Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: SARIKAMIŞ HAREKATI...BOZGUN MU?DESTAN MI?  (Okunma sayısı 3986 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 23, 2007, 03:08:58 ös
  • Ziyaretçi

Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas cephesinde cereyan eden Türk-Rus savaşlarının 22 Aralık 1914 ile 15 Ocak 1915 arasındaki evresi.

Osmanlı Devleti'nin Almanlardan satın aldığını ilan ettiği iki zırhlı (Göben-Yavuz ve Breslau-Midilli) önderliğindeki Türk donanmasının Odesa başta olmak üzere Karadeniz'deki Rus limanlarını bombalamasıyla Rusya Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti (1 Kasım 1914).
Derhal doğu sınırını geçen Ruslar, Hasan İzzet Paşa kumandasındaki 3.Ordu tarafından Pasinler'in doğusundaki Köprüköy'de durduruldu. Köprüköy savaşını kaybeden Ruslar geri çekilerek 18 km. doğudaki Azap sırtlarında mevzilendiler. 16-17 kasımda ileri harekata girişen 3. Ordu birlikleri elde ettikleri kısmi başarılara rağmen rusları Azap mevkiinden atamadı.
Bu arada Hasan İzzet Paşa, kolordu kumandanlarının ve Enver Paşa'nın taarruza devam edilmesini ısrarla istemelerine rağmen beklenmedik bir şey yapar, eldeki kuvvetle düşmanı çeviremeyeceği ve ruslarca karşı taarruza kalkışılacak zannına kapılarak bir sürü emek ve kan harcanarak alınan yerlerden ordunun çıkış noktası olan Erzurum'a doğru çekilmeye başlar. Bu emirden Harbiye Nezareti'ne bilgi dahi verilmeyip, ordu 21-22 kasım gecesi 15 km. kadar geriye çekilmiş, Samsun'dan cepheye ilerleyen 10. Kolorduyu bekleme kararı alınmıştır.
Hal böyleyken iyi planlanmış ve mevsim itibarıyla hiç beklenmeyen bir taarruz yaparak rusların doğu cephesini çökertmek, Türkistan'la organik bağ kurmak düşüncesinde olan "Harbiye Nazırı" ve "Başkumandan Vekili" Enver Paşa, durumu incelemesi için yakın silah arkadaşlarından Kurmay Yarbay Hafız Hakkı Bey'i cepheye gönderir.
Kurmay Yarbay Hafız Hakkı Bey, 1908 İhtilali ile ön plana çıkmış Jön Türk subaylarının en önde gelen gençlerindendir. Askeri okullarda sınıf birincilikleri vardır. İhtilal sonrasında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin askeri liderlerinden biri olmuş, Balkan Harbi’nde ordunun içine düştüğü perişanlığa ilaveten halkın yaşadığı sıkıntıları da çok yakından gözlemlemiştir. “Düşman ayakları altında kalan melul ve sitemkar bizleri bekleyen kız kardeşlerimizin ruhlarına” ithaf ettiği “Bozgun” isimli kitabının ilk satırları belki de bütün bir ulusun trajedisini de yansıtmaktadır:

“ Rumeli’nin ortasında, Perister Dağları’nın yalçın eteklerinde çağlayanlar, ormanlar ... içinde, bugün düşman ayakları altında sevimli bir Türk kenti, Manastır var. Orada, beyaz bir caminin ince beyaz minaresinin dibinde, dallarına sarı güller sarılmış, küçük bir selvinin gölgesinde yirmi yıl önce biricik kardeşimi gömdüğüm; sarı saçlarını, ela gözlerini, uçuk yüzünü, narin zayıf endamını bir daha görmemek üzere kara topraklara bıraktığım zaman, gözümün önünde dünya zindan kesilmişti...
Ortaköy, İstanbul, 28 Ekim 1913- Kurmay Binbaşı Hafız Hakkı”

