Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Insan => Konuyu başlatan: propulsion - Temmuz 03, 2014, 12:25:48 öö

Başlık: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: propulsion - Temmuz 03, 2014, 12:25:48 öö


Analitik düşünmek  sofistike bir problemi/durumu/konuyu  alt problemlere/durumlara/konulara ayırdıktan sonra her bir alt konunun ana konu ve diğer alt konularla olan bağlantılarını ortaya koyup, sebep sonuç ilişkileri içinde tahlil edebilmek, ardından çıkan sonuçları toplayarak düşünebilmek, değerlendirebilmektir.

Bu tanımdan hareketle analitik düşünme yeteneğine sahip kişilerin temel özellikler ile ilgili birkaç özellik sıralamak gerekirse:

- Karşılarına çıkan problem/durum/konularla ilgili okumayı /araştırmayı/irdelemeyi severler, ezberci sistemden kaçınırlar.

- Çok geniş kapsamlı bir biçimde problemi ve durumu kendi kelimeleriyle olumlu ve olumsuz yönleriyle ifade etmesini bilir. Problem karmaşıksa eğer problemi alt problemlere (subproblems) ayırarak irdelemesini bilirler. Problemler ile ilgilenmekten çekinmezler.

-Problem veya subproblemin çözümüne başlamadan önce sebepleri üzerine düşünürler.

- Problemin niteliğini (yapay mı? reel mi) belirleme yeteneğine sahiptirler.

-Problem veya subproblemlerde cevap verebileceği veya veremeyeceği noktaları bilir.

-Kendi uzmanlık alanındaki konuları net bir biçimde bilirler.

-Kendi uzmanlık alanı dışındaki konularda yardım alırlar.

 -Problem çözümü sürecinde, çözümün başlangıçta hipotezlere dayandığını bilirler.

- Yanlış ve yanlış olmayan hipotezlerinn tespitini yapabilirler. Buradan hareketle Ulaşılan sonucun temel aldığı dayanaklar kadar sağlam olduğunu bilirler.

- Ulaştıkları sonuçları analiz edebilirler ve ardından çıkan sonuçları derli toplu bir şekilde ele alırlar/düşünebilirler ve değerlendirebilirler.
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: 38 - Temmuz 03, 2014, 02:38:40 ös
-Problemin görüntüsü ile gerçek problem arasında ki farkı görebilirler.

-Probleme tepeden bakma yetine sahiptirler. Bu sayede çözüme yönelik alternatifleri ve alternatiflerin yan etkilerini önceden görerek hareket ederler.
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: propulsion - Temmuz 04, 2014, 12:23:56 öö
Sayın Ersin Baltalı'nın katkısı için çok teşekkür ederim.

Kendimin ve onun yazdıklarına ek olarak bir şeyler daha eklemenin uygun olduğunu düşünüyorum.

-Probleme uzaktan (tepeden) bakma yeteneğine sahip olduklarından problemi/durumu tüm bileşenleri görme yeteneğine sahiptirler.
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: ADAM - Temmuz 04, 2014, 07:32:17 öö

Bence bu önemli konuya gereken değerin verilebilmesi için, bu noktada durup daha önceye dönmek ve bazı soruların yanıtlarını vermek hatta açıklamada bulunmak gerekir.

- Analitik nedir? Nasıldır? Ne işe yarar?
- Hangi alanlarda geçerlidir, hangi alanlarda geçersizdir?
- Karşıtı ya da alternatifi ne(ler)dir?
- Üstünlüğü ve zayıf noktaları nelerdir?
- Analitik düşünce nedir? Özgür düşünce ile bağlantısı nasıldır?

Bunları ortaya koyduktan sonra, analitik düşünme yeteneği sahibi insana dönelim ve devam edelim.


