Lütfen yanlış anlaşılmasın ama ben, ödentilerin ne kadar olduğunu öğrenme isteklerini hem gülümseyerek hem de öğrenmek isteyenlere hak vererek okuyorum.
Hak verdiğim husus şu: Masonik mabedin temeli, duvarları ve çatısı giz'lerden örülmüş ve giz/ gizem, bilinmezlik her zaman daha çok merak konusu olmuştur... Masonik ödentilerin de bir lokantanın menüsünde olduğu gibi fiyatlanmamış/ fiyatlandırılmamış olması, başta ve özellikle yeni "başlayanların" sürekli merak ettikleri ve bilinmezlikleri eleştirdikleri bir konudur. Fakat sorulan bu "kaç para?" sorusunun daha derin kökleri olduğunu düşünmekteyim. Onu da en genel anlamda söylersek içinde bulunduğumuz zaman diliminde, hemen hemen her şeyin parasal bir karşılığının olmasıdır.
Sonuç itibariyle masonik mabet dışında insan (büyük oranda), sahip olduğu para oranında güç ve statü sahibidir. Paranın araçsallıktan çıkıp amaçsallaştığı bir dünyada, alma ve verme eylemi sonucunda insanın elinde arta kalanın (kârın) ne olduğunu görmek istemesi de rasyonel bir yaklaşımdır.
Daha açık ifade edilirse (kimseyi incitme/kırma gibi bir derdim yok sadece konuya kendi yaklaşımımı koyma gayretindeyim) kişi, masonik ödentilerin tutarını öğrenmeye çalışırken, ödediği paranın neye karşılık geldiğini, bu para karşılığında neler alacağını da öğrenmek istemektedir. Ancak: “Kardeşim buraya yıllık 10.000 lira vereceğiz değil mi peki karşılığında ne alacağız onu söyle?” gibi bir soruyu açık ve samimi bir şekilde çoğu zaman soramamaktadır.
İnsan bu dünyada, ağacından kopmuş bir yaprak gibidir; kimisi yeşil, kimisi sararmaya yüz tutmuş… Masonluk ise savrulan yapraklardan sadece yeşil olanların, hala dünyaya hayat verebilecek güçte olanların, zamanı geldiğinde tutunabilecekleri koca/ güzel bir ağaçtır. Bu ağaca ödenilen ücretlerin tutunma bedeli ya da bir şeyin karşılığı olarak görülmesi yerine, yeşil kalmak, sararıp solmamak ve dünyaya hayat verebilmek için ödenildiğinin düşünülmesi de sanırım masonik felsefenin bir gereğidir.
Ödenti miktarının öğrenilmesi merakı, reel dünyada rasyonel bir hareket olabilir ama masonik dünya, zaten bir anlamda reel bir dünya olmadığından bu soru bu dünyada anlamlı da değildir. Masonik dünya dışarıdan beslenir fakat reel olmadığı için dışarıya kapalıdır... Bu dünya, gerçek dünya içinde kalarak, elbette can damarları gerçek dünyaya bağlanmış halde, dayanışma ağlarıyla örgütlenmiş, üretilmiş bir dünyadır. Aksi olsa, yani dışarıdan belirlenmiş, dışarıdaki gibi, üretilmeyen/ üretilemeyen bir dünya olsaydı zaten yaşadığımız dünyanın bütün kiri, pası oraya girerdi... Orada da "para konuşur" para konuşulurdu… Belki de mason dünyasını diğer “masonsu” yapı ve örgütlerden ayıran şeylerden biri de paranın ölçü birimi olarak kullanılmamasıdır ki bu cümleyi bu sayfalardan okuduklarımdan çıkarak yazdığımı da yeniden belirtmek isterim.
Dolayısıyla belki de masonik dünyaya dair sorulabilecek en hatalı soru: "kaça?"dır.
Gülümsediğim durum ise şu: masonluk hakkında başlangıç okumalarını yapan bizler, sanki her şey bitmiş, "aydınlanmış"/ aydınlanma yoluna girmiş gibi; seçilmiş olması münasebetiyle kendisine teklif sunulmuş da, cebindeki parasını denkleştirmeye çalışıyor gibi bu konuyu dile getiriyoruz. Hatta kaba bir ifadeyle yıllık “7 bin lira çok ama 3 bin olsa tamam gibi "pazarcı" hesabıyla olaya yaklaşıyoruz.
Masonluğun “kaça” mal olduğunun bilinmesi isteği, istediği kadar yaygın olsun masonluğun kendi içindeki örgütlenmesini elbette etkilemiyor ancak dışarıdan bakılınca masonluğun parlak ve pürüzsüz piramidinin yüzeyinde aşınmalara neden olup, masonluğa bir "club" izlenimi katıyor.
Hatta bu sorgu işi o kadar komik bir duruma geliyor ki "her şey dâhil" ya da "yarım pansiyon" tatil hesabı gibi: “dul kadının kesesine para koyarsam şu kadar, koymazsam bu kadara gelir” ayıplığına takılıp kalıyor.
Ama dediğim gibi bu anlaşılır bir durum çünkü mabet dışında her şey büyük ölçüde para.
Oysa ben, masonlukla ilgili olarak tekris töreni öncesinde girilen düşünme odasındaki kuru kafanın gerçek bir insana ait olup olmadığını, o insanın bir mason olup olmadığını, bir kadın mı erkek mi olduğunu, nasıl bir hayat sürdüğünü, nasıl öldüğünü, kendi adıma daha çok merak ediyorum; param olduğundan değil, yine masonluk felsefesinin gereği olarak…