Hafız Hakkı Bey parçalanmakta olan bir imparatorluğun bütün trajedisini yaşamış genç ve şuurlu bir subaydır. Kendi kız kardeşi dahil milyonlarca kardeşin onulmaz dertlerle terk edilmesinin dayanılmaz acısıyla saldıracaktır Kafkas Dağları’na..Hem de kendi gibi yüzlerce subayla, binlerce askerle...
Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından cepheye gönderilen Hafız Hakkı Bey 29 Kasım günü Erzurum’a gelir, birkaç günlük yerinde incelemenin ardından eski fikrini değiştirerek bir kuşatma harekatıyla Rus ordusunun yok edilebileceğini ve hatta 93 harbinde yitirilen Kars kalesinin dahi alınabileceğini İstanbul’a rapor eder (3 Aralık). Aynı günlerde de Albaylığa terfi ettirilir. Müttefik Berlin’deki askeri Türk ataşesi de Doğu Avrupa cephesinde halen ruslarla savaşmakta olan Almanlardan aldığı bilgiler ışığında aynı kanaattedir. İstanbul gazeteleri o günlerde “tarihin şimdiye kadar yazmadığı büyüklükteki intikam günlerinin geldiğini” duyurmaktadır okurlarına...

HARP HAZIRLIKLARI...

Köprüköy- Azap muharebeleri sonunda bölgeden Enver Paşa’ya gelen değerlendirmeler cephe karşısında rusların çok zayıfladığı yönündedir. İlkbahardan önce ruslara saldırılmasına karşı olan Hafız Hakkı Bey dahi cephede fikrini değiştirmiş, taarruzu destekler olmuştu.
Enver Paşa, eski hocası olan Hasan İzzet Paşa’yı bütün bağlı kolordu kumandanlarından kıdemsiz olmasına rağmen ordu kumandanlığına atamışsa da yapılan ilk çatışmalarda büyük fırsatların kaçırılması, gereksiz geri çekilme gibi nedenlerle ona olan güveni sarsılmıştır. Bu yüzden de ordu kumandanlığını önce Alman Islah Heyeti Başkanı Liman von Sanders’e teklif etmiş, ancak Liman Paşa orduyu tanımadığını ve harekatta başarı şansı bulunmadığını ileri sürerek görevi kabul etmemiştir. Bunun üzerine Enver Paşa, hiç değilse harekatı yakından takip edebilmek için Genelkurmay Başkanı Bronsart Paşa ve Harekat Şubesi Müdürü Feldman’la birlikte Erzurum’a gitmeye karar verir. Yavuz zırhlısıyla Trabzon’a doğru yola çıkar..12 Aralık günü de Erzurum’a ulaşır. Hemen hemen aynı günlerde Rus Çarı da cephedeki askeriyeyi ziyaret edip morali bozulan askerlerine moral aşılamaya çalışmakta, nişanlar dağıtmaktadır. Hatta bu arada orman içine gizlenen bir Türk keşif kolu tarafından öldürülmekten kılpayı kurtulmuştur.
Öte yanda Ordu kumandanı Hasan İzzet Paşa zafere inanmamakta, rusların daha güçlü olduğunu sanmaktadır. Cephane ve yiyecek azalmıştır. Samsun’dan cepheye ilerleyen 10. Kolordudan gelen haberler askerin üzerindeki kıyafetin eski, bir kısmının da yazlık olduğu, kaput olmadığı, ayakkabı ve çarıkların eksik olduğu yönmündedir. Aralık ortalarında taarruza hazırlanan 3.Ordunun erzak işleri hala düzelmemiştir. Enver Paşa da durumun farkındadır, ancak ordu ilerlemeyip yerinde kalsa, hatta Erzurum’a dönse bile aç kalacağı kuvvetle muhtemeldir. O da elindeki üç kolorduyla rusları önüne katarak ele geçireceği yerlerde askerin eksiklerini tamamlamayı düşünmektedir. Orduya bir nevi “yiyecek ve giyecek ileride moskofun elinde gidip alalım onları” der gibidir..
Enver Paşa ve Hafız Hakkı Bey nihayet Almanların Tanenberg’de üstün rus ordularına yaptığının bir benzeri olacak büyük bir kuşatma harekatına kesin karar vermiştir. Plana göre; Sarıkamış-Erzurum arasındaki asıl rus kuvvetlerini 11. Kolordu ile sıkıştırırken öteki iki kolordu ile Bardız (9. Kolordu) ve Oltu (10. Kolordu) yönlerinde ilerleyerek düşman geriden kuşatılıp imha edilecek, Sarıkamış ele geçirilerek Kafkasya’ya giden yolun ilk adımı atılacak, doğudaki kardeşlere bir kapı aralanacaktı.
Rus kuvvetleri ise 6 grup şeklinde örgütlenmişlerdi: Sarıkamış, Oltu, Karadeniz kıyı, Erivan, İran-Azerbaycan gupları ve ihtiyat birlikleri..Hepsi toplam 100 binin üzerindedir.
3. Ordu Kumandanı Hasan İzzet Paşa son kez taarruzdan vazgeçilmesini, vazgeçilmeyecekse kendinde bu taarruzu yürütecek kaabiliyet göremediği gerekçesiyle görevden affını ister. Enver Paşa onu görevinden alarak Avusturya-Macaristan Genel Karargahı’na atar ve ordu komutasını üzerine alır (18 Aralık). Plana büyük katkıda bulunan Albay Hafız Hakkı ise taarruza kuşkuyla bakan Ziya Paşa’nın yerine 10. Kolordu Komutanlığı’na atanır. Bu arada Ruslar hakkında keşif ve istihbarat çalışmaları da tamamlanır.
Ancak, 10. Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Bey son gün bölgede yaptığı inceleme sonunda, harekat planıyla ilgili çok önemli bir değişiklik teklifinde bulunur: Buna göre kolordusu, ilk planda öngörülen yerden değil, çok daha uzaktan Allahüekber Dağları üzerinden Sarıkamış’a yürüyecektir. Yeni planla harekat alanı 60 km. kadar genişlemiş, Enver Paşa’nın cevap vermediği bu teklifle birlikte karışıklık içinde Sarıkamış Harekatı başlamıştır. Başlayacak olan harp, bölgenin Türk ve Müslüman halkı için Moskoftan ve hain Ermeniden her tür intikamın alınma vaktinin geldiği anlamını taşımaktadır.