(Bu arada kullanılan terimlerin açıklaması da gerekebilir. Örneğin sofistike ne demek? Subproblem ne demek?)
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: propulsion - Temmuz 04, 2014, 02:33:41 ös
Elbette ki bir başlık açılmadan önce tıpkı analitik düşünce sisteminin doğasında olduğu probleme ait bileşenler ortaya konmalıydı bir eksiklik olmuş. Zaten herkes birer ikişer taş/tuğla koyacak, katkılar sunacak ve başlıklar gelişecek ve genişleyecek. Sayın ADAM’a katkıları için teşekkürler. 

Fakat bu noktada konu başlığı da değişmeye muhtaç bir hale gelebilir. “Analitik düşünce ve analitik düşünme yeteneğine sahip insan” gibi mesela. 

Başlığın değiştiğini varsayarak

-Analitik: Bu kelime TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğünde sıfat kategorisinde gösterilen ve “çözümlemeli” biçiminde Türkçe karşılık bulmuş bir kelimedir. Buradan konuyu açmaya başlarsak peki çözümleme nedir?   Eğer çözüm var ise sorun veya bir karşılaşılmış bir durum vardır demek gerekir. Çözümleme kavramı ise kendi içinde problemin çözümüne dönük olarak sorunu ve problemi bileşenlerine ayırma işlemini karşılar.

Bazı kaynaklarda (özellikle Kant’a dayanan kaynaklarda) yargılar, önce apriori (önce olan) ve aposteriori (önceliğin karşıtı, sonsal anlamında); sonra da analitik (çözümlemeli) ve sen¬tetik (bu da bir sıfat ve anlamı da “bileşimli-sentezlenmiş”  anlamına gelir ki sonradan oluşturulmuş da denebilir) olarak ikiye ayırır. Kant, analitik hükümlerin bir dü¬şünceyi aydınlatan apriori yargılar (benim bileşen olarak açıkladığım) olduğunu söylerken sentetik yargılar içinde ise daha soncul (aposteriori)  olanları varken apriori olanları da vardır. (bu paragrafta yazılanlar da başlık yapılabilir)

-Analitik düşünce hangi alanlarda geçerlidir: Bu noktada bir sınırlama var mı? Bilmiyorum ama insana dair hayatın her alanında karşımıza çıkabilecek bir durum olduğu kanaatindeyim. Hatta bazı kaynaklar problemler ve durumlar karşısındaki başarıyla analitik düşünce ve düşünme yeteneğinin çok bağlantılı olduğunu söylerler.

-Karşıtı (Analitik düşünmenin) noktasında söylenecek bir şey var mıdır? Bilemiyorum. Fakat farklı düşünme teknikleri vardır. Bunların hepsini burada zikrederek zaman almak istemem ama aklıma gelenleri paylaşmak isterim: Eleştirel düşünme, Tümevarıma dayalı düşünme, Tümdengelime dayalı düşünme, Yaratıcı düşünce, Analoji kurarak düşünme, Kendi içince bütünler oluşturarak düşünme (çözümler arası kombinasyonlar oluşturarak), Hipoteze dayalı düşünme, İkonalara (veya sembollere) dayalı düşünme. Ben bunların karşıt yada alternatif gibi düşünülmesi taraftarı değilim. Benim düşünceme göre bunlar birbirini tamamlayıcılarıdır.


-Üstünlükleri ve zayıf noktaları nelerdir: Ben üstünlük ve zayıflık demek yerine tercih edilebilme ve tercih edilmeme demeyi yeğliyorum.

*Tercih edilme nedenleri neler olabilir?
i. Problemlerin nedenlerine ilişkin çözümlemeli bir yaklaşım getirerek problemlerin nedenlerini ve alt nedenlerini yapılandırabilir.
ii. Neden-sonuç ilişkisi çıkarmayı kolaylaştırır. Tıpkı sayın MASON’un  Masonluk ve Satranc başlığında (http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=448.0 (http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=448.0) ) söylediği gibi  “Satranç oyununda analitik düşünce esastır. Oyuncu neden - sonuç ilişkisinde düşünür, hamlesini yapar, karşı hamle ile sonucunu görür. Satranç oyuncusunun özgürce karar vererek yaptığı hamle, düşünce ve eylemin birlikteliği ile sonuç doğurur. Böylelikle düşünme, uygulama ve sonucuna katlanma üçgeninde, istisnai bir pratik imkânı verir oyuncuya satranç. Bu pratik; dogmatizmden, bağnaz fikriyattan uzak bir düşünseli de kaçınılmaz olarak beraberinde getirir.” Bu noktada sayın MASON’un Masonluk ve Satranç başlığı tekrar okunabilir.
iii. Bir bütündeki her bir parçanın analiz edilerek bütünle/sistemle ilişkilerinin incelenmesini sağlar.
iv. Problemi tanımlama, bileşenleri/nedenleri bulma ve beyin fırtınası yapma imkanı verir
v. Problem çözme becerilerini geliştirir.

