Sayın proxima uzun ve genel kapsamlı bir değerlendirme yapmış ama bence bu aktarım açısından ona da gerek yok çünkü daha önce demiş olduğum üzere bu bir ASPARAGAS.
Ben orada “Cumhuriyet”i görünce yazının o gazetede olduğunu sanmış ve hayli şaşırmıştım doğrusu. Çünkü ona yakışmazdı. “Sabah” imiş meğer. Eh, ona yakışır.
Cumhuriyet Gazetesi’ne değinilmesi, anlaşılan, adı verilen hanımın o gazetenin yazarlarından biri olmasından ileri geliyor.
Bir de fotoğraf: Doğum günü kutlama pastası kesmeye hazırlanılıyor.
Yanı sıra Kadın Mason Büyük Locası’nın amblemi… İşte bu, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın Önceki En muhterem Büyük Üstadı’nın açık beyanına karşın, hâlâ kadınların mason olamayacağı iddiasında diretip duranları pek üzer.
İçeriği bakımından haber süsü verilmiş bu yazının kapsamında, hiçbir araştırma yapmaya gerek kalmaksızın, daha masa başından bakıldığında, o kadar çok yanlış/uydurmaca göze çarpıyor ki...
Bu haber, Türkiye'de Masonluk hakkında pek basit bilgileri bile bulunmayan kişilere yöneltilmiş gibi... Eh, ülkemizin çoğunluğu öyle olduğuna göre işe yarar.
Ancak ne amaçla yapılmış oldu belli değil.
Sadece tiraj sağlamak için olamaz. Cumhuriyet Gazetesi’ne bir taş olabilir mi bu; hani şimdilerde hacılar Mina’da şeytan taşlıyor ya!...
Belki de birisi özellikle yaptırmıştır bu haberi. Hele o, masonlardan biriyse, doğrusu çok yazık.
Fakat ben asıl bu haberde imzası olan o Sayın gazeteci Nazif Karaman'a yazık olduğunu düşünüyorum.
Neden?
Bu bağlamda iki durum söz konusu olabilir:
1- Gazeteciye bir duyum geliyor… O bundan bir haber yapmaya niyetleniyor. Bu duyumda birtakım karışık bilgiler var. Haberin iyi olması için gidip araştırma/inceleme yapmak gerek. En azından şu Kadın Mason Büyük Locası Derneği'ni bir tanımak gerek. Oysa buna zaman yok. Belki de gazete yönetiminden izin almak gerekiyor çünkü fotoğrafçı falan da kullanmak gerekebilir fakat yönetim bu konuyu yeterince önemli bulmayıp izin vermiyor. Öylece, yazıvermesi söyleniyor. Gazeteci de elindeki malzemeyle bir çorba yapıyor. (Bakın bu bir kurgu oldu ama gazetecilikte sık sık karşılaşılan bir durumdur bu.)
2- Gazeteci aldığı duyum üzerine bir inceleme yapıyor. Fakat önüne konulmuş olay pek bir karışık. Gerçek bir haber değeri taşıyıp taşımadığını bir yana bırakın. Oturup uzun uzun yazıyor. Şimdi yine kurguya başlayalım: Yazısını Haber İşleri Müdürü ya da Sabah Gazetesi’nde bu konuda yetkili olan her kimse onun önüne koyuyor. O ise yazıyı çok uzun buluyor. Gazetede bu yazıya bu kadar çok yer ayrılamaz diyor ve orasını burasını makaslayıp yazıyı kuşa çeviriyor. (Bu da bir kurgu fakat yine gazeteciliğin pratiğindeki tipik olaylardan biri.)
Sonuç: ASPARAGAS.
Şimdi Forum üyelerinden kimisi burada benim gördüğüm ayan beyan yanlışları göremez de, “asparagas bunun neresinde” diye soracak olursa; o zaman elbette dikkatlerini çekerim ama kanımca buna gerek yok.