SARIKAMIŞ KUŞATMA HAREKATI...

75.660’ı tüfekli ve muharip olmak üzere yaklaşık 120 bin asker, 228 top ve 73 makineliden mürekkep kuvvetiyle 3. Ordu, Enver Paşa komutasında Sarıkamış Kuşatma Harekatı’na sabah vakti iki koldan başlar (22 Aralık 1914).
10. Kolordu ilk gün ani bir baskınla Narman bölgesindeki rusları Oltu yönüne atar. Daha sonra Oltu’nun batısında ikinci kez yenerek etkisiz hale getirir ve Oltu’yu ele geçirir. Hafız Hakkı Bey kuşatmaya katılışını en az iki gün geciktirecek ve yolu uzatacak hayati teklifini ordu komutanlığına buradan tekrar yazar. Rus tarafındaysa başta Sarıkamış Grubu Komutanı General Bergman olmak üzere Rus komuta heyetinin bir bölümü hala Türk Ordusundan cüretli bir taarruz beklememektedir.
9. Kolordu ile beraber ilerleyen Enver Paşa ise, kolordunun öndeki 29. Tümeni ile Bardız’a girer (24 Aralık). Harekatın ilk iki günü planlandığı gibi yürütülmüş, kolordular mevcutlarının büyük bölümüyle belirlenen noktalara varmıştır. Fakat haberleşme sorunları, yiyecek sıkıntısı ve şiddetli tipi etkisini göstermeye başlamış kayıp haberleri gelmeye başlamıştır. 29. Tümen zor şartlar altında üç gün içinde durmaksızın ve çatışarak 60 km. yol yürümüştür. Kolordunun diğer tümeni olan 17. Tümen de ilerleyişini birçok kayıplara rağmen sürdürmektedir. Harekatın gelişim süreciyse şu aşamada dahi Rus komutanlarca tam anlamıyla anlaşılamamıştır.
Gerideki birlikleri beklemeyen Enver Paşa bir gün sonra 29. Tümenle birlikte Sarıkamış üzerine yürümeye başlar (25 Aralık). Bardız geçidini tutan rus kuvvetlerini gece yarısına kadar süren çarpışmalar sonucunda Sarıkamış’a atan ve kolordu komutanı İhsan Paşa’nın gönülsüzlüğüne rağmen Enver Paşa’nın emriyle cepheden gece taarruzuna başlayan 29. Tümen, 26 Aralık sabahı kendisine katılan 17. Tümenle birlikte Sarıkamış’a tamamen taarruza geçer.
Türk topçu ateşiyle Sarıkamış radyo istasyonu tahrip edilerek kasabanın Tiflis’le olan radyo bağlantısı kesilir. Türk keşif kolları da Sarıkamış’a birkaç km. mesafedeki Yağmurludağ mevkiine kadar ilerler. Sarıkamış’a yeterli yığınağı yapamayan rus komutanlığı panikler, bir ara geri çekilme emri dahi verilir. Daha sonra kasabaya varan küçük takviyelerle savunmaya devam ederler. Enver Paşa ise rusları toparlanmadan imha etmek istemekte fakat harekat planı uyarınca Sarıkamış’a gelmesi gereken 10. Kolordudan hiçbir haber alamamaktadır. Oysa bu sıralarda Hafız Hakkı Bey savaşın kaderine etki edecek değişiklik teklifini uygulamaya sokmuş, kolordusunu güzergahın dışına çıkarmış, Pernek muharebesini kazanmak suretiyle rusları mevzilerinden sökmüş ve Ardahan dağlarına doğru kaçmak zorunda bırakmış, bilahare yöneldiği Allahüekber Dağları’nı ise aşma gayretindedir. Bu arada ruslar da Sarıkamış’a sürekli takviye getirmeye çalışmaktadırlar.