*Tercih edilmeme nedenleri neler olabilir?
i.Her durum ve problem için uygunmudur? Bilemem
ii.Çözümlemeli yaklaşıma (çözümleme yeteneğine/becerisine)  sahip olmayan bireyler için uygun değildir.
iii. Bileşenlerin doğru tespiti her durum/problem için mümkün olmayabilir. Bu durumda tıpkı bilimsel çalışmalarda olduğu gibi hipotez yenilemesi yapar gibi bileşen tespiti yapılmaldır.

-Analitik düşünce nedir? Bu noktada açtıım başlıkta da verdiğim tanımı biraz açmanın faydalı olduğunu düşünüyorum.

Analitik düşünmek karmaşık bir problemi/durumu/konuyu  alt problemlere/durumlara/konulara  yani bileşenlerine ayırdıktan sonra her bir bileşenin bütünle ilişkisinin incelendiği düşünme yöntemdir. Analitik düşünme bilşeşenlerin ortaya konmasından sonra  sebep sonuç ilişkileri içinde tahlil edebilmek, ardından çıkan sonuçları toplayarak düşünebilmek, değerlendirebilmek olarak da tanımlanabilir.

-Biraz daha açıklanması gereken terimler
*Sofistike: Bir anlamı da yanıltıcı olan  terim diğer anlamı olan aşırı karmaşık  anlamında kullanılmıştır.

Subproblem: Alt sorun veya sorunu oluşturan bileşenler, problemi oluşturan ikincil sorunlar
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: ADAM - Temmuz 04, 2014, 04:13:46 ös

Böylece söz ettiğimiz şeyi daha iyi anlama olanağını elde ettik.

Kuşkusuz salt bir sıfat (kavram) olarak "analitik" ve bunun nitelediği düşünce tarzı üzerinde daha da durulabilir ama başlık sahibi sayın propulsion'ın da belirtmiş olduğu üzere, o durumda bir başka başlık açılmalıydı.

Bu kadarını yeterli görerek devam edelim.

Konumuz analitik düşünme yeteneğine sahip insan...

Bu insanın nitelikleri sayın propulsion tarafından ilk yazısında konmuş ve sonra gerek Sayın Ersin Baltalı gerek doğrudan kendisi eklemeler yapmışlardı.

Şu halde o özellikleri taşıyan insanlar var; zor bulunur olsa da...

Burada söz konusu olan bir yeteneğe sahip olma durumu...

Peki o yeteneğe nasıl sahip olunacak? Bir başka deyişle acaba o yeteneğe sahip insanlar bunu nasıl edindi? Biz, diğer sıradan insanlar, istersek bu yeneneği nasıl edinebiliriz?

Sayın propulsion bize bu bağlamda da yol gösterir mi acaba?

 
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: propulsion - Temmuz 04, 2014, 08:06:22 ös
Şu halde o özellikleri taşıyan insanlar var; zor bulunur olsa da...
Burada söz konusu olan bir yeteneğe sahip olma durumu...
Peki, o yeteneğe nasıl sahip olunacak? Bir başka deyişle acaba o yeteneğe sahip insanlar bunu nasıl edindi? Biz, diğer sıradan insanlar, istersek bu yeteneği nasıl edinebiliriz?
Sayın propulsion bize bu bağlamda da yol gösterir mi acaba?

