Ruh ve Madde'ye inanıyorum. Enerjinin varlığını ret'edemezken onun bir madde halini alışını nasıl kabul edemeyiz ;en azından düşünürüz. Ben hiç bir konuda uzman değilim ama nasıl gördüğüm şeyi kabul ediyorsam görünenin ardını da yok saymıyorum. Bunu hayal edip hayatıma da sokmuyorum ama sadece düşünürüm.Çocukluğumdan beri olan bir fıtrat bu değiştiremem.
Yaratılıştan itibaren her oluşum da Evrenin fıtratında dır. Her kültürde bunlar farklı sunumlarla karşımıza çıkar. Ama şunu da düşünebiliriz; bu efsanelere hiç mecazi anlamda bakıyormuyuz? asıl neyi anlatmaya çalışıyorlar diye. Sonuçta o dönemin varlıkları, biz bilemeyiz ama yok da diyemeyiz çünkü bu efsaneleri yaratmalarının muhakkak bir sebebi vardır.
Bize düşen yargılamak değil , soru işaretinin yanın da saygıyla gülümsemektir.
Unutmamalıdır ki bu gün burun bükülen mitoloji ,evrenin dilidir.
Neyse konuya dönmeliyim. Mesela aklıma cıva geldi. Cıvanın Mısır kültüründe kadınların, özellikle Kraliçelerin cilt güzelliği için kullanıldıklarını kaç kişi biliyor? ben bazı kaynaklarda okudum ve şaşırmadım. Çok genç yıllarda duymuştum ve adı Aklık'dır. Aklık deyince bir çok bayana yabancı gelmeyecek. Bu aklık denilen sıvının (sıvı diyorum çünkü gördüğüm hali öyleydi ve annem kullanmama izin vermemişti dişleri karartıyor diye, şimdi krem halinde ) cıvadan yapıldığını büyüklerimiz bilirdi. Göçmen kremi de deniliyor; ve porselen bir cilt oluşturuyor. Fakat yapımının zahmetli ve tehlikeli olduğu söylenir. Yanlış hatırlamıyorsam yaz aylarının birinde yapılıyor sadece.
Şimdi kozmetik ve kimyacılar alay edebilir. Ededursunlar buna şahit olmuş biriyim ,yıllarca kullanan nadir ninelerden birini gördüm ve inanamadım. Kızına el vermiş ama çok az yapılıyordu; günümüzde ise bulmak pek mümkün değil. Olsa da Aklık adına sahtesidir.
Sn ARARAT'ın paylaşımını şahsen köreltmek istemem. Taşlar sadece süs için değillerdir.
Size küçük bir anımı anlatmak istiyorum çünkü buraya uygun gördüm;
On bir yıl önce dağcılık zamanımda B grubundayken mola zamanımızda bir bey yanıma yaklaşıp sordu; " bu gücü ve güveni nereden buluyorsunuz? bir bayan olarak en zorlu kısımları seçiyorsunuz?
verdiğim cevap şuydu: " Doğayı ve kayaları seviyorum. Bir kayaya tutunduğum da onun canlı olduğunu hissederim ve sevgiyle bütünleşirim" Evet o anda onu sadece bir taş olarak görmem onunla içten, sevgiyle tutuşurum;bakın tutuşmak diyorum ona tutunmak demiyorum!..Biliyorum başkalarının bunu anlaması imkansız ama önemli olan başkaları için ne ifade ettiği değildir benim için ne ifade ettiğidir.
Ve arkadaşın verdiği cevap şuydu " çok enteresan bir şey söylediniz, hiç böylesi aklıma gelmemişti, bunu denicem" daha sonra denediğinde kendisini farklı bir rahatlama içine girdiğini söyledi;tabi bunu bir anlık olarak hayata geçirmek değil, sürekli yüreğinizde taşımak gerekli. Bu hisler bir Aklık kremi gibi yüze muhteşem gençlik vermese'de
yine de bedene biraz gençlik ve yüze bir aydınlık veriyor.
Doğaya ve mucizelerine inanıyorum; bunu soytarı hale getirmemek kaydıyla..
Orta çağda onlarca kadının cadı diye Kilise tarafından yakıldığını unutmamalı. Ve neden kadın olduklarını da. Dişi gücün iç sezgi ve algılarının erk gücünden farklı olduğunu da unutmamalı.
Ve bazı olayları getirip din meselesine sokmak kendi adıma en dayanılmazıdır. Benim için her şey Yaradanla, Evrenin Mimarıyla aramdadır. O güzel taşlara da baktığımda O'nun suretini görürüm.