10. Kolorduyu yanına alamayan 9. Kolordunun tek koldan yaptığı saldırılar etkili olamamış, kolordu hızla erimeye başlamış, Sarıkamış önlerine saplanıp kalmıştır. Kolordu komutanı İhsan Paşa ise askerlerin yorulduğundan bahisle taarruzların kesilmesini Enver Paşa’dan istemekte ve bu isteği kerhen de olsa çoğu zaman kabul görmektedir. Birlikler; geceleri kar üstünde, ateş altında geçirmektedir. Karargahını Çerkezköy’ün 1,5 km. kadar kuzeybatısında kuran Enver Paşa ve yanındakilerinse yiyecek olarak yanlarında birer parça ekmekten başka birşeyleri yoktur. Buna rağmen Türk taarruzu neticesinde ruslar çekilmeye mecbur edilerek Çerkezköy bölgesi de ele geçirilmiştir.
Eldeki hatalı haritalarla (kurmay başkanı Lange Bey’in elindedir) 5 saatliklik Arsenik- Başköy arasını 19 saatte yürüyen, Sarıkamış’a bir an evvel varmak için cebri yürüyüşle Allahüekber Dağları’nı aşan, fazladan bir de Selim bölgesinde bir günlük vakit geçiren, ruslarla dalaşan 10. Kolordu nihayet 28 Aralık günü Sarıkamış’ın doğusuna varmayı başarır, böylece iki kolordu Sarıkamış önlerinde birleşir. Ancak 9. Kolordu, Sarıkamış tepelerinde ve çam ormanlarında, 10. Kolordu ise Allahüekber Dağları’nda çarpışmalar, dondurucu soğuk ve açlık yüzünden erimiş, alaylarının mevcudu %10’lara, taburlarınınsa bölük seviyesine düşmüş, iki kolordunun toplam muharip gücü de 10 bin civarına kadar inmişti. 10. Kolordu ayrıca olması gerektiği günden itibaren 4 gün gecikmeyle Sarıkamış’a varabilmiştir. İki kolordunun 29 Aralık günü öğleden sonra başlattığı taarruz gece devam ettirilir. Küçük bir kuvvet Sarıkamış’a girer. 83. Alaya ait birlikler kasabanın kuzeyindeki kulübeleri ele geçirip burada 3 gün boyunca rus ateşine direnir. Fakat bu kuvvetler geri çekilmek zorunda kaldığı gibi 30 Aralık günü yapılan taarruz da başarılı olamaz. Enver Paşa’nın umut bağladığı 11. Kolordu ise cepheye hala 40 km. uzaktadır ve düşmana beklenen baskıyı yapamamakta, kah ileri gitmekte kah geri dönmektedir .
Ateş ve asker takviyesi alan ruslar 30 Aralık gününden itibaren yavaş yavaş üstünlüğü ele alırlar, artık Türk birliklerini ateş altında bulundukları yerde kalmaya mecbur etme imkanları vardır. Enver Paşa ve Hafız Hakkı Bey’in verdiği gece taarruzu emirlerine rağmen kent ele geçirilememekte, birlikler iyice erimektedir. Bu arada Enver Paşa’nın karargahı dahi ateş altında kalmış, Kurmay Başkan Yardımcısı Yarbay Guze dahil altı subay yaralanırken, Enver Paşa, Başyaveri Kazım (Orbay) Bey, Ordu baştabibi ve bir emir subayının ayakları donmuş, Enver Paşa vasiyetnamesini kaleme almıştır.
Enver Paşa’nın 31 Aralık sabahı Bardız’daki 32.Tümen Komutanlığı’na gönderdiği şu emir birçok şeyi gayet güzel anlatıyor:

“9. ve 10. kolordular bugün Sarıkamış’a taarruzlarına devam ediyorlar. Düşmanın bizimle Bardız arasında Kızılkilise’ye doğru ileri yürüyüşte olduğu haber alınmıştır. Karşınızdaki düşman kuvvetini yararak Sarıkamış’a doğru yürüyünüz ve burada muharebeye katılınız. Ayrıca 11. Kolordudan herhangi bir malumatınız varsa bildiriniz.”

Sarıkamış’ta artık büyük bir rus kuvveti tertiplenmiş ve Sarıkamış-Kars bağlantısı tekrar kurulmuştur. Öte yandan koskoca 17. Tümende mevcut 16 subay, 171 ere kadar düşmüştür. Bütün bunlara rağmen adeta insan enerjisini zorlayıcı nitelikte bir taarruz daha yapan 10. Kolordu ruslara ağır kayıplar verdirerek Sarıkamış Deresi’ne ve istasyon civarına kadar ulaşır.
Taarruzlara devam edilir, rusların karşı taarruzları da püskürtülür.
Enver Paşa 11. Kolordunun hareketini hızlandırmak için 9 ve 10. Kolorduları “sol cenah ordusu kumandanı” adıyla paşalığa terfi ettirdiği Hafız Hakkı’nın emrine vererek cepheden ayrılır (4 Ocak). Aynı sabah kar ve tipi altında karşı taarruza geçen rus kuvvetleri, Sarıkamış’ın kuzeyinde 25 km. uzunluğunda bir hattı tutan 9 ve 10. Kolordu artıklarından sayıca tam sekiz kat üstündür. Enver Paşa ise halen umutlu olduğu ancak haber alamadığı 11. Kolorduya ulaşabilmek için Bardız’a hareket etmiş yolda ateş yemiştir. Hatta Genelkurmay Başkanı Bronsart Paşa bu ateşte yaralanır. Bardız’a varan Enver Paşa’nın Sarıkamış’taki şiddetli rus taarruzundan haberi yoktur. Sarıkamış bölgesinde tam bir ölüm kalım mücadelesi başlar, Sarıkamış cephesinin sol kolunu 10. Kolordu, sağ kanadını ise 9. Kolordu bütün gayretiyle tutmaya çalışmaktadır. Muharip kuvveti 1200’e düşmüşse de hala kahramanca direnen 10. Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa artık çekilmeyi düşünmeye başlar. 9. Kolordunun muharip kuvvetiyse 300 civarında kalmıştır. İki kolordunun açılan arasına ruslar hücum etmektedirler. Hafız Hakkı Paşa, hiç olmazsa cephedeki asker ve toplarla diğer kalanları kurtarabilmek için 9. Kolordunun akşam Çermikköy’e giden dar yoldan panik yapmadan düzgün biçimde ve topluca çekilmesi emrini verir.
Ancak...artık çok geç kalınmıştır... Ruslar ileri atılırlar, Sarıkamış önünde hayli yıpranıp eriyen 9. Kolordu çekilmeye fırsat bulamadan komutan İhsan Paşa da dahil olmak üzere ruslara tutsak düşer.
Bakın 9. Kolorduya bağlı 29. Tümen Komutanı Kurmay Albay Arif (Baytın) Bey bu anı nasıl anlatıyor:
“...Rus piyadeleri 9. Kolordu karargahına girdiler.
Bu hengamede eldeki silahlar kırılmış, makineli tüfek ve toplar tahrip edilerek düşmanın kullanamayacağı hale getirilmişti. Üzerlerimizde düşmana yarayabilecek evrak gibi her ne varsa imha edilmeğe çalışılıyordu.
Etrafımız sarıldı. Rus erleri gittikçe yaklaşarak subayları ve erleri birer birer esir alıyorlardı. Kolordu komutanımız İhsan Paşa da karargah heyeti ile birlikte süngülü Rus askerleriyle birlikte gelen bir subay tarafından teslim alındılar, biraz sonra da biz!
Bizleri teslim alan Rus subayı Türkistanlı bir Türk zabiti olduğunu söyledi, bilhassa da bizlere şerirlik gösteren bir Ermeni askerini revolveriyle tehdit ederek bizleri korudu.
Saat öğleden sonra üçü geçiyordu...”