Sayın ADAM bilgeliğini ve tevazusunu göstererek çok önemli bir noktaya değindi. Bizim gibi sıradan insanların bu yeteneği nasıl edinebileceği ve geliştirebileceği üzerine bir şeyler söylemek isterim.

Bence her insanda biraz vardır bu tip düşünme tarzı. Fakat ne kadar karmaşık durumlar/problemler için uygulayabilme yeteneğine sahibiz? Bu insandan insana değişen bir durumdur. Ve tabii acaba nasıl geliştirebiliriz?

Eğitim bu noktada çok önemli bir parametre. Eğitim sadece 4 duvar arasında sıkıştırılmamalıdır. Yani eğitimin sadece okulda (çok önemli olmakla beraber) verilen bir olgu olmadığını bilmek gerekir.

Okul ayağını anlatarak başlayabiliriz. Ülkemizdeki (diğer ülkeleri araştırma ve gözlemleme imkanım olmadı. Belki forum içerisindeki yabancı ülkelerden olan üyeler de bulundukları yerlerdeki eğitim sistemini açabiliriler) eğitim sisteminde merak etme, sorgulama, araştırma, aldığı yanıtla tatmin olmayıp daha derine girme gibi yetenekler kısıtlanmaktadır. Esasen kısıtlanan analitik düşünmenin başlangıç noktalarıdır. Neden? Niçin? Nasıl? gibi sorular sorulamıyor sonrasında neden - sonuç ilişkileri kurulamayınca ise kabul edişler, büyüklerin dedikleri doğrudur yaklaşımları ön plana çıkıyor. Öyle olunca da toplum birbirine benzeyen bireylerden oluşuyor. Olması gereken tam da bunun tersidir.

-Eğitim, problem çözümlerini ezberci değil de eleştirel ve neden-sonuç ilişkilerini kapsayacak şekilde verilmelidir.
-Ayrıca problemlere ait bilinen ve bilinmeyen tüm bileşenlerin iyi ortaya konması ve bunun yanında problemin çözümüne gidecek yöntemin ve nasıl kullanılacağının anlatılması gerekmektedir.
-Bu süreç çocuğa ezberletilerek değil de öğretilerek örneklerle tekrar tekrar verilmelidir.

Bu sayede eğitimi alan kişi herhangi bir benzer problemle karşılaştığında çözüme gitmesi kolay olacaktır. Tabi okulda geçirilen zamanın kısıtlı olması (kimse 7 gün 24 saat okulda/sınıfta kalamaz) nedeni ile bu eğitimin evde bizzat ebeveynler tarafından da sürdürülmesi gerekmektedir. 

Evdeki  (çocuğun ev yaşamındaki) eğitim nasıl olmalı?  Çocuklarımıza eğitim verirken sorular sormasını bilen, sorgulamasını bilen, kendi çapında sebep-sonuç ilişkileri çıkartabilecek şekilde büyümesini sağlayabiliriz. Karşılaşacağı problemleri çözmek yerine çözümüne yardımcı olabiliriz (çok klişe bir söz, peki nasıl olacak).

Problemin tüm bileşenlerini ortaya koymasına ve problemin çözümüne gidecek yöntemi ve bu yöntemi nasıl kullanılacağını bulmak noktasında yardımcı olunmalı problemin çözümü yapılmalıdır.

Bu noktada kitap okuma, araştırma, TV ve bilgisayar zamanlarını mümkün olduğunca verimli geçirmesini, fazla didaktik olmaktan kaçınarak, sağlayabiliriz. Kendisinin satranç, dama gibi neden sonuç ilişkilerini iyi bir biçimde benimsetecek oyunlar oynamasını sağlayabiliriz.

Eğitim hayatının tüm basamaklarında eğitimi yukarıda tarif edildiği gibi almış ve ev hayatında da yukarıda verildiği yaşamış bireyin içine analitik düşüncenin ilk tohumları atılmıştır diyebiliriz.

