,İnsanlara ve Bilgilere Ön Yargılı Davranıp Aranızda Bir ''Berlin Duvarı'' İnşa Etmeyin.

Ç.A


Eylül 02, 2019, 01:55:09 ös
Yanıtla #1
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

İlginç...
Okunmasında yarar var.
Her ne kadar röportajı yapılan kişi Masonluğu evrensel ölçüde öyle çok iyi bilmiyorsa da, Masonluk diye sadece Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Masonluğu anlatmaktaysa da, bu konuda bilgi edinmek isteyenler bu röportajı okumalı.
Bu röportaj üzerine eleştiri yapılamaz mı?
Yapılabilir elbette. Fakat bunun yapmamak daha doğru. Çünkü o zaman eleştirilecek olan Amerika'daki Masonluk anlayışıdır. O ayrı bir konudur. Yazının niteliği zarar görmesin.
(Yazıda bir küçük çelişki var; Sayın Sami Yılmaz Oruç'un Masonluğa giriş tarihiyle bağlantılı. Herhalde Sayın evvah o noktada bir açıklama getirir.)   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 02, 2019, 02:36:39 ös
Yanıtla #2
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 645
  • Cinsiyet: Bay

Güzel bir röportaj olmuş, Değerli Kardeşimiz, malum konuları kendi üslubunca ve bilgisi çerçevesinde cevaplamış. Ağzına ve emeğine sağlık. Röportajı foruma kazandıran Sayın evvah'a da teşekkür ediyorum.

Amerika'daki Masonluk konusuna çok kısa değinecek olursam; evet Avrupa'dan ve Türkiye'den farklı bir sistemleri var. Geleneksel Masonluğu temsil eden her eyalette bir Büyük Loca mevcuttur. Bu Büyük Localar arasında bile uygulama farklılıkları vardır. Ama hepsine gevşek demek bence haksızlık olur.

Küçük bir örnekle anlatayım: Yurt dışında birkaç defa Loca toplantılarına katıldım. Kendi Büyük Locam ve o ülkenin Büyük Locası aralarında yazıştıkları için hiç sorun yaşamadım. Ama ABD'de Loca toplantısına gittiğimde, Büyük Localar arası yazışma yapılmış olmasına rağmen, Loca muhakkiki tarafından kontrol edildim. Kontrolden sonra Loca'ya alındım.

Kısacası ABD'de Masonluk sistemi cidden çok farklıdır, genelleme yapmak zordur.

Saygılarımla ve sevgilerimle
* MASON OLMAK İÇİN KİŞİSEL YARDIM, DANIŞMANLIK VE REHBERLİK TALEBİNDE BULUNMAYINIZ.
* MASONLUKLA İLGİLİ SORULARINIZI ÖZEL MESAJ İLE  SORMAYINIZ, FORUMA BAŞLIK AÇARAK SORUNUZU FORUMDA PAYLAŞINIZ.


Eylül 02, 2019, 09:01:09 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 285
  • Cinsiyet: Bay

İlginç...
Okunmasında yarar var.
Her ne kadar röportajı yapılan kişi Masonluğu evrensel ölçüde öyle çok iyi bilmiyorsa da, Masonluk diye sadece Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Masonluğu anlatmaktaysa da, bu konuda bilgi edinmek isteyenler bu röportajı okumalı.
Bu röportaj üzerine eleştiri yapılamaz mı?
Yapılabilir elbette. Fakat bunun yapmamak daha doğru. Çünkü o zaman eleştirilecek olan Amerika'daki Masonluk anlayışıdır. O ayrı bir konudur. Yazının niteliği zarar görmesin.
(Yazıda bir küçük çelişki var; Sayın Sami Yılmaz Oruç'un Masonluğa giriş tarihiyle bağlantılı. Herhalde Sayın evvah o noktada bir açıklama getirir.)   

Merhaba Sayın ADAM,

Uzun bir süre oldu...

Açıkçası Amerika’ya geldiğimde 2013 yılından itibaren bu forumda az çok pişmiş bir genç üye olarak buradaki Masonluğun durumunu biliyordum. (En çok da sizin yazılarınızdan...)