10. Kolordu ise gece vakti Bardız istikametinde çekilmeye başlarken ertesi gün Enver Paşa 11. Kolordu mıntıkasında olan Kötek’e varır ve kıtaları hücuma kaldırır. Cephede teçhiz edilmiş, takviye almış rus kuvvetlerine ağır zayiatlar verdirirken İstanbul’daki 1. Ordu Komutanlığı’na da 5. Kolorduyu donatarak yola çıkarması emrini gönderir. Ne var ki bu defa da Sarıkamış’tan haber alamamaktadır, 9. Kolordunun tutsak edildiğinden de haberi yoktur. 6 Ocak sabahı Hedik’e gelen Enver Paşa Van ve Halep’teki birliklerden durumları hakkında bilgi alır, Sivas’taki depo taburlarının Erzurum’a gönderilmesi, Erzurum Menzil Müfettişliği’nin de dağ topu ikmali yapması emrini verir. Akşama doğru sonunda Sol cenah ordusu komutanı Hafız Hakkı Paşa’dan durumu bildiren bir rapor gelir. Enver Paşa, 10. Kolordunun Bardız’da toplanması, 11. Kolordunun da bulunduğu mevzileri savunması emrini verir. Sol kanat ordusu rus taarruzundan korunarak 7 Ocak akşamına kadar Bardız’da teşkilatını tamamlar. Ordunun gücü 2500 tüfek ve 16 toptan ibaret kalmıştır. Kosor müfrezesiyle 9. Kolordu gerisinden toplanan 500 er, ikişer top ve makineli de Bardız’da toplanmaktadır. Bu başarılı çekilme rus genelkurmayını kızdırır, komuta heyetinde değişikliğe giderler. Şiddetli bir takip yapamayan ruslar Aras vadisindeki eski mevzilerini alırken 10. Kolordu Narman bölgesini elinde tutmaya devam eder. Sonunda Enver Paşa, 3. Ordu Komutanlığı’nı da Hafız Hakkı Paşa’ya bırakarak İstanbul’a hareket eder (10 Ocak). Bu tarihten sonra cephe genelindeki durum daha da bozulur. Hafız Hakkı Paşa, elindeki gücün yarıya indiğini, Köprüköy üzerinden Erzurum’a çekilmeyi düşündüğünü Enver Paşa’ya bildirir. Bardız kaybedilmiş, bir çok asker tutsak düşmüştür. Aralarında subaylar ve tümen komutanları da vardır. 11. Kolordu bölgesinde çatışmalar devam ederken 31 ve 32. Tümenler Hasankale’ye ulaşırlar. Hafız Hakkı Paşa ise tifüse yakalanır ve en verimli çağında Erzurum Askeri Hastanesi’nde hayata gözlerini yumar.
3.Ordu’nun kaybı 78 bin civarında olmakla birlikte, objektif tarih yazarlarına ve o dönemin komutanlarının anılarına göre donarak şehit olan askerlerimizin sayısı 26 bindir. Kalanı savaşarak yahut tifüsten kaybedilmiştir. Rusların kaybının ise 40 bin dolaylarında olduğu tahmin edilmektedir.