(Bundan sonraki kısmın bizim gibi yanlış eğitim sistemi içinde yetişmiş insanlar için de geçerli olduğu düşünülebilir. Yanlış eğitim sistemi derken “merak etme, sorgulama, araştırma, aldığı yanıtla tatmin olmayıp daha derine girme gibi yetenekler kısıtlanmış” eğitim sistemi kastedilmektedir.)

Peki, sürecin devamı nasıl olacak? Öğrenme okul hayatından sonra bitecek mi? Eğer biterse zaman içerisinde edinilmiş kazanımlar bir bir kaybedilecektir.  O halde kişi yukarıda da anlatıldığı gibi kendini geliştirmeye devam etmelidir. Peki, ne yapmalıdır.

-Kitap okumalıdır.
-Araştırma yapmalıdır.
-Soru özellikle de 5N1K (Ne, Nerede, Ne zaman, Niçin, Nasıl, Kim)  soruları sormalıdır.
-Gözlem yapmalıdır.
-Neden-sonuç temelli sorgulama yapabilmelidir.
-Kendisini yetiştirmeye devam etmeli ve ben oldum dememelidir (kendisini böyle görmek en büyük yanılgıdır).
-Karşılaşılan her farklı problem insanın ne kadar az bilgiye sahip olduğunun göstergesidir. Çünkü karşılaşılan her problem, içinde bulunulan her durum kendine has bileşenler içerebilir. Tecrübe bence karşılaşılan ve çözülen problem sayısının fazlalığından başka bir şey değildir.

Aksi takdirde çevrede olup biten birçok olayı sadece seyretmiş olarak kalabilir.
 
Problemle karşılaştığında ise,
- Problemin sistematik yapısını anlayabilmelidir.
- Problemin arkasındaki  “nedenleri” belirleyebilmelidir.
- Tamamlayıcı grup çalışması yapabilmelidir.
- Başkaları ile beyin fırtınası (problem ile ilgili) yapabilme yeteneğine sahip olmalıdır.

Çünkü analitik düşünme bizlerin problemi tanımasına, çözüme dönük hipotezler oluşturmasına,
Odaklanmamıza ve çözümler üretmemize neden olacaktır.

Çözümleme yapamayanlar problemin sonucuna varmakta zorlanırlar. Yani bütünü göremeyip, parçaları görür ama resmi bir türlü birleştiremezler.
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: NOSAM33 - Temmuz 04, 2014, 08:47:20 ös
Alıntı
Tamamlayıcı grup çalışması yapabilmelidir.

Bu konuyu biraz açarmısınız Sayın  propulsion ...
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: propulsion - Temmuz 04, 2014, 10:21:18 ös
Alıntı
Tamamlayıcı grup çalışması yapabilmelidir.
Bu konuyu biraz açarmısınız Sayın  propulsion ...

Sayın NOSAM33,
Daha karmaşık problemlerin çözümlerinde farklı uzmanlık alanlarına sahip bireylerden oluşmuş bir grupta herkes sanki bir puzzle parçası gibi bütünü tamamlamak için görevlerini yerine getirmesini gerektiğini kastediyorum.
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: ThomasReid - Temmuz 05, 2014, 02:01:30 öö
"Analitik" kelimesi herşeyden önce parça-bütün ilişkisini doğru temellendirmeye, mantıksal çözümlemeye, analize ve problem odaklı yaklaşımlara gönderme yapar.

Mesela Analitik Felsefe'den örnek verecek olursak söyleyebiliriz ki, bu tarz felsefe okullarında mantık derslerine çok önem verilir. Mantıksal çözümleme ve analiz çok önemlidir. Formel mantıktan sonra bir de informel mantık dersleri verilir. Metin analizlerinde mantık hatalarını saptamaya ve argüman geliştirmeye yönelik bir derstir informel mantık.

Sonrasında analitik felsefenin diğer önemli alanlarından biri dil felsefesidir. Burada dilin mantıksal yapısını, derin grameri, semantiği ve pragmatiği çalışabilirsiniz.  Semantik anlam ilgili, pragmatik ise dildeki öğrelerin "kullanımıyla" ilgilidir. Bütün bunlar analitik felsefe için önemlidir.