Bu yüzden hiç farklı veya önemli diyebileceğim röportaj beklentisi içinde olmadım. Çünkü Sami Amca’dan da bu forumdan da anladığım kadarıyla her şey de olduğu gibi Masonluğun da Amerikancası güçlü ama orjinal değil... Ben tam aksine henüz bu röportajı teklif etmeden önce bile bu forumdaki üyelere, bir de yayınlayacağım bir kaç yerdeki insanlara “bakın bu da Amerikan Masonluğu’nun durumu”nu göstermek istedim. Koskoca ülkede tek bir röportaj tek bir Mason ile mi göstereceksiniz derseniz, anlarım. Ya da belki buradaki Mason büyüklerimce Amerikan Masonluğunu böyle yermem eleştirilebilir. Ancak ben açık ve net olarak söyleyebilirim ki Amerika’daki Masonluğun gevşemiş iplerini birazcık tutup sıkmak ve üyelerini de biraz daha terletmek gerekli.

Üniversite’de bir İngiliz hocamız “Americans do not speak English, they’re trying to speak English” derdi. (Çeviri: Amerikalılar İngilizce konuşmazlar, İngilizce konuşmayı denerler).

Amerikan Masonluğu için de aynı yorumu yapabilirim.

Biz okullarda bazen dersleri ve sınıfı geçmek için yeterli olan puana odaklanıp ezber yapardık konuları, sonra mezun olunca da bize İlkokul, Lise, Üniversite, Yüksek Lisans ya da doktora varsa doktora mezunu derler. Bunun gibi.

Bu yüzden haklısınız Sami Amca’yı eleştirmeye (olumlu, olumsu) hiç gerek yok, bakıp görmek yeterli...:)

Masonluğa girişinde ki yaşla ilgili çelişkili konuda da sanırım önce 1973 senesinde Mason olduğunu söylemesini daha sonra da aynı sene maddi durumundan ötürü bir sene bekledim demesini söylüyorsunuz...

Açıkçası kendisi 85 yaşında, hafızası iyi ama zorlayınca... Zorlayınca da yoruluyordu, bu yüzden bir iki saat planladığım röportaj 4,5 saat oldu. Ben de tarihleri, cümleleri ses kaydından nasıl dinlediysem olduğu gibi yazdım. Bu röportajı devam ettirmeyi kararlaştırdık kendisiyle. O zaman muhakkak düzeltme için sorarım bunu...
« Son Düzenleme: Eylül 02, 2019, 09:04:22 ös Gönderen: evvah »
Olaylara,İnsanlara ve Bilgilere Ön Yargılı Davranıp Aranızda Bir ''Berlin Duvarı'' İnşa Etmeyin.

Ç.A


Eylül 02, 2019, 09:16:29 ös
Yanıtla #4


 ...Yaratıcı kavramına inanılmadığında, yaratıcılık kavramında; kısaca pergel'de bir eksiklik olmaz mı?

Sevgiler
Sen Özelsin


Eylül 03, 2019, 03:28:17 öö
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Eylül 03, 2019, 07:58:12 öö
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Bu röportajda geçen ve röportaj yapılan kişiyle değil de genel olarak bazı mason kuruluşlarının uygulamasıyla bağlantılı noktalardan biri de "ezber" konusu olsa gerek...

Bu bağlamda ülkemizin ünlü tiyatro sanatçısı masonlarından (ne yazık ki genç sayılabilecek yaşta sonsuzluğa göçmüş olan) Zeki Alasya'nın hem ilginç hem üzerinde önemli durulması gereken bir yazısı var. Onun yazısı mı yoksa onunla yapılmış bir gazeteci röportajı mı, şu anda hatırlamıyorum ama metni aranırsa bulunur.

Kim bilir belki bu sitede yayınlanmıştır bile.

Yayınlanmış olduğunu bilen varsa ve belirtirse iyi olur.

Yayınlanmamışsa, araştırıp bulalım ve yayınlayalım.

Bu konu Masonluğun nerede ya da hangi türünde nasıl olduğunun daha iyi anlaşılması bakımından önemli ve yararlı olabilir.

Sonra bu sitede ara sıra "mason" olmak istediğini söyleyen genç katılımcılara da kararları bakımından yardımcı olabilir. 


 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 03, 2019, 09:30:30 öö
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 64
  • Cinsiyet: Bay

Sn. Evvah sizin emeğinize , Sami Bey'in de ağzına sağlık; güzel bir röportaj olmuş. Paylaştığınız için teşekkür ederim.

Sn.Adam şu yazıdan bahsetmekte: https://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=9635.msg64522#msg64522
Yorum yapmıyorum, yazıyı herkesin kendi anlayışına bırakıyorum.
Saygılarımla.

"Rehber olarak erdemi değil talihi seçenler aklın ışığından yoksun kalır, özgürlük bilincini yitirerek başkalarına kul olur."
Lucius Annaeus Seneca