Diğer bir alan matematiksel mantık veya ileri mantık dersleridir. Bunlarda çok daha fazla teknik vardır. Genelde bilgisayar pragramcıları ve yapay zeka çalışanları ve felsefeciler kullanırlar.

Bu alanlardaki analiz araçlarını kullanındığımızda ve var olan problemlerin mantıksal analizini yaptığımızda o problemin yapısını anlamış oluyoruz. Böylece o problemin gerçek ya da sahte bir problem olup olmadığına karar veriyoruz. Eğer karşımızdaki problem gerçek bir problem ise zaten onun yapısını mantıksal çözümlemeye tabii kıldığımız için çözümüne epey yaklaştığımızı düşünürüz.

Analitik felsefenin bütün bu alanlarda ortak paylaştığı şey dilin analizine yönelik istençtir, mantıksal yapısına yönelik vurgudur. Tabii ki de analitik felsefe bundan ibaret değildir, ama "analitik düşünme yeteneğine sahip insan" derken bunun felsefede bir yeri olduğunu söylemeye çalıştım. "çağımızda Felsefeciler ne iş yapar" diye sorulur genelde. Aslında çağımızda felsefeciler eskisinden çok daha fazla iş görürler. Sıkı bir analiktik feslefe eğitiminden geçmiş bir felsefeci analiz ve argüman geliştirme konusunda son derece avantajlıdır. Bu konuda Billgisayar mühendisleri kadar keskin olabiliyorlar.

Kısaca "analitik düşünme yeteneğine sahip insan" derken aslında bunun felsefesine de vurgu yapmak gerekir diye düşündüm.

Saygılarımla

T.R.
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: ADAM - Temmuz 06, 2014, 09:50:27 öö

Bu başlık ile bağlantılı olarak iki ayrı katkıda bulunacağım.

Bugünlük birincisi...

Demek oluyor ki, analitik düşünce sahibi insan olabilmek, büyük ölçüde eğitime bağlı…

Dikkat: Öğrenim değil eğitim…

Nice okumuş ve öğrenmiş insan var eğitimli olmayan.

Bilmek yetmiyor. Bilgiyi değerlendirmek gerekiyor.

Bilgi nasıl değerlendirilir?... O ayrı bir konu.

Analitik düşünce sahibi insan, bilgiyi değerlendirir.

Şu eğitim var ya eğitim… O baştan olursa oluyor, sonradan olmuyor. Sonradan ancak olduğu kadar oluyor.

Örneğin yabancı dil öğrenecekseniz buna ilköğretim düzeyinde 7-8 yaşlarında başlamanız gerek. Daha geç kalırsanız olmaz. Sonradan gidip o dilin konuşulduğu ülkede birkaç yıl yaşasanız bile olmaz; o dilin konuşulduğu ülkede öğrenim görürseniz belki…

Analitik düşüncenin eğitimi de öyle… Başkan, küçük yaşta başlamalı. Yoksa, sonradan olmaz değil ama oluğu kadar olur işte. Kişinin edinmiş olduğu alışkanlıklarından sıyrılması pek kolay bir iş değil.

Bu bağlamda 1940’lı yılların sonlarında, 1950’li yılların başlarında, ülkemizde, kentsel kesimde ilginç bir olay yaşandı.

O yıllarda, ülkemizde oldukça yüksek düzeyde bir eğitim ve kültür etkinliği vardır, bilirsiniz. Ben eğitimci olmadığım için, bu olay onunla mı bağlantılı yoksa benim bir varsayım olarak düşündüğüm bir başta etken ile mi bilemem.

Ben iste o diğer etkenden söz edeceğim.

İkinci Dünya Savaşı ertesinde dünyada dengeler değişmişti, bilirsiniz. Bundan Türkiye de etkilendi. 1952 yılında NATO’ya katıldı ama bu bir başlangıç değil, sonuçtu. Türkiye’nin o kanada yönelmesi çok daha önce Marshall Planı ile birlikte başlamış, Demokrat Parti iktidarı bunu hızlandırmıştı.

Bu etkilerin ne denli yararlı, ne denli zararlı olduğu ayrıca tartışılabilir. Binlerce ton süt tozu ve peynir yardımı gibi saçmalıklar da vardır bu işin içinde. Karayolları ve Devlet Su İşleri gibi örgütlerin kuruluşu birinin Turuncu Ordu diğerinin Yeşil Kuvvet diye anılışı, ulaşılamayan yerlere yol ve su götürülüşü gibi gelişimler de vardır.

Fakat bizim konumuz eğitim.

Türkiye’de eğitimde öteden beri benimsenmiş yöntem Fransız tarzıdır. Bir öğreten vardır bir öğrenen. Biri anlatır, öğretmeye çalışır, öteki öğrenmeye çalışır, anlayabildiğince anlar. Buna pasif yöntem de denir.

Bunun karşıtı aktif yöntemdir. Özellikle Amerikan tarzı bir öğretim, daha doğrusu eğitimdir bu. Çünkü bu yöntemde her ne kadar bir öğretmen ya da eğitmen varsa da, asıl olay öğrenen ya da eğitilendedir çünkü o da eğitim etkinliğinde pay alır, aktivite gösterir.

İşte bu tarz bir eğitimdin analitik düşünce sahibi olmayı sağlayan… Bu tarz bir eğitim belki sonra yüksek öğrenim düzeyinde görülebilir. Ülkemizde o pıtrak pıtrak her gün bir yenisi daha kurulan ve adına “üniversite” denilen kurumların hangisinde gerçekleştirilebildiği bir sonu işaretini birlikte getirir. Geçmiş yıllarda Türkiye’de sadece iki üniversite bu tarz bir eğitim stratejisini sağlayabilmiş, sonradan onlara birkaçı daha -bir ölçüde- eklenebilmiştir. (Burada ilgili üniversitelerin adlarını vermekten özellikle kaçınıyorum.)

İşte bu çerçevede o sözünü ettiğim yıllarda ilk okullarda farklı bir yönteme girişilmişti. Standart öğrenci kürsüleri kaldırılmış, onların yerine çevresine 6-8 öğrencinin topluca oturabileceği masalar konmuştu. Böylece öğrencilerin gruplar halinde, paylaşımlı ve iş bölümü yaparak eğitim görmeleri, öğretilene katkıda bulunmaları öngörülmüştü.

Analitik düşünme yeteneğinin kazanılmasına katkıda bulunabilecek bir yöntemdi bu. Amerikan tarzıydı, doğru, fakat Marshall Planı gibi saçmalıkları falan yoktu.

Ancak bu yönteme ne öğretmenler alışabildi ne de öğrenci velileri ısınabildi. Birkaç yıl denendi, yararları göz ardı edildi, alışkanlıklar ve kaprisler öncelikli tutuldu, kısa süre içinde kaldırıldı.

Yazık oldu!

Aktif yöntem?... O hiç olamadı. Çünkü kafalar aynı kafalardı…

Kırsal kesimde Köy Enstitülerini kaldıran kafalar da aynı kafalardı.

Analitik düşünce yeteneğinin küçük yaşta edinilebilmesine katkıda bulunacak bir eğitim tarzı, benimsenemedi, edinilemedi

Kafalar hâlâ aynı kafa.

Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: ruzber - Temmuz 06, 2014, 03:53:23 ös
Sayın Adam ne kadar doğru söylersiniz, hoş ve boş o kadar çok üniversite mezunu var ki...
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: propulsion - Temmuz 06, 2014, 11:42:43 ös
Sayın ADAM,

Tecrübe bu olsa gerek. 

Saygımı tekrar tazeledim.
Başlık: Ynt: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan
Gönderen: NOSAM33 - Temmuz 07, 2014, 11:01:26 öö
Bu ülkeye MARABA lazım AKIL' lı insanın gereği yok ...